Antidepresanların olmadığı bir dünya mümkün mü?

Telegraph’ın haberine göre İngiltere’de yaşayan Mark Dunning adlı bir adam, depresyon nedeniyle beş yıl önce hayatının en kötü dönemini …

Antidepresanların olmadığı bir dünya mümkün mü?

Telegraph’ın haberine göre İngiltere’de yaşayan Mark Dunning adlı bir adam, depresyon nedeniyle beş yıl önce hayatının en kötü dönemini yaşadı. Yıllarca bir antidepresan ilaçtan diğerine geçiş yapan Dunning, “Çeşitli ilaçlar kullanıyordum. Bazen bir veya iki yıl boyunca işe yararlar, bazen de hiç işe yaramazlar. Bu kadar ilaca rağmen sadece şimdiye kadar zevk aldığım her şeye karşı umutsuz ve ilgisiz hissettim” diye konuştu.

Ancak, onun deneyimi dünyada birçok insan için ortak. İngiltere Ulusal Sağlık Enstitüsü’nün (NHS) geçen hafta bildirdiğine göre, ülkedeki her beş yetişkinden biri, pandeminin de etkisiyle anksiyete veya depresyon belirtileri gösteriyor: Günde 300 kişi depresyonda oldukları için psikatri ve ruh sağlığı kliniklerini ziyaret ediyor. 

HER 10 KİŞİDEN 6’SINDA DEPRESYON YENİDEN NÜKSETTİ

Bununla birlikte, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre, insanların yaklaşık yüzde 30’u mevcut antidepresan ilaç tedavilerine, psikoterapiye veya elektrokonvülsif tedaviye yanıt vermiyor. New England Journal of Medicine’de yayınlanan yakın tarihli bir antidepresan araştırması, iki yıllık tedaviden sonra bile, kendilerini yeterince iyi hisseden 10 kişiden altısında depresyonun bir yıl içinde yeniden nüksettiğini gösterdi.  

FELÇ OBEZİTE, DİYABET, CİNSEL İKTİDARSIZLIK…

Yan etkiler konusunda da endişeler var. Çeşitli araştırmalar, seçici serotonin geri alım inhibitörlerinin (SSRI’lar – en yaygın kullanılan antidepresanlar) uzun süreli kullanımı ile kalp hastalığı, felç, obezite ve tip 2 diyabet riskinin artması ve ayrıca cinsel iktidarsızlık gibi yan etkilerin gelişimi arasında bağlantılar buldu.  Ayrıca, antidepresan kullanan yaşlılarda düşme, kırık ve yüksek kanama riskinin daha fazla olduğu görüldü. 

Uzmanlar, reçeteli haplara duyulan alternatif tedavi ihtiyacının hiç bu kadar büyük olmadığını belirterek, depresyona ilişkin yeni tedavi yöntemleri üzerinde çalıştıklarını açıkladı.

Çalışmaların birçoğu, diğer tüm yaklaşımların başarısız olduğu tedaviye dirençli hastaların tahmini yüzde 12 ila 20’sini hedefliyor. Ancak, yeni yöntemler yıllar hatta on yıllar boyunca antidepresan almanın potansiyel sonuçlarından endişe duyan daha hafif ile orta derecede hastalığı olan hastalar arasında da ilgi görüyor.

Dunning, depresyonuyla ilgili yardım için o kadar çaresizdi ki, beyinden hafif bir elektrik akımının geçtiği en şiddetli formlar için hala kullanılan son çare tedavisi olan elektrokonvülsif terapiye girmeyi düşündü.

“KETAMİN İNFÜZYONU SAYESİNDE İLK DEFA RAHATLAMA YAŞADIM”

Sonunda, Londra’daki özel bir klinikte ketamin infüzyonları almayı seçti. Ve hayatında ilk kez rahatlama yaşamaya başladı. Dunning, “Ketamin infüzyonu, oldukça faydalı oldu. O zamandan beri benim için çalışan bir döngü buldum, düzenli olarak gidiyorum ve hayatımdan memnunum” dedi.

ihirli mantarların aktif maddesi olan ketamine ve psikedelik bir ilaç olan psilosibine, son yıllarda akıl sağlığı sorunlarına potansiyel faydaları nedeniyle ilgi artıyor. İngiltere’de devlet hastaneleri ağır depresyon hastalarına ücretli olarak ketamin tedavisi sunuyor. 

KETAMİNİN ANTİDEPRESANLARDAN FARKI NE?

Diğer taraftan,  bilim insanları ketaminin hala vücutta  nasıl çalıştığından tam olarak emin değiller, ancak SSRI’lar beyindeki serotonin (ruh halini düzenlemede rol oynayan bir hormon) seviyelerini artırmaya çalışırken, ketaminin glutamat adı verilen ve çeşitli zihinsel bozukluklarla bağlantılı başka bir kimyasalı hedef aldığı biliniyor. Ayrıca, maddenin ruh halinin oluşmasını sağlayan  hücreler arasındaki hasarlı bağlantıların onarılmasına yardımcı olduğuna inanılıyor. 

SSRI’lar gibi, psilosibin de serotonin hormonun salgılanmasını hedefliyor ancak çok farklı bir şekilde. Psilosibin, depresyon hastalarının psikoterapinin faydalarına daha açık hale gelmesine yardımcı olduğu görülen düşünce ve duyguların gevşemesine yardımcı oluyor.

HASTALARIN NEREDEYSE YARISI İYİLEŞME GÖSTERDİ

Birmingham Üniversitesi’nden psikiyatri profesörü Steven Marwaha, konuya ilişkin yaptığı açıklamada,  “Bu yeni tedavi yöntemleri hakkında çok fazla heyecan var ve nedenini anlayabiliyorum. Psikoterapi alan kişilerin de psilosibin kullandığı bir dizi açalışma yapıldı ve psikoterapinin yokluğunda da olumlu etkileri var” değerlendirmesinde bulundu.

Diğer yandan, geçen yıl İsveç’in başkenti Stockholm’deki Karolinska Enstitüsü’ndeki psikiyatristler tarafından yürütülen bir çalışmada, SSRI’lara yanıt vermeyen tedaviye dirençli depresyon hastalarının yüzde 48’i, ketamin tedavisinden sonra semptomlarının düzeldiğini gördü.

Prof. Dr. Marwaha, Ulusal Sağlık ve Bakım Mükemmelliği Enstitüsü’nün şu anda NHS’de kullanılmak üzere esketamin olarak bilinen ketamin bazlı bir ilacı onaylamayı düşündüğünü söyledi. Marwaha, “Depresyon tedavisi üzerinde hızlı ve oldukça kalıcı bir etkiye sahip görülüyor. Ancak ne ketamin ne de psilosibin tam bir derde deva değildir. Bu ilaçlar tüm hastalar için çalışmaz ve tedaviyi takiben halüsinasyonlar ortaya çıkabilir diyerek” yeni tedavi yöntemlerinin olası yan etkileri konusunda uyardı.

BEEYİN İMPLANTLARI UMUT VAAT EDİYOR

Depresyon tedavisini, daha düşük yan etki riski ile gerçekleştirmek içi  umut vaat eden bir başka araştırma alanı da beyin stimülasyonudur. Bu ay, California San Francisco Üniversitesi’ndeki bilim insanları, elektrikli beyin implantı ile semptomları dramatik bir şekilde hafifleyen ağır depresyondan muzdarip bir kadınla ilgili çalışma yayınladılar.

ABD’li araştırmacıların bulguları, akıl sağlığında yeni tedaviler için bir dönüm noktası başarısı olarak görüldü. İsmi sadece Sarah olarak açıklanan hasta,  “Cihazı sadece bir yıl kullanmama rağmen depresyondan kurtuldum ve en iyi halime döndüm. Hayatımı yeniden inşa etmemi sağladı” dedi. .

Bununla birlikte, depresyon için test edilen önceki beyin stimülasyon cihazları karışık sonuçlara sahipti. Bunun nedeni, çoğu cihazın beynin yalnızca bir alanını uyarması, depresyonun ise farklı insanlarda farklı beyin bölgelerini içermesi…

En son çalışmada, araştırmacılar, hastanın olumsuz duygularının başlangıcını gösteren belirli bir beyin aktivitesi kalıbı tanımladı. Ardından,  bu kalıbı tanımak ve etkisiz hale getirmek için tasarlanmış bir derin beyin stimülasyon cihazını (beyin için bir kalp piline eşdeğer) yerleştirdi ve hafif bir elektrik akımı uygulandı.

John Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde baş psikiyatrist olan James Potash, “Cihaz, depresif hastanın beynindeki elektriksel aktivitenin nasıl gerçekleştiğini öğrendi. Bu kalıbı gördüğünde, bozuk düzeni sıfırlamak için altı saniye boyunca çalışıp sonra kapanıyor.  Hasta hiçbir şey hissetmiyor. Cihaz günde  300 defaya kadar çalıştırılabilir” açıklamasını yaptı.

Ancak, beyin implantı, çok fazla kişiselleştirilmesi gereken bir uygulama olduğu için Potash, tedavinin daha geniş hasta popülasyonuna uygulanıp uygulanamayacağının görülmesi gerektiğini söyledi.

PEKİ YA DİJİTAL UYGULAMALAR?

Bilim insanları, son olarak antidepresanlara alternatif tedavi yöntemleri arasında dijital teknolojilere yönelen kişilerin sayısının arttığını açıkladı.Pandemi İle birlikte, insanların ruh hali izleme uygulamalarından sohbet robotu psikologlarına kadar her şeyi kapsayan dijital uygulamalara ve platformlara yöneldiğini görüldü.  Dünya Ekonomik Forumu’na göre şu anda piyasada 10 binden fazla farklı akıl sağlığı uygulaması var. Ancak, birçoğu depresyon teşhisinde veya semptomların ve iyileştirilmesinde faydalı olduğunu iddia etse de, bunların etkinliğine dair çok az bağımsız kanıt bulunuyor. 

Prof. Dr.  Marwaha, “Çok az deneme kanıtı var, bu da aslında hiç kimsenin bu uygulamaların zararlarını araştırmadığı anlamına geliyor. Bir hafta boyunca ruh halinizi sürekli olarak derecelendirirseniz, haftanın sonunda oldukça düşük olduğunu görürsünüz, bu sizi daha da kötü hissettirebilir” dedi.
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ