Yolumuzu biz çizeriz

Avrupa Parlamentosu bugün Türkiye ile müzakerelerin devam edip etmeyeceğini oylayacak. 15 Temmuz darbe girişiminde demokrasi yerine darbecileri savunan AB, açık düşmanlığını sürdürüyor. Avrupa’da yükselen aşırı sağın İslam karşıtlığı AB’yi de rehin almış durumda.

Yolumuzu biz çizeriz

15 Temmuz darbe ve iç savaş girişiminin arkasında yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalanmasına rağmen demokrasiyi değil darbecileri savunan, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana savunduğu bütün değerleri Türkiye karşıtlığı uğruna silip atan Avrupa Birliği, açık düşmanlığa devam ediyor. Avrupa Parlamentosu bugün, Türkiye ile müzakerelerin devam edip etmeyeceğini oylayacak. Avrupa’da yükselen aşırı sağın İslam karşıtlığı AB ortak politikalarını rehin almış durumda. Oylama sonucu ne olursa olsun, Türkiye için bir anlam ifade etmeyecek. Ancak Türkiye, AB’nin bu tavrını, ortaklık ruhunun yok edilmesi, Avrupa’nın bin yıllık siyasi tarihindeki bütün önyargıları geri çağırması, AB ülkelerinin bir müttefike karşı açıktan terör örgütleriyle ortaklık kurması olarak not edecek.

SİYASİ KARAR

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türkiye ile AB üyelik müzakerelerinin dondurulmasına ilişkin oylaması bugün yapılacak. Oylama öncesi yapılan oturumlarda Parlamento’da yer alan siyasi grupların bir kısmı müzakerelerin geçici olarak durdurulmasına ilişkin görüş beyan ederken bir kısmı ise Türkiye-AB ilişkilerinin ortak kazanımlarına dikkat çekerek buna karşı çıktı. AP’deki 2 büyük grubun “Müzakereler dondurulsun” demesi üzerine bugünkü oylamanın sonucunda müzakerelerin dondurulması kararı çıkması bekleniyor.

AP’de 2 grup ‘Türkiye ile ilişkiler dondurulsun’ dedi

Avrupa Parlamentosu’ndaki iki büyük siyasi grubun liderleri Türkiye ile süren üyelik müzakerelerinin dondurulmasını istediler.Parlamentonun en büyük fraksiyonu olan merkez sağ Avrupa Halk Partisi’nin lideri Manfred Weber, dün yaptığı açıklamada, “Türkiye’ye mesajımız çok açıktır: katılım müzakereleri derhal dondurulmalıdır” dedi. Weber, Türkiye’nin AP karşısındaki tutumuna şaşırdığını belirterek, “Türkiye’nin Çin ve Rusya’ya yönünü çevirmesi şaşırtıcı” ifadelerini kullandı.Sosyalist grup lideri Gianni Pitella da benzer bir açıklamayla, “Katılım müzakerelerini dondurmak istiyoruz” dedi.Sonu olmayan müzakerelerTürkiye, ilk kez 1959 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğuna tam üyelik için başvurdu. 1982 yılına kadar müzakereler sürdü, 12 Eylül darbesinden sonra askıya alındı. 1986 yılında ise görüşmeler yeniden başladı. Türkiye, 1995 yılında 22 yıllık “Geçiş Dönemi”ni tamamladı. Son olarak AB ile vize muafiyeti gündeme geldi. Ancak AB, PKK ile mücadeleyi bahane ederek verdiği sözden geri döndü. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Yılbaşına kadar bekleriz, AB verdiği sözü tutmazsa millete sorarız” ifadeleriyle AB üyeliği yeniden tartışmaya başlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sert tepki: Bizim için hiçbir kıymeti yokCumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’ye ilişkin oylamasına tepki gösterdi. Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’ye yönelik algı operasyonları azalmak yerine artıyor. Yarın AB’de bir toplantı olacak. Oylama yapacaklarmış. Peşinen söylüyorum. Ekranları başında izleyenlere söylüyorum. Sonuç ne çıkarsa çıksın. Bu oylamanın bizim nezdimizde hiçbir kıymeti yoktur. Bu ülkenin istiklal ve istikbal mücadelesi orada ellerin havaya kalkıp inmesi ile kesintiye uğrayacak değil. Avrupa Parlamentosunun böyle bir oylamaya gitmesi terör örgütlerinin yanında saf tuttuğunun göstergesidir” ‘Türkiye’ye kapıyı kapatmak AB için stratejik bir hata olur’ Irkçı İngiliz parti UKIP Avrupa’nın verdiği parayı AB’den çıkmak için kullanmış

ÇARK ETTİLER

AB Dışişleri Bakanları geçtiğimiz günlerde Türkiye konusunda ortak tutum belirlemek için görüş alışverişinde bulundukları toplantıda Avusturya dışında müzakerelerin askıya alınmasına karşı çıktı. Oylama öncesi de AB üyesi ülkelerden uyarı açıklamaları geldi.
AB’nin ağır topları Türkiye’yi kaybetmek istemezken, AB Bakanlığı yetkilileri, AP kararının siyasi olduğunu işaret ederek bağlayıcı olmadığını vurguluyor.

AP’nin müzakereleri donduracağı 9 madde

Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye’nin AB üyelik müzakerelerinin geleceğini tartışan siyasi gruplar gece geç saatlerde ortak bir metin üzerinde uzlaştı.NTV’de yer alan habere göre ulaşılan ve yarın oylanacak olan 9 maddelik metinde “müzakerelerin dondurulması” kavramı tanımlanıyor ve normale dönüşün hangi şartlarda gerçekleşebileceği belirtiliyor.Metne göre, müzakerelerin dondurulması, mevcut görüşmelerin durdurulması, yeni fasıl açılmaması ve AB-Türkiye müzakerelerinde yeni girişim başlatılmaması anlamına geliyor.Tasarıya göre, müzakerelerin dondurulması kararı, “OHAL uygulaması kapsamında alınan orantısız önlemler” kaldırıldığında gözden geçirilecek. Bu aşamada Türkiye’de “hukuk devleti ve insan haklarına saygı” ilkesinin temel alınacağı vurgulanıyor.Metinde ayrıca idam cezasının yeniden ceza kanununa eklenmesinin Türkiye’nin AB katılım sürecinin “resmi biçimde askıya alınması” anlamına geleceği” belirtiliyor.Vize serbestisi için 7 koşulKarar tasarısında Türkiye’nin vize serbestisi için gerekli 72 koşuldan 7’sini yerine getirmediğine vurgu yapılıyor.Oylama yarınOrtak karar tasarısı yarın öğle saatlerinde Strasbourg’daki AP Genel Kurul toplantısında oylamaya sunulacak.Hukuki bağlayıcılığı yokKararın hukuki bağlayıcılığı bulunmuyor ancak aralık ayında konuyu görüşmeleri beklenen AB liderleri açısından bir formül oluşturabileceği ifade ediliyor.Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bizim için kıymeti yok AP’de 2 grup ‘Türkiye ile ilişkiler dondurulsun’ dedi

İLİŞKİLERİ ETKİLER

AP’den müzakerelerin durdurulması tavsiyesi çıksa bile bunun bir hukuki bağlayıcılığı olmuyor. AP kararları da siyasi olarak
görülüyor. Ancak AB müzakerelerine not düşülmesi nedeniyle rahatsızlık yaratıyor. Dolayısıyla AP’den çıkması beklenen müzakerelerin durdurulması kararı Türkiye-AB ilişkilerine olumsuz olarak yansıyacak. Avrupa Parlamentosu’nda yapılacak oylama, Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye karşı 57 yıldır gösterdiği ikircikli tavrın devamı olsa da FETÖ ve PKK başta olmak üzere terör örgütlerine yönelik alınan tedbirlerden duyulan rahatsızlığı da gözler önüne serdi.

Türkiye’nin 57 yıllık AB süreci

İkinci Dünya Savaşı’nın Avrupa’da meydana getirdiği yıkım Avrupa ülkeleri arasında işbirliğine gitme yolunu açtı. Bu acı tecrübenin bir daha yaşanmamasını sağlamak için atılan ilk adım ise Paris Antlaşması ile kurulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu oldu. 1951’de Paris Antlaşması’nı imzalayan Fransa, Batı Almanya, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg 1957’de Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu’nu kuran Roma Antlaşması’na imza attı. Kısa bir süre sonra da Türkiye, 31 Temmuz 1959’da Topluluğa ortaklık başvurusunda bulundu. Bu ekonomik bütünleşme hamlesi zamanla son derece önemli bir yapı haline dönüştü. Kuruluşundan bu yana tercihlerini ağırlıklı olarak batılı örgütlere girmek için kullanan Türkiye’nin AB ile ilişkileri, Avrupa Ekonomik Topluluğu ile 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanan ve 1 Aralık 1964 tarihinde yürürlüğe giren Ankara Anlaşmasının temelini oluşturduğu ortaklık rejimi çerçevesinde başladı. Türkiye başvurduktan sonra 16 ülke üye oldu Türkiye’nin AB ile bütünleşmesinde önemli bir aşamayı teşkil eden Gümrük Birliği 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe girdi. Türkiye’nin bundan sonraki çabası Ankara Anlaşması’nda bir sonraki hedef olarak yer alan tam üyelik oldu. Türkiye’nin Zirvesinde tam üyeliğe adaylığının tesciliyle birlikte Avrupa Birliği ile uzun bir geçmişi bulunan ilişkilerde yeni dönem 10-11 Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki’de yapılan AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesinde başladı. . 17 Aralık 2004 tarihinde Brüksel’de gerçekleştirilen AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde ise 1999’da alınan karar teyit edildi. Ve üyelik müzakereleri müzakerelerinin 3 Ekim 2005 tarihinde başlatılması kararlaştırıldı. Müzakereler planlandığı tarihte başladı. Türkiye’nin tam üyelik için başvurduğu 1987’den günümüze kadar geçen 29 yılda AB’ye tam 16 ülke üye oldu. AB tarihinde birlikten ilk ayrılan ülke olacak Avrupa Birliği açısından şok edici gelişme ise Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden (AB) çıkıp çıkmamasını belirleyecek referanduma gitmesi oldu. İngiltere’nin Manchester kentindeki belediye binasında kamuoyuna duyurulan resmi sonuca göre, yüzde 72 katılımlı referandumda, 17 milyon 410 bin 742 kişi AB’den çıkılması yönünde oy verirken, 16 milyon 141 bin 241 seçmen de AB’de kalınması yönünde oy kullandı. Buna göre halkın yüzde 52’si AB’den çıkılması (Brexit), yüzde 48’i AB’de kalınması yönünde oy verdi. Birleşik Krallık, bu sonuçla AB tarihinde birlikten ilk ayrılan ülke olacak. Fransa ve Güney Kıbrıs’ın bloke ettiği fasıllar Katılım sürecinde bugüne dek Sermayenin Serbest Dolaşımı, Şirketler Hukuku, Fikri Mülkiyet Hukuku, Bilgi Toplumu ve Medya, Gıda Güvenliği, Hayvan ve Bitki Sağlığı, Vergilendirme, İstatistik, İşletme ve Sanayi Politikası, Trans-Avrupa Ağları, Bilim ve Araştırma, Çevre, Tüketicinin ve Sağlığın Korunması, Mali Kontrol başlıkları müzakerelere açıldı. Türkiye’nin Ankara Anlaşması’na Ek Protokol’den kaynaklanan yükümlülüklerini Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne uygulamadığı gerekçesiyle AB Konseyi’nin Aralık 2006’da aldığı karara göre sekiz fasılda müzakereler açılamadı. Diğer fasıllar da geçici olarak kapatılamadı. Diğer taraftan, Fransa 5 faslın tam üyelikle doğrudan ilgili olması gerekçesiyle müzakereye açılmasına izin vermeyeceğini açıkladı. Aralık 2009’da ise Güney Kıbrıs Rum Yönetimi 6 faslın açılmasını engelleyeceğini beyan etti. Ankara’nın endişeleri Türkiye gerek AB ile kurumsal temaslarda, gerek üye ülke temsilcileriyle gerçekleştirilen temaslarda müzakere sürecinin siyasi saiklerle yavaşlatılmaması gerektiğini defaten vurguladı. AB’nin Türkiye’ye bu siyasal bakışı mülteciler, 15 Temmuz ve terör örgütleriyle mücadelede adeta zirveye çıktı. Ortadoğu’daki savaşın bütün coğrafyayı sarması ile vatanlarından göç etmek zorunda kalan insanlar Türkiye’nin AB ilişkilerinde yeni bir boyut kazandırdı. 18 Mart’ta imzalanan anlaşmaya göre vize muafiyeti mutabakatı çerçevesinde Türkiye’nin vize serbestisi için 72 kriter şartı konuldu. Bu koşulların neredeyse tamamını yerine getiren Türkiye için en pürüzlü olanı, terörle mücadele yasasındaki değişiklik talebi oldu. Türkiye mevcut koşullar altında bu yasanın değiştirilemeyeceğini söyledi. Türkiye’yi hedef alan PKK, DEAŞ ve DHKP-C gibi örgütlerin eylemleriyle karşı karşıya kalan Türkiye, AB’nin Terörle Mücadele Kanunu’nda değişiklik istemesine karşı çıktı. Ankara’nın, terörizm tanımının değiştirilmesine yönelik endişeleri ise şöyle: AB, Türkiye’deki terör tanımı nedeniyle, vize muafiyeti devreye girdiğinde Türkiye’den siyasi iltica talebinin artacağını iddia ediyor. Türkiye ise terörün tanımı nedeniyle iltica talebinde bulunan Türk vatandaşı olmadığına dikkat çekiyor. AB, Türkiye’nin terörist olarak tanıdığı örgütlere iltimaslı davranıyor. Türkiye, teröre karşı bu kadar yoğun bir mücadele verirken, terörle ilgili tanım değişikliğine gitmenin kesinlikle doğru olmadığını düşünüyor. Terör ve terörist tanımının AB kararlarında daha sınırlı olması, Türkiye’yi rahatsız ediyor. AB ile Türkiye’nin, terör örgütleri listesi konusunda tam bir uzlaşısı yok. İpler gerildi Terörle mücadele konundaki bu itirazlarının ardından Türkiye, 15 Temmuz girişimi ile karşı karşıya kaldı. Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu cunta tarafından teşebbüs edilen darbeye ABD ve Avrupa kamuoyunun verdiği ilk tepkiler bekle-gör stratejisi etrafında şekillendi. Bu girişimin ardından FETÖ’ye karşı etkin bir mücadele yürüten Türkiye, Batı tarafından ‘ifade özgürlüğü ve insan hakları’ eleştirileriyle karşı karşıya kaldı. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun hazırladığı ve aday ülkelerle ilgili senelik değerlendirmeye yer verilen ilerleme raporları yayımlandı. Raporda Türkiye, darbe girişimi sonrası FETÖ’ye karşı aldığı önlemler ve PKK ve destekçileriyle mücadeledeki eylemleri nedeniyle eleştirilirken, DEAŞ ile mücadelesi dolaysıyla övüldü. Gerginleşen Türkiye-AB ilişkilerini daha da geren bu raporun ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan AB’nin sürekli nazlandığını ve Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak istediğini anlattı. Erdoğan Avrupa Birliği’nin bir karar vermesi gerektiğini söyledi ve “Biz şu anda sabırla görüşmelerimizi devam ettiriyoruz. Bu görüşmeler tabii bir yere kadar devam edecek, onlar da herhalde bir nihai karar verecekler ve bizler de bu nihai karar durumuna göre hareket ederiz veya biz kararımızı veririz, buna göre adım atarız” ifadelerini kullandı. Gerginleşen Türkiye-AB ilişkilerini daha da geren bu raporun ardından Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Avrupa Komisyonunun yayımladığı AB 2016 Türkiye İlerleme Raporu’na ilişkin basın toplantısı düzenledi. Çelik, yapıcı ve yol gösterici olmaktan uzak bir raporla karşı karşıya olunduğuna dikkat çekti. Avrupa Parlamantosu (AP) Türkiye raportörü Kati Piri, Türkiye’nin “Avrupa itibarını kaybetti” açıklamasına karşı haddini aşan bir açıklama yaptı. Kati Piri, Dışişleri Bakanlığı’nın “Avrupa Birliği Türk halkı nezdinde inandırıcılığını ve itibarını kaybetti” açıklamasına, “İlişkileri dondurmak vereceğimiz tek yanıt” dedi. Türkiye’nin uzun yıllardır sürdürdüğü Avrupa ilişkileri Batı’nın terör karşısında alacağı tavra bağlı gibi görünüyor. Zira Türkiye, terörün demokratik bir toplumda savunulamayacağını vurguluyor. Utanç vesikası Bozdağ Kati Piri’yi içeri almadı


YILBAŞINA KADAR BEKLERİZ

Türkiye, ilk kez 1959 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğuna tam üyelik için başvurdu. 1982 yılına kadar süren müzakereler 12 Eylül darbesinden sonra askıya alındı. 1986 yılında ise görüşmeler yeniden başladı. Türkiye, 1995 yılında 22 yıllık “Geçiş Dönemi”ni tamamladı. Son olarak AB ile vize muafiyeti gündeme geldi. Ancak AB, PKK ile mücadeleyi bahane ederek verdiği sözden geri döndü. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Yılbaşına kadar bekleriz, AB verdiği sözü tutmazsa millete sorarız” ifadeleriyle AB üyeliği yeniden tartışmaya başlandı.

Sonucun bizim için kıymeti yok

İslam Konferansı Örgütü Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesinin (İSEDAK) 32. Bakanlar oturumunu açan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Avrupa Parlamentosu’nda bugün yapılacak oylamaya tepki gösterdi. Erdoğan, özetle şunları söyledi:Maalesef sizlerin sergilediği dayanışmanın onda birini pek çok Batılı kurum ve kuruluş göstermedi. 15 Temmuz gecesi büyük bedel ödeyen milletimiz, Batı tarafından insafsız eleştirilere, haksız ithamlara muhatap oldu. Demokrasiye sahip çıkan bu millet, taltif edilmek yerine adeta cezalandırılmaya çalışıldı. Bu çifte standartlı, ikiyüzlü tutum halen devam ediyor. Türkiye’ye yönelik algı operasyonları azalmak yerine artıyor. HİÇBİR TERAZİ TARTAMAZYarın (bugün) Avrupa Parlamentosu’nda bir toplantı olacak ve Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik müzakereleri için oylama yapacaklarmış. Peşinen ifade etmek isterim ki, şu anda buradan söylüyorum, ekranları başında izleyen tüm dünyaya sesleniyorum: Sonuç ne çıkarsa çıksın bu oylamanın bizim nezdimizde hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. 15 Temmuz gecesi demokrasi ve istiklali için canlarını ortaya koymuş bir milletin iradesini hiçbir terazi tartamaz. OYLAMA TERÖRE DESTEKTİRBu ülkenin istikrar ve istikbal mücadelesi orada ellerin havaya kalkıp inmesiyle kesintiye uğrayacak değildir. Bu millet iradesine, özgürlüğüne ve onuruna sahip çıkmak için gerekirse canını feda edebileceğini 15 Temmuz gecesi tüm dünyaya ispat etmiştir. Bu oylamanın siyasi bir bağlayıcılığı olmasa da açıkçası verilmek istenen mesajı benim hazmetmem mümkün değildir. Avrupa Parlamentosu’nun böyle bir oylamaya gitmeye tevessül etmesi dahi terör örgütlerine kol kanat gerdiğinin, onların yanında saf tuttuğunun ifadesidir. Şu anda Avrupa ülkelerinin birçoğunda teröristler geziyor. Avrupa ülkelerinin birçoğu teröristlere yardım ve yataklık yapıyor. Bunların samimi değiller. Bir tarafta PKK’yı terör örgütü ilan edeceksin, öbür taraftan terörist başının ve terör örgütünün paçavralarıyla Brüksel sokaklarında, Paris’te bunlar kol gezecekler. Türkiye’den kaçan teröristler oraların meydanlarında nutuk atacaklar. Bu nasıl samimi bir yaklaşımdır.ARTIK ORTAK TAVIR ZAMANIBenzer tecrübeleri ben sizlerin de yaşadığınızı gayet iyi biliyorum. Ama diyorum gelin artık tavrımızı ortak belirleyelim. Hala devam mı etsinler buna. Gelin artık buralarda kendi geleceğimizi hep beraber kendimiz belirleyelim. Video: Erdoğan’dan AB’ye: Bizim nezdimizde hiçbir kıymeti yokDaha fazla tahammül edemeyizMüslümanların adeta dünyanın yükünü omuzlarında taşıdığına dikkati çeken Erdoğan, “İslam ülkeleri olarak bu çifte standart karşısında artık sesimizi ve tepkimizi yükseltmemiz gerektiğini düşünüyorum. Batılı ülkelerin kendi çıkmazlarını, kendi bunalımlarını İslam dünyası ve Müslümanlar üzerine yansıtarak perdelemesine daha fazla tahammül edemeyiz. Çünkü biz tepkimizi demokrasinin imkanları içinde ortaya koymazsak, emin olun bu tavrın sahipleri daha fazla cesaret bulacaklardır. Biz haksızlıkları yüzlerine vurmazsak, korkarım ki bunların pervasızlıkları daha da artacaktır. Biz sessiz kalırsak, Batılı ülkeler için El-Kaide, DEAŞ gibi terör örgütleri kötü, ama şu an için onlara zarar vermeyen PKK, YPG, DHKP-C, FETÖ gibi yapılar iyi olmaya devam edecek” dedi.Günümüzün neo haşhaşileriKonuşmasında Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ), sadece Türkiye için değil, sızdıkları tüm ülkeler için büyük bir tehdit olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Bu örgüt, günümüzün neo haşhaşileridir. Eğitim, diyalog, hayır, hizmet gibi kavramların perdesini kaldırdığınızda göreceğiniz şey nedir biliyor musunuz? Riyadır, iftiradır, hırsızlıktır, sapkınlıktır, kindir, kandır. Ülkemizde son yıllarda işlenen siyasi cinayetlerden terör hadiselerine, ekonomik manipülasyonlardan yolsuzluklara kadar birçok hadisenin arkasında bu örgütün olduğunu artık çok daha iyi görüyoruz. Nasıl DEAŞ, PKK, El-Kaide, Boko Haram ve Eş-Şebab ile mücadele ediyorsak FETÖ ile de aynı kararlılıkla mücadele etmeliyiz. FETÖ’nun bertaraf edilmesinde yaşanan her gecikme, kaybedilen her an çok daha büyük sıkıntılara sebep olacaktır” dedi.Trump çıktı saygı duyun“Eğer bunlar birisine diktatör diyorsa benim indimde o iyidir” diyen Erdoğan, “Ecdadımız da değerlendirmeyi böyle yapmış. ‘Filanca mı?’ dedi, o zaman onun tersini düşün. Şimdi bunlar birilerine diktatör mü diyor? O zaman orada tam tersini düşüneceksin. O insan gayet iyidir, çünkü onların çıkarlarına gelmiyor. Şimdi Amerika’da bir seçim yaşandı, hesap tutmadı, hesap farklıydı, seçimi Trump kazandı, Amerika’da Trump’a diktatör demeye başladılar. Avrupa’nın değişik ülkelerinde sokaklara döküldüler, ‘diktatör’ demeye başladılar. Hani demokrattınız? Demokrasi seçim değil mi? Sandıktan çıkan neticeye niye saygı duymuyorsunuz? İşte bak sandıktan şimdi böyle bir netice çıktı, Trump çıktı, saygı duyun. Eğer demokrasi diyorsak, sandıktan çıkan neticeye saygı duyacaksın” dedi.Hariri’ye tebrikCumhurbaşkanı Erdoğan, Lübnan’da yeni hükümeti kurmakla görevlendirilen eski Başbakan ve Müstakbel Hareketi lideri Saad Hariri’yi telefonla arayarak tebrik etti. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından alınan bilgiye göre Erdoğan, Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn tarafından yeni hükümeti kurmakla görevlendirilen Müstakbel Hareketi lideri Hariri’yi telefonla aradı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede Hariri’yi yeni hükümeti kurmakla görevlendirilmesinden dolayı tebrik etti.

Vatandaş istemiyor

Türkiye’de halk da teröre açık destek veren Avrupa Birliği’ne tepkili. www.yenisafak.com’un yaptığı ankete katılan 16 bin kişinin yüzde 88’i Türkiye’nin müzakerelerden ayrılmasını istedi. Müzakerelerin devamını isteyenlerin oranı yüzde 9’da kaldı. Yüzde 3’lük bir kesim ise “kararsızım” dedi.

Anket: AB ile müzakereler devam etmeli mi?

Avrupa Birliği ile ilgili gerilen ilişkileri yenisafak.com olarak halka sorduk. Türkiye’nin yaklaşık 57 yıldır kapısında beklediği Avrupa Birliği ile devam eden müzakere sürecinin devam ettirilip ettirilmemesi konusunda bir referandum yapılmış olsa Türk toplumunun kararı ne olacak? Anketten daha önceki araştırmalardaki gibi AB karşıtlığı mı çıkacak yoksa sürecin devam etmesi mi? Anketimize katılarak fikrinizi belirtebilirsiniz?Avrupa Parlamentosu, yarın Türkiye ile yapılan müzakerelerin durdurup durdurulmamasını oylayacak. Birçok Avrupalı liderin “Kaybımız olur” görüşünü açıklıkla dile getirdiği müzakereler için AP’deki en etkili iki grup olarak bilinen merkez sağ ve sosyalistler, Türkiye ile müzakerelerin dondurulmasını istedi. Parlamento’da yapılacak oylama, Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye karşı 57 yıldır gösterdiği çelişkili tutumunu da gözler önüne serdi. Video: Erdoğan’dan AB’ye: Bizim nezdimizde hiçbir kıymeti yok 57 yıllık süreç Türkiye, ilk kez 1959 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğuna tam üyelik için başvurdu. 1982 yılına kadar müzakereler sürdü, 12 Eylül darbesinden sonra askıya alındı. 1986 yılında ise görüşmeler yeniden başladı. Türkiye, 1995 yılında 22 yıllık “Geçiş Dönemi”ni tamamladı. Son olarak AB ile vize muafiyeti gündeme geldi. Ancak AB, PKK ile mücadeleyi bahane ederek verdiği sözden geri döndü. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Yılbaşına kadar bekleriz, AB verdiği sözü tutmazsa millete sorarız” ifadeleriyle AB üyeliği yeniden tartışmaya başlandı. Türkiye’nin yeniden tartışmaya başladığı Avrupa Birliği süreciyle ilgili yapılan toplumsal araştırmalarda AB karşıtlığı sonuçlara yansımıştı. 15 Temmuz darbe girişimi ardından yapılan araştırmalarda ABD ve AB karşıtlığı yükselme eğilimi göstermişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu gün İstanbul Kongre Merkezi’nde, İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi’nde yaptığı açıklamada Avrupa Parlamentosu’nda yapılacak Türkiye oylaması için “Yarın Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye’nin AB üyelik müzakereleri için oylama yapacaklarmış. Sonuç ne çıkarsa çıksın bu oylamanın hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur” dedi.

Bağlayıcılığı olmayacak

AP’de yapılacak oylama sonucunda, müzakerelerin durdurulması tavsiyesi çıksa bile bunun hukuki bir bağlayıcılığının olmayacağı bildirildi. AB üyesi olmak isteyen bir devletin yaptığı üyelik başvurusunun kabul edilmesi ve üyelik müzakerelerinin başlamasının, AB Konseyi’nin oybirliğiyle alacağı karar neticesinde olduğunu belirten Avrupa Birliği (AB) Bakanlığı kaynakları, AB’ye üyelik müzakerelerinin geçici olarak durdurulması kararının da ancak AB Konseyi tarafından alınabildiğine dikkat çekti. AB Bakanlığı kaynakları, ayrıca Türkiye ile müzakerelerin durdurulmasında AP’nin hukuken bir işlevinin bulunmadığınu vurguladı.

Merkel endişeliAlmanya Federal Meclisi’ndeki bütçe görüşmelerine konuşan Başbakan Angela Merkel, Türkiye’deki gelişmelerin kaygı verici olduğunu söylemekle birlikte, buna karşın Türkiye ile görüşmelerin kesilmesinden yana olmadığını vurguladı. Merkel, “Açıkça söylüyorum darbe teşebbüsünü Almanya ve Avrupa olarak kınadık. Ayrıca terörün her türlüsü karşısında olduğumuzu da açıkça ifade ettik. Bunun yanında Türkiye’de basın özgürlüğü kısıtlanmasını, binlerce insanın tutuklanmasını da tenkit ediyoruz. Her şeye rağmen Türkiye ile görüşmelerin kesilmesini istemiyoruz” dedi.
Avrupa Birliği mi Şanghay Beşlisi mi?

Türkiye – Avrupa Birliği ilişkilerinde yarın bir milat… Avrupa Parlamentosu bu hafta ülkemizin AB’ye üyelik müzakerelerini askıya alıp almamayı oylayacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son yaptığı açıklamada “Peşinen söylüyorum. Sonuç ne çıkarsa çıksın. Bu oylamanın bizim nezdimizde hiçbir kıymeti yoktur. Bu ülkenin istiklal ve istikbal mücadelesi orada ellerin havaya kalkıp inmesi ile kesintiye uğrayacak değil. AP’nin böyle bir oylama yapması bile terör örgütlerine kol, kanat gerdiğinin, onların yanında saf tuttuğunun göstergesidir” yorumunu yaptı. Daha öncesinde de Cumhurbaşkanı Şanghay Beşlisi hakkında, “Türkiye “Benim için varsa, yoksa AB” dememeli… Kanaatim bu. Mesela, “Şanghay 5’lisinde Türkiye niye olmasın?” demişti. Acaba yarınki oylamada Türkiye AB yoluna devam edecek mi yoksa Şanghay Beşlisi’ne mi dahil olacak?150 YILLIK SÜREÇ – TARİHSEL NOKTAGeçtiğimiz günlerde Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raportörü Kati Piri, oylamaya sunulacak metinde “Türkiye’yle üyelik müzakerelerinin geçici olarak dondurulması” tavsiyesinde bulunulacağını belirtti. Piri, “Üyelik müzakerelerine devam edebilmemiz için Türkiye’nin normalleşmesi gerekiyor. Bunun için de anahtar Ankara’nın elindedir, AP’nin değil” yorumunu yaptı. Ancak siyaset bilimcilere göre AB’nin karşısında Türkiye dışında başka bir alternatif de bulunmuyor. Hatta uzmanlar, Rusya, Çin ya da diğer Orta Asya ülkelerini Türkiye kadar güçlü görmüyor ve “Türkiye’nin Batılılaşma hareketi dediğimizde 150-200 yıllık bir süreçten bahsediyoruz. O zaman bu sadece 11 yıllık müzakere sürecinin değil, belki 150 yıllık bir sürecin de bittiği bir nokta olacak. O anlamda çok tarihsel bir nokta” diye ekliyor. “ŞANGHAY BEŞLİSİ’NDE NEDEN TÜRKİYE OLMASIN?”Bu kritik günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan AB’nin sürekli nazlandığını ve Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak istediğini kaydederek, “Biz şu anda sabırla görüşmelerimizi devam ettiriyoruz. Bu görüşmeler tabii bir yere kadar devam edecek, onlar da herhalde bir nihai karar verecekler ve bizler de bu nihai karar durumuna göre hareket ederiz veya biz kararımızı veririz, buna göre adım atarız” ifadelerini kullandı.Birkaç gün önceki bir diğer açıklama da akıllarda soru işareti oluşturuyor: AB’nin alternatifi Şanghay Beşlisi’mi? Çünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Semerkant dönüşü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Türkiye “Benim için varsa, yoksa AB” dememeli… Kanaatim bu. Mesela, “Şanghay 5’lisinde Türkiye niye olmasın?” diyorum. Bunu Sayın Putin’e olsun, Nazarbayev’e olsun, şu anda Şanghay 5’lisinin içinde olanlara da söyledim. Başlangıçta 5 ülkenin kurduğu Şanghay İşbirliği Örgütü’ne Özbekistan, Pakistan, Hindistan gibi ülkeler dahil oldu… İran da girmek istiyor. Sayın Putin, “Bunu değerlendiriyoruz” gibi bir ifade de kullandı. Türkiye’nin Şanghay 5’lisi içinde yer alması, bu konuda çok daha rahat hareket etmesini sağlayacaktır diye düşünüyorum” ifadelerini kullanmıştı.ABD’YE BAŞ KALDIRAN OLUŞUMTam da Türkiye’nin Avrupa Birliği Gümrük Birliği’ne dahil olduğu tarihlerde dünya üzerinde yeni bir oluşum ortaya çıktı. Adını Çin’in Şanghay kentinden alan bu oluşum bölgesel güvenlik alanında derin bir iş birliğini içeriyordu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bahsettiği “Şanghay 5’lisi” Çin Halk Cumhuriyeti’nin de içinde olduğu Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın da katılımıyla kuruldu. Dev oluşum kendi bölgelerinde ABD’nin varlığına sert tavırlar gösterdi ve tek kutuplu dünya düzenine baş kaldırdı. Güvenlik anlamında birlikte hareket eden oluşum, 2003 yılında bunu ekonomik işbirliğine de taşıdı. Dönemin Çin Başbakanı Wen Jiabao, bölgede ticaretin geliştirilmesi için bir an önce tedbirlerin alınmasıyla birlikte, oluşumda uzun vadede bir serbest ticaret bölgesi oluşturulması hedeflenmesini önerdi. Tam tamına bir yıl sonra 23 Eylül 2004’te 100 maddelik bir ekonomik plan imzalandı. 3 SENE ÖNCE ŞANGHAY’A YEŞİL IŞIKCumhurbaşkanı Erdoğan bundan 3 sene önce Başbakanlık döneminde de Rusya’da Vladimir Putin ile yaptığı basın açıklamasında Putin’in “Türkiye’nin AB ile görüşmelerde çok tecrübesi var, faydalanacağız” sözleriyle Erdoğan’a pas atması ve Erdoğan’ın “Çok doğru, 50 yıllık tecrübe kolay değil! Sayın Başkan’a teklif ediyorum. Şanghay’a bizi de alın ve bu sıkıntıdan kurtarın…” cümlesi bugünlere ışık tutuyor gibi. Erdoğan çok daha öncesinde de aynı konu üzerine, “Alın bizi Şanghay Beşlisi’ne, AB’ye Allahaısmarladık diyelim” demişti.ÇİN’DEN 10 YILDA 10 MİLYAR DOLAR TAAHHÜTÜPeki iki oluşumun ekonomik rakamlarına bakalım. Şanghay Beşlisi’nin kendi aralarında potansiyel mal ticaret hacmi 210 milyar dolar. Ve bu ülkeler kendi aralarında dünya mal ticaretinin yüzde 0.6’sını yapıyor. AB ülkelerinin dış ticaret hacmi 10,53 Trilyon, kendi aralarındaki mal ticareti hacmi ise 6.3 trilyon dolar. AB’de oluşan mal ihracatı ve ithalatı, dünya ticaretinin yüzde 32’sini oluşturuyor. Toplam ihracatımızın yüzde 42’sini AB’den yaparken; yüzde 21.2’sini Şanghay Beşlisi’nden yaptık. Bunun yanında AB ülkelerine 206 milyar dolar, ŞİÖ ülkelerine 410 milyar dolar ticaret açığı vermişiz. Dünya Bankası verilerine göre, Şanghay Beşlisi ülke ekonomilerinin toplam büyüklüğü 2015 sonu itibarıyla 12,5 trilyon dolar seviyesinde. Söz konusu 6 ülkenin dünya ekonomisindeki payı son 5 yılda yüzde 13’ten 17 seviyesine yükseldi. Orta Asya’da büyük önem kazanan oluşumun ülkelerin büyük enerji kaynaklarına sahip olması örgüte ayrı bir önem katıyor. Dünyada kanıtlanmış petrol rezervlerinin yaklaşık yüzde 9’u, yine kanıtlanmış doğalgaz rezervlerinin yüzde 20’den fazlası Şanghay Beşlisi üyesi ülkelerin topraklarında yer alıyor. Ayrıca örgütün ekonomik gelişimini desteklemek için örgütün baskın unsurlarından, dünyanın ikinci büyük ekonomisi konumundaki Çin’in, ekonomik kalkınma için üye ülkelere 10 yılda 10 milyar dolar kredi vereceğini taahhüt etmesi de örgütün ekonomik gücüne işaret ediyor.Ancak Avrupa Birliği her ne kadar 2008’deki küresel krizden etkilenmiş olsa da yaklaşık 500 milyonu aşkın tüketici kapasitesi ve yaklaşık 36 bin dolarlık kişi başı geliri ile halen dünyanın en büyük ekonomisi olmayı sürdürüyor. AB’nin 18,5 trilyon dolarlık Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYH) ile dünya ekonomisinden aldığı pay yüzde 23 olup, AB’yi sırasıyla 17 ve 10 trilyon dolarlık GSYH ile ABD ve Çin takip ediyor.AB’NİN TÜRKİYE’YE YAPTIĞI EKONOMİK HAKSIZLIKMali yardımlar konusunda AB’nin Türkiye’ye gerekli duyarlılığı göstermemesi bir başka boyut. Türkiye’nin sağladığı mali yardım tutarı, Helsinki Zirvesi’ne kadar 914 milyon euro iken, aday ülke statüsünden sonra yıllık 177 milyon euro hibe yardımı yapıldu. 2006’da ise bu rakam 500 milyon euro oldu. Ancak bu rakamlar diğer aday ülkelerle karşılaştırılınca oldukça düşük. 10 yeni üye ülkeye 2006’da ayrılan yardım tutarı 15 milyon euro. Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğine karşı çıkanlar genellikle, nüfus büyüklüğü, kültür, din farklılığı, insan hakları gibi konularda ülkemizin AB’den yüksek miktarda para alacağı gibi gerekçeleri sunuyor. Ancak tüm olanlara bakıldığında AB’nin Türkiye tereddütünün altında bir korku yatıyor yorumları da mevcut. Ekonomi uzmanlarına göre de AB’nin Türkiye tereddütünü bırakıp, politik ve dini önyargılardan kendisini kurtarıp doğru bir ilişki kurması gerekiyor. AB’nin Türkiye sayesinde ekonomik olarak daha fazla kazanacağı, ekonomik ve siyasi anlamda istikrarlı Türkiye’nin AB’nin de ekonomik ve siyasi gücünün artması anlamına geleceği dolayısıyla da AB ve Türkiye kadar dünya barışı ve istikrarı da kazançlı çıkacağı da bir diğer görüş arasında…Anket: AB ile müzakereler devam etmeli mi? Türkiye’nin 57 yıllık AB süreci

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ