‘Yılda 15 milyon metre kumaşı bulamadım şimdi günde 1 milyon üretiyorum’

TETSİAD ticaretin beşiği Sultanhamam’la ilgili belgesel hazırladı. Zorlu Holding’in patronu Ahmet Nazif Zorlu, belgeselde “1974’te yabancılar yılda 15 milyon metre kumaş istedi. Veremedik. Şimdi günde 1 milyon metre üretiyoruz” diyerek tekstilde gelinen noktaya vurgu yaptı.

‘Yılda 15 milyon metre kumaşı bulamadım şimdi günde 1 milyon üretiyorum’

Uzakdoğu’nun baharatı, Kırım’ın buğdayı, Rusya’nın kürkü, Küçük Asya’nın yünleri, İran’ın ipekleri, Ermenistan’ın ve Doğu’nun kumaşları… Tarih boyunca ticaretin kalbinin attığı yerlerden biri olan Sultanhamam’ın kitabı yazıldı, belgeseli çekildi. Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TETSİAD) tarafından hazırlanan ‘Ticaretin Altın Kurallarının Yazıldığı Yer / Sultanhamam’ isimli eserde, tarih boyunca Sultanhamam ve civarı anlatılıyor.  Kitapta ve belgeselde ticaretin beşiği Sultanhamam’dan çıkan ünlü işadamlarının ağzından anlatılıyor. O isimlerden biri de Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu. Denizli Babadağ’dan gelen ünlü işadamı, Sultanhamam’ın ve 1970 yılında başlayan zorlu yolculuğunun hikayesini şöyle anlatıyor:

ANADOLU KAPLANLARI SULTANHAMAM’DA

“Sultanhamam tüm Türkiye’ye mal satıyordu. Başka bir yer yoktu ki. İzmir’in toptancısı olurdu, gelip buradan Sultanhamam’dan mal alırdı. Adana’da mal üretilip buraya gelirdi… Zaten bir Sultanhamam’a baktığınızda, bugün Anadolu kaplanları diyoruz ya, yüzde 90’ı Anadolu’dan gelmiştir… Anadolu kaplanları da buradan gördüklerini Anadolu’da, kendi yöresinde uygulayanlar oldu. 

1970’lerde kumaş üretimi vardı Türkiye’de. Artık çok sayıda fabrika da açılmıştı ama volüm yoktu, yani üretim miktarı azdı. 1974’lü yıllarda emprime çarşafı yaptığım vakitler benim ürünümü beğenmişler, kimdir bunun imalatçısı diye yabancı bir müşteriyi bize getirdiler. Halbu ki ben kumaşını Akfil fabrikasında, baskısını da Bursa’da yaptırıyorum. Geldiler, bizden bir yıl içinde 15 milyon metre mal almak istediler. 15 milyon metre… Arada tercüman var, ben diyorum ‘kardeşim 15 bin metre olmasın, bak iyi tercüme et’, ’15 milyon metre istiyorlar, eminim’ diyor. Ben de, ‘fabrikamla görüşeyim bakalım kapasitemiz nedir’ dedim. ‘Sizinle yarın buluşalım.’ Ben sevine sevine gittim fabrikaya. Metrede 50 kuruş kazansam, 7.5 milyon lira kar. Çok büyük para. Akfil Fabrikası’nın ticaret müdürü Mehmet Gömeçli, Allah rahmet eylesin, telefonla randevu aldım gittim. Bana dedim çok kumaş lazım. “Veririz, veririz. Veriyoruz zaten” dedi. Dedim ki, ‘çok çok lazım.’ ‘Ne kadar?’ Dedim ki, ‘bak’ dedim, ‘ben inanmadım, şimdi sen de inanmayacaksın ama bu gerçek. 15 milyon metre’ dedim. ‘2.20’lik kumaş istiyorum’ dedim. Şöyle bir baktı, dedi ki, ‘benim beş senelik kapasitem bu.’ 3 milyon metre senede yapıyorlarmış. O gülmeye başladı, ben gülmeye başladım. Ertesi gün buluştuk, tabii veremedik. Biz bugün Çorlu fabrikamızda günde 1 milyon metrekare kumaş üretiyoruz… 

10 TANE ÜNİVERSİTEYİ BİTİRECEĞİNE…

Benim altyapım kendi memleketim olan Babadağ’dır. Sonra da Trabzon’a gidip orada ticareti öğrendim. Ama asıl İstanbul’a geldiğiniz vakit, neyi, nerde, nasıl yapacağınızı çok daha iyi görüyordunuz. Çünkü orada büyük tüccarlar vardı ve büyük mağazalar vardı. Ve bakın ben altını çizerek söylüyorum 10 tane üniversiteyi bitireceğine bir Sultanhamam’da 10 sene kalmalısın. Çünkü dürüst ve çalışkan olarak on sene kaldın mı, pişersin orada, ama bu olmazsa istersen orada elli altmış sene kal birşey olmaz. Yani Sultanhamam bana çok şeyler öğretti. Orada gördüklerimi uyguladım. 

95’Lİ YILLARA KADAR SÖZLE İŞ YAPTIM

Karşındakini kandırarak iş yapmaya kalktığın zaman muvaffak olman mümkün değil. Ama dürüst, çalışkan oldun muydu o zaman başarı gelir. Aynı zamanda işi de bileceksin. Tembel olursan istediğin kadar dürüst adam ol, birşey çıkmaz. Ben 95’li yıllara kadar sözle iş yaptım. Bayilik veriyordum. Söz ile bayilik veriyordum… Benim Sultanhamam’da avukatım diye birşeyim yoktu. Fabrikaları kurduk, Sultanhamam’dan çıktık ondan sonra avukatımız oldu, mali müşavirimiz oldu. 

YURT DIŞINA 2 YILDA BİR ÇIKABİLİYORDUK

İhracat teşvikleri başladı rahmetli Özal’la. Ben ihracata 1981’de başladım, o da Libya ve Irak’a. Ama sonradan gelişti, Almanya’ya mal satmaya başladım. Şimdi düşünüyorum da, Sultanhamam önemli bir yerdi, kendi çabasıyla, kendi etiyle yağıyla, kendi suyuyla kavrulan bir yerdi. Ve biz yurt dışına iki senede bir çıkabiliyorduk, döviz yoktu. İşte Sultanhamam’ın tabii ki o dönem için yüklendiği görev çok büyük ve önemliydi ama 80’den sonra o görevi devretti ve Türkiye çok büyük değişimler geçirdi.” 

1974’TE İLK KEZ BİR ARABA ALDIM 

Şimdi insanlar daha çok zengin olalım, daha çabuk zengin olalım, daha lüks yaşayalım peşinde değil mi? Sultanhamam’da öyle yoktur. Yani mesela bir bakıyorsunuz, öyle herkeste araba yoktu. 70’li yıllarda 150 kişiden belki on kişinin arabası vardı. Paraları vardı, araba satın alabilirlerdi ama lüks yaşamak gibi bir özenme yoktu. Bunun yerine işlerine yatırım yaparlardı. Ben mesele şahsen öyle yaptım. 1974’te ilk kez bir araba aldım. Herşeyim varken 74’te araba aldım, niye, rahatlıkla bir araba alabilirdim. Ama benim diyordum ki sermaye lazım bana. İnsanlarda bu düşünce vardı. Önce yağlanıp yağlanacaksın, butlanacaksın, irileşeceksin. Ondan sonra da çıkarsın oynarsın meydanda. Ama yağsız butsuz yani güçsüz, kassız oynayamazsın doğru mu, yığılır düşersin.

KAYNAK : STAR Gazetesi

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ