Yaz sıcaklarında cildinize özen gösterin

Yaz aylarında sıcak hava ve güçlü güneş ışınlarına maruz kalınması nedeniyle cilt ve genel vücut sağlığımıza daha da özen göstermemiz gerekiyor. Uzmanlar, güneş lekeleri, denize ve havuz gibi ortak kullanılan alanlardan bulaşabilen cilt hastalıklarına karşı uyarıyor.

Yaz sıcaklarında cildinize özen gösterin

Yaz aylarında yüksek hava sıcaklıkları ve güçlü güneş ışınlarına maruz kalınması nedeniyle cilt ve genel vücut sağlığı olumsuz etkileniyor. Denize ve havuza girilmesi, sık sık duş alınması, bronzlaşma isteği ve ortak kullanılan alanlarda bulaşıcı cilt hastalığı riski bulunması nedeniyle cilt sağlığına daha çok özen göstermek gerekiyor.

Sağlıklı bir cilt için yaz mevsiminde dikkat edilmesi gereken noktaları anlatan Dermatoloji Uz. Dr. Oya Ermiş, ultraviyole ışığı’nın güneş yanıklarına, güneş nedeniyle oluşan alerjilere, çil ve lekelenmelerine yol açtığını belirterek, “Güneş ışınlarının tüm bu etkilerinden kaçınabilmek için doğru ve etkili bir biçimde güneşten korunmalıdır. Kışın yapılan cilt bakımını, yaz aylarında da ihmal etmemek güneşten, aşırı sıcaktan veya cildin kurumasından kaynaklı cilt lekeleri oluşumunu da engellemektedir” dedi.

“Güneş koruyucu ürün seçimi büyük önem taşıyor”

Güneş kremi alırken ultraviyole A (UV A) ve ultraviyole B (UV B)’ye karşı koruyucu olmasına dikkat edilmesi gerektiğini kaydeden Ermiş şunları şöyledi: “Güneşten koruyan ürünler, gün içinde açık havada vakit geçiren herkes tarafından güneşe çıkmadan 30 dakika önce uygulanmalıdır. Örneğin; yüz bölgesinde, ürünün SPF değeri kadar koruma elde etmek için 1 çay kaşığına karşılık gelecek kadar ürün kullanmak gerekir. Güneşten koruyucu ürünler hiçbiri gün boyu aynı etkinlikte koruma sağlamadığından 2 saatte bir yenilenmelidir. Koruma kremlerinin hiçbiri suya tamamen dirençli değildir. Deniz, havuz ve havluyla kurulanma ile etkinlikleri azalır. Bu nedenle deniz ve havuzdan çıktıktan sonra da yenilenmelidir. Deniz ve havuz suyu ile temas saç, tırnaklar ve ciltte kurumaya yol açar. Temiz olmayan sulardan viral, bakteriyel ya da mantar enfeksiyonu bulaşabilir. Enfeksiyonlar deride, dış kulak yolunda ve gözde oluşabilir. Havuz dezenfektanlarına karşı egzama gelişebilir. Deride açık yara varsa deniz ve havuza girilmemelidir. Havuz kenarındaki ıslak zeminlere çıplak ayakla basmak ya da başkasının terlik ve havlusunu kullanmak bulaşıcı mantar enfeksiyonlarına neden olur”.

Cilt sağlığınız için 15 altın kural

Yaz mevsiminde cilt sağlığı için 15 altın kural açıklayan Dermatolog Uz. Dr. Oya Ermiş, “11.00-16.00 saatleri arasında güneşte kalmayın, güneş altındayken makyaj yapmayın, sık dokunmuş ve açık renk giysiler tercih edin, güneş gözlüğü ve şapka kullanın, dermatoloğunuzun cilt tipinize göre önereceği güneş koruyucu ürünleri, temiz cilde, güneşe çıkmadan 30 dakika önce uygulayın, güneş koruyucu ürününüzün etkinliği deniz, havuz gibi aktivitelerle ve havlu ile kurulanma ile azalır, bu nedenle güneş koruyucunuzu gün içinde yenileyin. Deniz kenarında kum, taş ve deniz yüzeyinden yansıyan ışık, gölgede de etkilidir. Gölgede de güneşten korunma önlemlerine dikkat edin. Temiz plajları ve uygun şekilde dezenfekte edilen havuzları tercih edin. Islak mayo ile uzun süre kalmak vajinal mantarları, kasık mantarlarını kolaylaştırır. Deniz ve havuzdan çıkınca kuru mayo giyin. Deniz ve havuzdan sonra her zaman kendi kişisel eşyalarınızı kullanmaya özen gösterin. Deniz ve havuzdan sonra; temiz tatlı suyla, yumuşak şampuan ve sabunlarla banyo yapın banyodan hemen sonra bir vücut losyonu ile vücudunuzu, cilt yapınıza uygun nemlendirici krem ile yüzünüzü nemlendirin. Kuru, kıvırcık veya boyalı saçlarınız varsa saç kremleri kullanmayı ihmal etmeyin. Çok sık ıslanıp kuruyan tırnaklar kolay kırılır. Oje ve aseton da bu etkiyi artırır. Tırnaklarınızı kısa tutun, sık oje aseton kullanmayın, elinize sürdüğünüz nemlendiricilerle tırnaklarınızı da nemlendirin, tırnağı sertleştiren ürünler kullanın. Havuz ve denizden dolayı bir alerji oluşursa mutlaka vakit geçirmeden bir uzmana başvurun” dedi.

Cildinize göre bakım yapın

Cildimiz de hayatımızı sürdürmek için sağlıklı ve düzenli çalışması gereken diğer organlar gibi hayati öneme sahip bir organımızdır. Sadece estetik açıdan değil, sağlık açısından da cildimizin temizlik ve bakımına özen göstermeliyiz. Cilt yaşı her zaman esas yaşımızla doğru orantılı olmayabilir.En önemli sağlık göstergesiCildimizin canlılığı, parlaklığı ve diriliği en önemli sağlık göstergelerinden biridir. Dolayısıyla 20’li yaşlardan itibaren bakım ve koruma amaçlı ayda bir kez cilt bakımı yaptırmak çok faydalı. Cildimizin temizlik ve bakımına özen göstermek yaşımız ilerledikçe oluşacak kırışıklık ve deformasyon gibi problemlerin önlenmesi bakımından çok faydalıdır. Aksi takdirde UV ışınları,makyaj, serbest radikaller, sigara, stres, hava değişimleri ve yanlış beslenme cildimizi olumsuz yönde etkiler ve genç yaşta olmamıza rağmen yorgun ve solgun görünmemize neden olur. Cilt bakımı yaparken yaşa ve cilde göre doğru ürün kullanmak gerekiyor.Dermatoloji Uzmanı Dr. Ata Nejat Ertek, cilt tipinin tespiti yapıldıktan sonra cildin durumuna uygun bakım kürleri uygulanması gerektiğinin altını çizerek, cilt tipleri ve onlara uygun bakım önerilerinde bulundu;Normal Cilt: Görünümü şeffaf, gözenekleri kapalı, lekesiz ve problemsiz bir cilt. Hafif bir bakımla doğal güzelliğini korur. Kullanılacak ürünler: Süt tipi temizleyici, alkol oranı normal bir tonik ve su içerikli hafif bir nemlendirici.Karma Cilt: Alın, burun ve çene yağlıdır. Yani yüzde T şeklinde bir yağlanma görülür. Yağlı olan kısımlarda siyah nokta, yağ butonları, açık gözenekler bulunabilir. Yanaklardaki gözenekler ise kapalıdır. Kullanılacak ürünler: Süt tipi temizleyici, düşük alkollü tonik, cildin durumuna göre nemlendirici ve eğer gerekiyorsa göz çevresi için krem.Kuru Cilt: İnce bir üst deriye sahip, gözenekleri ufak ve kapalı cilt. Ancak yağ salgılanması normalin altında olduğu için görünümü mattır ve pul pul kalkmalar görülür. Cilt gergindir fakat çabuk kırışır. Kullanılacak ürünler: Süt tipi temizleyici, alkolsüz tonik, yağ içerikli nemlendirici, besleyici gece kremi, göz çevresi kremi ve nemle yağ depo edici maskeler.Yağlı Cilt : Görünümü parlak ve yağlı, gözenekleri açık bir cilt tipi. Gözeneklerin içi genellikle dolu, siyah noktalı ve sivilceli olabilir. Yağlı cildin akne problemini önlemek için çok dikkatli bir günlük temizlik programı uygulanmalıdır. Kullanılacak ürünler: Jel tipi temizleyici, alkollü tonik, su içerikli nemlendirici ve sarkmayı önlemek için temizleyici ve sıkıştırıcı maskeler.Eğer Yağlı Cilt Sivilceliyse: Sivilce, siyah nokta ile kapalı olan gözeneklerden fazla yağ salgısının dışarı çıkamayıp, olduğu yerde birikmesiyle oluşur. Yağlı ciltlerde kullanılacak ürünlerin özenle seçilmesi şarttır. Kullanılacak ürünler: Antiseptik sabun (kükürt, kafur, katran içeren ürünler).Eğer Yağlı Cilt Hassas İse: Genişlemiş gözenekler, zaman zaman kırmızı lekeler görülür. Hassasiyetinden pul pul kalkabilir. İç ve dış etkenlere karşı duyarlıdır. Kaşıntı ve yanma görülebilir. Kullanılacak ürünler: Süt tipi temizleyici, kesinlikle alkolsüz tonik, alerji giderici kremler ve genelde cildin susuz yapısı olduğu için su içerikli hafif nemlendiriciler.

Vücudunuzdaki benlerin rengine dikkat

Uzmanlar, özellikle 3 veya daha fazla tona sahip benlere dikkat çekerek, bu benlerin vücutta hızla yayılarak dünyada görülme sıklığı hızla artan ben kanseri malign melanom’a dönüşebileceği konusunda uyarıyor. Malign melanom ise erken teşhis edildiğinde tedavi edilebiliyor. Estetik – Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahisi Uzmanı Dr. E. Çiğdem Karadağ, bu nedenle benlerin ayda bir düzenli olarak kontrol edilmesinin ve en ufak bir şüphede hekime başvurulmasının yaşamsal öneme sahip olduğuna dikkat çekiyor.Deriye rengini veren melanosit adlı hücrelerden kaynaklanan bir cilt tümörü olan malign melanom, bir başka deyişle ben kanseri, görülme sıklığı en hızlı artan kanser türlerinden biri ve cilt kanserlerine bağlı ölümlerin en önde gelen nedeni. Son yapılan çalışmalar bu kanserin son yıllarda 2 kat arttığını ortaya koyuyor. Bu artışta güneş ışınlarına daha fazla maruz kalma, çocukluk çağında oluşan güneş yanıkları ile ozon tabakasında meydana gelen hasar başlıca sebepleri oluşturuyor. Malign melanom cilt kanserleri arasında sadece yüzde 5 oranında görülse de, bu kanser türlerine bağlı ölümlerin yüzde 75 gibi oldukça yüksek bir rakamından sorumlu tutuluyor. Bunun nedeni ise agresif seyrederek hızla büyüme ve vücutta yayılma eğilimi göstermesi. Dolayısıyla tanısı geç dönemde konulduğunda uzak organlara yayılma riski diğer cilt kanserlerine oranla daha yüksek oluyor ve tedavi şansı oldukça düşüyor. Estetik – Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Dr. E. Çiğdem Karadağ, bunun aksine erken evrede yakalandığında tedavi şansının yüzde 85-99 gibi yüksek bir oranda seyrettiğini belirterek, “Malign melanomun ilk belirtisi bende gelişen bir değişiklik veya yeni çıkan bir ben olabiliyor. Dolayısıyla benlerde oluşan değişikliklerin göz ardı edilmemesi çok önemli” dedi. Güneş yanıkları en önemli risk faktörüVücudumuzdaki bir benin kansere dönüşmesi için travmaya maruz kalması gerekiyor. Günümüzde bu travmaların oluşmasında başrolü ise güneş ışınları oynuyor. Bu yüzden yaz aylarında benlerin kansere dönüşme riski artıyor. Özellikle çocukluk döneminde oluşan güneş yanıkları malign melanoma açısından önemli bir risk faktörünü oluşturuyor. Bir başka önemli etken de güneş ışınlarına aniden ve yüksek dozda maruz kalmak Dr. E. Çiğdem Karadağ bu nedenle özellikle yaz mevsiminde güneşin çok dik geldiği 10.00 – 16.00 saatleri arasında güneş temasından kaçınmanızın son derece önemli olduğu uyarısında bulunuyor. Bu belirtiler melanoma habercisi olabilirYeni oluşan bir ben ya da ciltte renk değişiklikleri (siyah ya da kahverengi) varsa ya da mevcut bende aşağıda yer alan değişiklerden biri bile oluştuysa zaman kaybetmeden hekime görünmeyi ihmal etmeyin. Vücudunuzdaki benlerde şu değişimlere dikkat: · Gittikçe büyüyorsa,· Şekli değişiyorsa, (düzensiz sınırlarının olması)· Rengi değişiyorsa, (siyah ya da kahverengi)· Kaşıntılı ya da kanamalı ise,· Üzeri kabuk bağlıyorsa ya da iltihap görüntüsü varsa,· Özellikle 3 ya da daha fazla tona sahip ise melanoma belirtisi olabiliyor. Başlıca tedavisi cerrahi yöntemMelanoma, erkeklerde omuz ve kalçalarda veya baş ve boyunda gelişirken, kadınlarda kol ve bacaklarda daha sık ortaya çıkıyor. Bu kanser türünün başlıca tedavisini ise cerrahi yöntem oluşturuyor. Estetik – Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Dr. E. Çiğdem Karadağ operasyonla tümör ve çevresindeki normal dokunun tıbbi kriterlerce belirlenen sınırlara uygun olarak çıkarıldığını belirterek şunları söyledi: “ Yine aynı seansta, lenf bezi yayılımının tespiti için modern bir yöntem olan ‘Sentinel lenf bezi örneklemesi’ nükleer tıp yardımıyla birlikte yapılıyor. Sentinel (bekçi,nöbetçi) lenf nodu, deri bölgesindeki olaydan etkilenen ilk lenf nodudur. Sentinal lenf nodunda tümör tespit edilirse o bölgede yer alan lenf bezlerinin tümü temizleniyor. Ameliyattan sonra bu hastalara kemoterapi tedavisi yapılıyor.”

Cilt kanseri gençleri de tehdit ediyor

Ölümcül bir cilt kanseri türü olan Malign melanom ile melanom dışı cilt kanserlerinin görülme sıklığı son 30 yıldır Dünya’da ve ülkemizde hızla artıyor. Bunun en önemli nedeni ise güneşin zararlı ışınlarından yeterince korunmamak. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Çiğdem Usul Afşar, üstelik daha önce çok ileri yaşlarda ortaya çıkan cilt kanserinin artık gençlerde bile görülmeye başlandığı uyarısında bulunarak, “Güneş ışınlarının yeryüzüne en dik geldiği 10.00-16.00 saatleri arasında şezlongda güneşlenmeleri, yine en riskli saatlerde suda veya kumsalda spor yapmaları ve solaryum kullanmaları nedeniyle cilt kanseri artık gençleri de tehdit ediyor” dedi. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Çiğdem Usul Afşar, cilt kanserinden korunmanın yolarını anlatarak önemli önerilerde bulundu. İşte güneşin zararlı ışınlarına karşı 8 önemli kural 1. Bu saatler arasında dışarıya çıkmayın Zararlı UV ışınları 10:00-16:00 saatleri arasında en yüksek seviyede oluyor. Dolayısıyla bu saatlerde dışarıya çıkmayın, eğer çıkmanız gerekiyorsa güneşten koruyucu şapka ile gözlük kullanmayı ve açık renk kıyafetler kullanmayı ihmal etmeyin. Özellikle bahar ve yaz aylarında UV ışınları daha şiddetli oluyor, bulutlu bir günde bile zararlı güneş ışınlarına maruz kalınabiliyor. Bu nedenle bulutlu günlerde de aynı şekilde korunmaya özen gösterin. 2. Hem UVA hem UVB ışınlarından korusun Son yıllarda yapılan çalışmalarda; UVB ışınlarının derinin yüzeyine yakın hücrelerde hasar yaptığı, UVA ışınlarının da derinin daha alt katmanlarına ulaşarak, cilt kanseri gelişiminde rolü olduğu gösterilmiş. Bu nedenle güneşten koruyucu kreminizi seçerken hem UVA hem UVB ışınlarını filtre eden ürünleri tercih edin. 3. Koruma faktörü en az yüzde 30 olmalı Koruyucu ürünün güneşten koruma faktörünün (SPF) en az yüzde 30 ve üzeri olmasına dikkat edin. Açık tenli, renkli gözlü, sarışın veya kızıl-çilli deri yapısına sahipseniz daha yüksek koruma faktörlü koruyucular kullanmanızda fayda var. 4. Güneş kremini en az 30 dakika önce sürünGüneşten korunmak isterken en sık yaptığımız hatalardan biri, güneş kremini sokağa çıkmadan hemen önce sürmek oluyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Çiğdem Usul Afşar zararlı UV ışınlarından koruyan güneş koruyucu kreminizi güneş ışığına maruz kalmadan en az 30 dakika önce sürmeniz gerektiğine dikkat çekerek, “Bunun nedeni ise kremin ciltten emilip koruyucu özelliğinin başlamasına kadar ortalama olarak bu kadar süreye ihtiyaç duyması” diyor. 5. En az bir avuç dolusu olsun Güneşten koruyucu kremin etkili olabilmesinde dikkat etmeniz bir başka önemli nokta da; kremi cildinize yeterli miktarda sürmek. Açıkta kalan bölgelerinize en az bir avuç dolusu güneş kremi yedirmeye özen gösterin. 6. Her 2 saatte bir tekrarlayın Güneş koruyucu ürünlerin etkisi ortalama 2 saat sürüyor. Dolayısıyla dışarıda kaldığınız süre boyunca kremi vücudunuza her 2 saatte bir sürmeyi ihmal etmeyin. Güneş kreminin suya dayanıklı olması, su geçirmez anlamına gelmiyor. Havuz veya denizden çıkıp kurulanınca veya aşırı terleyince güneşten koruyucu kreminizi tekrar uygulayın.7. Gölgeye güvenmeyin Havuz ve deniz kenarında saatlerce güneş ışığına direkt maruz kalmamaya dikkat edin. “Gölgede durmak da yeterli değildir” uyarısında bulunan Doç. Dr. Çiğdem Usul Afşar sözlerine şöyle devam ediyor: “ Plajda gölge altında otursanız bile zararlı güneş ışınları kumlardan, deniz veya havuzda sudan yansıyarak cilde zarar verebiliyor. Hatta kapalı havalarda bile zararlı ultraviyole ışınları ciltte hasar oluşturabiliyor. Dolayısıyla açıkta kalan bölgelerinize bu durumlarda da güneşten koruyucu ürününüzü önerildiği şekilde kullanmayı ihmal etmeyin.” 8. Evde de korunmaya devam edin Ultaviyole ışınları perde, pencere ve araba camından da girme özelliğine sahipler. Araba kullanırken de, evde de güneş ışınlarının bir kısmını cam tutabiliyor. Cam UVA ışınlarını geçiriyor, UVB ışınlarını ise süzüyor. Yani daha az olmakla birlikte evde ve araba kullanırken de risk devam ediyor. Bu nedenle evde ve arabada da korunmaya özen gösterin. 40 yaş üstü gebeliklerde büyük riskKaratay bize umut verecekŞişmanlık vesigara içmetakip edilecek

Sağlıklı bir cilt için iyi beslenin

Dermatoloji Uzmanı Doktor İrem Kutlutürk, dermatolojik muayene sonrası belirlenen cilt tipine göre beslenme önerilerinin sorunlu ciltlerde düzelmeye yardımcı olduğunu söyledi.Dermatoloji Uzmanı Doktor İrem Eren Kutlutürk, sağlıklı ve parlak bir cilde sahip olmak için öneri ve tavsiyelerde bulundu. Dr. Kutlutürk, sağlıklı ve parlak bir cilde sahip olabilmek için özellikle beslenme konusunda tercih edebilecek gıdaları belirterek,“Haftada 2-3 kez somon tüketimi, yemek ve salatalara keten tohumu eklenmesi, antioksidan içeriği yüksek meyve ve sebze tüketimi (nar, kızılcık, dut, yaban mersini), yemeklere antioksidan özelliği yüksek kekik, zencefil, fesleğen gibi baharat eklenmesi, günde 2-3 bardak yeşil çay tüketimi, şeker, doymuş yağ oranı yüksek gıdalardan kaçınmak, küçük porsiyonlar halinde beslenmek” ifadelerini kullandı.”Cilt tipine göre beslenme farklılık gösterir”Dr. İrem Eren Kutlutürk, genel sağlığın ve dolayısıyla cilt sağlığının iyi olmasının temelinde iyi beslenmenin önemi vurgulayarak, “Yapılan çalışmalar da göstermiştir ki beslenmedeki değişimler cildin durumunu etkileyebilmektedir. Dermatolojik muayene sonrası belirlenen cilt tipine göre beslenme önerileri sorunlu ciltlerde düzelmeye yardımcı olmaktadır. Cilt tipleri dermatolojik muayenede yağlı-kuru, hassas-dirençli, lekeli-lekesiz, kırışık-düzgün olarak sınıflandırılmakta ve alt grupları ile birlikte 16 ayrı cilt tipi belirlenmektedir. Cilt tiplerine göre cilt ve kanda bazı değerlerin ölçümleri yapılarak veriler elde edilmiş ve beslenme önerileri geliştirilmiştir” dedi.Havuç, yumurta sarısı, kuru kayısı, ıspanak, tatlı patates tavsiyesiDr. Kutlutürk, A vitaminin önemini ve cilde etkisini anlatarak, “Yapılan bir çalışmada derideki sebum düzeyinin kandaki vitamin A seviyesi ile ilişkili olduğu saptanmış ve yağlı cilt yapısı olanların vitamin A içeren yiyeceklerden zengin beslenmesinin fayda sağlayacağı bildirilmiştir. Vitamin A’nın deride yağ bezlerinin aktivitesini baskıladığı kanıtlanmıştır. Bu yüzden havuç, yumurta sarısı, kuru kayısı, ıspanak, tatlı patates gibi A vitamininden zengin yiyecekler yağlı cilt yapısına sahip kişiler için tavsiye edilebilir. Diğer yandan vejetaryenlerde gözlenen kuru cilt yapısı kanda düşük kolesterol ve yüksek vitamin E düzeyi ile ilişkilendirilmiştir. Buna göre düşük kolesterollü beslenme ile vejetaryenlerde kuru cilt yapısı daha yüksek oranda beklenebilir. Leke oluşumuna eğilimli ciltlerde yapılan çalışmalarda nar meyvesi içeriğindeki ellagic asidin deride pigment oluşumunda görevli tirozinaz enzimini baskıladığı gösterilmiş ve araştırmacılar tarafından nar ekstresinin leke açıcı bir ajan olarak kullanıma uygun olduğu belirtilmiştir” diye konuştu.“Antioksidan kullanımı cilt yaşlanması ve deri kanseri oluşumuna karşı koruyor”Antioksidan kullanımı ile serbest radikallerin zararlı etkilerinin azaldığını, cilt yaşlanması ve deri kanseri oluşumuna karşı koruyucu etki sağlandığını belirten Dermatoloji Uzmanı Dr. İrem Eren Kutlutürk, “Diyetteki önemli antioksidan kaynakları, küçük renkli meyveler (çilek, yaban mersini, dut, frenk üzümü, üvez, kızılcık), iri meyveler (nar, portakal, kivi, limon, erik, ananas, greyfurt), fasulye (soya fasulyesi, yer fıstığı), kökler (zencefil), tahıl grubu (yulaf, kara buğday, arpa),kuru erik, kuru kayısı, ayçekirdeği, ceviz sayılabilir. Bu tür besin takviyelerinin, emzirme, hamilelik, özel sağlık durumları göz önünde bulundurularak doktor tavsiyesi ile kullanılmaları önerilir” dedi.Hacamat ve akupunktur devlet hastanesindeTürkiye Harvard’a örnek olduİki bin yıllık Çin tıbbı Türkiye’de

Sigara ve güneş yaşlanmayı hızlandırıyor

Dermatoloji Uzmanı Doktor İrem Kutlutürk, yaşlanma sürecinde UV ışınlarının hücresel DNA hasarına yol açarak onarım hataları ve sonuçta bozuk hücre yapısı ile yaşlanmaya neden olduğunu söyledi.Dermatoloji Uzmanı Doktor İrem Kutlutürk, yaşlanma sürecinde ciltte gerçekleşen değişikliklerde, içsel faktörlerin dışında dış faktörlerinde büyük rol aldığını açıkladı.“Cildin durumu iç organları yansıtıyor”Dr. Kutlutürk, yaşlanma sürecinin tüm organlarda gerçekleştiğini ancak en göze çarpanının ciltteki değişikliklerin olduğunu belirterek, “Cildimizdeki yaşlanma aynı zamanda iç organlarımızdaki yaşlanma boyutunun da bir yansımasıdır. Yaşlanma sürecinde genetik altyapı ve DNA onarım kapasitesi oldukça önemlidir. Yaşlanma sürecinde genetik altyapı dediğimiz içsel faktörlerin yanında daha büyük etkisi olan ve önleyebileceğimiz dış faktörler (sigara, güneş, beslenme, kimyasallar, toksinler) önem kazanmaya başlamıştır” dedi.“UV ışınlarından korunmak önemli”UV ışınlarının hücresel DNA hasarına yol açarak onarım hataları ve sonuçta bozuk hücre yapısı ile yaşlanmaya neden olduğunu dile getiren Dr. Kutlutürk, “UV ışınlarının cildimizde oluşturduğu yaşlanma etkilerini minimuma indirgemek üzere, gündüz saat 10.00-16.00 saatleri arasında güneşe çıkmama, şapka, gözlük, UV filtreli giysi kullanımı, UVA ve UVB ışınlarına etkili güneş koruyucu kullanımı, çocukların 6 aydan once direkt güneşe çıkarılmaması ve etkili güneş koruyucu kullanımı dikkat edilmesi gereken noktalardır” ifadelerini kullandı.“Sigara kullanımı yaşlanmada önemli role sahiptir”Dermatoloji Uzmanı Doktor İrem Kutlutürk, cilt yaşlanmasının en önemli bulgusu kollajen miktarının azalması ve derideki incelme olduğunu belirterek, “İçsel faktörlere bağlı oluşan yaşlanma sonucu cilt daha düzgün yüzeyli, abartılı mimik kırışıklıkları olsa da geometrik yapısı bozulmamıştır. Çevresel faktörlerin ön planda olduğu cilt yaşlanmasında ise ömür boyu maruz kalınan UV ışınları sonucu cilt yüzeyinde düzensiz kabalaşma, renk düzensizlikleri, gevşek cilt yapısı gibi belirtileri içerir. Sigara kullanımı da oksidatif stress yoluyla yaşlanmada önemli role sahiptir. Bu durumda antioksidanların önemli rolü bulunmaktadır. Vitamin C, koenzim Q10, yeşil çay, Vitamin E, proantosiyanidinler gibi antoksidanların kullanımı yaşlanmanın geciktirilmesinde değer taşımaktadır. Endokrin sistemin de yaşlanma sürecinde rolü olduğu bilinmektedir. İnsülin, Vitamin D ve tiroid hormon seviyelerinin yaşlanma sürecini etkilediği bilinmektedir. Cilt yaşlanmasının en önemli bulgusu kollajen miktarının azalması ve derideki incelmedir. Güneşe uzun yıllar maruz kalınma sonrası gerçekleşen fotoyaşlanma tedavisinde resurfacing dediğimiz hasarlı derinin ortadan kaldırılarak yeni kollajen üretiminin arttırılmasına yönelik prosedürler uygulanmaktadır” dedi.“Yaşlanma sürecini geciktirmek için güneşten etkin korunmalı”Dr. İrem Kutlutürk, fotoyaşlanmanın önüne geçmek üzere etkin güneşten korunma yöntemlerinin önemsenmesi gerektiğini belirterek, “Yaşlanma sürecini geciktirmek üzere her biri ayrı bir inceleme konusu olan korunma ve tedavi yaklaşımlarını özetlemek gerekirse, en önemlisi güneşten etkin korunma, sigara kullanımının sonlandırılması, kollajen sentezini arttırmaya yönelik retinoik asid, C vitamini içeren kremlerin kullanımı, antioksidanların ağız yoluyla ve lokal kullanımı, hormon seviyelerinde dengesizliğin önlenmesi için düzenli uyku, beslenme ve periyodik kontroller, deride meydana gelen yaşlanma belirtilerine yönelik iyi bir analiz ve daha sonrasında yaşlanma evresine göre uygun tedaviler (peeling, botox, dolgu uygulamaları, fotorejuvenasyon, laser ile soyma tedavileri)” şeklinde konuştu.

Koruyucu sürmeden güneşe çıkmayın

Cildiye Uzmanı Dr. Yüksel Oltulu, yüksek faktörlü güneş kremleri ve güneş engelleyicilerin güneş yanıklarına karşı koruma sağladığını söyledi.Dermatoloji Kliniğinden Uzm. Dr. Yüksel Oltulu, yaz sıcakları sebebiyle kişilerde oluşan güneş yanığı hakkında bilgilendirdi. Dr. Oltulu, “Yüksek faktörlü güneş kremleri ve güneş engelleyiciler güneş yanıklarına karşı koruma sağlamak için önemlidir. Güneş yanıklarına maruz kalıp bunları tedavi etmektense önlem almak çok daha önemlidir. Çünkü güneş yanıkları ciltte oldukça rahatsız edici olduğu gibi aynı zamanda cilt kanserleri için de bir tehlike oluşturur. Eğer güneş yanıkları kişide anormal bir terleme, mide bulantısı ve baş dönmesi gibi belirtiler de oluşturuyorsa hekime görünmek gerekir. Ayrıca oluşabilecek bir su kaybına bağlı sıvı yetersizliği de vücut için tehlikeli olabilir” dedi.Güneş yanığına karşı yararlı önlemlerGüneş yanığına karşı alınabilecek önlemlerden bahseden Dr. Oltulu, “Sık sık serin duşlar alın. Duş sırasında suyun çok hızlı ve sert bir şekilde teninize değmemesine dikkat edin. Sabun, banyo yağları ya da diğer temizleyici maddeleri kullanmaktan kaçının. Çünkü bu tür ürünler cildinizi irrite edecek ve büyük ihtimalle yanıkların durumunu kötüleştirecektir. Eğer cildiniz su toplamışsa duş yerine küvette banyo yapmayı tercih edin, çünkü duş ile beraber gelen basınçlı su bunların patlamasına yol açabilir. Güneş yanığı olan bölgelere serin bezlerle kompres yapın ve ihtiyaç duydukça bezleri tekrar ıslatın. Bol, rahat ve pamuktan yapılmış giysiler giyin. Güneş yanığı olan bölgelere içerisinde aloe vera bulunan yatıştırıcı losyonlar uygulayın. Ancak 2 yaşında küçük çocuklarda doktor tavsiyesi olmadan krem kullanmayın. 12 yaşından küçük çocuklarda da yine doktor tavsiyesi olmadan rektal ya da vajinal bölgede krem kullanmayın. Güneş yanığı hafif ateşe ve baş ağrısına neden olabilir. Baş ağrınızı hafifletmek için serin ve sessiz bir odada uzanın. Baş ağrısının nedeni susuz kalmanız da olabilir, bu sebeple daha fazla sıvı tüketmek yardımcı olabilir” diye konuştu.Güneş yanıklarına karşı nasıl bir tedavi uygulanır?Oluşan güneş yanıkları için uygulanacak tedavi ile ilgili konuşan Uzm. Dr. Yüksel Oltulu şunları söyledi: “Vücudun iç ve dış su ihtiyacını karşılamak: Terleme ile ortaya çıkan sıvı yetersizliğine karşı bol bol su içmek gerekir. Cildin yanan yerleri soğuk su ile nazikçe serinletmelidir. Eğer güneş yanığı geniş bir alanı etkilediyse yanma hissini rahatlatmak için ılık su veya soğuk su ile duş alınabilir. Güneş yanıkları olan kişiler bu sorun geçene kadar alkol almamalıdırlar. Çünkü alkol sıvı yetersizliğine yol açarak yanma hissini artırır. Nemlendirmek: Güneş yanıkları cildin kurumasına yol açar. Bu yüzden güneş yanıklarında mümkün olduğunca etkilenen yere nemlendirici ile nemlendirme yapmak gerekir. Fakat nemlendirici asla güneş yanıkları su toplamış veya ciltte oldukça hasar varsa uygulanmamalıdır. Nemlendirici güneş yanığı hafif düzeydeyse uygulanmalıdır. Güneş losyonları veya parfüm içermeyen ürünler parfüm içeren ürünlerden daha uygundur. Doğal aloe vera içeren krem ve losyonlar güneş yanığının etkisini sakinleştirir. Acı dindirici ilaçlar: Eğer güneş yanıklarının yol açtığı acı diğer yöntemlerle dinmiyorsa acı dindirici ilaçlara ihtiyaç olabilir. Fakat bu tür ilaçlar hekim tavsiyesiyle kullanılmalıdır. Güneş yanığı kabarcıkları patlatılmamalıdır: Güneş yanığı kabarcıklarını patlatmak bu bölgenin enfeksiyon kapmasına neden olabilir. Eğer kabarcıklar kendiliğinden patlamışsa bu sefer bu bölgeyi temiz tutmak gerekir. Bunun içinde burayı sargı beziyle kapatmak uygun olacaktır. Güneş yanıkları için yoğurt kullanılmamalıdır: Yoğurdun güneş yanıklarına iyi geldiğine dair bilimsel bir bilgi bulunmamaktadır. Fakat halk arasında kullanılan bir yöntemdir. Bunun nedeni de soğuk yoğurdun güneş yanığının oluşturduğu acıyı hafifletmesi olabilir. Fakat yoğurt sürülen bölgede kalıntılar kalır ve temizlenmesi sorunu vardır. Zaten tıbbi olarak bir geçerliliği olmadığı için hekimler tarafından da önerilmemektedir.”Güneş yanığı sonrası kaşıntı nasıl giderilir?Uzm. Dr. Oltulu, güneş yanığı sonrası oluşan kaşıntıları gidermek için ise şu bilgileri verdi: “Güneş yanığının iyileşme evresinde cilt kendini atarken kaşıntı gelişmeye başlar. İlk zamanlardaki ağrının yerini kaşıntı alır. Kaşıntıyı gidermek için ağızdan alınan, antihistaminik denilen kaşıntı kesici ilaç kullanılabilir. Kaşıntıyı engellemek önemlidir, çünkü kaşınan yere tırnaklardan, ellerden mikrop taşınabilir ve cilde enfeksiyon yükü bindirilmiş olur. Kortizonlu bir kremi nemlendirici bir kremle karıştırarak günde bir veya iki kez sürmekle kaşıntı baskılanabilir. Bu sayede cilt, enfeksiyona karşı korunmuş olunur. Arkasından sadece nemlemdiriciyle yola devam edilir. Kaşıntıya karşı bir başka faktör de suyu artırmaktır. Deri kurudukça kaşıntı tetikleniyor olabilir. İçilen su miktarını artırmak gerekir. Ayrıca üstten sürülen nemlendiriciye önem vermekte de fayda vardır.”

Beyaz tenli çocuklarda güneşe dikkat

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Erkan Uçlar, sarışın renkli gözlü ve beyaz tenli çocukların güneş ışınlarından daha fazla etkilendikleri belirterek, aileleri güneş çarpması noktasında uyardı.Uz. Dr. Erkan Uçlar, yaz tatilinin gelmesi ve ısınan havalar ile birlikte, çocuklar parklarda, bahçelerde ve sahillerde daha çok vakit geçirmeye başladığını dile getirerek, açık havada geçirilen keyifli vakitlerin çocukları mevsime özgü hastalıklarla karşı karşıya bırakabildiğinin altını çizdi.Güneşli geçen günlerde bol miktarda tüketilen dondurma, açık büfeli akşam yemekleri ve uzun süre susuz kalınması, çocuklarda bazı sağlık sorunlarına yol açabildiğine değinen Uz. Dr. Erkan Uçlar, sağlıklı bir yaz tatili için ebeveynlere büyük iş düştüğünü kaydetti.“İsiliği önlemek için bol su tüketin”Yaz mevsimiyle birlikte isiliğin arttığına dikkati çeken Uz.Dr. Uçlar,” Çevre ısısı arttıkça, deriden ter salgılanması da fazlalaşır ve su kaybı sonucu susama hissi doğar. Su alımı ile vücudun normal sıcaklığı koruma altında tutulmaya çalışılır. Bu dengeyi bozan aşırı sıcaklık hallerinde, ter bezleri kanalları tıkanır ve halk arasında ‘isilik’ adı verilen boyun, omuzlarda daha sık olmak üzere vücudun daha fazla terleyen bölgelerinde küçük kırmızı ve kaşıntılı cilt lezyonları belirir. Bunu önlemek için çocuğa düzenli ılık suyla banyo yaptırılması önerilir” dedi.“Renkli gözlü ve açık tenli çocuklar”Sarışın, renkli gözlü ve beyaz tenli çocuklar, güneş ışınlarından daha fazla etkilendiğini işaret eden Uz.Dr. Uçlar, “Güneş yanığı eğer sadece deride kızarıklık ve ağrı hissi ile kendisini gösteriyorsa bu birinci derece bir yanıktır. 24-48 saat kadar ağrı, deride gerilme, yanma hissi devam eder. Tedavide deriyi nemli tutacak kremler ve ağrıyı kesecek şuruplar kullanılabilir. Deride kabarma ve içi su dolu kesecikler varsa artık ikinci derece yanık söz konusudur. Bu durumda bir doktora başvurulması ve özel yanık pansumanlarının yapılması gerekir” ifadelerine yer verdi.“Sebze ve meyveleri bol ve temiz su ile yıkayın”Yaz aylarında üzerinde en çok durulması gereken konulardan birinin su ve besin hijyeni olduğunu kaydeden Uz.Dr. Uçlar, “Piknikte ya da plajda kaynağı bilinmeyen açık suların ve bunlarla yapılmış buzların kullanılması, bu sularla yıkanan sebze, meyvelerin tüketilmesi; kusma, ishal ve sıvı kaybı ile seyreden hastalıklara neden olabilir. Eğer çocukta bu şikayetler varsa gıda zehirlenmesi düşünülerek yenilen yiyeceklerin sorgulanması ve gerekli tetkiklerin yapılması önerilir” diye konuştu.”Öneriler”Uz.Dr. Erkan Uçlar, çocukların yüzme için havuzdan çok denizi tercih etmesi gerektiğine vurgu yaparak, “ Hijyen tedbirleri alınsa da havuzlardan hepatit A, cilt mantarı, üriner enfeksiyon, dış kulak yolu enfeksiyonu, konjonktivit gibi hastalıkların bulaşması mümkün olabilmektedir. Bu nedenle deniz çocuklar için daha sağlıklıdır. Deniz ya da havuzdan çıktıktan sonra çocukların mutlaka duş alması, havuza girmeden önce ayaklarının mantara karşı özel solüsyonlu sularla yıkanması, yüzücü gözlüğü ve kulak tıpası kullanması önemlidir” dedi.Uz. Dr. Uçlar, sağlıklı bir yaz tatili için şu önerilerde bulundu: “Güneş ışınlarının dik geldiği 10.00- 16.00 saatleri arasında çocuğunuzu açık havaya mümkün olduğunca çıkarmayın, ince, pamuklu, bol ve açık renkli giysiler tercih edin,bol sıvı tüketin, çocuğunuz için en az 30 koruma faktörlü, koruyucu güneş kremi kullanın, güneş kremini güneşe çıkmadan en az 20 dakika önce sürün ve 2 saate bir yenileyin, güneş kremini sadece havuz ve deniz etkinliklerinde değil, açık hava oyunlarında da kullanmasını sağlayın, içme suyunun ve yiyeceklerin yıkandığı suların temiz kaynaklardan elde edilmiş olmasına özen gösterin, çocuğunuza dışarıda bekletilen yiyeceklerin satın alınmaması ve ambalajlı ürünlerin tercih edilmesi gerektiğini tembihleyin, çocuğunuza açıkta satılan dondurma yedirmeyin, tam pansiyon otellerde açık büfelerde sunulan yiyecekleri dikkatli tüketmeye özen gösterin.”

Zararlı güneş ışınlarına dikkat

Cildiye Uzmanı Dr. Şeyma Yılmaz, sıcak yaz aylarının başlamasıyla güneş ışınlarının zararlı etkileri konusunda uyarılarda bulundu.Cildiye Uzmanı Dr. Şeyma Yılmaz, uzun süre korumasız güneşte kalmasının deri kanserine yol açabileceğini söyledi. Özellikle çocukluk ve ergenlik dönemindeki güneş yanıklarının ileride deri kanserlerine yol açtığını kaydeden Yılmaz, “Zararlı güneş ışınlarına maruz kalanlarda erken dönemde ciltlerinde güneş yanıkları, bronzlaşma ve güneş lekeleri görülebilirken, geç dönemde de cilt yaşlanması ve kanser gelişimi görülebilmekte. Bu sebeple güneşin zararlı ışınlarından korunma noktasında güneş koruyucu kullanma alışkanlığı kazanmak önemli” dedi.”Zararlı ışınlarından korunun”Güneşin zararlı ışınlarından korunma noktasında uyarıda bulunan Dr. Şeyma Yılmaz, özellikle güneş ışınlarının dik geldiği 10.00-14.00 saatlerinde açık alanda gezilmemesi gerektiğini söyledi.Dr. Yılmaz, “Dışarıda olduğumuz saatlerde de daima gölgede durmak tercih edilmelidir. Yalnızca açık ve güneşli havalarda değil, bulutlu ve kapalı günlerde de ultraviyole (UV) ışınlarının yüzde 80’i dünya yüzeyine ulaşır. Giysilerimiz güneşten korunmada önemli bir bariyer oluşturur. Şapka ve güneş gözlüğü kullanımı unutulmamalı. Güneş ışınlarının gözdeki etkilerini ve katarakt oluşmasını önlemek için tam UVA-UVB filtreli güneş gözlükleri kullanılmalıdır. Güneş koruyucular seçerken de hem UVA hem de UVB’ye karşı koruma sağlayan geniş spektrumlu ürünler seçilmeli, en az SPF 30 koruma faktörlü kremler kullanılmalıdır” ifadelerini kaydetti.”Güneş koruyucusu kullanın”Güneş koruyucuların kullanımı konusunda da bilgi veren Dr. Yılmaz, koruyucuların dışarı çıkılmadan yarım saat önce sürülmesi gerektiğini belirterek, “2 ile 4 saatte bir yenilenmelidir. Denizde veya suda uzun süre kalınacağı dönemlerde suya dayanıklı formüller tercih edilmelidir. Yüzme, aşırı aktivite ve kurulanma sonrası tekrar uygulanmalıdır. Güneş ışığına maruz kalan tüm alanlara yeterli kalınlıkta, katman oluşturacak şekilde ovalamadan uygulanması gerekir. Mesela sadece yüz dikkate alındığında kabaca 1/3 çay kaşığı kadar güneş koruyucu kullanılmalıdır. Bu miktarın dörtte biri kadarı sürüldüğünde ürünün koruyuculuğu 8 kat düşmekte” açıklamasında bulunduÇocukların korunmasıDr. Şeyma Yılmaz, çocukluk çağında bir ya da daha fazla su kabarcıklı güneş yanığı olan kişinin melanom yani deri kanseri geliştirme riskinin iki kattan fazla arttığını söyledi. Dr. Şeyma Yılmaz, “Kişiler tüm yaşamları boyunca alacakları toplam UV’nin yüzde 50’sine yaşamlarının ilk 20 yılında maruz kalmaktadır. Bu nedenle özellikle çocukların güneşten korunması, ileri yaşlarda gelişebilecek deri kanserlerinin önlenmesi açısından çok önemlidir. 6 aydan küçük bebeklerin uzun süreli direkt güneş ışınlarından korunması, 6 aydan sonra ise yüksek koruma faktörlü ürünlerle korunmaları gerekmektedir” dedi.

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ