Türkiye’nin yeni İdlib stratejisi: Moskova’nın hatası neye sebep oldu”

Suriye’de Türkiye’nin hem Astana muhatapları hem de AB ve Batılı ortakları nezdinde dillendirdiği pek çok uyarısına rağmen Rejim’in saldırıları nedeniyle işlerin iyi gitmediği İdlib’de Türkiye’nin yeni stratejisi ne” Moskova’nın hatası neye sebep oldu” Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney Star Açık Görüş için yazdı

Türkiye’nin yeni İdlib stratejisi: Moskova’nın hatası neye sebep oldu”

Rusya’nın yaptığı hatayı Türkiye elbette göz ardı etmeyecek. Üstelik Batılılar, bu hatayı Ankara’nın gözüne sokmaya çok hevesliler. Aldığı pozisyondan Türkiye’nin dönüşü yoktur. Türkiye sahada sadece aldığı maliyetler üzerinden değil risk yönetme kabiliyeti üzerinden de anahtar ülkedir ve anahtar ülke göz ardı edilemez.

İdlib, bir süredir Suriye’de Türkiye’nin hem Astana muhatapları hem de AB ve Batılı ortakları nezdinde dillendirdiği pek çok uyarısına rağmen Rejim’in saldırıları nedeniyle işlerin iyi gitmediği bir alandı. 2 Şubat gecesi sekiz askerimizin şehit olduğu elim hadise yaşandığında bazı yorumcular, genelde Türkiye-Rusya ilişkilerinin, özelde İdlib mutabakatının taşıdığı risklerden bahsettiler.

YENİ STRATEJİK POZİSYON

Doğrusu, sadece Suriye değil, Karadeniz-Akdeniz, Ortadoğu-Kuzey Afrika, Körfez-Afrika hattındaki jeopolitik/jeo-ekonomik var olma, alan açma, alan kapma mücadelesi pek çok riski de beraberinde getiriyor. Ancak bu uzmanlar her iki hanedeki riskleri dillendirilirken bazı hususları eklemeyi unutuyorlar. İlk husus risklerle değil, risk yönetim stratejisiyle ilgili. Bugün Türkiye, zamanında Fırat’ın doğusunda ABD karşısında maliyet yükselten stratejisinin bir benzerini İdlib örneğinde uygulayarak Rejim ve destekçileri İran ve Rusya karşısında tüm taraflar için Ankara ile uzlaşmamanın maliyetini yükseltmiştir.

MELEZ SAVAŞ

Böylece bugüne kadar İdlib mutabakatının sahada bozularak statükonun sürekli rejim tarafından değiştirilmesine izin vermeyeceğini, bunun için Şubat ayı sonunda bizzat sahada harekete geçeceğini, muhatabının Rusya’nın ya da İran’ın kanatları altında sürdürdüğü yarı melez savaş ile bulanıklaşıp maliyetten kaçınmasına müsaade etmeyeceğini de açıkça belirtmiştir.

Bu adımların bizzat Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanması Türkiye’nin İdlib’de kısmi bir taktik dönüşümüne gittiğini gösteriyor. Bu dönüşüm, Ankara’nın Soçi Zirvesi-İdlib Mutabakatı’ndaki statükonun yani gözlem noktalarının korunması fikrine dayanan statükonun ilerisine giderek, Prof. Dr. Burhanettin Duran’ın Sabah gazetesindeki köşesinde (İdlib’de İkinci Aşama) adını koyduğu şekilde İdlib’de alan hakimiyetine doğru yönelmesi ve Rusya ile kurulacak gelecek masada bu noktadan bir paylaşımın yapılması anlamına gelebilir.

Aslında bu taktiksel dönüşüm -ki işareti bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrika gezisinden dönüş yolunda gazetecilere yapmış olduğu açıklamalarda TSK’nın İdlib’de ve tüm harekât bölgelerinde -yani Suriye’nin kuzeyindeki varlık alanımızda- hava ve kara unsurlarıyla serbestçe hareket edeceği, gerektiğinde operasyon yapacağını belirterek, Rejimin İdlib’de elde ettiği noktalardan çekilmesi yoksa bizzat Türkiye’nin Rejimi bu noktalardan sökeceğini söyleyerek vermiştir- bize iki şeyi gösteriyor:

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN 

KAYNAK : AKŞAM GAZETESİ

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ