Sinemada bu hafta: Kendini ti’ye aldı

Usta oyuncu Nicholas Cage’in kendini canlandırdığı film, zekice kaleme alınmış diyalogları ve mizahıyla dikkat çekiyor.

Sinemada bu hafta: Kendini ti’ye aldı

Usta oyuncu Nicholas Cage’in kendini canlandırdığı film, zekice kaleme alınmış diyalogları ve mizahıyla dikkat çekiyor.

Nicholas Cage, her ne kadar yalanı hatırlattığı gerekçesiyle kendisine “aktör” denilmesinden hoşlanmasa da, ’un binbir surete bürünen hızlı “aktörlerinden” biri oldu… “Ay çarpması”, “Raising Arizona”, “Yüz Yüze” ve “Lord of War” gibi hafızalara kazınan filmleri de vardı; kolayca unutulan bir yığın eseri de… Oscar’a kadar uzanan kariyerinde Francis Ford Coppola’nın yeğeni olmasının tesiri de yok sayılmazdı!

Fakat Cage’in kariyeri 2000’lerde düşüşe geçip, sonrasında adı kumar ve vergi borçlarıyla anılmaya başladı. 150 milyon dolarlık servet kazandı ve kaybetti! Artık büyük yapımcılar da ona sırt çeviriyordu. Ancak “B sınıfı” bir yığın filmde oynayarak kendine yeniden kariyer inşa etti. Tabii, caps’lerle alay unsuru oldu. Şimdi de dibe vurup dönme hikayesini filme dönüştürdü.

Nicholas Cage, bu hafta gösterime giren “Yetenekli Bay Cage” (The Unbearable Weight of Massive Talent) adlı filmde kendisini oynuyor. Yönetmenliğini Tom Gormican’ın yaptığı eser, Cage’in iş bulamama ve borçlanma hikayesinden çıkış noktası buluyor ve absürt bir aksiyona dönüşüyor. Pedro Pascal, Tiffany Haddish, Neil Patrick Harris ve Ike Barinholtz de filmin oyuncu kadrosunda yer alıyor.

Eserde aktörün adı kelime oyunuyla Nic Cage oluyor. Yapımcıların artık filmlerinde görmek istemediği Cage, peşinde koştuğu son projeyi de elinden kaçırır ve aktörlüğü bırakmanın eşiğine gelir. Fakat evinde ergen kızıyla uğraştığı günlerde, menajeri yoluyla onur kırıcı bir iş teklifi iletilir. İspanyol bir iş adamı Javi, 1 milyon dolar karşılığında kendisini doğum günü partisinde görmek istemektedir! Borçları biriken Nic, önce dirense de, el mahkum bu teklifi kabul eder.

Sonra anlar ki aslında Javi, filmlerini ezbere bilen, sempatik biridir. Kısa zamanda onunla dost olurlar. Fakat Nic’e gelen iki CIA ajanı, iş adamı Javi’nin uyuşturucu baronu olduğunu ve bir kızı kaçırdığını söyleyince işler değişir. Bu noktadan sonra bir casusa dönüşen usta oyuncu, senaryosunu bizzat yazdığı bir filmi çekmeye başlar.

Nicholas Cage’in kendi filmlerini ti’ye alıp, Hollywood’u hicvettiği eserde aktöre aslında var olmayan “ergen bir kız” ve “eski makyöz bir eş” veriliyor. Bir de etrafında “Wild at Heart” filmindekine benzer hayali dolaşıyor! Dramatik bir tonda başlayan eser, absürt macera ve aksiyona dönüyor. Böylece aktörün her role bürünebildiği bir defa daha görülüyor. Cage’in sayısız filmine göndermede bulunulup, eski sahneler yeniden çekilirken, zekice kaleme alınmış diyaloglar ve incelikli espriler havada uçuşuyor.

İşin oyunculuk tarafı da ustalıklı. Cage, kendini ve iyi bildiği rolleri tekrar etmede oldukça üretken. Etrafı da başta Pedro Pascal’ınki olmak üzere birinci sınıf performanslarla çevriliyor.

Cage üzerinden çıktıkları yerden düşmemek için çırpınan “yıldızların” acınası halleri de nüanslı sahnelerle tasvir ediliyor. İbretlik!

Hasılı “Yetenekli Bay Cage” orijinal bir bakışı olan, seyircisini eğlendirecek, ortalamanın üst bir anti-komedi. Eğer Cage’in filmlerine hakimseniz daha çok zevk alacaksınız!

Yönetmen: Tom Gormican
Tür: Aksiyon, Komedi
Ülke: ABD

**

Hakan Gürtop’un yönettiği “Annemin Zamanı” Alzheimer hastalığını konu alan bir film… Başrollerini Uğur Çavuşoğlu ve Meriç Başaran’ın paylaştığı eserin merkezinde şehir hayatında boğulan bir Anadolu kadını var. Filmde geçen hikaye şöyle: En büyük oğluyla beraber yaşayan Zehra Ana’ya, Alzheimer teşhisi konulur. Zihin durumu her geçen gün kötüleşmekte ve bakım zorluğu oğlu Kerim’i düşündürmektedir. Herkes annesini bakım evine göndermesini söylese de, Kerim bunu kabul etmez. Zehra Ana’nın en büyük arzusu ise köyüne dönmektir…

“Annemin Zamanı”, Alzheimer’ı odağına alsa da, aslında modernleşen insanının kaybettiği aile değerlerine ayna tutuyor… Kuşaktan insanlarla değişim tasvir edilerek, annesine bakmak durumunda kalan insanların içerisine düştüğü dilemmayı ortaya koyuyor. Bir yerde geleneklere bağlı kalmakla modern olmak arasında sıkışan Türk insanının genel halini resmediyor.

Öte yandan öğrendiğimize göre filmin enteresan bir çıkış hikayesi varmış. Yönetmen Gürtop ve senarist Güneş Alzheimer hastalığını anneleri ile tecrübe etmiş. Sadık Güneş, beş sene boyunca annesini gözlemleyerek senaryoyu yazmış. Bu esere aşırı duygusallık katmış. Senaryosunun bazı tarafları da sathi kalmış. Fakat eser, bunlara rağmen Türkiye’deki 600 bin hastasının dramlarına dair kendi çapında bir farkındalık meydana getirecektir.

Yönetmen: Hakan Gürtop
Tür: Dram
Ülke: Türkiye

KAYNAK: turkiyegazetesi.com.tr
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ