Sinemada bu hafta | 1 Nisan

Süper kahramanlar dünyasısının vampiri “Morbius” solo bir filmle seyirci karşısında… Kana aç karakterin kökenlerine inilen eser, korku türüne yaklaşsa da, salt bir eğlence olmanın ötesine geçemiyor.

Sinemada bu hafta | 1 Nisan

Süper kahramanlar dünyasısının vampiri “Morbius” solo bir filmle seyirci karşısında… Kana aç karakterin kökenlerine inilen eser, korku türüne yaklaşsa da, salt bir eğlence olmanın ötesine geçemiyor.

“MORBIUS”
ARANAN KANA ULAŞILAMADI

Süper kahraman filmlerinin ne kadar , ne kadar “salt eğlence” olduğu hep tartışma mevzuu. Meşhur yönetmen Martin Scorsese’nin bu eserleri lunapark eğlencelerine benzettiği malum. Fakat gişeleri altüst eden süper kahramanlar, öyle veya böyle nin bir realitesi… Öte yandan yapımcılar, yöneltilen eleştirilere kendilerini tamamen kapamadı. Zira süper kahraman filmlerinin realizmi son yıllarda giderek yükseldi. Geçen ay gösterime giren “The Batman”, “Joker” gibi süper güçlerden ziyade, ayakları daha çok yere basan karakterleriyle öne çıktı. Örümcek Adam dünyasının bir unsuru olan Morbius da solo bir filmle şimdi vizyona misafir oluyor ve malum tartışmaların devam edeceği anlaşılıyor. Sony Pictures’ın oluşturduğu evrenin bir parçası olan ve Daniel Espinosa’nın yönetmen koltuğunda oturduğu “Morbius” adlı filmde, süper kahramanlık tarafı birazcık törpülenip korku türü de öne çıkıyor. “The Batman”la benzerlikler yakalanan filmde “vampir” karakteri Jared Leto canlandırırken; Jared Harris, Matt Smith, Adria Arjona ve Michael Keaton ona refakat ediyor.

Kahramanın mazisinin aydınlatıldığı filmde; Michael Morbius küçüklüğünde ağır bir kan hastalığı yüzünden hastanede tedavi görmüş, en yakın arkadaşı da aynı dertten muzdarip Milo olmuştur. Derken onların yetişkin olduğu döneme ışınlanırız. Artık Michael, ömrünü kan hastalıklarını araştırmaya adamış ve Nobel’i reddeden meşhur bir bilim adamıdır. Fakat yapay kanı keşfetse de bir türlü kendi hastalığını tamamen iyileştirememiştir. Sonunda kan emici yarasalar üzerinde çalışmaya başlar. İllegal şekilde insan DNA’sı ile vampir yarasanın DNA’sını birleştirmeye çalışan Dr. Morbius, kadın meslektaşı Martine ile birlikte uluslararası sularda istediğini başarır. Üstelik sıra dışı bir kuvvet ve süper güçler kazanır. Fakat aslında bir lanete duçar olduğunu öğrenmesi uzun sürmez. Zira artık canı devamlı insan kanı çekmektedir. Önceleri susuzluğunu suni kanla bastırmaya çalışsa da, giderek kontrol etmekte zorlandığı içgüdüleri başına bela olur…

“Dr. Jekyll ve Bay Hyde” kısa romanını hatırlatan “Morbius”, nispeten realist bir hikâyeye sahip olsa da, ne tam olarak korku türünde bir vampir filmi ne de bir süper kahraman eseri… Kasvetli atmosferlerin meydana getirildiği eserde; abartılı görsel efektlerle eğlenceli dövüş sahneleri oluşturuluyor. Ancak Dr. Morbius karakteri aceleye getirilen bazı sekanslar yüzünden beklenildiği şekilde derinleştirilemiyor. Benzerlerinden farklı kılınamayan film, zaman zaman 2000’lerin başında çekilmiş gibi demode kalıyor. Üstelik Yönetmen Espinosa, yeni filmlere kapı aralarken, âdeta filmi bitirmeyi unutuyor! Yani aranan kan bulunamıyor! Yine de Batı’daki eleştirmenlerin filmi “çok kötü” olarak tanımlamaları doğru değil. “Morbius”, vasat sınırlarında dolaşan ve süper kahramanlar dünyasına aşina olanların nispeten eğleneceği bir yapım. Filmin 2 saatin altında kalması da doğru bir tercih olmuş!

Yönetmen Ezel Akay, tıpkı Netflix’te hüsrana uğrayan “9 Kere Leyla” filmi gibi absürt bir komediyle seyirci karşısına çıkıyor… “Osman Sekiz” adlı filmde; çeşitli fobileri olan, sıra dışı bir adamın eski köşkünde başına gelenlere odaklanılıyor. Oyuncu kadrosunda; Tim Seyfi, Begüm Birgören, Kemal Uçar ve Hasan Akay’ın olduğu eserde yönetmen Akay da oyunculuk performansı sergiliyor. Filmdeki hikâye şöyle: Psikolojik sıkıntıları yüzünden eski evinden çıkıp, insanlarla yüz yüze gelmekte zorlanan Osman, bir nebze huzur bulmak için başka bir yere taşınmayı kafasına koyar. Hedefine ulaşması için hastalığı kadar, uzun süredir ev arkadaşlığı yaptığı birbirinden “sevimli” beş fantastik canavarla da mücadele etmesi gerekecektir! Bu noktada hayatına giren Nazlı ve emlakçı Turan ile birlikte hayatı altüst olur.

Meksikalı yönetmen Tatiana Huezo’nun yönetmenliğini yaptığı “Yangın Gecesi” (Prayers for the Stolen), kızların kaçırıldığı kaotik bir dönemde yaşayan üç çocuğun hikâyesini işliyor. Eserin oyuncu kadrosunda Mayra Batalla, Norma Pablo, Memo Villegas, Alejandra Camacho ve Eileen Yañez gibi isimler yer alıyor. Savaş sonrası haşhaş yetiştirilen bir dağ kasabasında geçen hikâyede, uyuşturucu baronları yüzünden kaçırılma tehlikesi altındaki kızların saçları erkeksi bir şekilde kesilir, yer altına saklanacak yerler yapılır. Ana ve en iki arkadaşı da şiddetin hüküm sürdüğü kasabada acı çekerler. Kendi dünyalarını meydana getiren kızların hayatı, içlerinden birinin sakladığı yere zamanında varamadıklarında değişir… Ağır bir tempoya sahip olan eser, klişe kadın meseleleri üzerinden ilerliyor.

> “Doru Macera Ormanı”
> “No: 26 Ölüm Çığlığı”
> “Halil”
> “Ya Ben Ölürsem”
> “İblis: Karanlığın Sahibi”

> “Bergen” 376 bin 916
> “Kırmızı” 76 bin 285
> “The Batman” 60 bin 596
> “Adanış Kutsal Kavga” 44 bin 495
> “Kayıp Şehir” 26 bin 385

KAYNAK: turkiyegazetesi.com.tr
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ