Obeziteye karşı ‘bilimsel savaş’

Obeziteye karşı Bülent Ecevit Üniversitesi bünyesinde kurulan merkez, teşhis ve tedavinin yanı sıra hastalığın önlenmesine yönelik bilimsel projeler üretecek. Türkiye’de kamuya bağlı kurulan ilk ve tek obezite merkezinde, yaşam kalitesini düşüren obezitenin önüne geçilmesi için çalışmalar yapılacak.

Obeziteye karşı ‘bilimsel savaş’

Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) bünyesinde kurulan merkez, ülkede görülme sıklığı yüzde 30-35 olan obezitenin teşhis ve tedavisini yapacak, hastalığın önlenmesine yönelik bilimsel projeler üretecek.

Sağlık Bakanlığınca obezite ve diyabetle mücadele kapsamında “2014-2017 Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı” gibi önemli bir eylem planı sürdürülürken Zonguldak’ta üniversite bünyesinde Obezite ve Diyabet Uygulama ve Araştırma Merkezi kuruldu.

Dünyanın önemli mücadele konularından obezite ve diyabetle ilgili Dünya Sağlık Örgütü, Uluslararası Diyabet Federasyonu ve ülkelerin sağlık örgütlerinin yanında Sağlık Bakanlığınca yürütülen çalışmalara büyük katkı sunacak merkezin, Türkiye’nin önemli referans merkezlerinden olması hedefleniyor. Yaklaşık 6 milyon liraya mal olan merkez, 3 bin metrekare kapalı alanda hizmet vermeye başladı.

Obezitenin görülme sıklığı giderek artıyor

BEÜ Obezite ve Diyabet Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Taner Bayraktaroğlu, obezite ve diyabet hastalığının sadece Türkiye’nin değil dünyanın önemli mücadele alanlarından olduğunu belirtti. Dünyada değişen yaşam tarzı, fiziksel aktivite yetersizliği ve beslenme bozukluklarıyla obezite ve diyabet hastalığının giderek arttığını, her üç kişiden birinin obeziteyle ilgili sorun yaşadığını anlatan Bayraktaroğlu, şöyle konuştu:

“Obezite ve diyabet hastalığı kontrol altına alınamazsa komplikasyonları, göz kaybı, böbrek kaybı, sinirlerin etkilenmesi, koroner kalp hastalıkları, beyin damar hastalıkları ve ayak damar hastalıkları daha erken yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Obezite ve diyabet, yaşam kalitesini düşürdüğü gibi beklenen yaşam süresini de etkilemektedir. Ülkemizde görülme sıklığı giderek artan obezitenin önlenmesine yönelik bilimsel ve sektörler arası faaliyetlerin güçlendirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Ülke nüfusumuzun yaklaşık yüzde 30-35’inin obez olduğunu düşündüğümüzde hastalığı taşıyanların tanı ve tedavilerinin izlenmesi önem arz ediyor. Obezite ve Diyabet Uygulama ve Araştırma Merkezi, güncel anlamda tanı ve tedavi standartlarını geliştirecek, sağlık hizmeti yürütecek ve araştırmalar yapacak.”
Türkiye’nin yüzde 30’u obez

Türkiye’de yapılan bilimsel araştırmalarda, erkeklerdeki obezite oranının yüzde 20’lerde, kadınlarda ise yüzde 40’ın üzerinde olduğu vurgulayan Ersoy, “Toplam nüfusumuz baz alındığında da nüfusumuzun yüzde 30’unun obez olduğu ortaya konulmuş durumda. Yani Türkiye’de her 5 erkekten biri obez. Kadınlarda ise 3 kişiden 1’inde obezite sorunu var. Bunlar son derece ciddi ve üzerinde durulması gereken veriler. Çocuklara baktığımızda obezite yüzde 10 ve bu da yüksek bir rakam” dedi.Soruna sadece obezite hastalığı olarak bakmanın yanlış olduğuna dikkat çeken Türkiye Endoskopik ve Laparoskopik Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Emin Ersoy, “Ne yazık ki hekimler olarak sadece obezite ile mücadele etmiyoruz. Obeziteye bağlı ölümcül rahatsızlıklar daha da endişe verici” ifadelerini kaydettiİngiltere’de 700 bin kanser vakasının fazla kilolu ya da obez olduğunun saptandığını bildiren Prof. Dr. Ersoy, ülkede 2035 yılına kadar her 4 yetişkinden 3’nün obez olacağının tahmin edildiğini kaydetti. Prof. Dr. Ersoy, Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir araştırma ile ilgili de şu yorumu yaptı: “Amerika’da yapılan bir çalışmada tüm kanserlerin yüzde 3,2’sinin obeziteye bağlı olduğu tespit edilmiş. Bu ülkede her yıl 102-135 bin arasında yeni kanser vakası tespit ediliyor. 2020 yılında ise dünya genelindeki kanser vakalarının yarısının bir şekilde obezite ile ilişkili olacağı hesaplanıyor. Gerek yaşam şartlarının ağırlığı gerekse kötü beslenme alışkanlıkları ya da koşulları dünya genelinde obezitenin hızla artmasına neden oluyor” şeklinde konuştu.Obezite görüntü değil sağlık problemidirObezitede asıl problemin görüntüsel olmaktan çok, sağlıkla ilgili yaşanılan problemler olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ersoy, obez hastaların yarısından fazlasının, yüksek tansiyon, diyabet, kalp ve solunum sistemi hastalıkları, eklem hastalıkları gibi problemlerle mücadele ederken, asıl önemli olanın ise bu hastalarda görülme sıklığı oldukça artan kanser olguları olduğuna vurgu yaptı. Prof. Dr. Ersoy, meme, kalın barsak, prostat kanserlerinin de obez insanlarda daha sıklıkla görüldüğünü bildirdi.Nüfusta obez artışı engellenmeliObeziteye karşı aktif önlem alınmaması durumunda gelecek nesillerin büyük tehlike altında olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ersoy, “Çocuklar daha fazla hareket ederek enerji harcamalılar. Bilgisayar ve tabletler hareketi engelleyen en önemli faktörler. Oyun amaçlı olarak her an elde tablet olmamalı. Tabii ki obezlerde tedavi de göz ardı edilmemeli. Obeziteye bağlı problemlerden uzaklaşmak için mutlak bu problem çözülmeli. Öncelikle cerrahisiz, tıbbi olan tedavileri öneriyoruz. Ancak gerek olduğunda cerrahi tedaviler ile bu önemli sorun mutlaka çözülmeli. Önümüzdeki yıllarda ülkelerin savaşmaları gerekli en önemli sağlık problemi obezite olacak. Bu problem ülkelerin üretim güçlerini azaltacak ve sağlık giderlerini önemli olarak artıracak. Çözüm, nüfusun obez olmasını önlemekte, obez olanların ise hızla tedavilerini sağlamakta. Ve unutmayalım ki mevcut veriler sadece aysbergin görünen yüzü” değerlendirmesinde bulundu.

Kamuya bağlı ilk merkez

Bu alanda özelleşmiş merkezlerin sayısının yeterli olmadığına, üniversite bünyesinde açılan merkezin Türkiye’de kamuya bağlı obezite ve diyabeti birlikte ele alan ilk ve tek merkez olduğuna işaret eden Bayraktaroğlu, şunları söyledi:

“Şu aşamada eğitim ve araştırmayla ilgili faaliyetlerimiz yürüyor. Planlanan ve devam eden araştırmalar kapsamında ulusal alanda etkili, uluslararası alanda Oxford gibi ilgili akademik kurumlarla iletişim halindeyiz. Hayata geçireceğimiz projelerle hastalıkların tanı ve tedavisine yön verecek önemli bir merkez olacağız. Dünyada ve ülkemizde obeziteyle mücadelede belirli planlar, programlar var. Buraya yapılan yatırımın temelinde de bu mücadele amaçlanmıştır. Burada sadece hastalar değil, hasta olmayan bireylerin de kendileriyle ilgili risklerin değerlendirilebileceği, durumunu araştırıp yön verebileceği her sağlıklı bireyin başvurabileceği ve hizmet alabileceği bir merkez olacak. Obezite ve diyabetle mücadelenin zorluğu düşünüldüğünde bu merkez tanı ve tedavi standartlarını geliştirecek, bütün imkanlarını bu yöne seferber edecek. Aynı zamanda sağlıklıdan hasta bireye kadar herkesin başvurabileceği bir mükemmeliyet merkezi olacak.”

Bakanlık uyardı: Obezite kaderiniz olmasın

Obezite insan vücudunda yağ hücrelerinde depolanan doğal enerji rezervlerinin ciddi risk oluşturacak düzeyde artması ve sonuçta ölüm riskinin yükselmesine neden olan bir hastalıktır. Artık kanser, tansiyon ve diyabet kadar fazla görülen obezite, kimi zaman ölüme bile neden olabilmektedir. Obezite hastalığı sık sık ve yüksek oranlarda kalorili beslenme düzeniyle yaşayan, fiziksel olarak etkinliğin ya da egzersiz yapmanın az olduğu kişilerde görülür. Bunun dışında genetik olarak yatkın olma, hormonal bozukluklar, psikolojik sorunlar ve akabinde kullanılan antipsikotik ilaçlar da obeziteyi tetikleyen sebepler arasındadır. Halk arasında, obezite hastalığının metabolizma hızının düşüklüğüyle ilişkili olduğu yönünde bir kanı olsa da, bu aslında nadir görülen bir sebeptir.Son yıllarda toplum sağlığını fazlasıyla tehdit eden hastalıklar ile ilgili sürekli çalışmalar yapan Sağlık Bakanlığı ülkemizde görülme sıklığı gitgide artan obezite ile ilgili uyarıda bulundu. Resmi sitesinden obezite görülme sıklığı ile ilgili açıklama yapan Sağlık Bakanlığı yetkilileri, twitter adresinden de paylaşım yaparak “Obezite kaderiniz olmasın” diyerek halkı uyardı. YetişkinlerdeÜlkemizde de diğer dünya ülkelerinde olduğu gibi obezite görülme sıklığı gün geçtikçe artmaktadır.Bakanlığımızca yapılan “Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması-2010” ön çalışma raporuna göre Türkiye’de obezite sıklığıErkeklerde %20,5Kadınlarda ise % 41,0Toplamda % 30,3olarak bulunmuştur.Toplamda fazla kilolu olanlar %34,6, fazla kilolu ve şişman olanlar %64,9, çok şişman olanların oranı %2,9 olarak bulunmuştur.Çocuklarda ve AdölesanlardaBakanlığımız, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü ve Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesince yürütülen “Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması-2010” ön çalışma raporuna göre Türkiye’de0-5 yaşta obezite sıklığı % 8,5 (erkek %10,1, kız %6,8)6-18 yaşta obezite sıklığı % 8,2 (erkek %9,1, kız %7,3)olarak bulunmuştur.0-5 yaşta fazla kilolu olanlar %17,9, fazla kilolu ve şişman olanlar %26,4 olarak bulunmuştur.6-18 yaşta fazla kilolu olanlar %14,3, fazla kilolu ve şişman olanlar %22,5 olarak bulunmuştur.Vücutta sağlığı bozacak ölçüde aşırı yağ birikmesine #Obezite denir. pic.twitter.com/VBr286YElK— Sağlık Bakanlığı (@saglikbakanligi) 4 Nisan 2016

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ