Namaz kılmak bel ağrılarını azaltıyor

Araştırmacılar, namaz kılmanın sırt ve bel ağrılarını azalttığını, aynı zamanda eklemlerin esnekliğini artırdığını ortaya çıkardı. Araştırmayı yürüten Muhammed Khasawneh, namaz kılmanın aynı zamanda fiziksel stres ve kaygıyı da giderdiğini de söyledi.

Namaz kılmak bel ağrılarını azaltıyor

“International Journal of Industrial and Systems Engineering” dergisinde yayımlanan çalışma, namaz kılarken tekrarlanan fiziksel hareketlerin, düzenli olarak yapılması halinde, bel ağrısı ihtimalini azalttığını gösterdi.

“Dijital insan modeli kullanarak namazdaki vücut hareketleri üzerine ergonomik bir çalışma” başlıklı araştırmanın bulguları, namaz kılmanın, yalnızca fiziksel sıkıntıları ortadan kaldırmadığı, aynı zamanda doğru diz ve sırt açılarının, klinik tedavide etkili olabileceğini ortaya koydu.

Fiziksel stres ve kaygıya da iyi geliyor

Bilgisayarla oluşturulan sağlıklı Hint, Asyalı ve Amerikalı kadın ve erkek modellerini kullanan araştırmacılar, çalışmada ellerin, dizlerin ve ayak uçlarının yere geldiği secde duruşunun, eklemlerdeki esnekliği artırdığını belirledi. Çalışmayı yöneten ABD’nin Penn State Behrend Üniversitesinden Muhammed Khasawneh, namaz kılarken tekrarlanan hareketlerin, sırt ağrılarını tedavi etmek için yapılan yoga ve fizik tedavi yöntemlerine benzediğini söyledi.

Khasawneh, “Fiziksel sağlık, sosyo-ekonomik, yaşam tarzı ve dini faktörlerden etkilenir. Namaz kılmak, aynı zamanda fiziksel stres ve kaygıyı da gideriyor” ifadesini kullandı.

Namazın bedenimize 5 maddede etkisi

Kuran’ı Kerim’de 90 farklı ayette geçen namaz ibadeti, “Tekbir ile başlayıp selam ile son bulan, belli fiil, ayet ve rükünleri içinde barındıran” diye tarif ediliyor. Bu tarif fiili gereklilikleriyle birlikte hissi bir dünyayı da içeriyor kuşkusuz. Hicretten bir buçuk yıl önce Miraç hadisesinin sonunda farz kılınan namaz, şekli ve huşu dünyasıyla bir bütünü ifade ediyor. Büyük günahlardan koruyucuHer nefesi yaratan, her anı, zerreyi birbiri ardına sıralayan Rabbimizin gücü karşında teslimiyet, sevgisi karşısında tazim, nefsin zayıflığını şikayettir her namaz. Rabbimiz Ankebut Suresi 45. Ayette, “Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Kuşkusuz Allah’ın zikri en büyüktür. Allah yaptıklarınızı biliyor” buyuruyor. O’nun her şeyi bildiğinden emin olan iman sahibi her kalp, yeterince huşu içinde namaz kılamamanın sıkıntısıyla, namazını terk etmemenin sevinci arasında salınıp durur. Bu konuda İslam alimleri, namaza devam eden inanların büyük günahlardan yine de korunacağını, bu ibadete ısrarla devam eden kulların rahmete erişeceğine dair umut olduğunu ifade ediyor. Sürekli gündem: Vakit namazıHer gün 5 farklı vakitte dini bir gereklilik için ayrılan zaman ve bu ibadeti yerine getirebilmek için mekan aramak, inancı ve dini, Müslüman’ın sürekli olarak gündeminde tutuyor. Alış veriş, ofis ortamı, okul, toplantı gibi dünyaya ait telaşların arasında açılan namaz araları, her adımda imanı ve Rabbimizi hatırlatma işlevi de görüyor. Yeryüzü mescit sayıldığı ve secde edilen her mekanın kıyamet sabahı namaz kılındığına şahit edeceği hatırlanırsa, namaz kıldığımız mekanlarla da aramızda uhrevi bir bağkurulmuş oluyor. İki ders arasında namaz kılınan çatı arası, söyleşiden hemen önce köşesini seccadeye açan sergi salonu kıyamet sabahı şahitlerinden… “Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve rüku edenlerle birlikte siz de rüku edin.”(Bakara Suresi 43. Ayet)Bedenimize ne yapıyor?Namaz aynı zamanda tüm bedenin kullanıldığı bir ibadet. İslam alimleri ve bilim insanlarının konu hakkında yapılmış pek çok araştırması bulunuyor. Çünkü bir Müslüman beş vakit namaz kılarak her gün 40 rekat tamamlıyor. Bu her ay 1200 ve her yıl da 14 bin 600 rekata denk geliyor. Prof. Dr. Muhammed Ziyaeddin Hamid, elektronik cihazları kullanmak başta olmak üzere, pek çokşekilde vücutta biriken elektriğin beş vakit namazla atılabildiğini belirtiyor. İşte namazın beden üzerindeki etkilerinden birkaçı; 5 vaktin hakkıİslam alimlerinden İsmail Hakkı Bursevi 5 vakit namazı şöyle tanımlıyor, Sabah Namazı: Sırrın payıdır. Çünkü gecenin karanlığına yakın, diğer namazlardan daha gizli bir vakitte kılınır. Öğle Namazı: Ruhun payıdır. Güneş yükselmiş, aydınlık artmış her şey görünür olmuştur. Ruh görüneni inceleyebilmiştir.İkindi Namazı: Kalbin payıdır. Tam ortadaki namazdır. Kalp de vücudun tam ortasındadır. O iyi olduğunda tüm azalar iyi olur. İkindi namazı da iyi olduğunda diğer namazla sirayet eder. Akşam Namazı: Nefsin payıdır. Güneş batmakta, gün bitmektedir. Nefsin terbiye aşamalarından Levvame karanlığın hafiflediği aşamadır. Yatsı Namazı: Tabiatın payıdır. Çünkü artık tabiatın dinlenme zamanı gelmiştir. “Onlar, gayba inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.”(Bakara Suresi 3. Ayet)Mini namaz sözlüğüEdâ: Namazın vakti içinde kılınması. Kaza: Vakti içinde kılınamayan namazların kılınması. Sahibi Tertip: Namaz kılmasının farz olduğu andan itibaren hiç namaz terk etmemiş olan kimse. Vakit: Güneşin hareketlerine göre belirlenmiş zaman aralıkları. Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarının kılınma zamanı. Coğrafi özelliklere göre vakit yeryüzünde farklı zamanlarda girdiğinden, dünyanın dört bir yanından her vakit her an kılınmaktadır. Kıble: Kabe’nin yerinize göre bulunduğu yöndür. Coğrafi özelliklere göre Kabe’nin bulunduğu yöne doğru dönen Müslümanlar, bu noktayı yeryüzünün merkezi haline getirmektedir. Çocuklar nasıl alışabilir?Namaz, günün belli zamanların ayrılması gereken ve kuralları olan bir ibadet. Çocukların bu ibadeti hayatına alabilmesi için bir alışma sürecine ihtiyacı var. Bunun için ilk adımsa aile bireylerinin namaz kılmaya dikkat etmesi. 8-9 yaşına gelen ve namazın önemini içselleştirmiş bir çocuğun ise tüm vakitleri kılmasını beklemek yerine, bir müddet akşam namazlarını aksatmamasına yardımcı olmak daha doğru bulunuyor. Daha sonra buna başka vakitler ekleyerek birkaç sene içinde namaz ibadetini yerleştirmek gerekiyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı: Sandalyede namaz olmaz

Son zamanlarda camilerde her geçen gün artan sandalye, tabure hatta özel banklar üzerinde namaz kılınması uygulamasına Diyanetten ikaz geldi. Din İşleri Yüksek Kurulu, “Namazı normal şekli ile ayakta kılmaya gücü yetmeyen kimse için asıl olan namazını oturarak kılmaktır. Böyle bir kişi namazını kendi durumuna göre diz çökerek veya bağdaş kurarak yahut ayaklarını yana ya da kıbleye doğru uzatarak kılar” dedi.Sandalyede namaz kılmanın caiz olmadığına dair Diyanet’in sözlü ve yazılı uyarılarına rağmen camilerdeki sandalye ve tabureler her geçen gün artıyor. Hatta bazı camilerde evinden getirdiği sandalye ile namaza dâhil olanlar bile var. İbadette samimiyet olmalıDiyanet, zaman zaman din görevlilerine yazı göndererek, Türkiye’deki habere göre; “Kul Rabbi’ne ibadet ederken hem özde samimi olmalı hem de dinin belirlediği şekil şartlarını tam olarak yerine getirmeye özen göstermelidir. Özen ve hassasiyet eksikliğinden dolayı Rabbine karşı sorumlu olacağı bilincinde olmalıdır. Bu sebeple namazını tabure, sandalye ve benzeri şeyler üzerinde kılan müminin ileri sürdüğü mazeretleri kendisini vicdanen rahatlatacak boyutta olmalıdır. Namazı asli şekline uygun olarak kılmaya engel olmayacak hafif bedenî rahatsızlıklar bu konuda meşru mazeret olarak görülmemelidir” ikazında bulundu.Namaz ibadetinin rükünlerinin neler olduğu, nasıl uygulanacağının da bizzat Peygamber Efendimiz tarafından sözlü ve pratik olarak ortaya konulduğunu hatırlatan Diyanet, “Peygamber Efendimiz de; namaz kılmayı öğrettiği bir sahabiye, sonunda nasıl teşehhüd yapacağını gösterdikten sonra ‘Bunu da yaptığında namazın tamam olur’ buyurmuştur. Peygamberimiz nasıl namaz kılacağını soran hasta bir sahabiye ‘Namazını ayakta kıl. Eğer gücün yetmezse oturarak, buna da gücün yetmezse yan üzere kıl’ (Buhari, Taksiru’As-Salat, 19) buyurmuştur” sözlerinin altını çizdi.Gücü yeten ayakta kılmalıNamazın rükünlerden herhangi birinin mazeretsiz olarak terk edilmesi hâlinde namaz sahih olmayacağını dile getiren Diyanet, namazın rükünlerinden herhangi birini yerine getirmeye engel olan rahatsızlıkların da kolaylaştırma sebebi sayıldığını kaydederek, “Buna göre; namazı normal şekli ile ayakta kılmaya gücü yetmeyen kimse için asıl olan oturarak kılmaktır. Böyle bir kişi namazını kendi durumuna göre diz çökerek veya bağdaş kurarak yahut ayaklarını yana ya da kıbleye doğru uzatarak kılar” cümlelerine yer verdi. Tabure ve sandalye konusundaki hassasiyetinde ısrar eden Diyanet son olarak, “Camilerde sandalyede namaz kılmak, göze hoş gelmeyen bir görüntü ortaya çıkarmakta ve cemaat arasında tartışmalara sebep olmaktadır. Özellikle üzerinde namaz kılmak amacı ile camilerde sıralar hâlinde sabit oturakların yapılması, cami doku ve kültürüyle bağdaşmamaktadır. Bu sebeple hastalık ve özürlülük gibi herhangi bir rahatsızlığı bulunan kimselerin, zorunlu olmadıkça namazlarını sandalyede değil, yere oturarak kılmaları uygundur” ifadelerini kullandı. Video: Bacağını kaybetti ama camisinden vazgeçmedi Peygamber efendimiz ikaz ettiResulullah Efendimiz, bir hastayı ziyaret etti. Onun, eli ile yastık kaldırıp, üzerine secde ettiğini görünce, yastığı aldı. Hasta, odun kaldırarak bunun üstüne secde etti. Odunu da alarak, “Gücün yeterse, yere secde et! Yere eğilemezsen, yüzüne bir şey kaldırıp, bunun üzerine secde etme! İma ederek kıl ve secdede, rükûdan daha çok eğil!” buyurdu. (Kaynak: Fethu’l-Kadir, Merakı’l-Felah, Halebi, Mecmau’l-Enhür)’Kahvehaneye benzetecekler’Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan İlahiyatçı Yazar Osman Ünlü, tabureyle namaz kılmanın dinen uygun olmadığını, fıkıh kitaplarında namazın nasıl kılınacağının yeteri kadar anlatıldığını söyledi. Kitaplarda yer alan namazı ayakta kılamayanlar için ‘oturarak kılın’ yazılarının yanlış yöne çekildiğini kaydeden Ünlü, “Burada oturmaktan maksat bağdaş kurarak namaz kılın anlamındadır. Bağdaş da kuramıyorsa o zaman ayaklarını kıble istikametinde uzatın ve o şekilde namaz kılın. Secdeye de nasıl gider derseniz de secdeye gitmesine hiç gerek yok. Çünkü ayaklarını kıbleye istikametine uzatmıştır. Tekbirini oturduğu yerde alır, ellerini bağlar, rükû için de biraz eğilir. Secde için de bundan biraz daha eğilir buyuruluyor. Dinimizin, nasıl kılınacağı konusu anlatılırken ayakta duramayanlar için bu bildirilmiştir” diye konuştu. Her şeyin çok açık ve net bir şekilde yazıldığını ifade eden Ünlü, “Son zamanlarda bakıyoruz ki vatandaşlar kendi inisiyatifiyle taburelerini alıyor camiye geliyor. Bir baktık ki bu iş çığırından çıkmış bir vaziyet alıyor. Ondan sonra da camilerde hususi yerler yapılmaya başlanılıyor. Neredeyse kahvehaneye, kafeye benzeteceklerdi. Bunun önüne geçmek için Diyanet İşleri açıklamalarda bulundu. Oysaki kitaplara bakılsa bunlara hiç gerek kalmayacak” dedi.Sandalyede namaz kılınabilir ama nasıl?Dizlerini bükemeyen hasta, yere de oturamıyorsa sandalyede, koltukta veya yatakta nasıl namaz kılar?Dizlerini bükemeyen hasta, yere oturarak veya yatağının içinde, ayaklarını kıbleye karşı uzatarak ima ile kılabilir. Rükû için az başını eğer, secde için biraz daha fazla eğer. Koltuğa, sandalyeye oturursa ayaklarını sehpaya veya başka bir koltuğa koyarak kılabilir. Bunları da yapamayan hasta yatarak ima ile kılar.Tekerlekli sandalyede oturan felçli, ayaklarını önündeki sehpaya koyacak birisi olmazsa, ayaklarını sarkıtarak da kılar. Ayaklarını sehpaya koyabileninki caiz olmaz. Dizlerini bükebilen hasta da, kıbleye doğru uzatmaz. Kolayına geldiği gibi oturur. Mesela, namazda oturur gibi oturur, bu rahatsız ederse bağdaş kurar.Yere oturunca kalkamayan, dizlerini de bükemeyen hasta, yandaki şekildeki gibi koltuğa veya sandalyeye oturup namazını kılar.

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ