Küllerinden doğan bir gelenek: Hat Sanatı

Türk tarihinin en uzun süredir icra edilen sanatlarından olan hat sanatı, son dönemde vatandaşlar tarafından yoğun bir ilgi görüyor. Hattat Serap Tepedelen, hat sanatının küllerinden doğan bir gelenek olduğunu belirtti.

Küllerinden doğan bir gelenek: Hat Sanatı

Türk tarihinin en uzun süredir icra edilen sanatlarından olan hat sanatı, son dönemde vatandaşlar tarafından yoğun bir ilgi görüyor. Hattat Serap Tepedelen, hat sanatının küllerinden doğan bir gelenek olduğunu belirtti. Tepedelen, Cumhuriyet dönemi ile hat sanatının zor bir döneme girdiğini ve geçimini bu sanat üzerinden sağlayan çoğu hattatın mali sıkıntılarla boğuşmak zorunda kaldığını vurguladı.

Geçmiş dönemlerde hat sanatına olan ilginin çok az olduğunu anlatan, ancak şu anda ilginin çok arttığını belirten Serap Tepedelen, “Cumhuriyet döneminden sonra zaten bitme noktasına gelmiş bir sanat. Yeri gelmiş tarihi eserlerimizden kitabeler sökülmüş ve kazılmış. Bu, bugün dedelerimizin mezar taşlarını dahi okuyamayan bizlerin çok büyük bir kaybı. Keşke Osmanlıca bir ders olarak devamlı okutulabilseydi. Biz keşke tarihimizi okuyabilseydik. Bu konuda ben çok üzülüyorum. O dönemde maalesef sadece birkaç hattatımız kalmış. Çoğu hattat iş yerlerini kapatmak zorunda kalmış. Maddi olarak çok zor durumlara düşmüşler. Çünkü meslekleri bu. Her şeylerini bunun üzerinden kazanıyorlar. O dönemde Üstat Hamit Aytaç zor bela ayakta kalmayı başarmış. Eski takvim kağıtlarının boş yerlerine dahi yazı yazdığını görebiliyoruz bu sanatı devam ettirebilmek için. Onun sayesinde bugünkü üstatlarımız yetişmişler. Onlar da talebe yetiştirmeye başlamışlar. Böyle böyle gelmiş. Bizler de şimdi üstatlarımıza yardımcı olmaya devam ediyoruz. Dediğim gibi eskiye göre şuan bu sanata ilgi çok daha fazla” şeklinde konuştu.

Hattat Serap Tepedelen

“Hocaya bağlılık ve sabır çok önemli”

Hat sanatının hemen öğrenilebilecek basit bir sanat olmadığının altını çizen Tepedelen, “Hat sanatı zor bir sanat. Emek ve sabır isteyen bir sanat. Hocamız Mahmut Şahin’dan daha çok faydalanmak çabası içindeyiz. Hocaya bağlılık çok önemli. Üstadın sözünden çıkmamak çok önemli. Zaten zamanla üstat ile öyle bir uyum yakalıyorsunuz ki onun söyleyeceği şeyi söylemeden anlayabiliyorsunuz. Hat sanatı istikrar gerektiren de bir sanat. 1 veya 2 gün bu sanatı icra etmediğinizde elde bir gerileme görülebiliyor. Devamlı yapılması gereken bir sanat. Eski üstatlarımızda bu konuda şöyle dermiş, ’Bir gün yazmazsam ben bilirim, iki gün yazmazsam hocam anlar, üç gün yazmazsam cümle alem anlar.’ Bu yüzden mümkün mertebe hiçbir şey yapamasanız dahi günde bir satır yazmaya, en azından yazıları incelemeye çalışın” ifadelerini kullandı.

“Öğrencilerimizi bu sanata, Rabbi Yesir duası ile başlatıyoruz”

Hat sanatının bambaşka bir gelenek olduğunu ve yetenekli öğrencilerin gelişiminin daha kısa sürdüğünü belirten Serap Tepedelen, “Alttan ümit veren bir nesil yetişiyor. Ancak bu işte ‘oldum’ diyen yanılır. Hat sanatında gelişim hiçbir zaman bitmiyor. Çok farklı yazı çeşitleri var. Bu iş için günde 24 saat yetmez. Üstatlarımız 100 sene de yetmez derler. Hat sanatı eğitimine biz öğrencilerimizi Rabbi Yesir duası ile başlatıyoruz. Geleneklerimizden ve eski üstatlarımızdan bu şekilden gelmiştir. Biz de bunu devam ettiriyoruz. Hiç harf bilmeden neden Rabbi Yesir duası ile başlıyoruz diye soranlar çok oluyor. Ancak bu bir gelenektir. Ardından harflerin yazımına ve onlar da bittikten sonra harflerin bağlantılarına çalışmaya başlıyoruz. Bu bireysel bir ders olduğu için herkes yeteneğine göre bu işi aynı hızda öğreniyor diyebiliriz. Bu tamamen aşkla yapılabilecek bir sanat. Bu bambaşka bir dünya” dedi.

Mukaddes emanetlerde eksik parça yol

Mukaddes emanetlerin Osmanlı’ya geçişinin 500. yılı münasebetiyle düzenlenen etkinlik, Bahariye Mevlevihanesi’nde başladı. Alanda açılan sergide ise hüsn-i hat sanatçıları Hasan Çelebi, Ferhat Kurlu, Faruk Dinçer Eratlı ve Ayşegül Tekmen, tezhib sanatçıları Mamure Öz, Mustafa Çelebi, Serap Bostancı ve Hacer Sönmez, ebru sanatçıları Hikmet Barutçugil, Alparslan Babaoğlu’nun yanı sıra, minyatürde Özcan Özcan ve Gülçin Anmaç, kalem işinde Semih İrteş ve Kaya Üçer, sedef sanatında Salih Balakbabalar, cilt dalında Ali Kunduracıoğlu ve Serra Güney, mozaikte ise Meyçem Ezengin’in eserleri sanatseverlerle buluştu. Geleneksel sanat dallarından 40 eserin görülebileceği sergi, 16 Mayıs’a kadar ziyarete açık olacak.Has odalar kıymetlendiSempozyumda söz alan Dr. Tahir Güngör, Osmanlı saray teşkilatının en önemli kurumlarından biri olan Enderun’un Has Odası’yla ilgili şunları kaydetti: “Fatih zamanında kurulan Has Oda, yönetici sınıfının yetiştirilmesi misyonuna haizdi. Yavuz Sultan Selim’den sonra ise mukaddes emanetlerin bulunduğu Has Odalar kıymetlenmiş ve görevlilerin sorumlulukları artmıştır.”ÖNEMLİ MERASİMLER BURADA YAPILDISerginin yanı sıra Bahariye Mevlevihanesi’nde düzenlenen sempozyumun ilk oturumunda Prof. Dr. Nihat Öztoprak, Topkapı Müzesi Başkanı Prof. Dr. Mustafa S. Küçükaşçı, Dr. Tahir Güngör, Prof. Dr. Selçuk Mülayim ve Prof. Dr. Süleyman Beyoğlu yer aldı. Topkapı Müzesi Başkanı Küçükaşçı, ayrıca “1517’den itibaren toplanan mukaddes emanetlerin hiçbirinde eksik olmadığı tespit edildi” dedi. Küçükaşçı, Topkapı Sarayı’ndaki kutsal emanetler bölümünün ilk defa Fatih Sultan Mehmet zamanında yapıldığını ve Yavuz Sultan Selim ile birlikte Harameyn’in Osmanlı idaresine girmesiyle birlikte kullanılmaya başladığını belirtti. Kutsal emanetler bölümünün geçmişten günümüze fotoğraflarını gösteren Küçükaşcı, bu bölümün hiçbir zaman önemini kaybetmediğine vurgu yaparak, “Saray’da bir kelimenin başında has gördüğünüz zaman onun padişaha ait olduğunu anlarsınız. Osmanlı padişahları da III. Murat’tan itibaren her türlü töreni mutlaka bu dairenin içinde yapmaya büyük bir ehemmiyet vermişler. II. Mahmut’tan itibaren de bir anlamda Osmanlıların sembolik anlamda en önemli merasim yeri olarak öne çıkmış” diye konuştu. Küçükaşcı başkanlığındaki ikinci oturumda ise Yrd. Doç. Dr. Mustafa Toptan, Yrd. Doç. Dr. Ahmet Önal, Dr. Nusret Gedik, Prof. Dr. Handan Öztoprak, Prof. Dr. Fatih Andı konuşmalarını yaptı.

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ