Kanuni’nin Bağdat’ta ilk ziyaretgâhı

Kanuni Sultan Süleyman, yaklaşık 500 yıl önce bugün Basra Körfezi’ne kadar olan bölgeyi hâkimiyeti altına almak için Irakeyn Seferi’ne çıktı. Ardından güçlü ordusu ile Bağdat’a giren Kanuni’nin ilk işi İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin türbesini ziyaret etmek oldu.

Kanuni’nin Bağdat’ta ilk ziyaretgâhı

Kanuni Sultan Süleyman, askeri ve ticari önemini bildiği Bağdat’ı fethetmek için İran Seferi’ne çıktı. Şah Tahmasb yönetimindeki İran, tüm dünyaya nam salmış Osmanlı Ordusu’nun karşısına çıkmaya cesaret edemedi. Ardından Osmanlı ordusu, Hemedan üzerinden Bağdat’a geçiş yaptı. Bağdat beylerbeyi Tekelü (Antalyalı) Mehmet Han Türkmen, Osmanlı’ya karşı koyamayacağını anlayınca şehri boşalttı.

Ebu Hanife’yi ziyaret etti

Kanuni Sultan Süleyman, 28 Kasım 1534 tarihinde Irakeyn Seferi’yle Veziriâzam İbrahim Paşa komutasındaki ordu ile Bağdat’a girdi. İslam dünyasının en önemli şehirlerinden biri daha Osmanlı Devleti hâkimiyetine geçmiş oldu. Kanuni’nin Bağdat’ı aldıktan sonraki ilk işi İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin türbesini ziyaret etmek oldu.

Bağdat’ta dört ay kadar kalan Kanuni Süleyman, Hanefi Mezhebi’nin kurucusu Ebû Hanife’nin kabrine çinilerle bezeli bir türbe ile camii yapılmasını emretti. Daha sonra İmam Musa Kâzım’ın ve Abdulkâdir Geylânî’nin türbelerini ziyaret ederek kubbelerini ve diğer tâdilât işlerini yaptırdı.

Cennet şehri Bağdat

Yüzyıllar boyunca İslam dünyasının bilim, kültür ve ticaret merkezi olan Bağdat, Ortadoğu’nun Kahire ve Tahran’dan sonra en büyük üçüncü kenti. Abbasi halifesi Mansur tarafından başkent yapılan ve imar edilen şehir, “cennet şehri” şeklinde adlandırıldı.

Bağdat ilk olarak 634 yılında Hz. Ömer’in emriyle fethedildi. Dört halife döneminde daha çok ticaret merkezi olarak ziyaret edilen bölge, Emeviler Dönemi’nde askeri üs haline getirildi. 1654’te Safeviler’in geçici işgaline uğrayan şehir padişah IV. Murat’ın Bağdat Seferi ile tekrar Osmanlı hâkimiyetine girdi. 1917’deki İngiliz işgaline kadar Osmanlı’da kalmaya devam etti.

Kanuni Sultan Süleyman’ın mezarı bulundu

Budapeşte’de Türkiye Büyükelçisi Şakir Fakılı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı yetkilileri ve Macar bilim adamlarının katıldığı bir basın toplantısında Zigetvar yakınlarında Kanuni Sultan Süleyman’nın kayıp mezarının bulunduğu açıklandı.1566’da Zigetvar kuşatmasında hayatını kaybeden Osmanlı padişahının iç organları orada defnedilmiş, naaşı ise İstanbul’a nakledilmişti. Daha sonra türbe haline gelen, ancak aradan geçen yıllar içinde izi kaybolan Zigetvar’daki mezarın tam olarak nerede bulunduğunu araştırmak için yıllar önce bir araştırma komitesi oluşturulmuştu. Macar ve Türk bilim adamlarından oluşan komitesinin havadan ve karadan yaptığı ölçümler sonucunda mezarın Zigetvar Üzüm tepesinde bulunduğu çarşamba günü Budapeşte’de yapılan basın toplantısında Profesör Norbert Pap tarafından açıklandı. Macar bilim adamı, tepede sadece türbenin değil, türbe etrafında oluşan küçük Osmanlı kasabasının izlerine de rastlandığını duyurdu. Video: Kanuni Sultan Süleyman’ın Türbesi bulundu

450 yıllık Kanuni mirası dimdik ayakta

Ürdün’de Kanuni Sultan Süleyman tarafından hac yolcularının güvenliğini temin etmek ve onlara su sağlamak için inşa ettirilen Seraya Kalesi 450 yıldır varlığını koruyor. Kalenin taşlarla inşa edilen giriş kapısında, Arapça ve Osmanlıca olarak, “Kale Kanuni Sultan Süleyman döneminde inşa edilmiştir.” ifadesi yer alırken, başka bir kitabede su testisi resmi bulunuyor.Şam’dan, Mısır’dan gelen ve buradan Kudüs’e, Mekke ve Mediye’ye giden hac yolcularının güvenliğinin temini ve su ihtiyaçlarının karşılanması için kalenin 1566’da 530 metre kare üzerine inşa ettirildiği biliniyor. Maan Turizm Müdürü Yasin Salah, “Kalenin çevresindeki 257 palmiye, kale inşa edildiğinden beri var. Kale bölgedeki insan tarihinin derinliğine işaret ediyor. Yerleşim yerinde bulunmasına rağmen kale hala eskisi gibi herhangi bir bozulma ve tahribata uğramadan varlığını sürdürüyor.” dedi.Kalenin Osmanlı hakimiyetini yansıttığını ve 8 bin Osmanlı askerinin karargahı olduğunu anlatan Salah, geçen yüzyıl boyunca ise buranın bir hapishane olarak kullanıldığını aktardı.Salah, Maan’daki en eski tarihi yapı olan bu kalenin bir tarih müzesine dönüştürülmesi yönünde hükümetin bir eğilimi olduğunu ve bu amaçla incelemeler yapıldığını kaydetti.

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ