Kanser tehlikesine karşı evlere cihaz yerleştirildi

Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), doğal kaynaklardan maruz kalınan radyasyonun büyük bölümünü oluşturan radon gazının ev içi ölçüm değerlerini belirlemek amacıyla bir proje başlattı. “Türkiye Ev İçerisinde Radon Gazı Seviyesi Haritalandırılması” projesi kapsamında ülke genelinde 62 bin eve radon sensörleri yerleştirilerek ölçümler yapılacak. Ölçüm cihazlarının 2 ay boyunca salon ve yatak odasında hiç oynatılmadan bekletilmesi gerekiyor.

Kanser tehlikesine karşı evlere cihaz yerleştirildi

İstatistiklere göre doğal kaynaklardan yüzeye çıkarak evlerin içinde biriken ve kanserojen etkisi olduğu bilinen radon gazı, akciğer kanserine neden olan etkenlerin arasında ikinci sırada yer alıyor. “Türkiye Ev İçerisinde Radon Gazı Seviyesi Haritalandırılması” projesi kapsamında ülke genelinde 62 bin eve radon sensörleri yerleştirelerek ölçümler yapılacak. Bugüne kadar 41 ilde çalışma tamamlanırken 2019 yılına kadar diğer illerdeki radon gazı ölçümleri de belirlenen program dahilinde tamamlanacak.

Halk Sağlığı Müdürlüğünün eğitimli personelleri tarafından belirlenen tüm noktalara yerleştirilen ölçüm cihazları iki ay boyunca salon ve yatak odasında bulunan dolap üzeri gibi yüksek bir yerde, hiç oynatılmadan bekletilecek. Cihaz her gün ev içindeki gaz oranını ölçecek ve kaydedecek. Ölçümler sonunda TAEK tarafından incelenecek olan cihazlarda radon gazının tespit edildiği bölgelerde acil önlemler alınacak. Radon gazının yüksek olduğu tespit edilen evlerin zemini de özel bir malzemeyle kaplanacak. Mevcut binalarda ise, toprakla temas eden çatlak veya su sızıntıları varsa, bina onarıma alınacak.

Sigaradan sonra ikinci sırada

İnsanların yaşamış oldukları fiziki ve coğrafi şartlara bağlı olarak doğada bir takım radyasyon gazına maruz kaldıklarını dile getiren Halk Sağlığı Müdürü Dr. Ahmet Barış, “Bunlardan bir tanesi de radon gazı. Radon gazının temel kaynağı temel olarak toprak ve yeraltındaki kayalardan meydana geliyor. Radon gazı kokusuz, tatsız ve kapalı ortamlarda birikme eğilimi gösteren bir gaz. Yapılan epidemiyolojik çalışmalarda radon gazına maruziyetin akciğer kanserine neden olduğu tespit edilmiştir. Hatta sigaradan sonra akciğer kanserine neden olan ikinci etken olduğu belirtilmektedir. Bu konuda dünyada bir takım çalışmalar yapılmış, yapılan çalışmalarda insanların yaşamış oldukları mekanlarda normalde madenlerde bulunan radon gazının belirlenen seviyelerin üzerinde tespit edilmiş” dedi.

Türkiye’de bu kapsamda radon gazı kontrol programı hazırlanması amacıyla Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) tarafından yürütülen bir proje olduğuna dikkat çeken Barış, bu projenin amacının tüm illerde daha önce belirlenen hanelerde özel dedektörler vasıtasıyla radon gazının gazının tespit edilmesi, bu sayede Türkiye’de bir radon gazı haritasının ortaya çıkarılması, buna göre de eğer risk altında bulunan bölgeler, yöreler varsa buna yönelik tedbirlerin, önlemlerin geliştirilmesi amacıyla bir çalışma yürütüldüğünü dile getirdi.

Daha az radyasyon artık mümkün

Modern insan 20. yy’da röntgen cihazının bulunmasıya tıpta radyasyonla tanıştı. Daha sonra bilgisayarlı tomografinin de icadı ve kullanım alanının yaygınlaşmasıyla da süreç ilerledi. İnsan vücudunda en hızlı gelişen dokular radyasyona daha duyarlı yapılar. Bu nedenle anne karnında gelişen fetüs, büyüme çağındaki çocuklar, yetişkin ve yaşlılar kadar radyasyona duyarlı değiller. Yarısı tıbbi görüntülemedenAma her ne olursa olsun daha az radyasyon alarak teşhis ve tedavi sürecini ilerletilmesi hem hasta hem de hekimler açısından en ideal olanı. Anadolu Kuzey Kamu Hastaneler Birliği Görüntüleme Merkezleri Koordinatörü Prof. Dr. Muammer Karakaş “radyasyonun yarısının günlük hayatta tıbbi görüntülemeden dolayı alındığını” söylüyor ve bunun da bütün nükleer santral kazalarının yetmiş beş katı olduğunu” ifade ediyor. Prof. Dr. Karakaş, “artık tıbbi çekimlerden dolayı alınan doz miktarı da kontrollü olarak azaltılabiliyor” diyor. Hastaneler en büyük radyasyon kaynağı Hastanelerin en büyük radyasyon kaynağı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Muammer Karakaş, “Türkiye’de her dokuz insandan biri bilgisayarlı tomografi çektiriyor. Her vatandaş yılda 8 kere hastane ya da diğer sağlık merkezlerine başvuruyor” diyor ve “en yüksek radyasyon kaynağı da bilgisayarlı tomografi” diyor. Tıbbın en büyük 5 buluşundan biri olarak kabul edilen bilgisayarlı tomografinin insan ömrünü 50 yıldan 80-90 yıllara çıkmasının en büyük nedenleri arasında geldiğini söyleyen Prof. Dr. Muammer Karakaş şunları belirtiyor:“’Her çekimde buradan alınan radyasyon dozu aldığımız riske değer mi ?’ diye düşünüyoruz. Fakat günümüzde kullanılan bazı cihazlarda dozları yüzde onlardan yüzde birlere indiren teknolojiler gelişti.” Prof. Dr. Karakaş doz kontrol sisteminiyse şöyle açıklıyor: “Sistemlerde bütün merkezleri kontrol eden alarmlar var. Normalde hastaya kaç doz radyasyon verildiği bilinmezken artık biz bunu tesbit edebiliyoruz. Hastaya verilecek dozun da hasta için ne kadar güvenilir olup olmadığını da kontrol edebiliyoruz. Yani insanların radyasyona maruziyetleri kontrol edilebiliyor. Tüm bunlar da e-nabız sisteminden görülebiliyor. Bu da şu anda İstanbul için baktığımızda 3,5 milyonluk bir bölgenin bu hizmetten faydalanması anlamına geliyor.”Yapay zeka karar veriyorAyrıca destek tanı sistemiyle hastaya hangi tetkiğin isteneceğine de özel bir yapay zeka karar veriyor. Hekim bu yapay zekanın istediğini uygulamadığındaysa açıklamaya neden uygulamadığını yazıyor. Bu da hastalar için geleceğe yönelik daha doğru kararların alınmasını sağlıyor. Bu sistemler tıbbın geliştiği Amerika Birleşik Devletleri’nde de uygulanıyor.”1 milyona 14 tomografiTürkiye’de 1 milyon kişiye 14 bilgisayarlı tomografi düşüyor. Her dokuz kişiden biri bilgisayarlı tomografi çektiriyor. Türkiye’de şu anda 1080 bilgisayarlı tomografi cihazı bulunuyor. OECD raporlarına göre de 1 milyon kişiye 24 bilgisayarlı tomografi düşüyor. Şu anda ekonomik kriz yaşayan Yunanistan’da bile milyon kişiye 34 bilgisayarlı tomografi düşüyor. BT cihaz sayısı arttıSağlık Bakanlığı’nın teknolojiye yaptığı yatırımın arttığına da dikkati çeken Prof. Dr. Muammer Karakaş, ”Türkiye’de birçok cihaza gereksiz yatırım yapıldığı söylenir. Ama belirttiğimiz OECD ortalamalarına göre cihaz eksiğimiz var ve bu da tamamlanılmaya çalışılıyor” diyor. Prof. Dr. Muammer Karakaş çekim sayılarının fazla olduğuna dair eleştirilere de şöyle yanıt veriyor:“Aslında cihaz az olduğu için çok çekim yapılıyormuş gibi görülüyor. Gene OECD rakamlarına bakıldığında bu şartlarda çekim sayılarının çok olduğu söylenemez.”Maliyetleri de azaltıyorAvrupa’nın en büyük ve güvenilir görüntüleme birimini kurduklarını söyleyen Prof. Dr. Muammer Karakaş maliyet noktasında ise şunlara dikkat çekiyor: “Doz yönetimim sisteminin kurulmasıyla aslında maliyetler minumuma indi. Biz şu anda dünyanın en iyi tıp fakültesi olarak kabul edilen Harvard’da kullanılan doz yönetim sistemini kullanıyoruz. Bu sistemde hastanın kilosu, boyu ve hastanın hastalığı ve diğer durumlara göre doz ayarlaması yapılıyor. Bu durum aslında maliyetleri azaltıyor.”

Evlerin havalandırılması gerekiyor

Türkiye genelinde yaklaşık 62 bin hanede özel dedektörler vasıtasıyla radon gazı ölçümlerinin devam ettiğini anlatan Barış, “Bu kapsamda Çorum’da da 590 hanede başlamış bulunmaktadır. Şuanda Halk Sağlığı Müdürlüğü ekipleri daha önce Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) tespit edilen adresleri ziyaret ederek buralara özel dedektörleri yerleştiriyorlar. Bu dedökterler yaklaşık iki ay boyunca tespit edilen binalarda, evlerde kalacak. Daha sonra bu dedektörleri toplayacağız. Ölçüm için Türkiye Atom Enerjisi Kurumuna göndereceğiz” diye konuştu.

Binalara radon gazının girişini azaltmaya yönelik tedbirler hakkında da açıklama da bulunan Halk Sağlığı Müdürü Barış, “Radon gazı özellikle topraktan geldiği için binalardaki çatlaklardan ve bağlantı noktalarından girerek daha çok binalarda birikme eğilimi göstermektedir. Bu nedenle bina yaparken öncelikle zemin ve jeolojik etütlerin iyi yapılması gerekiyor. Yine binalarda özellikle zemin katlarda havalandırma sistemlerinin iyi yapılması gerekiyor. İnşaatta kullanılan malzemelerin radyoaktivitesi düşük malzemeler tercih edilmesi gerekiyor. Binaların ve meskenlerin yeterince havalandırılması gerekiyor. Bu sadece radon gazı değil genel olarak ev sağlığı için de önemlidir. Düzenli olarak binaların, evlerin havalandırılması gerekiyor. Daha çok zeminlerdeki çatlaklarda ve bağlantı noktalarında girdiğini söyledik bu konularda da gerekli tedbirler alınarak buralarda gerekli izalasyonların yapılması ve doğal havalandırma sistemi ile yapılan bir takım önleyici tedbirler radon gazına maruziyeti azaltmış olacaktır” dedi.

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ