Kalaycılık yapan grip olmuyor

Kış aylarının korkulu rüyası gribal enfeksiyonlar, hemen hemen her insanı olumsuz yönde etkilerken, kalaycılık mesleğinde kullanılan bir maddeden dolayı, bu işi yapanlar grip enfeksiyonlarına maruz kalmıyor. Edremit’in emektar kalaycısı Elmas Kaplan, kalaylamada kullandığı nişadırın oluşturduğu buharın gribe karşı koruyucu olduğunu iddia ediyor.

Kalaycılık yapan grip olmuyor

Çırak yetişmemesinden dolayı, artık son temsilcilerini gördüğümüz meslekler arasında olan kalaycılık, Balıkesir’in bir çok ilçesinde artık yapılmıyor. 5 ilçeyi bünyesinde barındıran Edremit Körfezi’nin son kalaycısı Elmas Kaplan, kalaycılık mesleğinin belki de hiç bilinmeyen bir yönünü açıkladı.

Baba mesleği olan kalaycılığı 40 yıldır aralıksız sürdüren Kaplan, çalıştığı süre içinde hiç grip hastalığına yakalanmadığını anlattı. Emektar kalaycı Elmas Kaplan, kalaylamada kullandığı nişadırın oluşturduğu buharın gribal enfeksiyonlara karşı koruyucu olduğunu söyledi. Kaplan, “Ben bu işi 40 senedir yapıyorum. Fakat artık çırak yetişmiyor. Bu işi bilene zor gelmez. Kolay bir iştir. Çalışırken elimiz, yüzümüz siyah olduğu, bu işin pis olduğu için çıraklar gelmiyor. Kalay yaparken, önce kalayı kostiğe koyuyorum. Sonra kum ile sürtüyorum. Yamuk yerlerini düzelttikten sonra da ateşte kalay yapıyorum. Tencere, tepsi, sahan, tabak, çaydanlık, kazan gibi ürünleri kalaylıyorum en çok. Daha çok köylüler kalaylatmak için eşya getiriyor. Bir tencereyi 10 liraya kalaylıyoruz” dedi.

Sanatkârlar bu mesleklere çırak bulamıyor

Hatay’daki tarihi Uzun Çarşı’da unutulmaya yüz tutan mesleklerin son temsilcileri, sanatlarını dördüncü kuşağa aktaramama endişesi taşıyor. Geçmiş dönemlerde semerciden abacıya, bakırcıdan kalaycıya kadar sayısız ustanın yer aldığı tarihi Uzun Çarşı’da, gelişen teknolojiyle birçok meslek tarihe karışıyor. Önceleri erken saatlerde dükkanları önünde oluşan kuyruğu azaltmak için 5-6 işçi çalıştıran sanatkarlar, şimdi çırak bulamıyor. Sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen mesleklerin son temsilcileri, sanatlarını gelecek kuşaklara aktaramamanın endişesini yaşıyor.3 kuşaktır orada mesleklerinin başındalarBakırcı Ali Azizoğlu (53), yaptığı açıklamada, bir zamanlar hemen her bakırcının önünde uzun kuyruklar olduğunu ve işleri yetiştirmekte güçlük çektiklerini söyledi.Teknolojinin gelişmesiyle halkın daha çok fabrikasyon malzemelere yöneldiğini anlatan Azizoğlu, “Burada 3 kuşaktır mesleğimizi icra ediyoruz. Fakat her geçen gün bakıra ilgi azalıyor. Eskiden kazan, tencere, tepsi satarken, şimdi daha çok hediyelik eşyalar, cezve gibi malzemeleri satıyoruz.” diye konuştu. Yeni neslin bakırcılığa ilgi duymadığını bildiren Azizoğlu, isteyene işin inceliklerini öğreterek, mesleği gelecek nesillere aktarmak için gayret göstereceklerini kaydetti. Kalaycı ustası çırak bulamıyor Yaklaşık 33 yıldır kalaycılık yapan 53 yaşındaki Nebin Muratoğlu da mesleği dedesi, babası ve son olarak kendisinin icra ettiğini belirtti.”Şu anki mesleğimiz bizi ne aç bırakıyor ne açıkta. Baba, ata mesleği olduğu için mecburen yürütmeye çalışıyoruz.” diyen Muratoğlu, şöyle devam etti:”İşimiz genellikle sezonluk olduğu için ne kadar kazandığımızı önceden tahmin edemiyoruz. Eskiye nazaran işimizde yüzde 95 kayıp var. Eskiden sabahın erken saatlerinde başladığımız işi, gece geç saatlere kadar çalışır, yine de bitiremez, diğer güne bırakmak zorunda kalırdık. Şimdi ise maalesef müşteri geldiği zaman kalkıp ocağı yakıyoruz. Olmadığı zaman da oturuyoruz. Şimdiki nesil bu işi öğrenmek istemiyor. Çırak bulamıyoruz.” İnsanların daha çok fabrika üretimi tencereleri tercih ettiğine dikkati çeken Muratoğlu, insan sağlığı açısından bakırın çok önemli yere sahip olduğunu dile getirdi. Semerciler süs eşyalarına yöneldi Semerci İbrahim Halil Sümer ise üçüncü kuşak olarak 35 yıldır bu işle uğraştığını söyledi.”Bu dükkanda yüz yıldan bu yana semer üretiliyor ancak bundan sonra bunu söylemek mümkün olmayacak galiba.” diye konuşan Sümer, şunları kaydetti: “Semerin son temsilcisi biziz. Çünkü semer eskisi kadar rağbet görmüyor. Geleceği olmadığı için çocuklarımız bu mesleğe yönelmek istemiyor. Eskiden dükkanda 3 kişi çalışır yine de işlere yetişemezdik. Günde 5’e yakın semer yaptığımız olurdu, şimdi 2-3 ayda bir tane ya yapılır ya yapılmaz. Teknolojinin gelişmesiyle yollar yapıldı, araçlar çoğaldı. Artık kimse at, eşek tercih etmediği için biz de mesleğimizi devam ettirmek için süs eşyası olarak semer yapmaya başladık.”

Yok olmak üzere olan mesleğine aşık

1976’da çırak olarak ayakkabı tamirciliği mesleğine başladığını söyleyen Ergin Sunay, “1976 yılında çıraklıktan başladım. İlkokulu bitirdik bir tanıdığın sayesinde bu mesleğe başladık. Yemeniciliğe başladık askerden geldikten sonra da ayakkabı tamirine başladık. Çıraklık zamanlarında iş yetiştiremiyorduk. Sabah 7.30 gece 4’e kadar çalışıyorduk. Şimdi meslek bitti. Evvelden çok iş yapıyorduk sayı veremem ama çok iş yapıyorduk. Ben evvelden 10 penç kösele yapıyordum şimdi iki senedir kösele penç yaptığım yok. Ucuz fabrikasyon ayakkabılar çıktı. Onlardan yani el işliği kaybediyor” diye ifade etti.Meslek içim kimse çırak vermiyorÇalışmaya çırak bulamadığını söyleyen Sunay, “Çırak yok bulamıyoruz. Mesleğe çırak veren yok. Çırak alsak bakamayız zaten. Vatandaş üç çift suni ayakkabı alacağına bir çift deri ayakkabı giyecek, giymesi gerekiyor. Onlar sağlıksız ileri doğru suni ayakkabı giyenlerde diz ağrısı başlar. Onları içi devamlı rutubet oluyor. Şimdi insanlar ayağım su çekiyor diyor aslında su çekmiyor ayakkabı içi ter yapıyor” dedi. ‘Kaybolmak üzereyiz’Mesleğini severek ve içinden gelerek yaptığını ifade eden Sunay, “Ben 76 yılından beri severek yapıyorum. Ama içinden gelecek bir insanın iş yapması. Şimdiki gençler mesleğimize sıcak bakmıyor. Kaybolmak üzereyiz zaten. 10 taneden fazla esnaftık kaldık 3 tane” diyerek mesleğin zamanla azaldığını ifade etti.Tamir için ayakkabılarını ustaya getirdiğini belirten Zafer Ergin ise, “Spor ayakkabılarımızı tamir edilecek biçimde olanları ustamıza getiriyoruz. Ustamız da sağ olsun en güzel biçimde yapmış” dedi.

Berberlik ve kuaförlük bitiyor

Berberlik mesleğine talep azaldı. Usta-çırak ilişkisi şeklinde yıllar boyunca devam eden, geçmişte saç-sakal kesimi ile birlikte sünnet, hacamat, dişçilik, sülükçülük, uyuz ve bit tedavisi de yapan berberler, günümüzde eleman bulmakta büyük sıkıntı yaşıyor. Berberlik ve kuaförlük meslek dallarında personel sıkıntısı yaşayan ustalar, bu sıkıntılarının giderilmemesi durumunda ileride daha büyük sıkıntılar ile karşılaşacaklarını düşünüyor. Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkmasıyla da çırak yetiştiremeyen kuaförler, meslek liselerinde ve çıraklık eğitiminde yetişen kişilerin yetersiz kaldığını da düşünüyor.Zorunlu eğitim 12 yıla çıktığı için eleman yokKonuyla ilgili açıklama yapan Eskişehir Berberler ve Kuaförler Odası Başkanı Fethi Özkara, yaptıkları meslekte büyük oranda personel sıkıntısı yaşadıklarını ifade ederek, “Acilen personel sıkıntımız giderilmezse, ileride daha büyük sorunlar yaşanacaktır. Bilindiği üzere berberlik ve kuaförlük mesleği fıtratı gereği el yatkınlığı gerektirmektedir. Bu el yatkınlığının oluşabilmesi için mesleğe erken yaşta başlanılması gerekmektedir. Zorunlu eğitim 12 yıla çıkmasıyla birlikte çırak yetişmemektedir. Ayrıca meslek liselerinde ve çırak eğitiminde yetişen berber ve kuaförler de sektörün personel ihtiyacını karşılayamamaktadır. Personel sıkıntımızın giderilmesi için çıraklık eğitim merkezine giden öğrencilerin 12 yıllık zorunlu eğitimin son 4 yılından muaf tutulması berberlik ve kuaförlük mesleğinde nitelikli personel sıkıntısı sorununu çözecektir” şeklinde konuştu.Eskişehir kent merkezinde bayan kuaförü olan Hasan Güder ise, çırak yetiştirememelerinin sebepleri arasında ailelerin çocuklarını okutmaya çalıştığını söyledi. Güder, “Zannedersem artık insanlar çocuklarını okutmaya çalışıyor. Yani bizim dönemimizdeki ekonomik şartlar nedeniyle, ailelerin fazla çocuklarının olmasından dolayı okumayanları meslek sahibi yapmak için bir mesleğe gönderiyorlardı. Hepimiz böyle geldik. Kimimiz terzi, kimimiz kuaför gibi mesleklere yöneldik. Şimdi aileler çocukları için okusun, tahsilli olsun yani meslek sahibi olacaksa da okullardan meslek sahibi olsunlar diye yönlendiriyorlar. Şimdi çocuklar okullardan yetiştikleri için çok fazla istikrarlı olmuyor bizim çekirdekten yetiştiğimiz gibi bir şey olmuyor. Okullardan gelen öğrencilerimiz daha teknik bilgi olarak belki bilgili oluyorlar ama pratik olarak da çok zayıf oluyorlar. Öğrenciler kuaförümüze gelip staj yapıyorlar ancak yeterince verimli olmuyorlar. Bundan dolayı mesleğimizde şuanda eskisi gibi değil bundan sonra yetişecek eleman gelmiyor, çırak yetişmiyor. Mesleğimiz o kadar zor durumda oldu ki artık, alttan yetişen eleman olmadığı için bu meslek 4-5 sene sonra aranılan bir meslek olacak, iyi meslekler arasına girecek” ifadelerini kullandı.”Usta-Çırak ilişkisi kalmadı”Ayrıca Güder, şuan okuldan gelen öğrencilerin meslekle ilgili olmadığını belirterek, “Usta-çırak ilişkisi maalesef kalmadı. Şimdi okulunu bitirip gelen öğrenciler ilk gün, ‘Kaç saat çalışacağız?’, ‘Ne zaman tatil yapacağız?’, ‘Ne kadar ücret alacağız?’ şeklinde sorular soruyorlar. Bizim dönemimizde böyle bir şey yoktu. Ustamız geldiğinde ayağa kalkardık. Kesinlikle önünde oturma gibi, yanında konuşma gibi söz hakkımız olmazdı. Daha disiplinli, daha saygılı olurduk. Şimdiki gençler daha rahat ellerinde telefonla meslek öğrenmeye çalışıyor. İnanın gidişat iyi değil” dedi.

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ