‘Fetih surların değil, gönüllerin fethidir’

İslam’ın bütün dünyaya ve insanlığa gönüllü davetçiler kanalıyla hikmetini taşıdığına işaret eden Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Fetih yanlış bildiğimiz bir kavram. Fetih surların fethi değil, gönüllerin fethidir. Fetih suresinin ilk ayetleri Mekke’nin fethinden söz etmez. Bu ayet Hudeybiye’den bahseder. Mekke Hudeybiye’de fethedildi” dedi.

‘Fetih surların değil, gönüllerin fethidir’

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Serdivan ilçesinde bir restoranda düzenlenen “Din Görevlileri Buluşması” toplantısında yaptığı konuşmada, insanlığın, ümmetlerin, milletlerin zor zamanları olduğu gibi dinlerin de zor zamanları olduğunu söyledi.

İslam’ın ve İslam medeniyetinin içinden geçtiği en zor süreçlerin yaşandığını dile getiren Görmez, buna bağlı olarak milletin, alemi İslam’ın ve bütün insanlığın zor bir zaman geçirdiğini ifade etti.

Bu zorluğun umutları da tükettiğini belirten Görmez, şöyle devam etti:
“Girdaptan çıkmanın bir tek yolu var o da rabbimizin kainata ve insanlığa gönderdiği son büyük hakikat İslam. Ama aynı zamanda bu umudu da ortadan kaldırmak için çok büyük savaşlar veriliyor. Bu umut dünyanın başka bölgelerinde korku ve düşmanlığa dönüştürülüyor. Bizi kurtaracak umut, korkuya dönüştürülüyor. Bizi bu girdaptan kurtaracak yegane hakikat, bütün insanlığın gözünde şiddetle, savaşla, nefretle, katliamla özdeşleştiriliyor. Cehalet mühendisliği İslam’ın bilgisini yok ediyor, İslam hakkında bütün bilgileri kirletiyor. İşte böyle bir zamandan geçtiğimizin farkında olmalıyız. Bütün din görevlilerimiz bunun farkında olmalı. Tarihi doğru okumalıyız. Tarihi doğru okuyamayanlar istikbale doğru yürüyemezler.”

“İslam’ın kılıçla yeryüzüne yayıldığını söylemek kadar İslam’a atılmış büyük bir iftira yoktur” diyen Görmez, İslam ahlakının tüccarlar marifetiyle farklı bölgelere taşındığını anlattı.
Görmez, İslam’ın bütün dünyaya ve insanlığa gönüllü davetçiler kanalıyla ilmini, hikmetini, marifetini taşıdığını belirterek, “Fetih yanlış bildiğimiz bir kavram. Fetih, surların fethi değil, gönüllerin fethidir. Bizim salt surların fethiyle gerçekleşen bir fethimiz olmamıştır. Fetih suresinin ilk ayetleri Mekke’nin fethinden söz etmez. Bu ayet Hudeybiye’den bahseder. Mekke Hudeybiye’de fethedildi. Bu nedenle Peygamber efendimiz Mekke’ye girdiği zaman bir tek kan dökülmemiştir. İntikam duygusu yok. Öyle bir dinin mensubuyuz ki düşmana dahi intikam duygusu besleyemiyorsunuz. Kafirin küfrüne sadece acırsın.”

“Kuvözlerde bombaya maruz kalmış bebekleri bütün insanlık görüyor”
İslam’ın en büyük merkezleri olarak kabul ettikleri Şam ve Bağdat’ta yıllardır ateşlerin yükseldiğini vurgulayan Görmez, “Birkaç haftadır Halep’i izliyorsunuz. O taşların, tozların arasından ayıklanmaya çalışılan çocukları, kuvözlerde bombaya maruz kalmış bebekleri bütün insanlık görüyor.” dedi.

01:26 dk19 Kasım 2016Internet Haber Merkezi / Yeni ŞafakAğlamadan sessizce kurtarılmayı bekledi!

Suriye’nin kuzeyindeki Halep vilayetinde muhaliflerin kontrolündeki bölgelere düzenlenen hava saldırılarında ölenlerin sayısının 40’a, yaralı sayısının ise 107’ye yükseldiği bildirildi. Kurtarma çalışmaları sırasında küçük bir kız çocuğu enkaz altından yaralı olarak kurtarıldı. Küçük çocuğun ağlamadan sessizce kurtarılmayı bekleyen hali izleyenlerin yüreklerini dağlıyor.

“Arakan’a üzgünüz, mahcubuz”
Görmez, dün kendisini ziyaret eden Arakan Müslümanlarının temsilcisine “Üzgünüz, mahcubuz. Halep’ten yükselen dumanların arkasından Arakan görünmüyor” dediğini aktararak, şöyle devam etti:

“Halep’ten yükselen dumanların arkasından biz Müslümanlar Arakan’ı göremiyoruz. Böyle bir tablo. Endülüs’ün yerinde 30 milyon Müslüman göçmen kimliğini inşa etmeye, korumaya çalışıyor. Maveraünnehir medeniyetinin yerinde yüzlerce Müslüman topluluk, 200 yıllık fasıladan ve Fetret Dönemi’nden sonra kendi kimliklerini inşa etmeye çalışıyorlar. Bir taraftan da ümmetin merkezlerinde kendisini arayan Müslümanlar var.

Zulmün ateşi Arakanlı Müslümanları yakıyor

13 Kasım’da yeniden alevlenen şiddet olaylarında Myanmar ordusu Rohingyalı Müslümanlara yönelik büyük bir katliam başlattı. Gerçekleşen son saldırılarda en az 9 kişi yakılarak öldürüldü. 90 kişinin de kaçırıldığı belirtiliyor. Myanmar ordusu ise 28 kişinin öldürüldüğünü açıkladı. Ordu, Dar Gyi Zar isimli bir Müslüman köyünde kendilerine saldırdıklarını iddia ettikleri 22 kişinin öldürüldüğünü açıkladı.3 köy ve 1,250 bina yakıldıİnsan Hakları İzleme Örgütü ise yaptığı açıklamada Müslümanlara ait olan 3 köyün yakıldığını gösteren uydu görüntülerine ulaştıklarını belirtti. Arakan bölgesine giriş-çıkışlar yasaklanırken, bölgeden ölüm haberlerinin geldiği ifade ediliyor.Reuters’da yer alan habere göre, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Asya direktörü Brad Adams yaptığı bir açıklamada “Yeni uydu görüntüleri geniş yıkımları göstermenin yanında, durumun düşündüğümüzden çok daha ciddi olduğunu gösterdi” dedi. New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü hafta sonunda, 10-17 ve 18 Kasım tarihlerinde çekilen uydu görüntülerinde, Kuzey Arakan bölgesindeki beş köyde 820 yıkılmış binanın belgelendiğini, toplam sayının da 1,250’ye ulaştığını açıkladı.Arakan sorunun arka planı800.000 Müslümanın yaşadığı Myanmar’da uzun yıllardan beri Budistler ile Müslümanlar arasında gerilim yaşanıyor. Budistler, Müslümanların yerli halk olmadığını ve Bangladeş’ten ve çevre ülkelerden gelen mülteciler olduklarını belirterek, ülkeyi terk etmelerini istiyor. 1946’da Myanmar ordusu bölgeye girerek büyük bir katliam gerçekleştirirken, bu durum 1970’lere kadar sürdü. 1970’lerde örgütlenmeye başlayan Müslümanlar kendilerini savunmaya başladı. 1986’da Arakan Rohingya İslami Cephesi kuruldu ve uzun yıllar boyunca Müslüman haklarını savundu. Myanmar hükümeti, 1998’de Rohingya Ulusal Konseyi adı altında birleşen örgütü El-Kaide ile bağlantılı göstermeye çalıştı. Bölgeye geniş çaplı saldırılar gerçekleştiren Mynmar ordusu, özellikle 2011 yılından bu yana bölgedeki saldırılarını yoğunlaştırmaya başladı. Saldırıların artmasından sonra Arakandaki Müslüman liderler 2012 yılında ‘Rahmanland İslami Cumhuriyeti’ isimli bir devlet kurduklarını ilan etmişlerdir. Müslümanlar Bangladeş’e kaçıyor Ülkede yaşayan Müslümanlar ordunun gerçekleştirdiği katliamlardan kurtulmak için Bangladeş’e sığınıyor. 2012’den bu yana binlerce Müslümanın öldürüldüğü, köylerin yağmalandığı Rakhine bölgesinden yoğun bir göçün yaşandığı belirtiliyor. Rohingyalı Müslüman kadınların Bangladeş’te bulunan Kutupalang Mülteci kampına sığınmaya çalıştıkları belirtiliyor. Son saldırıların ardından yüzlerce kişinin Myanmar’dan Bangladeş’e geçmek için sınır bölgesine akın ettiği açıklandı. BM göçmenlik bürosu yetkilileri, son saldırıların ardından yetkililer 30.000 kişinin yerinden edildiğini ve sınırın yakınındaki bölgelerden gelen 500’den fazla kişinin kamplara geçmeye çalıştıklarını belirtti. Can emniyet yokBugün gelinen noktada Arakan eyaletinde sorunun devam etmesinde belirleyici olan bazı dikkat çekici faktörler var: Bunların başında, seçimler sonrasında eyalet yönetiminin bölgede yaşayan Budist kökenli Arakanlıların hakimiyetinde olması geliyor.Merkezi hükümetin soruna çözüm perspektifli yaklaşmaması ve öyle ki, Su Çi’nin öncülüğünde, ülkenin dört bir yanında on yıllarca bağımsızlık veya otonomi talebiyle savaşan etnik gruplarla -1948 yılındaki bağımsızlık öncesi etnik yapıların ‘federal’ bir yapı altında birliğini sağlamaya yönelik konferansa atfen- 21. Yüzyıl Panglong Barış toplantılarına başlarken, Arakanlı Müslümanları bu oluşuma davet etmemesi, öte yandan Arakanlı Müslümanları temsil mahiyetinde ne ülke içerisinde, ki bu zaten mevcut şartlarda mümkün değil, ne de dışarıda siyasi bir yapının bulunmaması da mevcut durumun başlıca nedenleri arasında.Bu ana başlıklar çerçevesinde ilk maddeye bakıldığında, bölgedeki Müslümanların canları ve mallarının güven altında olmadığı sonucu çıkarılabilir. Topraklarına el konulan, şehir ve köy yerleşimlerinden çıkartılan Müslümanlar haklarını arayabilecekleri bir merciden yoksunlar. Su Çi’nin barış görüşmeleri gibi ülkenin güven ve istikrarına büyük katkı yapacağına kuşku olmayan girişime Arakanlıları davet etmemesinin ardında ‘derin Burma’ milliyetçiliğinin baskısı bulunuyor. Hükümet barış sözü verdi Myanmar’da kurulan yeni hükümet ülkede barışı getireceğine dair söz vermiş ve Müslümanların haklarını koruyacağını açıklamıştı. Ancak, son saldırıların ardından hükümetin orduya destek verdiği ifade edildi. Daha önce bölgede inceleme yapılması için İnsan Hakları İzleme Örgütü’nü ülkeye davet eden hükümet, son saldırıların ardından bölgeye giriş çıkışları da yasakladı. Video: Zulmün ateşi Arakanlı Müslümanları yakıyor Galeri: Müslümanları canlı canlı yakıyorlar Arakan’a sessiz kalmak trajedi

Böyle bir tablo içerisinde bütün Müslümanların umutla baktığı bir yer var, o da bu topraklar, Türkiye. Sizler, rutinleştirip ne yaptığımızın zaman zaman farkında olmadığımız o büyük görevleri, herkesin size umut bağladığı bir zamanda yapıyorsunuz. Bu umudu ortadan kaldırmak için ayrıca büyük mücadeleler veriliyor. Bir taraftan topraklarımızı kuşatan ateş çemberi, bir taraftan asırlarca birlikte İslam medeniyetini inşa etmiş ümmetin çocuklarını Türk, Kürt diye ayırarak, ırkçılık illetiyle ve bunu da ayrılıkçı bir harekete dönüştürerek kendi kardeşlerini katletmeye çalışan bir cinayet şebekesi…Bir taraftan da yakın geçmişimizde yaşadığımız ve bizatihi içimizden, yanı başımızda rahmana secde eden, iman, İslam, Kur’an, hoşgörü, muhabbet teraneleri altında böyle bir zor zamanda kendi ülkesine, kendi ülkesinin çocuklarına, kendi ülkesinin tanklarını yönelterek, bu dünyanın ve insanlığın en zor zamanında karşı karşıya kaldığımız ihanet.”

Bütün bunların değerlendirilerek hizmet verilmesini isteyen Görmez, mihrapta görev yapan her görevlinin, milletin çocuklarına Kur’an öğreten herkesin, dünyada nasıl bir misyon üstlendiğinin ve kendisine nasıl bir umut bağlandığının farkında olması gerektiğini vurguladı.

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ