Efsanelere konu olmuş Anadolu şehirleri

Anadolu’yu keşfederken, efsanelerle yola çıkmak kadar güzeli var mı? Tarihte, yer yer mitolojiden yer yer halk inançlarından gelişen efsanelerle bezenmiş Anadolu şehirleri #öncetürkiyeyikeşfet diyen Neredekal.com Keşif Rehberi editörleri tarafından sizler için derledi. Bu kadim şehirlere birlikte göz atmaya ve keşfetmeye ne dersin?

Efsanelere konu olmuş Anadolu şehirleri

Yaşar Kemal’in destansı romanı “Ağrı Dağı Efsanesi” ile edebiyat tarihimizde hatırı sayılır bir yer edinen Ağrı bu listeye en başta adını yazdıran şehirlerimiz arasından. Ancak bu yazıda dilerseniz Yaşar Kemal’in destansı öyküsüne konu olan efsaneden ziyade modern çağların yeni efsanesine değinelim; Nuh’un gemisine!

İddialara göre, 1982 yılının Haziran ayında Ağrı Dağı’na çok enteresan bir misafir tırmanmıştır. Bu misafir, Ay’a ilk ayak basan Neil Armstrong’dan başkası değil. Peki amacı nedir? Nuh’un gemisinin kalıntılarına ve izlerine rastlamak. Kafanız karıştıysa, hikâyeyi biraz geriye sarabiliriz…

1980’li yılların başında Amerikalı bazı bilim insanları, yer altı radar görüntüleme çalışmalarıyla Durupınar Site bölgesinde bir gemi kalıntısı tespit etmiştir. 2017 yılında ise Avustralyalı ve Amerikalı iki bilim insanı derinlemesine yeraltı radar görüntülemesiyle 80’li yıllardaki çalışmaları teyit etmiştir. Hatta öyle ki, tespit edilen geminin tahmini boyutunun Tevrat ve İncil’de geçen Nuh’un gemisinin boyutuyla birebir eşleştiği iddiası söz konusudur!

Erzurum’da, Ilıca ilçesinin güneyindeki Söğütlü Köyü’nde Balıklıgöl bulunmaktadır. İşte Erzurum, o Balıklıgöl’ün efsanesiyle bu listedeki yerini almıştır. İddialara göre eski dönemlerde bir adam, gölden tuttuğu balıkları eve getirerek eşine balıkları kızartmasını söylemiş. Kadın, balıkları kızartmaya başladığında karı – koca büyük bir şaşkınlıkla tavadaki balıkların yok olduğunu görürler. Kendilerini korkuyla dışarı atıp, farkına varmadan göle kadar geldiklerinde kızartmaya çalıştıkları balıkların sırtları kızarmış biçimde gölde yüzdüğünü görürler. O gün bugündür, Balıklıgöl’den kimse balık tutmaz…

Kızılırmak’ı bilmeyen yoktur. Kızılırmak’ın doğduğu bölge, Kızıldağ’dır ve bu bölgede Beş Gözeler ismini taşıyan, peri bacaları benzeri kayalıklar bulunmaktadır. Halk arasında buraya Kızlar Sinisi adı verilmiştir. Tabii, bu isim tesadüfi değil. Çok eski zamanların birinde, bir gelin alayı Kızıldağ yamaçlarından geçtiği sırada eşkıya hücumuna uğradı. Düzlükteki yol tamamen kesildiği için düğün alayı Kızıldağ’a tırmanmaktan başka çare bulamaz. Ancak ne kadar kaçarlarsa kaçsınlar, eşkıyanın elinden kurtulacak gibi görünmüyorlardır… Gelin, o çaresizliğiyle inandığı Allah’a sığınır ve “Ya onları ya da beni taş kes!” diye yalvarır. Düğün alayı o anda tam da Kızıldağ’ın yamacında taşa dönüşüverir. Yolunuz Kızıldağ’a düştüğünde yamaçlarına uzaktan bakarak taşlar arasına oyulmuş gibi görünen bir düğün alayı görebilirsiniz… Hatta öyle ki bu irili ufaklı kayalar arasında, bir çeyiz sandığına benzer taşa dâhi rastlayabilirsiniz. 

Bir diğer taş kesilme efsanesi ise Ege Bölgesi’ndeki Manisa’dan. Manisa’daki Ağlayan Kaya’nın geçmiş çağlarda Kral Tantalos’un kızı Niobe olduğuna inananların sayısı azımsanmayacak kadar çok! Efsaneye göre Niobe’nin çocukları o kadar fazladır ki, Tanrıça Leto onu çok kıskanır. Leto, çocukları Apollon ve Artemis’ten Niobe’nin cezalandırmasını isteyince onlar da Niobe’nin 12 çocuğunu birden öldürüverir. Bunun üzerine, kaçınılmaz olarak, Niobe çok büyük bir üzüntü ve acıya kapılır. Baş Tanrı Zeus ise onun bu acısına son vermek için onu taşa çevirir… Ağlayan Kaya’ya dönüşen Niobe’nin acısı dinmez, gözyaşları azalmaz. O gün bugündür, kayadan gözyaşları aktığı rivayet edilir.

Pamukkale travertenlerini bilmeyen yoktur… Peki ya efsanesini? Eski çağlarda, Çökelez Dağı eteklerinde yaşayan fakir bir oduncu ailesinin kızı, o kadar çirkinmişim ki erkek çocuk annelerinin onu görür görmez yolunu değiştirirlermiş. Genç kız, fakirliği pek umursamıyormuş ama çirkinliği onu hayattan soğutmuş. Günün birinde, kendisini Çökelez Dağı’nın eteklerinden boşluğa bırakmış… Efsane bu ya, su ve tortu dolu bir havuzun içine hızla düşen genç kız bu havuzda uzun süre baygın kalmış. Onun baygın kaldığı sürede bu şifalı su, onu güzelliğe boğmuş. Oradan geçmekte olan Denizli Beyi’nin oğlu ise kanlar içindeki bu güzel kızı görür görmez aşık olmuş; kız iyileştiğinde ise evlenmeleriyle biten mutlu sonla bitmiş.

Kaynak:https://neredekal.com/

KAYNAK: Posta

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ