Düzensiz anne sütü alan çocuk yemek seçiyor

Diyetisyen Fatma Baysal, anne sütünün düzensiz alınması ve ek besinlerin karışım halinde verilmesinin çocukların yemek seçmesine neden olduğunu söyledi.

Düzensiz anne sütü alan çocuk yemek seçiyor

Beslenme alışkanlığının bebeklik çağında başlayan bir davranış şekli olduğunu belirten Diyetisyen Fatma Baysal, “Anne sütünün düzensiz alınması ve ek besinlerin karışım halinde verilmesi çocukların yemek seçmesine neden oluyor” dedi.
Ailelerin bebeklerine olan yaklaşımının çocuğun beslenme alışkanlığı üzerinde etkili olduğunu kaydeden Diyetisyen Baysal, “Anne sütü ve ek besinlere geçilmesiyle birlikte dil üzerindeki tat hücreleri zenginleşmeye başlar. Beslenme sorunlarının oluşmasında bebeklik çağından itibaren annenin bebeğe yaklaşımı ve anne sütünün düzensiz alınması büyük etki gösterir. Ek besinlere geçilmesi ile birlikte besinlerin karışım halinde verilmesi bebeğin, besinlerin tadını ayrı ayrı almasına engel olduğu için yemek seçmesine neden olabilir. Çocuğun her tadı alması sağlanmalıdır” dedi.
“Öğretmenleri yönlendirici olmalı”

Diyetisyen Fatma Baysal, “Okul çağından itibaren öğretmen ve arkadaşlık ilişkileri de çocuğun yeme davranışını etkiyebilir. Çocuk çoğu kez aileden çok öğretmenin sözünü dinleyebilir ve onu rol model olarak alabilir. Öğretmen bu durumda beslenme eğitimini de önemsemelidir. Örnek olarak mevsim sebzeleri nelerdir, sağlıklı beslenmenin vücudumuz için neden önemlidir gibi eğitimleri de öğrencilere vermelidir. Ayrıca okuldaki kantinler ve yemekhane mutlaka sağlıklı beslenmeye uygun hale getirilmeli, çocukların aralarda atıştırmalar yerine daha sağlıklı tercihler de bulunmasını sağlamalılardır” diye konuştu.
“Sevmediği yemeği süsleyin”

“Çocuğunuza sofrayı neşeli hale getirin” diyen Diyetisyen Fatma Baysal, şunları söyledi:
“Çocuğunuz sebze yemiyorsa sevdiği yemeklere, çorbalara, köftelere rendelenmiş sebze eklenebilir bu şekilde fark etmeden tüketmesi sağlanabilir. Bu sebzeleri sevdiği yemeklere çocuğun seveceği şekilde süsleme olarak kullanabilir. Yemek masasında ona özel renkli çatal kaşık ve tabak kullanımı ilgisini çekebilir. Yemekten önce çocuğa atıştırmalık (cips, çikolata) besin verilmemelidir. Çocuğun sofraya aç oturulması sağlanmalıdır. Ailenin beslenme tarzı da çocuğun alışkanlıklarını etkilemektedir. Bir yaşından sonra çocuk aile ile birlikte sofraya oturmalıdır. Yemekler çeşitlendirilerek çocuğun farklı besinlerin tadını alması sağlanmalıdır.”

“Yemeye zorlamayın”

Çocukların yiyecekle korkutulmaması gerektiğini ifade eden Diyetisyen Fatma Baysal, “Eğer çocuk bir besini tüketmeyi reddetti ise, başka bir besin tükettirilmeye çalışılmamalı ve sonraki öğüne kadar herhangi bir besin verilmemelidir. Ailede herkes çocuğa karşı tutarlı bir tutum içerisinde olmalıdır. Çikolata gibi besinler ödül olarak kullanılmamalı, bunun yanında sevmediği besinler asla ceza olarak kullanılmamalıdır. Çocuğun yemeği kendisinin yemesine izin verilmelidir. İlk seferde sevmediği bir besinin tüm porsiyonunu bitirmesi için ısrar edilmemelidir. Çocuğun sonraki sofra düzenine kadar acıkması beklenilmelidir. Acıkan çocuk yeme isteği duyacak ve tüketimlerini arttıracaktır. Yapılan çalışmalarda beslenme bozukluğu yaşayan çocukların ailelerinde ısrarcı ve sürekli yemek yemesi üzerinde durması gözlenmiştir” dedi.
“Uzmana danışın”

Diyetisyen Baysal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çocuklarda yemek seçme fizyolojik olarak tadını beğenmemesi ile birlikte ailenin dikkatini çekme veya kızgınlık belirtisi olarak da ortaya çıkabilir. Sabırla ve şefkatle çocuğa yaklaşmaya devam edilip, altında yatan psikolojik nedenlerle ile ilgili pedagog ve pediatri uzmanlarından yardım alınmalıdır.”

İshalle birlikte kusma varsa dikkat

Özellikle yaz aylarında sıcakların artmasıyla birlikte çocuklarda en yaygın görülen sorunların başında gelen ishal, annelerin de korkulu rüyalarından biri. Ortaya çıkmasına neden olan etkene göre belirtileri de farklılaşabilen yaz ishalleri, özellikle iki yaş altındaki çocuklarda daha da önemli hale geliyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Kesikminare, ishale kusmanın da eşlik ettiği durumlarda vakit kaybetmeden hekime başvurulması gerektiğini söyledi. Yaz aylarıyla birlikte başta ishal olmak üzere, bulantı, kusma gibi bulaşıcı özellik taşıyan mide bağırsak sistemi enfeksiyonlarında artış gözleniyor. Bu durum, hastalığın ortaya çıkmasındaki etken olan virüsler, bakteriler ve parazitlerin nem ve artan sıcaklara bağlı daha kolay yayılabilmesinden kaynaklanıyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Kesikminare, yiyeceklerin uygun koşullarda saklanmaması, daha erken bozulması, havuz ve deniz suyunun içilmesi, gıdaların yeterince temizlenmemesi ya da temiz suyla yıkanılmaması gibi birçok etkenin yaz ishallerinin oluşmasına zemin hazırladığını belirtti. İlk 6 ayda çok daha tehlikeliİshal, bağırsak alışkanlığının durumuna göre her çocuk için değişmekle birlikte, genel olarak çocuğun günde üç veya daha fazla sıvı ve bol miktarda kaka yapması olarak tanımlanıyor. İshal nedeniyle vücuttan hem su, hem de tuz kaybedilmesi durumunda özellikle küçük çocuklarda mutlaka önlem almak gerekiyor. Yaz aylarında, aşırı terleme nedeniyle hastalığın kontrolünün zorlaşabileceğini hatırlatan Dr. Mehmet Kesikminare, bu nedenle ishal başladığı andan itibaren sıvı takviyesi yapılmasının çok önemli olduğunu ifade etti. Bununla birlikte uzun süren ve tekrarlayan ishalin çocuğun normal gelişimine de etki edebileceğini vurgulayan Dr. Mehmet Kesikminare, sözlerine şöyle devam etti: “Özellikle 6 ay 2 yaş arası küçük çocukların mümkün olduğunca kısa sürede tedavi edilmesi gerekiyor. Çünkü iki haftadan uzun süren ishallerde laktoz intoleransı dediğimiz durumlar ortaya çıkabiliyor. Ayrıca, anne sütü çocuğu korudu için 6 aydan önce ishal nispeten daha az görülse de özellikle yaz ishalleri ilk 6 aylık periyotta çok daha tehlikeli olabiliyor. Özellikle rota virüsü kaynaklı ishal, çocuklarda sıvı kaybına bağlı vücudun su ve tuz dengesinin bozulmasına sebep olabildiği için ne kadar küçük yaşta yaşanırsa risk de o denli artıyor. En önemli sebebini ise anne yada bakıcının hijyen kurallarına yeterince uymaması oluşturuyor.” Ne zaman hekime başvurulmalı?İshalin kusma ve ateşle birlikte seyrettiği durumlarda daha dikkatli olunması gerektiğine dikkat çeken Dr. Mehmet Kesikminare, “Beslenme bozukluğu ebeveynlerin için uyarıcı olmalı. Çocuk her yediğini çıkarıyorsa, ateşi 38.5’un üzerine çıkıyorsa, hiçbir şey yememesine rağmen günde beşten fazla kaka yapıyorsa ve dışkısı çok sıvıysa mutlaka hekime başvurulmalı” dedi. Bol sıvı almalıViral enfeksiyonlara bağlı ishalde çocukta bulantı ve kusmayla birlikte sıvı kaybı daha fazla yaşanıyor. Kaybedilen sıvının yerine konmasının bu vakalarda hayati önem taşıdığını belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Kesikminare, “Viral enfeksiyonlar mikrobun alınma süresi ve etkisine göre, 2 günden 2 haftaya kadar sürebiliyor. Ayrıca kakada pis bir koku oluyor ve her zaman ateş görülmüyor” dedi. Daha çok mikroplu sular ya da yiyeceklerden bulaşan bakteriyel enfeksiyonlarda ise çok bol miktarda ve çok sulu, kanlı ishalle birlikte çocukta yüksek ateş de yaşandığını anlatan Dr. Mehmet Kesikminare, sözlerine şöyle devam etti: “Kanlı ishal çok uzun süre devam ederse polip ve kalın bağırsakta divertükül gibi kanamaya neden olabilecek sorunlar açısından incelemek gerekebiliyor.”Kusma engellenmeliYaz ishallerinin temelde yeterli sıvı alımı ve doğru beslenme tedavisiyle 3-7 gün içinde kendiliğinden düzeldiğini belirten Dr. Mehmet Kesikminare, “Ayrıca sıvı elektrolit paketlerinin de çocuklarda yarar sağladığını anlatıyor. Ancak ishalle birlikte kusma ve ateş varsa bunun engellenmesi için damardan sıvı tedavisi gerekebiliyor. Bu hastaların çoğunda oral yoldan probiyotik tedavisi de başlıyoruz” dedi. Beslenmesine dikkat etmeliÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Kesikminare, ishal yaşayan çocuklarda uygulanması gereken beslenme düzeni ve dikkat edilmesi gerekenler konusunda şu bilgileri verdi: “Genel durumu iyi olan ve bol su içebilen çocuklarda ayaktan tedavi yeterli olabiliyor. Kusmanın eşlik etmediği hastalarda iştahsızlık olacağı için mideden hemen emilmeyen gıdalar vermek gerekiyor. Patates püresi, pilav ve özellikle yoğurtlu çorbalar tercih edilebilecek gıdalar arasında yer alıyor. Beraberinde probiyotik içeren besinler yada medikal ilaçlar hastalık seyrinde olumlu etkiler görünmesini sağlıyor”Peki, çocuk bunları da reddediyorsa neler yapılmalı? Bu durumda çocuğun midesinin boş kalmaması adına sevdiği yiyecekler verilebilir. Çünkü midenin boş kalması enerji açığını ortaya çıkaracağı için çok daha kötü sonuçlara neden olabilir. Aldığı sıvı besinleri tolere etmeye başlayan çocuklarda hafif bir kahvaltı küçük miktarlarda haşlanmış et, yumurta gibi hem protein, hem de enerji açısından zengin yiyeceklere geçilebilir. Bu dönemde çocuklara kızartmalar gibi yağlı besinler ve barsak hareketlerini artırıcı, kayısı, ceviz gibi gıdaları vermemekte fayda var. Anne sütü alan çocuklara da sıklıkla anne sütü verilmeye devam edilmeli.İshal önlenebilir mi?Çocuklarda ishalin önüne geçmek için bazı önlemleri almanın hastalığın bulaşma riskini de azaltacağını söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Kesikminare, şu uyarılarda bulundu:”Özellikle yemekten önce ve sonra çocukların elleri iyice yıkanmalı. Temizliğinden emin olmadığınız tuvaletler kullanılmamalı. Bebeklerin bezleri değiştirildikten veya tuvaletten sonra eller mutlaka yıkanmalı. Meyve sebzeler temizliğinden emin olduğunuz suyla yıkanmalı. Güneşte beklemiş, açıkta satılan ve son kullanma tarihi geçmiş yiyecekler kesinlikle tüketilmemeli. Dışarıda yemek yenecekse, pişirilme ortamının hijyenine güvenilen mekanlar tercih edilmeli. Çocuklarınıza açıkta satılan dondurmalar alınmamalı. Güvenliğinden ve temizliğinden emin olmadığınız hiçbir su içilmemeli. Şişe su tercih edilmeli.” Çok şeker yiyorsanız bu belirtilere dikkatYaz ile gelen tehlikeye dikkatYeni doğan bebeğe yapay damar takıldıGüneş çarpması ölüme neden olabilirÇocukları sıcaklardan korumanın yolları

Çok şeker yiyorsanız bu belirtilere dikkat

Dr. Sinan Akkurt, sık acıkmak, sebepsiz yorgunluk, sürekli bitkinlik, sık idrara çıkma, yaraların yavaş kapanması, diş çürümesi, ağız kuruluğu, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, ağızda beyaz akıntı/dilde beyazlık, cilt kuruluğu, kilo alımı, konsantrasyon güçlüğü gibi tüm bu rahatsızlıkların çok fazla şeker tükettiğinizin belirtileri olabileceğini söyledi.Şekerin aslında bir ihtiyaç değil, psikolojik ya da fiziksel bir bağımlılık maddesi olduğuna dikkat çeken Dr. Sinan Akkurt, insan bedeninin gereksinim duyduğu üç ana besin maddesinin karbonhidrat, yağ ve protein olduğuna, şekerin dördüncü madde olmadığına işaret etti. Uyuşturucu maddeler gibi etki gösteren şekerli gıda tüketme bağımlılığının pek çok hastalığa davetiye çıkardığına değinen Dr. Akkurt, herhangi bir sağlık sorunu olmayanlar için yetişkinler için günlük iki çeşit meyveden oluşan bir porsiyon, çocuklar için ikişer çeşit meyveden oluşan iki porsiyonun doğal şeker içeriği ile yeterli olduğunu kaydetti. Bunun yanında makul ölçüde doğal ev yapımı bal, pekmez, kuru meyve gibi doğal içeriklerin de masum kabul edilebileceğini, örneğin nadir tüketilen bitter çikolatanın makul karşılanabileceğini söyledi.Şeker konsantrasyonu da bozuyorÖte yandan sınav öncesi ya da önemli bir görüşme öncesi zihin açar, enerji verir diye alınan fazla çikolata ya da şekeli gıdaların tam tersine konsantrasyonu bozacağını ifade etti. Dr. Sinan Akkurt, başta paketli ürünler olmak üzere aşırı şeker tüketiminin tedavi gerektiren bir rahatsızlık olduğunu belirtti.Dr. Sinan Akkurt, sürekli şeker tüketiminin neden olabileceği rahatsızlıklar arasında obezite, diyabet gibi bilinenlerin yanında depresyon, anksiyete, konsantrasyon güçlüğü, migren, damar tıkanıklığı, kanser gibi risklerin de bulunduğuna işaret etti. Aşırı şeker tüketiminin başlangıçta çok sık acıkmak, sebepsiz yorgunluk, sürekli bitkinlik, sık idrara çıkma, yaraların yavaş kapanması, diş çürümesi, ağız kuruluğu, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, ağızda beyaz akıntı/dilde beyazlık, cilt kuruluğu, kilo alımı ile kendini gösterdiğini kaydeden Dr. Akkurt, bu şikayetleri olanların hayatından şekeri çıkarmak için acilen harekete geçmelerini önerdi.Şeker bağımlılığı tedavi edilebilir “Şeker bağımlılığından kurtulamıyorsanız, öncelikle insülin direnci, reaktif hipoglisemi araştırılmalıdır. Ayrıca candida mantarı ve adenovirüs 36 gibi oluşumlar sürekli açlık hissine yol açabilirler, bunların da araştırılması gerekir. Gıda bağımlılıklarının tedavisinde biorezonans metodundan da destek alınabilir.” diyen Dr. Sinan Akkurt, psikolojik destek de alınabileceğini belirtti.Şeker bağımlılığından kurtulmanın pratik yolları ve tedavi şekilleri olduğuna dikkat çeken Dr. Sinan Akkurt, şu önerilerde bulundu:

Güneş çarpması ölüme neden olabilir

Uzmanlar, aşırı sıcak havaların sadece kalp hastaları ve yaşlıları değil, tüm yaş grubundaki kişileri etkilediğini belirtiyor. Güneş çarpması olarak bilinen bu durumun kalp krizi, beyin kanaması ve nörolojik sonuçlar doğurabildiği ifade ediliyor.İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ziya Ömer, sıcak havaların aşırı terlemeye bağlı olarak, vücuttan su ve tuz kaybına yol açarak birçok sağlık problemi oluşturabileceğini söyledi. Ziya Ömer, “Güneş veya sıcak çarpması aşırı sıcağa maruz kalma sonucu beden ısısını ayarlayan terleme mekanizmasının bozulmasına neden oluyor. Vücut ısısı dakikalar içerisinde 40-41 derecenin üstüne çıkabilir. Güneş veya sıcak çarpması acil olarak tedavi edilmezse kalıcı hasara veya ölüme neden olabilir. Bilinç kaybından önce tedaviye başlanması durumunda iyileşme şansı oldukça yüksektir” dedi.”Fiziksel aktiviteleri azaltın”“Yaşlılar, çocuklar, kronik hastalıkları olanlar, kalp damar hastalığı olanlar ve aşırı kilolu kişiler, sıcağa karşı daha savunmasızdır” diyen Uzman Dr. Ziya Ömer, “Bu kişiler fiziksel aktivitelerini kısıtlamalı ve güneş koruyucu kremler kullanmalıdır. Güneşin en riskli olduğu öğlen ve öğleden sonraki saatlerde dış mekanlara çıkılmamalıdır. Herhangi bir olumsuz olay yaşanması ihtimali nedeniyle mevcut hastalıklarınızın sağlık ekiplerince öğrenebilmesi için üzerinizde bir kart bulundurun” diye konuştu.”Soda ve ayran için”Ömer, sıcak havalarda su ve tuz kaybının arttığını belirterek, şu önerilerde bulundu:“Aşırı su ve tuz kaybına bağlı olarak halsizlik, bulantı, kusma ve baş ağrısı gibi şikayetler görülebilir. Bu durumda serin yerde istirahat edilmeli ve tuz içeren sıvılar tüketilmelidir. Soda ve ayran iyi bir çözümdür. Özellikle sık aralıklarla su içilmelidir. Koyu idrar, yetersiz sıvı alımının belirtisidir. Böyle bir durumda susama olmasa bile su tüketilmelidir. Şikayetleri düzelmeyen, aşırı halsizliği olan özellikle yaşlı kişiler sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Sıcaklığa bağlı tüm bayılmalar hastaneye götürülmeli ve diğer nedenler için araştırılmalıdır.”Vücudunuzdaki benlerin rengine dikkatSıcaklarda ferahlatan su deposu 8 besinCilt kanseri gençleri de tehdit ediyor

Çocukları sıcaklardan korumanın yolları

Yaz mevsiminde aşırı sıcakların çocuklar üzerindeki risklerine ilişkin açıklama yapan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dr. Şeyhmus Mete, yaz tatilinde en dikkat edilmesi gereken konunun çocukların güneşten korunması olduğunu belirterek, bol su içilmesi ve hijyen kurallarına dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti.Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şeyhmus Mete, yaz mevsiminde çocukların sıcakların korunması yöntemlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Günün sıcak saatleri olan 10.00 ve 16.00 arasında güneşten korunmak gerektiğini ifade eden Mete, yüksek koruma sağlayan güneş kremlerinin kullanılması, bol su içilmesi ve hijyen kurallarına dikkat edilmesi uyarılarında bulundu.”Sıcaklığa bağlı sorunlar ortaya çıkabilir”Yaz tatilinin daha çok dışarıda zaman geçirmek, güneşle daha fazla buluşmak ve daha fazla sosyalleşmek anlamına geldiğini belirten Mete, tüm bunların çocuklar üzerinde olumlu etkileri olduğunu ancak özellikle yoğun güneşle beraber güneş yanıkları, sıcak çarpması, ısı artışına bağlı vücutta artan terleme ile gelişen su ve mineral kaybı, ciltte sıcağa bağlı gelişen döküntüler, ishaller ve besin zehirlenmesi sıcağa bağlı gelişebilecek sorunlar ortaya çıkabileceğini ifade etti. Yaz aylarında ishaller ve besin zehirlenmeleri daha sık görüldüğünü kaydeden Mete, “Sıcak etkisi ile beraber dış ortamda daha fazla zaman geçirildiği için ve de sinek, kene, böcek gibi canlılar sıcak hava koşullarında arttığı için ısırık ve sokma vakaları da artıyor. Güneşle temasın artması sunucu güneş yanıkları ve sıcak çarpmaları, ısıya bağlı terlemelerin artması ve ter kanallarının tıkanması sonucu isilik gelişebiliyor. Özellikle havuz ve deniz suları kirli ise havuza girme ile beraber ishal, hepatit A ve E, göz, kulak, deri enfeksiyonlarının gelişme riski de beliriyor. Ancak havuz suyu daha durgun olduğu için mikropların bulunma ihtimali daha fazla. Denize veya havuza girildiğinde suyun yutulmaması ishal ve hepatit riskini azaltabiliyor. Sıcak havaların bahar aylarıyla beraber gelmesi polenlerin ortaya çıkmasına neden olarak, alerjik hastalığı olan çocuklarda astım krizi ve saman nezlesi riskini de artırıyor” dedi.Güneş kremi, bol sıvı tüketimi ve hijyenAşırı sıcaklarda bebeklere öncelikle daha serin bir ortam hazırlamak gerektiğini belirten Mete, sözlerini şöyle sürdürdü:”Yaz tatili sırasında en çok dikkat edilmesi gereken konu güneşten korunmak. Bebek cildi daha hassas olduğu için güneş ışınlarından daha fazla etkilenir, bu nedenle çocukları saat 10.00-16.00 arasında güneşten korumak gerekiyor. Bu saatler haricinde de güneşe çıkarken mutlaka yüksek koruma faktörlü güneş kremleri kullanılmalı, güneşe çıkmadan yarım saat önce güneş kremi sürülmeli, 2 saat aralıklarla tekrarlanmalı, terleme, denizden çıkma, duş sonrasında yeniden sürülmeli, uygulanırken cilde eşit miktarda yedirilerek, ince bir tabaka olacak şekilde sürülmeli. Gölgede bile kumdan veya yerden yansıyan ışınlarla güneş yanığı oluşabileceğinden gölgede iken de güneş kremi sürülmesi ihmal edilmemeli. Ayrıca geniş kenarlı şapkalar ve UV korumalı güneş gözlükleri takılmalı. Vücuttan su kaybı olacağı için bol sıvı verilmeli, deniz veya havuzda gelişebilecek boğulma ve kazalara karşı çok dikkatli olunmalı. Hijyen kurallarına dikkat edilmeli, havuz ve deniz suları gelişebilecek ishaller açısından yutulmamalı, kaynağı iyi bilinmeyen sular içilmemeli, meyve ve sebzelerin temiz su ile yıkanmasına özen gösterilmeli, sıcakta beklemiş ve bozulma ihtimali yüksek olan gıdalar tüketilmemeli. Yaz aylarında terleme ile paralel artan sıvı kaybı nedeniyle çocuklar bol sıvı tüketmeli. Su öncelikli tercih olmalı. Meyveler ve sebzeler yaz aylarında kış aylarına oranla daha fazla çeşit olarak bulunduğu için yaz dönemi özellikle meyve tüketimi açısından son derece verimli bir dönem. Böylelikle çocuğunuz da bol vitamin içeren gıdalarla beslenmiş olur.”Çocukların korkuları için tavsiyelerDoğru beslenme otizmi önlüyorÇocuğunuzla verimli bir tatil için önerilerYaz mevsiminde kulak hastalıklarına dikkat

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ