Darbeye geciken darbe

FETÖ’nün yargıdaki manipülasyonları sebebiyle yıllar boyunca akamete uğrayan 28 Şubat davasında karar dün çıktı. 21 sanığa müebbet hapis cezası verildi.

Darbeye geciken darbe

Şubat darbesine ilişkin 103 sanık hakkında açılan davada mahkeme heyeti kararını  dünkü duruşmada açıkladı. Mahkeme, aralarında dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ve yardımcısı Çevik Bir’in de bulunduğu 21 sanığa müebbet hapis cezası verdi. FETÖ’nün sulandırma girişimleri, vesayetin tasfiyesi için yapılan mücadele ve 15 Temmuz darbe girişiminin araya girmesiyle, dava ancak 5 yıl sonra karara bağlanabildi. 103 sanıklı davanın 105. celsesi Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Davaya bazı sanıklar, taraf avukatları ve o dönemde mağdur olan çok sayıda vatandaş katıldı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Karadayı, dönemin Genelkurmay Harekat Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan ve dönemin YÖK Başkanı Kemal Gürüz’ün karar duruşmasına katılmaması dikkat çekti. Çevik Bir de kararın okunması sırasında salonda yoktu.

21 SANIĞA MÜEBBET HAPİS

Verilen aranın tamamlanması ile nihai kararını açıklayan mahkeme heyeti, Karadayı, Bir ve Doğan’la birlikte dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Ahmet Çörekçi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Hayri Bülent Alpkaya, Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal, Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Aydan Erol, Kara Kuvvetleri İstihbarat Başkanı C. Temel Özkaynak, Genelkurmay İstihbarat Başkanı Çetin Saner, İstihbarat ve İKK Daire Başkanı Fevzi Türkeri, MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral İlhan Kılıç, Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanı Çetin Dizdar, eski YÖK üyesi emekli Korgeneral Erdoğan Öznal, Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Başkanı Hakkı Kılıç, Genelkurmay İç Güvenlik Harekat Dairesi Plan Şube Müdürü İdris Koralp, Genelkurmay İç Güvenlik Harekat Dairesi Başkanı Kenan Deniz, Genelkurmay Adli Müşaviri Muhittin Erdal Şenel, Genelkurmay Plan Prensipler Başkanı Vural Avar, Genelkurmay Personel Başkanı Yıldırım Türker ve dönemin YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz’ün “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verdi. Sanıkların duruşmadaki iyi halini göz önünde bulunduran mahkeme, cezayı müebbet hapis cezasına çevirdi. 

CEZAEVİ TEMYİZDEN SONRA 

Mahkeme, ceza alan sanıklar için adli kontrol şartı ve yurt dışı çıkış yasağı getirirken, ceza alan asker sanıkların rütbelerinin sökülmesi kararını verdi. Yargıtay temyiz sürecenin ardından kararı aynen onarsa sanıklar hapse girecek, rütbeleri de sökülecek. Aralarında emekli Korgeneral Engin Alan’ın da bulunduğu 68 sanığın beraatına hükmeden mahkeme, dava sürecinde hayatını kaybeden 4 sanık hakkında davanın düşürülmesini kararlaştırdı. 10 sanık hakkındaki dava zamanaşımından düşürüldü. 

TANKLAR YÜRÜDÜ

30 Ocak 1997’de Sincan Belediyesi’nin düzenlediği Kudüs gecesini bahane eden darbeciler, Sincan’da tankları yürüttü. 28 Şubat davasından yargılanan dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir, tankların yürütülmesini “Demokrasiye balans ayarı yaptık” olarak niteledi.

28 ŞUBAT’TA NELER OLDU

28 Şubat Postmodern darbe; karargah üretimli haberler, andıçlar, fişlemeler, işten atmalar, tasfiyeler, sermaye infazları, boşaltılan bankalar, ikna odaları, yürüyen tanklar, organize eylemler, apoletli gazeteciler, brifingçi yüksek yargı ile hafızalarda kaldı. Darbe süreci özetle şöyle başladı:

START 1996’DA VERİLDİ

REFAH-YOL Hükümetini 17 Haziran 1997’de istifaya götüren 28 Şubat Süreci’nin startı Kasım 1996’da başladı. Refah-Yol’un iktidara geldiği 1996’dan itibaren zemin çalışmaları başladı. Genelkurmay Psikolojik Hareket Dairesi’nden yapılan ‘irtica’ planları, sistematik olarak medya üzerinden servis edilerek uygulamaya geçildi.

MEDYA ROL ÜSTLENDİ

Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya, 22 Aralık 1996’da Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’e “Bu kez sivil kuvvetler halletsin” diyerek, darbenin karekteristiği hakkında önemli bir ipucu verdi. Bu açıklamadan kendine vazife çıkaran başta bazı STK’lar ve sendikaların yanı sıra, 28 Şubat’ta en büyük rolü medya üstlendi. Özellikle merkez medya, gönüllü olarak bu psikolojik harekâtın parçası oldu. 

Genelkurmay’dan gelen “laiklik”, “şeriat”, “irtica”, “rejim” ve “cumhuriyet” gibi konular için manşetlerini hazırda bekleten üç büyük gazete (Hürriyet, Sabah ve Milliyet) adeta iş bölümü yaptı.  

SİVİL’ PAŞALAR: 5’Lİ ÇETE

28 Şubat sürecinin başaktörleri arasında ‘5’li Çete’ olarak nitelendirilen iş dünyasının önemli kuruluşları; Türkiye İşverenler Sendikası Konfederasyonu (TİSK), Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK- İŞ) ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) önemli rol oynadı. Başkanları Refik Baydur, Derviş Günday, Fuat Miras, Bayram Meral ve Rıdvan Budak, o dönem sivil siyasete karşı yapılan darbenin ‘sivil’ ayağını oluşturdu.  Postmodern darbenin hedeflerinden biri olan Necmettin Erbakan başkanlığındaki Refah-Yol hükümeti, Çankaya, asker, medya ve yargının baskısıyla 18 Haziran’da düşürüldü. Refah Partisi daha sonra Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. Erbakan 5 süreyle siyaseten yasaklı hale geldi.  

CADI AVI BAŞLATILDI

Süreçteki en ağır mağduriyeti eğitim kapıları yüzlerine kapatılan başörtülü kızlar gördü. Üniversite  önlerine ikna odaları kurulup, kızlar saatlerce baskı altına alınıp başları açıldı. Başlarını açmayanlar genç kızlar ‘irtica nedeni’ ile okullarından atıldı.  28 Şubat döneminde, sırf namaz kıldıkları, oruç tuttukları, eşleri başörtülü olduğu gerekçesiyle geleceği parlak çok sayıda subay ‘sakıncalı personel’ iddiası fişlenip ordudan atıldı. Tüm ihraçlarda gerekçe ‘disiplinsizlik’ olarak gösterildi ancak ‘dindar’ oldukları için TSK’dan atıldıklarını gösteren dönemin Genelkurmay Başkanı imzalı belgeler ortaya çıktı.  

SİBEL ERASLAN/İZLENİM

Buruk da olsa bir sevinç yaşadık

2014 yılından itibaren sürmekte olan 28 Şubat davası dün karar duruşmasıyla neticelendi. 15 temmuz gibi kanlı bir darbe kalkışmasını henüz yeni göğüslemiş millet olarak 28 şubat darbesini yargılamak hukuk ve siyaset tarihimizde bir dönüm noktasıdır. Tarihi davayı takip etmek üzere Almanya Avusturya ve ABD’den gelen mağdurların gözyaşlarını tutamadıklarını gördük. Necip Fazıl’ın da avukatlarından Muhammet Emin Özkan 106 celsedir davayı takip ediyordu.  Duruşmayı birlikte izlediğimiz avukat arkadaşım Elif Koşar’ın annesi de 28 Şubat mağduruydu. Bu süreç içinde hastalanıp hayatını kaybetti. Elif “Yaşadığımız haksız gözaltıların, yurt baskınlarının, ardı arkası kesilmeyen disiplin cezalarının, çaldıkları yılların hesabını verecekler. Yıllarca bu günü bekledik” diyor. Son karar için ayağa kalktığımda içimden Ayetel Kürsi okumaya başladım, “Allahım zalimlerden olmaktansa mazlumlardan ve onların onur hakkını arayanlardan olmak en iyisi” dedim… 99 sanıktan 21’i müebbet aldı. Diğer arkadaşlarım gibi sessizce gözlerimizden sızan yaşlarla ve onurla dışarı çıktık.. Buruk bir sevinçti.

BEDELİNİ ÖDÜYORLAR

Mahkeme önünde karar sonrası açıklama yapan AK Parti Milletvekili Ravza Kavakçı, “Yargıtay onayladığında yapmış olduklarının bedelini ödeyecekler. Bundan sonra asla kimse ülkemizde böyle bir şeye kalkışamayacak. Akıllarından bile geçiremeyecekler” dedi. 

AVUKATLAR: TUTUKLANSINLAR

28 Şubat davasının müdahil avukatları, ilgili ağır ceza mahkemesine gönderilmek üzere Ankara 5’inci Ağır Ceza Mahkemesine dilekçe verdi.  Dilekçede “Sanıkların müebbet hapis cezasına mahkum edilmelerine rağmen tutuklanmamaları açıkça hukuka aykırı olup, sanıkların tutuklanmaması kamu vicdanını zedeler niteliktedir” denilerek tutuklama talep edildi.

ÇOK ACI ÇEKTiK AMA ZULÜM CEZASIZ KALMADI

28 Şubat sürecinde başörtülü olduğu gerekçesiyle üniversitesindeki sırasından zorla alınan, gözaltında karnındaki bebeğini kaybeden, hapis cezası verilen ilk başörtülü Nuray Canan Songür, çektikleri acıları geri getirmese de, 21 yıl sonra mahkeme kararıyla adaletin er geç tecelli edeceğinin görüldüğünü ve acılarının bir nebze de olsa hafiflediğini söyledi.  28 Şubat süreci ve 15 Temmuz darbe girişimini yapan darbeci generallere verdiği mücadele nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ayrıca teşekkür ettiklerini kaydeden Songür, “Çok acı çektik ama zulüm cezasız kalmadı” diyerek şunları söyledi: “28 Şubat, üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen bizlerde silinmesi mümkün olmayacak acı hatıralar ve kayıplar bıraktı. Darbecilerin seçilmiş iktidardan gasp ettikleri yetkilerle halka reva gördükleri muamele zulümden başka bir şey değildi. Bugün devletin yetkilerini zorla ele geçirerek halka karşı işledikleri suçların cezasını çekmeye başlamaları  ‘adaletin er ya da geç tecelli edeceğinin’ göstergesidir. Suçlular cezalarını çekmeli ki devletimiz üzerinde sinsi niyetleri olan güçlerin maşası olmayı göze alanlar tekrarına teşebbüs etmeye cesaret edemesin.”  HABER MERKEZİ

KAYNAK : STAR GAZETESİ

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ