Bozdağ: AB Türkiye’ye ayar veremez

Adalet Bakanı Bozdağ, Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye-Avrupa Birliği müzakere sürecini dondurma kararına ilişkin, AB’nin Türkiye’ye ayar veremeyeceğini söyleyerek, “Türkiye, emin adımlarla ve daha da güçlü bir şekilde geleceğe yürüyecektir” dedi.

Bozdağ: AB Türkiye’ye ayar veremez

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Türkiye aleyhine eylem ve söylemde bulunan herkesin itibar gördüğü güvenli bir sığınak olan AB, Türkiye’ye ayar veremez. Bilinmeli ki Türkiye, bugününe ve yarınına dair kararları kendi verecek, emin adımlarla ve daha da güçlü bir şekilde geleceğe yürüyecektir.” ifadesini kullandı.

Bozdağ, Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türkiye kararını sosyal medya hesabı Twitter üzerinden değerlendirdi.

AP’nin, Türkiye-AB müzakere sürecini dondurma kararını, CHP, HDP, PKK, FETÖ ve Türkiye düşmanlarını haklı görerek, Türkiye’yi suçladığını belirten Bozdağ, bunlardan hiçbirinin, “53 yıldır Türkiye’yi bekletmekle, çok yüzlü, samimiyetsiz ve haksız davranmakla AB’yi ve Avrupa Parlamentosu’nu suçlamadığını” ifade etti.

Siyasi ve ekonomik kriterleri yerine getirmemiş pek çok ülke AB’ye alınırken, Türkiye’nin üyeliğe kabul edilmemiş olmasının sorgulanmadığına dikkati çeken Bozdağ, “Türkiye aleyhine eylem ve söylemde bulunan herkesin itibar gördüğü güvenli bir sığınak olan AB, Türkiye’ye ayar veremez. Bilinmeli ki Türkiye, bugününe ve yarınına dair kararları kendi verecek, emin adımlarla ve daha da güçlü bir şekilde geleceğe yürüyecektir.” değerlendirmesini yaptı.

1)Avrupa Parlamentosunun Türkiye-AB müzakere sürecini dondurma kararını;CHP,HDP,PKK,FETÖ ve Türkiye düşmanları haklı gördü,Türkiyeyi suçladı

— Bekir Bozdağ (@bybekirbozdag) 27 Kasım 2016

4)Türkiye aleyhine eylem ve söylemde bulunan herkesin itibar gördüğü güvenli bir sığınak olan AB,Türkiye’ye ayar veremez.

— Bekir Bozdağ (@bybekirbozdag) 27 Kasım 2016

‘AP kendini küçük düşürdü’

Başbakan Binali Yıldırım İstanbul Sağlık Fuarı Kapanış Programı’nda konuştu. Başbakan Yıldırım’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:”‘Sağlık olsun’ demekle olmaz, gereğini yapmak lazım. Doktorlar olması lazım. ‘Bugün git, yarın gel’ denmeyecek, insanca muamele görecek. Bütün bunlar var Allah’a şükür. ‘Vatandaşı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibinin AK Partinin uyguladığının en büyük resmidir. Bizim için olmazsa olmaz vatandaşımızı sağlık hizmetine ihtiyaç duyduğu zaman kaliteli sağlık hizmetini almasıdır. Bunun için hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyoruz. Filmlerde ‘Bunlar niye bizim memleketimizde yok’ diye hayıflanırdık. Allaha şükür artık hepsi var. Uçaklarımız var, helikopterlerimiz var. Gidiyoruz başka bir ülkedeki vatandaşımızı gidip alıyoruz. Acil müdahale varsa artık bunların hepsini halleder duruma geldik. Sağlı fuarının 5 bin civarında katılımcısı var, 4’üncüsünü yapıyoruz. Bu kongrede benim söyleyeceğim en önemli şey şudur: Sağlık araç ve gereçleri… Bunlar ileri, orta teknolojiye sahip cihazlar. Bunlara ülke olarak para veriyoruz. Belirli illerimizde sağlık kümelenmeleri oluştu. Sağlık kümelerini Anadolu’nun doğusuna da yayacak tedbirler aldık. Doğu ve Güneydoğu da 23 ilimizi cazibe merkezi haline getirme konusunda teşvik tedbirleri aldık. Öyle teşvik edecek bir proje ki, devlet yatırımcıyla karşı karşıya oturup konuşacak, ihtiyacı olan neyse destek verecek. Dolayısıyla değerli katılımcılar, artık istediğiniz ürünü Türkiye’de yapmak için önünüzde hiçbir mazeret kalmadı. İlk hedefimiz millileştirme ve yerlileştirme olmalı. Yaşlılar için ‘bakım’ hazırlığıSayın Bakanımız, yaşlılara bakım konusuna girdi. Genç nüfusumuzla övünüyoruz ama 10 sene sonra 65 yaşın üzerinde 8,5 milyon insanımız olacak. Ve bu vatandaşların bakımı için şimdiden tedbirlerimizi almamız gerekiyor. Her ay binlerce insanın kontrolleri yapılıyor, sağlıklarının kayıtları tutuluyor. Sosyal devlet olmanın, vatandaşına önem vermenin ölçüsü de budur. Bu konuda hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyoruz Bir yandan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımzı devlet için adeta yarış halindeler. Büyük bir fedakarlık ile çalışıyorlar. AK Parti iktidarları olarak 2 alanı öncelikli alan olarak seçtik. Biri eğitim biri sağlık. Eğitimde 10 milyar bütçe vardı, şimdi 122,5 milyar.10 katına çıkardık. Son kerteye gelmeden sağlığımıza dikkat edelim. O yüzden birinci, ikinci, üçüncü kademe sağlık hizmetimiz var. 22 bin aile hekimimiz var. Neden? Sağlıkla ilgili problemler ilerlemesin. Sağlık, kalp atışları gibi takip edilsin. Buna mutlaka daha fazla önem göstermemiz lazım. Koruyucu sağlık hizmetlerini çok daha önemsememiz gerekiyor.’Karar iyi niyetten uzak alınmıştır’Sağlıkta yerli üretim, millileştirme çok önemli. Bugün bununla ilgili yapılabilecek her türlü girişim için hükümetimiz her türlü tedbiri almıştır. Bahanemiz yok, biz her şeyi yapabiliriz. Gelişmiş ülkelerde ne varsa bu ülke bunu yapar, daha önce gösterdi. Buradan açıkça söylüyorum bu milleti kısıtlamalarla, yasaklamalarla terbiye edeceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bu ülke istiklali için, refahı için asla değerlerinden taviz vermez. Avrupa Birliği bir karar aldı. AP’de milletvekilleri toplandılar, karar aldılar. Bizim için bu kararın bir kıymeti yoktur. İstedikleri kadar karar alsınlar. Biz Aziz Milletimiz ne karar alırsa boynumuz kıldan incedir. Onun dışındaki kararların hiçbir kıymeti yok. Türkiye’nin bölgedeki potansiyelini biliyorsunuz. Avrupa Birliği, Türkiye’nin taşıdığı değeri iyi bilsinler. AB mesele Türkiye olduğu zaman objektif olmaktan uzaklaşıyorlar. AP’nin iki gün önce aldığı kararla kendini küçük düşürmekten başka hiçbir şey yapmamıştır. Milletimiz AB’ye olan güven duygusunu daha da kaybetmiştir. Bu karar iyi niyetten uzak alınmıştır. AB Türkiye ile mi, yoksa AB’de kol gezen terör örgütleriyle mi bunun kararını vermek zorundadır. Her zaman AB’nin güvenliği Türkiye’den geçiyor diye söyleyeceksiniz, ondan sonrada FETÖCÜ terör örgütleriyle kol kola gezeceksiniz. Bunu asla kabul etmeyiz. Suriye ve Irak’ta yaşanan insanlık trajedisinde canlarını kurtarmak için kaçan milyonlarca insanı bağrına basan ülke Türkiye’dir.AB’nin verdiği sözün arkasında durmasını bekliyoruz. 53 yıldır bu yolda, daha güzel bir dünya, daha güzel bir Avrupa için yürüyoruz. Bütün bunlara rağmen Türkiye’ye ayar vermeye kalkışmak, en hafifinden vizyonsuzluktur. Öyle ümit ediyorum ki, AB Liderler Zirvesi’nde hiçbir şekilde dikkate almayacak, vizyon sahibi Avrupa’da hala liderler olduğunu düşünüyorum.Ekonomideki dalgalanma geçiciTürkiye ekonomisi son 14 yıl içinde, bugünlerde yaşadığımız dalgalanmalara benzer 5 olay geçirdi. Türkiye ekonomisi zorlu sınavlardan geçti ve bu şokların hepsini büyük başarıyla atlatmasını bildi. Bugünlerde yaşadığımız olay ABD seçimlerinden sonra bütün dünyada, İngiltere hariç, tüm para birimleri değer kaybetti. Bunun nedeni Trump’ın uygulayacağı politikalar. Yatırımcılarımızın, iş adamlarımızın ufakta olsa tedbirleri aldık. Alınacak tedbirlerin iki boyutu var bir parasal tedbirler, para politikaları. Bunlarla ilgili Merkez Bankası kendi çalışmalarını yapıyor. Bizde bu dönemde dövize olan ihtiyaçta bir takım önlemler aldık. Bunlardan bir tanesi devletin yaptığı sözleşmelerin dolar cinsinde olanları Türk parasına çevirmek. Bundan sonra da Türkiye içerisinde yapılacak sözleşmelerin Türk paramız üzerinde yapılması kararı aldık. Merkez Bankası’nın net rezervlerine dokunmadan, piyasaya dolar satmadan böyle bir kaynağı oluşturmuş oldu. Bazen alçak dedikoduları ekonomide yaymaya devam ediyorlar., FETÖ başta olmak üzere.. Sermayeye kısıtlama gelecek gibi hiç gerçekliği olmayan sözler yayıyorlar. Bizim özel sektörümüz 200 milyar doların üzerinde dışarıda muhataplarıyla alışveriş yapmışlar, sözleşme yapmışlar. Bu sözleşmelerin herhangi bir halel görmemeleri için gereken her türlü tedbir alınıyor. Vatandaşlarımız hiç endişeye kapılmasın. Türkiye’de ekonomiyle ilgili bu dalgalanma tüm dünyada var olan, geçici bir durumdur. 2017’den itibaren yatırıma daha fazla kaynak ayıracağız. Cumhurbaşkanlığı sistemiyle ilgili sınırlı değişikliği de yapıp yolumuza devam edeceğiz. Seçim, meçim yok. Vatandaşımız 2015’e seçimini yaptı. Biz de yolumuza devam ediyoruz. 30 şehir hastanesi yoldaSağlıkta, son önemli yaptığımız işlerden bir tanesi, şehir hastaneleri. Yani hastane içinde hastane. Bir hastane değil içinde 8-10 tane hastane var. Otelleri var, kalacak yerleri var. Sosyal tesisleriyle, yakınlarının ihtiyaçlarını görmeleriyle bir kampüs bir yerleşke. Bunlardan toplam 28-30 tane yapıyoruz. Toplam yatak kapasitesi 45 bini buluyor. 30 milyar doların üzerinde yatırım yapıyoruz. 2 tanesi hazır. Mersin ve Yozgat açılışa hazır. Daha sonra Ankara’daki hastanelerimiz hizmete girecek. Sonrada diğer illeri hizmete alacağız. Şehit hastanelerimizi tamamlamış olacağız.Kanser hastalarından ilaç farkı alınımıyor. Özel hastanelerde cerrahi müdahale yapılırsa bir fark alınıyor. Hem Çalışma Bakanlığımız, Hem Aile Sosyal Politikalar Bakanlığımız bunu inceleyecek.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Haddini bil Avrupa

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Yeni İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisleri ile Çevre Yatırımları Toplu Açılış Töreni’nde konuştu.Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:”Türkiye sahip olduğu muhteşem tarih ve medeniyet inşasıyla eşine ender rastlanan bir ülkedir.Partimizi kurduktan 16 ay sonra ilk seçimde ezici çoğunlukla milletimiz bizi iktidara getirdi. 14 yıl boyunca bir yandan içeride ve dışarıda önümüze çıkarılan engellerle mücadele ederken bir yandan da milletimize hizmet için uğraştık. Karış karış ülkemizi dolaştık. Kendimizi ve vizyonumuzu anlattık.Yeni bir Kurtuluş Savaşı veriyoruz. Üstelik bu savaşı sadece tek bir cephede değil; askeri, siyasi, diplomatik, ekonomik, sosyal… Her alanda veriyoruz. Gezi’de milletimizin belli kesimlerindeki çevre hassasiyetini tahrik ederek kaos çıkarmak istediler. Bu ahlaksızlara sorun: Hayatınızda şu ülkeye kaç tane ağaç diktiniz? Biz, milyonlarca değil milyarlarca ağaç ve fidan diktik.Ardından 17-25 Aralık emniyet-yargı darbesi geldi. Yani FETÖ. Bu ahlaksızlar ‘yolsuzluk’ dediler. Bu ülkeyi ayakta tutan ne kadar siyasi ve ekonomik dinamik varsa hepsine birden saldırdılar. Halbuki hırsız ta kendileriydi. Bu konuyla ilgili düşüncelerimi hep söyledim, bugün de söylüyorum: Ben Hans’ın ağzına bakarak karar vermem. Ben, Hakk’a ve halka yönelerek cevabımı veririm. Halkım idam mı diyor, Parlamento’ya gelir. Parlamento eğer ‘idam’ diyorsa, bana gelir. Ben de böyle bir kararı onaylarım. Bunu açıkladım. Şimdi Avrupa Birliği’ndeki birileri, ‘Niye Cumhurbaşkanım siz idam istiyorsunuz’ diyor. Sana ne? Milli irade bunu istiyorsa, vekiller de bunu istiyorsa yasalara göre bunun geleceği yer Cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanı olarak ben de kararımı bu istikamette veririm. Çünkü benim 238 tane şehidim var.”Milletimiz yeni anayasa değişikliğini yapacaktır”Rabbimiz ne buyuruyor: “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyiniz. Onlar diridirler ama siz bilemezsiniz.” Onun için onların ne dediği bizim için önemli değil, siz ne diyorsunuz, bu önemli. Milli irade ne diyorsa odur. Şimdi anayasa değişikliği hazırlanıyor değil mi? Gençlik yeni anayasa istiyor. Şu anda da görüldüğü kadarıyla iktidar partisi ile MHP ortaklaşa bir çalışmayı sürdürüyorlar. Temenni ederim ki, buradan isabetli, hayırlı bir adım atılır ve bu atılacak adımla da tabii ki de anayasa değişikliğine bu iki partinin milletvekili sayıları yeterli değil, fakat ana muhalefet içinde de destek gelirse bu iş hallolur. Fakat öyle de olsa böyle de olsa, iktidar partisi ve MHP bunu biz millete götüreceğiz diyor. Milletime giderse, ben milletimin ne diyeceğini biliyorum. Milletim burada çok büyük bir oranla bu işe destek vererek anayasa değişikliğini yapacaktır.”Öngörülmeyen bir hesap diğer tüm hesapları bozdu”15 Temmuz günü güneş batarken herkesin bir hesabı vardı ama hiç beklenmeyen, hiç öngörülmeyen bir hesap devreye girdi ve diğer tüm hesapları bozdu. Türk milleti, milletlerden bir millet olmadığını, tarihe altın harflerle yazdırdığı şanına, şöhretine boşuna sahip olmadığını gösterdi. Milletimiz o gece tanklara, savaş uçaklarına meydan okudu. Çünkü, unutmayın: Nur mağarasının kapısındaki örümcek ağının gücünü unutmayın.AP’nin Türkiye kararıTerör örgütleriyle bağlantılı kişiler gözaltına alınıyormuş, medyaya kısıtlama varmış, vize serbestisinin 72 şartından 7’si yerine getirilmemiş… Silah veriyorlarmış da artık silah verilmemesi konusunda karar alacaklarmış. Türkiye gibi, topraklarında her gün neredeyse terör olayları olan bir ülkeye ‘terörle mücadele etme’ demek, dükkanı kapat demektir. Ey Avrupa Parlamentosu, siz terör örgütüne çanak mı tuttunuz? Hani PKK terör örgütü olarak ilan edilmişti? Fransa, topraklarında birkaç terör eylemi oldu diye OHAL’i 3 ay artı 3 ay artı 6 ay şeklinde sürekli uzattı. Siz Fransa’yla böyle bir karar aldınız mı? Şimdi seçimler nedeniyle OHAL’i yeniden uzatmayı düşünüyorlar. Türkiye, kanlı darbe girişimine rağmen OHAL’in 3’üncü ayında bulunuyor şu an. Belki bitmeyecek, uzayacak size ne? Bunun kararını parlamento verir, hükümet verir. Bu ülkeyi Avrupa Parlamentosu mu yönetiyor yoksa bu hükümet mi yönetiyor. Size ne? Haddinizi bilin, haddinizi. Geçti o. Avrupa’da hangi devlet ülkemizin şartlarında bulunsa, değil OHAL’i çok daha ağır yaptırımlara gider. Bunun işaretlerine defalarca şahit olduk.”Köşe yazarı müsveddesi…”Bir tane terörist, köşe yazarı müsveddesi kaçarak Almanya’ya gidiyor. Almanya Cumhurbaşkanı bunu karşılıyor. Daha sonra İngiltere’ye gidiyor. Türkiye’yi ‘açık hava gazeteci hapishanesine’ benzetiyor. Bu nasıl hapishane ki sen kaçıp gittin? Benim için ‘diktatör’ başlığı attı. Diktatörün olduğu bir ülkeden kaçıp gidebilir miydin? Bu ülkede diktatör olsaydı sen kim bilir şu an hangi zindanlarda olacaktın. Ama Batı bu işte. Bunlara yaptırdıkları konuşmalarla Türkiye değişecek zannediyorlar. Türkiye daha da güçlenecek. Avrupa’nın ikiyüzlülüğüŞimdi sizlere Avrupa Birliği ve Avrupa Parlamentosu’nun ülkemize yönelik politikasının ikiyüzlülüğüyle ilgili bir örnek göstereceğim. Avrupa Parlamentosu 23 Kasım’da bir karar aldı. ‘Propagandaya karşı Avrupa Birliği stratejik iletişim’ kararı. Bu karar Avrupa Birliği tarafından bize dayattıklarının tam tersi tespitlerle dolu. Avrupa Parlamentosu konu kendi çıkarları olunca ne kadar tehditkar olduğunu ortaya koymuştur. Herkese, özellikle Avrupa Birliği ile ilişkimizde ahkam kesenlere bu kararı alıp ibretle okumalarını tavsiye ediyorum. Nefret, şiddet ve savaşın kışkırtılması ifade özgürlüğü kılıfına saklanamaz’ diyor. Sizde olunca kılıfa saklanıyor da bizde olunca siz niye buna kılıf uyduruyorsunuz? İşin ucu kendinize dokununca ölçüleriniz hemen nasıl değişiyor? Bu propagandaya karşı geliştirilecek stratejik ilim çalışmalarında savunmacı değil saldırgan olunması isteniyor. Kim diyor bunu? Avrupa. Bütün bu sert tavsiyelerin sebebi AB’nin gerçekleri çarpıtmayı, üye ülkeleri bölmeyi, kuzeydeki ortaklarıyla aralarındaki işbirliğini parçalamayı, birlik değerlerini zayıflatmayı amaçlayan bir propaganda ile karşı karşıya bulunuyoruz. Tabii bütün bu propagandalar Rusya’ya yönelik. Bir gün önce böyle bir karar imza atan parlamento, ertesi gün Türkiye’yi sert kısıtlamalardan dolayı eleştiriyor. Bu kararı ve o kararı alan parlamentoyu ciddiye almadığımızı söylediğimizde moralleri bozuluyor. Siz kendinizi ciddiye almıyorsunuz ki ben sizi ciddiye alayım. Kim ne derse desin, biz kendi yolumuzda yürümeye devam edeceğiz. Bu yolda Avrupa Birliği bizimle birlikte olursa hem o kazanır, hem biz kazanırız. Başka bir yol bulmak istiyorsa, biz de kendimize başka yol arkadaşları bulur hatta gerekirse kendi başımıza yolumuzda devam ederiz. Türkiye’yi mutlaka 2023 hedeflerine ulaştıracağız.

Kurtulmuş: En büyük bedeli Avrupa öder

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş açıklama yaptı. Kurtulmuş’un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:AP’nin Türkiye kararı”Bu kararın Avrupa hukuku açısından sonucu yok. Avrupa için Türkiye’yi gözden çıkarma lüksü yok. Türkiye Avrupa Birliği’nin terbiye salonunda terbiye edilecek bir ülke değildir. Türkiye’yi kaybetme maliyeti Avrupa Birliği için çok büyük bir maliyettir.AB, Türkiye’yi kaybederse daha fazla içine kapanır. Bu tavır devam ederse en büyük bedeli Avrupa öder.Türkiye düşmanlığı kimseye bir fayda sağlamaz.”

‘Türkiye’siz B planımız yok’

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türkiye aleyhine aldığı kararın ardından artan tansiyonla ilgili yaptığı açıklamada iki tarafın da mülteci anlaşmasına sadık kalması gerektiğini söyledi.Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mülteciler için sınırların açılabileceğini söylemesinin ardından önceki akşam Neumünster’de Hıristiyan Demokrat Parti’nin bölgesel konferansında konuştu. Hürriyet gazetesinin haberine göre Merkel, “Türkiye ile yapılan mülteci anlaşmasının iki tarafın da yararına olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle biz Avrupalıların taahhütleri yerine getirirken Türkiye’nin de aynısını yapması gerekiyor” dedi. Ankara’nın anlaşmadan vazgeçmesi halinde alternatif bir planın olup olmadığıyla ilgili soru üzerine Merkel, “B planım yok… Zor ama, hali hazırdaki planın uygulanması için çok sıkı çalışıyorum” dedi.18 Mart 2015’de yapılan sözleşme, Türkiye’nin Yunanistan’a geçen mültecileri alması karşılığında Türk vatandaşlarına vize muafiyeti getirilmesini öngörüyor. .

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ