Beylerbeyi Sarayı’ndaki 136 metrekarelik halı restore edildi

Beylerbeyi Sarayı’ndaki 136 metrekarelik halı, gece gündüz çalışılarak 6 ayda restore edildi. TBMM Milli Saraylar Halı Koleksiyonu Sorumlusu Ayşe Fazlıoğlu, restore ederken orjinaline uygun ipliklerin kullanıldığının altını çizerek, “Biz özellikle halının dokunduğu dönemdeki yani 19. yüzyıla ait eski kilimlerden sökülen iplikleri kullanmayı tercih ettik ki daha sonraki görüntüsünde büyük bir farklılık olmasın” ifadelerini kullandı.

Beylerbeyi Sarayı’ndaki 136 metrekarelik halı restore edildi

Beylerbeyi Sarayı’ndaki 136 metrekarelik halı, gece gündüz çalışılarak 6 ayda restore edildi. TBMM Milli Saraylar Halı Koleksiyonu Sorumlusu Ayşe Fazlıoğlu, Hatay, penç, rumi, iri helezonik kıvrımlar ve dallarla bezeli 136 metrekarelik halının restorasyonunun çok emek istediğini ve hasar oranının da yüksek olduğunu dile getirerek, “Halının saçakları, kenarları, kilimleri eksikti. Tüm zemininde bin 578 noktada yırtık restore edildi. 33 bölgesel alanda da güve yeniğinden yani böcek yenmesinden kaynaklanan hav kayıpları vardı. 16 kişi çalıştı restorasyonda sürekli olarak. Son iki ay da 25 kişi çok özverili bir şekilde çalıştı” dedi.

Restorasyonun normalde 1,5 yılda bitirilmesi gerektiğini aktaran Fazlıoğlu, gece gündüz mesai harcanarak 6 ayda tamamlandığını söyledi. Fazlıoğlu, restore ederken orjinaline uygun ipliklerin kullanıldığının altını çizerek, “Biz özellikle halının dokunduğu dönemdeki yani 19. yüzyıla ait eski kilimlerden sökülen iplikleri kullanmayı tercih ettik ki daha sonraki görüntüsünde büyük bir farklılık olmasın” ifadelerini kullandı.
Orjinaline uygun iplikler kullanıldı.

Hereke Fabrikası’nda dokunan halıda Türk düğümü kullanıldığını vurgulayan Fazlıoğlu, şu bilgileri verdi:

“Halı, 27’ye 26 düğüm kalitesinde. Bu, düğüm sıklığı anlamına geliyor. Açık, koyu kırmızı, bordonun tonları, sarı, mor ve siyah, toplam 18 renk kullanıldı. Bu halı Hereke fabrikasında dokunmuş. Hereke Fabrikası Sultan Abdülmecid döneminde kurulmuştu ancak Abdülhamid döneminde halı üretimine başlanıyor. Sultan Abdülhamid özellikle kendisi ilgileniyor halı üretimiyle. Desenleri takip ediyor. Bu halı da Abdülhamid döneminde kullanıldı. Sultanın zamanında çok büyük ebatlı halılar kullanıldı.”

Nadide örneklerden biri

Ayşe Fazlıoğlu, halının tamamen saray halısı geleneğinde dokunduğuna dikkati çekerek, nadide örneklerden biri olduğunu vurguladı.

Restorasyonun Aksaray’da Sultanhanı’nda yapıldığını sözlerine ekleyen Fazlıoğlu, “Sultanhanı, halı restorasyonunda artık Türkiye’yi geçti, dünyada da bilinen bir yer. Dünyanın çeşitli müzelerinden restorasyon için oraya halılar yollanıyor. Biz de araştırdık. İyi de netice aldık. Başarılı restorasyonlar yapıldı ve bunlar saraylarımızda tekrar sağlıklı bir şekilde teşhir edilir hale geldi” diye konuştu.

Milli Saraylar’daki halı restorasyonlarının 2004’te başladığının altını çizen Fazlıoğlu, şöyle devam etti:

“İlk etapta kendi bünyemizde halı restorasyon atölyesi olmadığı için bunları hizmet alımı yoluyla yaptık. 2007’de kendi bünyemizde bir restorasyon atölyesi kurduk fakat halı adedimizin çok fazla olması ve daha önce hiç restorasyon yapılmamış olması nedeniyle, yine hizmet alımına devam ettik. Kendi atölyemizde 50 adet halı restorasyonunu tamamladık. İlk etapta küçük ebattaki halı seccade dediğimiz halıları bitirdik. Son 3 yıldır da daha büyük halıların restorasyonunu yaptık.”

Milli Saraylar’daki halıların restorasyonları 2004’te başladı.

Restorasyon sonrası halıya 30 yıl müdahale edilmeyecek

Halı Koleksiyonu Sorumlusu Fazlıoğlu, ısı, nem, havanın kirliliği gibi çevresel koşulların yanı sıra açık teşhir düzeninde olmasının halıları yıprattığını sözlerine ekleyerek, “Milli Saraylar’da halı restorasyonu hiç yoktu. Mobilya restorasyonu saltanat döneminden beri hep var. Fakat (halılara) hiç restorasyon yapılmadığı için 100 yılı geçen sürede bu eserler kullanılmış. Dolayısıyla bu bozulma süreci yaşanmış. Tabii ki ilaçlama yapılıyor. Beylerbeyi’nde birkaç yıl önce bütünüyle sarayın ilaçlaması yapıldı. Fakat toza ve olumsuz çevre koşullara bağlı olarak, isli oluşu ve böcek yenmesinden dolayı süreç içinde bu yıpranma yaşanmış” değerlendirmesinde bulundu.

Fazlıoğlu ayrıca tarihi halıları süpürmek üzere uygun teknik özelliklere sahip vakum ayarlı süpürgelerin kullanıldığını kaydetti.

Türkçe Hilye-i Şerif

Adana Olgunlaşma Enstitüsünde eğitim gören kursiyerler tarafından, Hazreti Muhammed yaşamını yitirmeden önce Hazreti Ali tarafından kaleme alınan, Peygamber Efendimiz’in fiziksel özelliklerinin bulunduğu ve ona dair övgü sözlerinin yer aldığı hilye-i şerifin Türkçesi yazıldı.Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından Arapçadan Türkçeye çevrilen metin, enstitüdeki kursiyerler tarafından hat, tezhip, kaat’ı ve ebru tekniğiyle yeniden işlendi. Enstitü Müdürü Meral Altınkaya, yaptığı açıklamada, güzel bir çalışmaya imza attıklarını söyledi.Hilye-i şerif hakkında bilgi veren Altınkaya, “Hazreti Ali, Peygamber efendimizin fiziksel özelliklerini kelimelere dökerek anlatmıştır. Yakınları, Hazreti Muhammed’i anlatan bu belgeleri üzerilerinde taşımışlardır ve onu göremeyenlerin bu belgelerle onu görmüş gibi olmalarını sağlamışlardır” diye konuştu. İlk Türkçe hilye-i şerifOsmanlı döneminde bu belgelerin duvar süsü olarak hazırlandığı bilgisini veren Altınkaya, şunları kaydetti:”Hilye-i şerif besmeleyle başlar, 4 halifenin ismi kenarlarda, orta kısımda da Hazreti Muhammed’i anlatan övgü sözleri yer alır. Herkes Arapça bilmiyor, Türkçe de anlaşılabilsin diye Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin yardımıyla Türkçeye çevrildi ve biz de kurumumuzda ilk Türkçe hilye-i şerifi yazdık. Şu anda 3 tane hat ve tezhip sanatıyla yapılmış olan Türkçe hilye-i şerifimiz var. Tamamen el işçiliğiyle, hat ve tezhip ustalarımız tarafından yapılmıştır. Onun dışında 50 kadar hilye-i şerifimiz var, değişik tekniklerle yapılan. Kaat’ı, ebru, kuyumculuk atölyesinde yapılan değişik hilye-i şeriflerimiz enstitümüzde mevcut.”Bir santimetrekarede Klasik Türk hat sanatı Amak-ı Hayal’e sanal yorum

RTÜK dizideki doktor sahnesine 711 bin lira ceza kesti

Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB), Show TV’de yayımlanan ‘Cesur Yürek’ adlı dizinin bir bölümünde, acil bir ameliyat esnasında hekimlerin silahla tehdit edildiği, hakaret edildiği, darp edildiği ve küçük düşürüldüğü sahneyle ilgili şikayetini değerlendiren Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), kanala 711 bin 834 lira idari para cezası verdi.RTÜK’ün kararında, “Dizide olağan bir şiddet durumunun yanı sıra şiddetin bir çözüm aracı olarak da sunulduğu, öyle ki pek çok doktorun almış oldukları bunca yıllık eğitimlerine rağmen hastayı kurtaramadığı, buna karşın silah zoruyla insanları korkutarak İskender isimli karakterin yaptığı müdahalelerle hastanın hayata döndüğü, bu açıdan şiddetin kanıksandığı dizide şiddetin bir çözüm aracı olmanın yanı sıra mafya eliyle de yüceltildiği” belirtildi. Hürriyet’in haberine göre, RTÜK, medya hizmet sağlayıcıları tarafından ekrana getirilen yayınlarla bu türden şiddete meşruiyet kazandırılmasının kamusal sorumluluk anlayışı ile bağdaşmayacağını vurguladı.

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ