Bazı günler vardır unutulmaması gereken

Büyük günler vardır, bir de küçük günler. Küçük günler unutulabilir, fakat büyük günler unutulmamalıdır. 15 Temmuz millet olarak bizim büyük günlerimizden biridir ve unutulmamalıdır. Benim bireysel hikayemde bıraktığı izi takip ederek yazmaya çalışacağım o büyük günü.

Bazı günler vardır unutulmaması gereken

“Savaş Atı” filminde genç adam Albert, filmin kırılma noktalarından birinde şunları söyler atına: “Hayat hakkında fazla bilgim yok oğlum, ama bazı günlerin önemli, bazılarının sıradan olduğunu biliyorum. Çoğu gün sıradandır ve kimse için farklı bir anlamı olmaz. Ama bugün önemli bir gün, bizim için çok önemli bir gün…” 

Büyük günler vardır, bir de küçük günler. Küçük günler unutulabilir, fakat büyük günler unutulmamalıdır. 15 Temmuz millet olarak bizim büyük günlerimizden biridir ve unutulmamalıdır. Benim bireysel hikayemde bıraktığı izi takip ederek yazmaya çalışacağım o büyük günü.

KELİME BULMAYA ÇALIŞIYORDUM

O günlerde yeni romanımın kurgusunu bitirmiş, benim için oldukça çetrefilli ilk cümlelerimi kurmaya, kendimden başlayıp okuru kuşatacak kelimelerimi bulmaya çalışıyordum. Temmuz’un ikinci haftasının sonlarıydı. Günler hep aynı şekilde geçiyordu. Yazıyordum, okuyunca yetersizliğimi fark ediyor, siliyordum hemen. Günlerden Cuma. Yeni bir inanç ve umutla yeniden geçtim bilgisayarımın başına. Hayalimi besleyen tarihi haritanın çizgilerinde dolaştım durdum bir süre. Şimdiki anı ve mekanı unutmak, Hayalin denizine dalmak istiyordum. Vakit öğleye yaklaşıyordu, inadına kalkmadım masamdan. Dalgaların taş duvarlarını dövdüğü eski bir hanın üst katını anlatırken buldum kendimi. Bir süre ara verdim, Cuma’ya gittim, balkona çıktım, odaları dolaştım, salonda amaçsızda oturdum, uzandım. Televizyonu karıştırdım bir şey seyretmeden.

ÇALAN TELEFONLA UYANDIM

 Akşam namazını balkonda kıldığımı hatırlıyorum döndükten sonra. Ilık bir meltem, Karadeniz akşamlarının serinliğini üflüyordu yüzüme. 

Bilgisayarın başına tekrar geçtiysem de toparlayamadım bir türlü. Yazı akmıyordu, tarihi haritanın gizemini hayalimde gezinen düşünceleri kelimelere akıtamıyordum. Cebelleştim yazıyla epeyce. Olmadı. Kalktım, salonda kanepeye uzandım, elimde kumanda fakat orada değilim hiç. 

Bir dostumun, Enver Ayas’ın telefonuyla uyanıyorum düşlerimden. İstanbul’da olduğunu söylüyor, köprüde tıkalı kaldıklarını, orada bir söylenti dolaştığını anlatıyor. Sesindeki telaşı, endişeyi anlıyorum da, söylediklerine bir anlam veremiyorum. Birileri darbe teşebbüsünde mi bulunmuş, köprüyü darbeciler mi tutmuş?..

Onun sesindeki telaş, günden kalan paramparça kurgu kırıntılarına karışıyor. Ne olduğunu anlayamıyorum; telefonla mı konuştum, darbe mi dedi, neresi kurgu bunların, tarihi haritayla ne ilgisi var?  O an uyanıyor gibiyim, TRT ekranlarında dönüp duran hava durumun ayırtına o zaman varıyorum.  Var bi durum! Az sonra telefon bağlantısı yapılan Başbakanın ağzından “bir kalkışma” olduğunu tahmin ettiklerini duyunca fırlıyorum yerimden.

Kendimi dışarıya atmam gerekiyor. Sokaklara çıkmalı, ülkem için, çocuklarım için milletin özgür iradesini yok etmek isteyen zorbalara karşı durmalıyım diyorum.

Birkaç arkadaşla haberleşip yaşadığım şehrin meydanına varıyoruz! Ortalık ana baba günü! Akın akın insanlar, ellerinde Türk Bayrakları. Kızılca kıyamet! Millet iradesine sahip çıkıyor! Kaldırımlar, yollar, meydanlar dolu!  Duvarlardan ve binalardan yankılanan haykırışların en anlamlısına eşlik ediyorum: “Darbelere karşı omuz omuza!”  

TÜRKİYE TÜRKİYE’DEN BÜYÜKTÜR

Hikaye burada, roman meydanlarda, Adını “millet” olarak kaydettiğimiz kahraman hep sokakta! Arada bir gelip, iradesini elinden alan ceberutlara karşı direniyor. Salâlar ufukta seslerden kurulu sancak gibi. Kulaklarımda bağımsızlığa, inanca ve vefaya karşı dalga dalga bir uğultu. Gözlerinde ateş parıldayan meydandaki insanlara bakıyorum. Asker kılığındaki teröristlerin başaramayacağına inancım tam. Ekrana düşen Cumhurbaşkanı’nın sözleriyle meydan daha bir büyüyor. Gün ağarırken dönüyoruz evimize. Bedenimiz yorgun, ama ruhumuzda meydanın heyecanı geziniyor kıpır kıpır. Namazın ardından, ülkem ve milletim adına cümleler dökülüyor dilimden semaya.

Bu millete, dinine, değerlerine ve mukaddesatına musallat olanların bilemediği ve hiçbir zaman bilemeyeceği bir cümleyi fısıldıyorum yastığıma: “Türkiye, Türkiye’den büyüktür. Ve bazı günler unutulmamalıdır.”

KAYNAK : STAR GAZETESİ

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ