Bakan Tunç: Vekillerimizin terörle mücadelede devletin, milletin yanında olması gerekir

Adalet Bakanı Tunç, DEM Partililerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla ilgili soruya, “Siyasetçilerimizin terörle mücadele noktasında devletin yanında olması gerekir. Mecliste çok sayıda dokunulmazlık dosyası var. Bu dosyalarla ilgili hangi kararların verileceğini meclisteki komisyonlar karar verecek” açıklamasını yaptı.

Bakan Tunç: Vekillerimizin terörle mücadelede devletin, milletin yanında olması gerekir


AA

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara’da bir otelde düzenlenen, Yargı Reformu Strateji ve İnsan Hakları Eylem Planı Toplantısı’nın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, “DEM Parti’li milletvekilleri, Meclis kürsüsünden terör örgütü elebaşı için özgürlük çağrısında bulundu. Son olarak Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan ‘Kürt sorunu devam ettikçe Tekirdağ da Trabzon da rahat olmayacak’ dedi. Söz konusu vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması için bir yasal süreç olacak mı?” sorusuna karşılık Tunç, 2 gün önce gerçekleştirilen terör saldırıları nedeniyle 12 şehit verildiğini anımsattı ve terörle mücadelenin kesintisiz şekilde devam edeceğini söyledi.

“Terörün maşasını tutanlarla da mücadelenin devam edeceğini” belirten Tunç, şunları kaydetti:

“Terörün konuşulduğu bir yerde insan haklarından, yaşam hakkından söz etmek mümkün değil. TBMM’de, seçilmiş olan milletvekillerinin, özellikle terör noktasında devletimizin, milletimizin yanında olması, sorumlu davranması gerekir. Eğer siz milletten yetki alarak gelmiş ve o kürsüde konuşuyorsanız, milletimizin beklentilerine uygun konuşmanız gerekir. Eğer sarf etmezseniz, terörü destekleyen açıklamalarda bulunursanız, elbette ki konu yargıya, soruşturmaya intikal eder. Mecliste çok sayıda dokunulmazlık dosyası var. 800 dokunulmazlık dosyasının büyük bölümü de terör propagandasıyla ilgili.”

TBMM Karma Komisyonunda bekleyen dokunulmazlık dosyalarına ilişkin kararın, TBMM’de olduğunu ifade eden Tunç, “Özellikle devletimizin birlik ve beraberliğini bozmaya yönelik bu tür teşebbüslere kesinlikle müsaade etmeyeceğimizi söylemek istiyorum.” diye konuştu.

DEM Parti’nin, Diyarbakır’daki kongresine ilişkin de soruşturma başlatıldığını anımsatan Tunç, “52 şahıs gözaltına alınmıştı. 52 şahsın 23’üyle ilgili işlemler devam ediyor. Gözaltı süreçleri ve akabinde mahkemeye sevkler söz konusu olabilecektir. Çünkü orada suç tespit edildi. Hep beraber oradaki süreci de takip ediyoruz.” bilgisini paylaştı.

Adalet Bakanı Tunç, bir soru üzerine, “federasyon sisteminin tartışılmasının söz konusu olamayacağını” vurgulayarak, “Bunu kabul etmek mümkün değil.” açıklamasında bulundu.

Anayasa’nın 3. maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” ifadesinin yer aldığını hatırlatan Tunç, “Bu 3. madde, Anayasamızın değiştirilemez maddelerindendir. Dolayısıyla değiştirilemez maddelerin tartışılmasıyla ilgili bir durum söz konusu olamaz.” yanıtını verdi.

Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın Can Atalay kararları

Tunç, Anayasa Mahkemesinin, Türkiye İşçi Partisinden milletvekili seçilen Gezi Parkı davası hükümlüsü Can Atalay’ın ikinci bireysel başvurusunda da ihlal kararı verdiği anımsatılarak sorulan soru üzerine, Anayasa Mahkemesinin de Yargıtayın da Anayasa’ya bağlı olduğunu dile getirdi.

Anayasa’nın 153. maddesinde Anayasa Mahkemesi, 154. maddesinde ise Yargıtay kararlarının bağlayıcı olduğunun hüküm altına alındığını kaydeden Tunç, “Birtakım yorum yoluyla bazı Anayasa maddelerinin yok sayılması bu tartışmalara elbette ki yol açıyor. Bu tartışmalara yol açmayacak bir şekilde Anayasa’nın ve kanunlarımızın uygulanması noktasındaki hassasiyeti tüm yüksek mahkemelerimiz, yargı kurumlarımız, yasamamız, yürütmemiz, hepimiz, bağlı olduğumuz kurallar var ve bu kurallar çerçevesi içerisinde hareket etmek durumundayız.” ifadesini kullandı.

Yılmaz Tunç, Anayasa Mahkemesinin, Atalay hakkındaki ikinci ihlal kararı sonrasında, süreç içerisinde mahkemelerin kararlarını vereceklerini aktardı.

Somali Cumhurbaşkanının oğlunun karıştığı kaza

Adalet Bakanı Tunç, Somali Cumhurbaşkanının oğlunun İstanbul’da karıştığı ölümlü kazaya ilişkin adli tıp raporunun geldiğini, raporda sürücünün asli kusurlu olduğunun belirtildiğini kaydetti.

Raporlar doğrultusunda dava açılacağını aktaran Tunç, şöyle devam etti:

“Burada vatandaşımızın hakkını, hukukunu yargımız elbette ki koruyacaktır. Buradaki bilirkişi raporları çerçevesi içerisinde gerekli karar verilecektir. Özellikle sosyal medyada, basında bazı açıklamalar görüyoruz. Vatandaşımızın hak ve hukukunun göz ardı edildiği, bir yabancı karşısında vatandaşımızın hakkının korunmadığı yönündeki eleştirilere kesinlikle katılmak mümkün değil. Bizim önceliğimiz vatandaşımızdır. Vatandaşımızın hak ve hukukunu koruma noktasında elbette ki hukuk içerisinde yargımız en doğru kararı verecektir. Zaten bilirkişi raporu çerçevesinde önümüzdeki birkaç gün içerisinde iddianame de hazırlanacaktır. Tahmin ediyoruz ki yakın bir zamanda ilgili şahıs da yurt dışından gelip ifadesini verecektir. Bu noktada özellikle Dışişleri Bakanlığımızın da görüşmeleri söz konusu oldu. Yakın zamanda bu süreç gerçekleşecek.”

Sosyal medyada terör propagandası yapan 3 kişi tutuklandı

Tunç, şehit babasına hakaret ettiği gerekçesiyle bir gazeteci hakkında soruşturma açılmasına ilişkin soru üzerine, “Şehit babamıza yönelik bu ifadeleri kabul etmek mümkün değil.” dedi.

Terör propagandası yapan, suçu ve suçluyu öven kişiler hakkında da soruşturmaların açıldığını dile getiren Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şu ana kadar 55 kişi hakkında 15 ilde sosyal medyada yaptıkları paylaşımdan dolayı terör propagandası, suçu ve suçluyu övme ile şehit ailelerine hakaretten dolayı açılan soruşturmalar var. Bunun 26’sının yurt dışında olduğu tespit edildi. Diğer hesaplar yurt içinden ve bu hesaplardaki paylaşımlarla ilgili olarak da 29 kişi tespit edildi. Bu kişilerden 3’ü tutuklandı, şu anda birisi de gözaltında. Süreçler devam ediyor. Bu noktada özellikle sosyal medya aracılığıyla suç işleyenler karşısında yargımız, soruşturma makamlarımız kararlı bir şekilde mücadele ediyor. Gerçek hayatta suç olan, sosyal medyada paylaşıldığında da suçtur. Gerçek hayatta hakaret suçsa sosyal medyada da hakarettir. Gerçek hayatta dolandırıcılık suçsa bilişim yoluyla, internet yoluyla yapılan, sanal dünyada yapılan da suçtur. Dolayısıyla yargımız bu ayrımı gözetmeksizin soruşturmaları yapıyor.

Özellikle şehitler verdiğimiz, milletimizin yüreklerinin yandığı bir dönemde bu şekilde bir propagandanın, sosyal medya üzerinden gerçekleştirilmiş olması ve bu anlamda da, ki hassasiyeti de göz önünde bulundurduğumuzda, yargımızın da bu konuda kararlı bir mücadelesinin olduğunu ve gerekli soruşturmaları gerçekleştirdiğini, tutuklamaları ve gözaltıları gerçekleştirdiğini görüyoruz. Özellikle yurt dışından yapılan paylaşımlar noktasında, sosyal medya şirketlerinin, yargımıza yardımcı olma noktasında bir yasal düzenlememiz var, biliyorsunuz. Bu konuda da eğer uygulamada bir eksiklik söz konusu olursa bu konudaki yaptırımları da uygulama noktasındaki çalışmalarımız sürüyor.”

Bakan Tunç, yurt içindeki hesaplara ilişkin IP numaralarının tespit edildiğini belirterek, “O nedenle bu tür paylaşımları üretenler ve bunları paylaşanlar noktasında da aynı derecede soruşturmalar yapılıyor.” bilgisini verdi.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ