Almanya’nın skandal operasyonuna hükümetten tepki: Açıkça ihlal

Adalet Bakanı Bozdağ, Almanya’daki skandal operasyonla ilgili, “4 din görevlisinin evlerinde yapılan aramalar, uluslararası anlaşmaların ve Alman anayasasının açıkça ihlalidir” dedi.

Almanya’nın skandal operasyonuna hükümetten tepki: Açıkça ihlal

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Almanya’da Türk imamların evlerinde yapılan aramalara ilişkin, “Fetullahçı Terör Örgütü’nün Türk din görevlilerine yönelik ajanlık iftirasının ardından başlatılan bu soruşturma ve yapılan baskınlar, Alman makamlarının Türkiye’nin aleyhine çalışan terör örgütlerinin ve teröristlerin iddialarına ne kadar kolay itibar ettiğini göstermektedir.” değerlendirmesinde bulundu.

Bozdağ, Almanya’da “casusluk yaptıkları iddiasıyla” Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) imamlarının evlerinde savcılık emriyle yapılan aramalar hakkında yazılı bir açıklama yaptı.

DİTİB’in Alman hukukuna göre kurulduğunu, faaliyetlerini Alman mevzuatına uygun, Alman makamlarının denetimi altında sürdürdüğünü ve resmi kurumlarla diyalog içinde çalıştığını belirten Bozdağ, Birliğin İslam’ın evrensel değerlerini vurgulayan mesajlar vermek ve Türk vatandaşları başta olmak üzere diğer Müslümanlara yol göstericilik yapmak suretiyle kamuoyunun takdirini kazanmış örnek bir sivil toplum kuruluşu olduğunu bildirdi.

Diyanet İşleri Başkanlığının ise Almanya başta olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesinde, o ülkenin hukukuna uygun faaliyette bulunan ve DİTİB başta olmak üzere, bütün sivil toplum örgütlerinin din görevlisi ihtiyaçlarını karşılayan anayasal bir kuruluş olduğuna dikkati çeken Bozdağ, buradaki görevlilerin söz konusu ülkelerin hukukuna uygunşekilde faaliyetlerini sürdürdüğünü hatırlattı.

“Çifte standart örneği”

Bozdağ, din ve vicdan hürriyetinin, insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerde ve Alman Anayasası’nda teminat altına alındığı halde, 4 din görevlisinin evinde yapılan aramaların, uluslararası anlaşmaların ve Alman Anayasası’nın açıkça ihlali olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Almanya’da Türkiye aleyhine faaliyet gösteren eli kanlı PKK, DHKP-C ve FETÖ gibi terör örgütleri hakkında sayısız delil bulunmasına rağmen hukuk devletinin gereklerini yerine getirmeyen Alman makamlarının, Türk din görevlileri ve Türkiye aleyhindeki iftiraların doğruluğunu tahkik ihtiyacı dahi duymadan ithama dönüştürerek soruşturma başlatması ve operasyonlar yapması hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmadığı gibi açık bir çifte standart örneğidir. Hiçbir hukuk devleti, terör örgütlerini himaye edip onların iftiralarıyla masum insanları suçlayamaz ve suçlu ilan edemez.

Türkiye’de 15 Temmuz 2016’da darbe teşebbüsü gerçekleştiren Fetullahçı Terör Örgütü’nün Türk din görevlilerine yönelik ajanlık iftirasının ardından başlatılan bu soruşturma ve yapılan baskınlar, Alman makamlarının Türkiye’nin aleyhine çalışan terör örgütlerinin ve teröristlerin iddialarına ne kadar kolay itibar ettiğini göstermektedir.”

“Soruşturmanın hukuki temelden yoksun olduğunun itirafıdır”

Soruşturmanın hukuka aykırı olduğunu, Federal Adalet Bakanı Heiko Maas’ın yaptığı açıklamaların ise yürüyen soruşturmaya müdahale niteliği taşıdığını belirten Bozdağ, “Soruşturmanın hukuki temelden yoksun olduğunun itirafıdır ve bu soruşturmanın siyasi saiklerle yapıldığının açık bir göstergesidir. Alman hükümeti ve yetkili makamlarının, ülkedeki yabancılara ve Müslümanlara karşı artan ayrımcılık, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi gibi hastalıklarla mücadele etmesi gerekirken ve bu kapsamda 2016’da camilere yönelik gerçekleştirilen 91 saldırının faillerinin tespiti, yargılanması ve hak ettiği cezayı almaları konularında somut ilerlemeler sağlaması beklenirken, aksine bu sakat anlayışların zemin bulmasına ve güçlenmesine yarayacak adımlar atması anlaşılır ve kabul edilebilir bir yaklaşım değildir.” ifadelerini kullandı.

Bakan Bozdağ, Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarını katledenlerin yargılandığı NSU davasında gerçek faillerin tamamının yargı önüne çıkarılmaması, kamuya ilişkin sorumluların hala tespit edilmemesi, tespit edilen faillerle ilgili yargılamaların da sonuçlandırılmamış olmasının, Avrupa Birliğinin ve Almanya’nın üzerinde yükseldiği hukuk devleti ve insan hakları değerlerini anlamsız kıldığını dile getirdi.

“Türk din görevlileri hakkında yürütülen haksız, mesnetsiz ve keyfi uygulama ve soruşturmanın, iki ülke arasındaki dostluk ilişkilerine zarar vereceğinde şüphe yoktur.” vurgusunda bulunan Bozdağ, din görevlilerinin evlerine yapılan baskınları kınadı ve Alman makamlarını, Türk din görevlilerine yapılan haksız, hukuksuz, insan hak ve hürriyetlerine aykırı keyfi uygulamalara bir an önce son vermeye davet etti.
Almanya’da 4 imamın evi casusluk iddiasıyla arandı

Almanya’da Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) camilerinde görev yapan dört imamın evinde, “casusluk faaliyeti yürüttükleri” iddiasıyla arama yapıldı.Federal Başsavcılık tarafından yapılan açıklamada, casusluk yaptıkları şüphesiyle, Federal Kriminal Dairesine (BKA) bağlı polislerin Kuzey Ren-Vestfalya ve Rheinland-Pfalz eyaletlerinde görev yapan dört imamın evinde arama yaptığı ifade edildi.Açıklamada, federal mahkeme tarafından çıkarılan arama kararı ile, casusluk iddiaları ile ilgili daha fazla kanıt toplanmasının amaçlandığı belirtildi.Evlerinde arama yapılan imamların Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) hakkında topladıkları bilgileri Türkiye’nin Köln Başkonsolosluğuna iletmekle suçlandığı kaydedildi.İddialar reddediliyorDİTİB yetkilileri ise bazı imamların Ankara’ya bilgi notları göndererek “casusluk faaliyeti” yürüttüğü iddialarıyla ilgili inceleme yapan Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Eyaleti Anayasayı Koruma Teşkilatı bölgesinde DİTİB’in casusluk yaptığına dair herhangi bir kanıt olmadığını belirtiyor.KRV eyalet hükümeti yetkilileri de DİTİB’in Almanya’da casusluk faaliyetleri yürüttüğüne ilişkin somut bir kanıt olmadığı yönünde açıklamalarda bulunmuştu. KRV İçişleri Bakanı Ralf Jaeger, 9 Şubat’ta Eyalet Meclisinde bu tespiti destekleyen bir konuşma yapmıştı.Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, iddialara ilişkin Alman medyasına yaptığı açıklamada, “Din görevlilerinin yahut DİTİB’in kendi vatandaşlarımızı, Müslümanları FETÖ ve DEAŞ gibi örgütlerin yanlış düşüncelerinden koruma reflekslerini, çabalarını ve gayretlerini casusluk olarak adlandırmak akıldan uzak bir şeydir. Hiçbir din görevlisi, kendi cemaatinden herhangi birisinin mahrem hayatıyla ilgili hiçbir bilgiyi paylaşmaz, paylaşamaz. Bu suçlamaları kabul etmek mümkün değildir.” ifadesini kullanmıştı.

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ