1. Murad Külliyesi ayağa kaldırılıyor

Bursa’da Sultan 1. Murad Hüdavendigar Külliyesi ve İmarethanesi Osmangazi Belediyesi tarafından restore ediliyor. Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, “En son 1906 yılında Sultan Abdülhamid Han tarafından, o günün mimari anlayışına göre yenilenen ecdat yadigarı bu yapıyı aslına uygun şekilde yeniliyoruz” diye konuştu.

1. Murad Külliyesi ayağa kaldırılıyor

Bursa’da Sultan 1. Murad Hüdavendigar Külliyesi ve İmarethanesi Osmangazi Belediyesi tarafından restore ediliyor.

Restorasyon çalışmalarının yürütüldüğü imarethane ve külliyede incelemelerde bulunan Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, “632 yıllık geçmişe sahip bu tarihi mirasımızı, orijinal dokusunu koruyarak yeniden ayağa kaldırıyoruz. Büyük bir titizlikle yürütülen restorasyon çalışmalarımızı en geç yıl sonuna kadar tamamlayıp, bu değerli mirası yeniden hizmete açacağız” dedi.

En son Sultan Abdülhamid yenilenmişti

Sahip olduğu kültürel zenginlikleriyle UNESCO dünya mirası listesine giren Bursa’nın en önemli tarihi miraslarından biri olan Sultan 1. Murad Hüdavendigar Külliyesi ve İmarethane’nin kayıtlara göre 1367-1385 yılları arasından Sultan 1. Murad tarafından yaptırıldığını söyleyen Başkan Dündar, “En son 1906 yılında Sultan Abdülhamid Han tarafından, o günün mimari anlayışına göre yenilenen ecdat yadigarı bu yapı, geçen 111 yıllık sürede doğal etkenler nedeniyle deforme olmuştu. Vakıflar Bölge Müdürlüğümüz ile işbirliğinde başlattığımız çalışmayla bu tarihi mirasımızı aslına uygun şekilde yeniliyoruz” diye konuştu.

Hedef geleceğe taşımak

Özellikle çatı kısmında meydana gelen hasarların, binanın ahşap yapısına ve sıvalarına zarar verdiğini belirten Başkan Mustafa Dündar, “Osmangazi Belediyesi olarak Bursa’da pek çok tarihi mirası yeniden ayağa kaldırarak kültür hazinemize kazandırdık. Zamana yenik düşen ve ahşap dokusu nedeniyle tehlike arz etmeye başlayan bu tarihi yapıyı da yeniden ayağa kaldırıyoruz. Bugüne kadar yürütülen çalışmalarda binanın ahşap çatısı tamamen söküldü. Duvarlardaki sıvalar sökülerek külliye ve imarethanenin orijinal taş dokusu gün yüzüne çıkartılıyor. Taş dokunun zayıf noktalarında güçlendirme çalışmaları yapılıyor. Böylece bina yeniden eski ihtişamıyla gün yüzüne çıkmış olacak. Diğer taraftan da ahşap çatı ve bölmelerdeki imalat titizlikle yürütülüyor. Yapılan yenileme ve restorasyon çalışmalarının ardından 1. Murad Hüdavendigar Külliyesi ve İmarethanesi yenilenerek geleceğe taşınmış olacak” dedi.

Küllerinden doğan bir gelenek: Hat Sanatı

Türk tarihinin en uzun süredir icra edilen sanatlarından olan hat sanatı, son dönemde vatandaşlar tarafından yoğun bir ilgi görüyor. Hattat Serap Tepedelen, hat sanatının küllerinden doğan bir gelenek olduğunu belirtti. Tepedelen, Cumhuriyet dönemi ile hat sanatının zor bir döneme girdiğini ve geçimini bu sanat üzerinden sağlayan çoğu hattatın mali sıkıntılarla boğuşmak zorunda kaldığını vurguladı.Geçmiş dönemlerde hat sanatına olan ilginin çok az olduğunu anlatan, ancak şu anda ilginin çok arttığını belirten Serap Tepedelen, “Cumhuriyet döneminden sonra zaten bitme noktasına gelmiş bir sanat. Yeri gelmiş tarihi eserlerimizden kitabeler sökülmüş ve kazılmış. Bu, bugün dedelerimizin mezar taşlarını dahi okuyamayan bizlerin çok büyük bir kaybı. Keşke Osmanlıca bir ders olarak devamlı okutulabilseydi. Biz keşke tarihimizi okuyabilseydik. Bu konuda ben çok üzülüyorum. O dönemde maalesef sadece birkaç hattatımız kalmış. Çoğu hattat iş yerlerini kapatmak zorunda kalmış. Maddi olarak çok zor durumlara düşmüşler. Çünkü meslekleri bu. Her şeylerini bunun üzerinden kazanıyorlar. O dönemde Üstat Hamit Aytaç zor bela ayakta kalmayı başarmış. Eski takvim kağıtlarının boş yerlerine dahi yazı yazdığını görebiliyoruz bu sanatı devam ettirebilmek için. Onun sayesinde bugünkü üstatlarımız yetişmişler. Onlar da talebe yetiştirmeye başlamışlar. Böyle böyle gelmiş. Bizler de şimdi üstatlarımıza yardımcı olmaya devam ediyoruz. Dediğim gibi eskiye göre şuan bu sanata ilgi çok daha fazla” şeklinde konuştu.“Hocaya bağlılık ve sabır çok önemli”Hat sanatının hemen öğrenilebilecek basit bir sanat olmadığının altını çizen Tepedelen, “Hat sanatı zor bir sanat. Emek ve sabır isteyen bir sanat. Hocamız Mahmut Şahin’dan daha çok faydalanmak çabası içindeyiz. Hocaya bağlılık çok önemli. Üstadın sözünden çıkmamak çok önemli. Zaten zamanla üstat ile öyle bir uyum yakalıyorsunuz ki onun söyleyeceği şeyi söylemeden anlayabiliyorsunuz. Hat sanatı istikrar gerektiren de bir sanat. 1 veya 2 gün bu sanatı icra etmediğinizde elde bir gerileme görülebiliyor. Devamlı yapılması gereken bir sanat. Eski üstatlarımızda bu konuda şöyle dermiş, ’Bir gün yazmazsam ben bilirim, iki gün yazmazsam hocam anlar, üç gün yazmazsam cümle alem anlar.’ Bu yüzden mümkün mertebe hiçbir şey yapamasanız dahi günde bir satır yazmaya, en azından yazıları incelemeye çalışın” ifadelerini kullandı.”Öğrencilerimizi bu sanata, Rabbi Yesir duası ile başlatıyoruz”Hat sanatının bambaşka bir gelenek olduğunu ve yetenekli öğrencilerin gelişiminin daha kısa sürdüğünü belirten Serap Tepedelen, “Alttan ümit veren bir nesil yetişiyor. Ancak bu işte ‘oldum’ diyen yanılır. Hat sanatında gelişim hiçbir zaman bitmiyor. Çok farklı yazı çeşitleri var. Bu iş için günde 24 saat yetmez. Üstatlarımız 100 sene de yetmez derler. Hat sanatı eğitimine biz öğrencilerimizi Rabbi Yesir duası ile başlatıyoruz. Geleneklerimizden ve eski üstatlarımızdan bu şekilden gelmiştir. Biz de bunu devam ettiriyoruz. Hiç harf bilmeden neden Rabbi Yesir duası ile başlıyoruz diye soranlar çok oluyor. Ancak bu bir gelenektir. Ardından harflerin yazımına ve onlar da bittikten sonra harflerin bağlantılarına çalışmaya başlıyoruz. Bu bireysel bir ders olduğu için herkes yeteneğine göre bu işi aynı hızda öğreniyor diyebiliriz. Bu tamamen aşkla yapılabilecek bir sanat. Bu bambaşka bir dünya” dedi.Mukaddes emanetlerde eksik parça yol

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ