Yeşilova Höyüğü’nde 8 bin yıllık ayı heykelciği bulundu

İzmir’in en eski yerleşim yerlerinden biri olan Yeşilova Höyüğü’nde yaz sezonu kazılarında ‘çocuklara yabanıl hayatı sevdirmek’ amacıyla 8 bin yıl önce yapılmış ayı heykelciğine rastlandı.

Yeşilova Höyüğü’nde 8 bin yıllık ayı heykelciği bulundu

İzmir’in Bornova ilçesindeki Yeşilova Höyüğü’nde Neolitik Çağ’a ait 8 bin yıllık ayı heykelciği bulundu.

İzmir’in en eski yerleşim alanı olarak bilinen ve tarihi 8 bin 500 yıl önceye uzanan Yeşilova Höyüğü’nde yaz dönemi kazıları kapsamında Neolitik Çağ’daki yaşamı yansıtan önemli buluntulara rastlandı.

“Binlerce yıl önceki yaşama ilişkin ipuçları elde ettik”

Kazı Heyeti Başkanı Yrd. Doç. Dr. Zafer Derin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaz dönemi sonuna kadar 200’den fazla buluntu çıkardıklarını, çok değerli buluntular arasında bölgede binlerce yıl önceki yaşama ilişkin ipuçları elde ettiklerini belirtti.

Buluntular arasında en çok ilgi çekenlerden birinin yaklaşık 5 santim boyundaki pişirilmiş topraktan yapılma ve günümüzden 8 bin yıl öncesine tarihlenen ayı heykelciği olduğunu söyleyen Derin, “İzmir ve civarında yapılan kazılarda panterin, Anadolu parsının önemli bir hayvan figürü olarak yer aldığını görmüştük. Çatalhöyük kazılarında ise ayı figürüne rastlanmıştı. Anadolu’da bu dönemde hayvanlara olan ilgi çok fazla. Kimi zaman korku, kimi zaman da kutsallık içeren bağlantı var. Yeşilova Höyüğü’nde bulduğumuz küçük ayı heykelciği de bunu gösteren en eski örneklerden biri.” dedi.

Derin, eşine çok nadir rastlanabilecek 8 bin yıllık ayı heykelciğinin çocuklara yabanıl hayatı sevdirmek amacıyla “oyuncak” olarak kullanıldığını düşündüklerini bildirdi.

Binlerce yıllık ayı dişi ve ev heykeli

Neolitik Çağ’a ait bir başka buluntunun da küçük bir ev heykeli olduğunu, 8 bin yıllık buluntunun dönemin mimarisi hakkında bilgi verdiğini dile getiren Derin, şu değerlendirmede bulundu:

“Bu küçük heykel Ege’nin bir evi. Kutsal bir ev gibi. Evin bir köşesine konulmuş, tapınım görmüş, bereket ve doğurganlığı yansıtmış bir eser. O dönemin mimarı deneysel olarak bu çalışmayı yapmış ve günümüze miras bırakmış. Çünkü çatısı düz değil, eğimli ve bu da yağmurdan zarar görmemesi için yapıldığını anlatıyor. Daha önce Batı Anadolu’daki Yunan tapınakları gibi yapılmış. İçindeki küçük boşluğa da bereket getirmesi için hububat konulmuş olabilir.”

KAYNAK : STAR GAZETESİ

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ