Türkiye’nin acele etmesinin arkasındaki neden

Türkiye’nin Suriye konusunda hızlı hareket etmesinin nedeni belli oldu. Türkiye, Trump gelmeden kalıcı çözüm zeminini oluşturmak istiyor.

Türkiye’nin acele etmesinin arkasındaki neden

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Beştepe Külliyesi’nde gerçekleşen Kültür Sanat Ödülleri sonrası aralarında Kanal7 Ankara Temsilcisi ve Haber7 yazarı Mehmet Acet’in de bulunduğu gazetecilere Suriye konusunda önemli açıklamalarda bulundu.

Mehmet Acet, Bakan Çavuşoğlu’nun yaptığı o kritik açıklamaları bugünkü köşesinden paylaştı;

Kanal7 Ankara Temsilcisi ve Haber7 yazarı Mehmet Acet, D ile gerçekleştirdikleri görüşme sonrası Türkiye ve Rusya’nın anlaşmaya vardığı ateşkes üzerine 

Dün, her yıl düzenli olarak yapılan kültür sanat ödülleri töreni için Beştepe Külliyesi’nde idik.

Ödül töreni bittikten sonra Beştepe Külliyesi’nin “Kış Bahçesi” olarak isimlendirilen bölümüne geçtik.

Kısa süre sonra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu yanımıza geldi, Suriye konusunu konuşmaya başladık.

Bizim konuştuğumuz saatte Rusya ve Türkiye’nin ateşkes konusunda bir anlaşmaya vardığı haberi yayılmış, herkes bunun mümkün olup olmayacağını merak ediyordu.

“Her an başlayabilir bu ateşkes.” dedi Çavuşoğlu.

Suriye savaşını bitirme çabalarını kast ederek “Muhalifler bu işi benimsediler mi?” diye ben bir soru sordum Bakan Çavuşoğlu’na.

“Benimsemeseydiler bu iş zaten yürümezdi” diye yanıt verdi.

ÇAVUŞOĞLU: SURİYE’DE ÇARK ETMEDİK

Şöyle bir soru var:

6 yıllık Suriye politikasını paranteze alıp en başa mı döneceğiz?

Yahut, hiçbir şey olmamış gibi, Esad rejimiyle yeniden ilişki mi tesis edeceğiz?

“Suriye politikasında değişiklik” bahsi ne zaman gündeme gelse, Esad rejimi ile ideolojik akrabalıkları olan içerideki kimi çevreler, hemen öne çıkıp şunu söylüyorlar:

“Artık Esad ile iyi ilişkiler kurmanın zamanı geldi”

Halbuki benim Dışişleri Bakanı’nın sözlerinden anladığım, bu çevrelerin arzu ettiği türden bir temas, yahut ilişki biçimi gelişmeyecek.

Dün, Çavuşoğlu, biz daha sormadan  “Suriye meselesinde çark edildi” eleştirisini kendi gündeme getirip cevapladı.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin birinci Cenevre görüşmelerinin çerçevesini çizen ilgili maddesini hatırlattı, Astana görüşmelerinin de aynı zeminde yapılacağını dile getirdi.

Cenevre görüşmelerinde muhalifler ile Suriye rejimi oturup müzakereler yapmışlar, ama netice alınamamıştı.

Astana’da da muhalifler ile rejim temsilcileri masada olacak.

Yani Türkiye, Esat rejimi ile doğrudan bir temas içerisine girmiş olmayacak.

Çavuşoğlu ayrıca, Nusra örgütünün 2013 Ekim ayında DEAŞ ile birlikte Bakanlar Kurulu kararıyla terör örgütü ilan edildiğini hatırlattı, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun bu yeni bir şeymiş gibi açıklamalar yapmasına tepki gösterdi.

ABD SÜRECİ SABOTE EDER Mİ?

Suriye için bu son ateşkes sürecinin ABD’de ‘Lame Dock’ yani ‘Topal Ördek’ dönemine denk gelmiş olması, bir hayli dikkat çekici.

Moskova’da varılan Türkiye-Rusya-İran üçlü uzlaşma sonrası ABD Dişişleri Bakanlığı Sözcüsü Kirby, “Masada olmadığımızın farkındayız” diyerek o uzlaşmaya tepki koymuştu.

Ancak şunu artık herkes biliyor, herkes dillendiriyor:

Ankara’da Suriye konusunda ABD yönetimine dönük yüksek derecede bir güven sorunu yaşanıyor.

Bir tür aldatılmışlık duygusu ve öfkesi.

Ankara’nın Suriye işini İran ve Rusya ile çözme fikrine yönelmesinin temel sebebi de bu.

Esat rejimini devirip, demokratik bir Suriye arayışı için işbirliği yaptığımızı düşündüğümüz müttefikimiz, işi getirip getirip Türkiye’ye karşı terör uygulayan bir örgüte (PKK/PYD) devlet kurma projesi haline dönüştürdü.

Anladığımız kadarıyla hızlı hareket edilmesinin bir nedeni de şu:

20 Ocak’ta yeni başkan koltuğa oturduğunda Suriye’de bu işi bozup yeniden kaosa oynayacak bir zemin bulamasın.

Biraz bu yüzden acele ediliyor sanki.

KAYNAK : Haber7

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ