Tito’nun “İstanbul” adlı nükleer sığınağında zamanda yolculuk

Eski Yugoslavya Devlet Başkanı Josip Broz Tito’nun olası bir nükleer saldırıya karşı Soğuk Savaş döneminde yaptırdığı “İstanbul” kod adlı gizli sığınağı ziyaretçileri adeta zamanda yolculuğa çıkarıyor.

Tito’nun “İstanbul” adlı nükleer sığınağında zamanda yolculuk

Eski Yugoslavya Devlet Başkanı Josip Broz Tito’nun muhtemel bir nükleer saldırıya karşı Bosna Hersek’in güneyindeki Konjic şehrinde yaptırdığı “İstanbul” kod adlı gizli sığınak, ziyaretçileri adeta geçmişe götürüyor.

Soğuk Savaş yıllarında, çeyrek asırlık bir inşa sürecinin ardından 1979’da tamamlanan sığınak, Bosna’daki savaşın başladığı 1992 yılında ortaya çıkarıldı. 2011 yılında ziyarete açılana kadar gizemini koruyan bu yer altı sığınağı, içindeki eski askeri teknolojik araçlar, çevirmeli telefonlar, antika mobilyalarla insanları adeta zamanda yolculuğa çıkarıyor.

Tüneller ve çeşitli amaçlar için hazırlanmış özel odalarıyla bir labirenti andıran sığınak, 350 kişinin 6 ay boyunca dışarıyla hiç temas kurmadan hayatta kalabilecekleri şekilde hazırlanmış. Yapım maliyeti 4.7 milyar dolar olan bu sığınak, 24 tonluk atom bombasıyla düzenlenebilecek saldırılara dahi dayanıklı olarak inşa edilmiş.
Tamamlanmasının ardından Tito’nun hiçbir zaman göremediği sığınakta, Yugoslavya’nın bu efsanevi liderinin odası ve çalışma ofisi de hala ilk günkü özellikleriyle sergileniyor.

Sığınağın içindeki her şey 1979’dan kalma

“ARK D-0” ismi ile projelendirilen sığınağın ortaya çıkmasının ardından 2011 yılında kod adının “İstanbul” olduğu keşfedildi. Sığınağın kod adının “İstanbul” olarak konulmasının, Yugoslavya’nın söz konusu dönemde Türkiye ile yakınlaşmasından dolayı olduğu tahmin ediliyor.

2011 yılında düzenlenen çağdaş sanatlar bienali ile ziyaretçilere açılan sığınakta, aralarında Türkiye’den de altı sanatçının bulunduğu farklı ülkelerden çok sayıda sanatçının Soğuk Savaş, nükleer silah ve savaş konularıyla ilgili çalışmaları da sergileniyor.

Bienalin müdür yardımcısı Mirnes Baljic yaptığı açıklamada, sığınağın kod adının “İstanbul” olarak kullanılmasının sebebine açıklık getiren resmi bir belge olmadığını belirterek, kod ad olarak bu ismin seçilmesinin, o dönemde Yugoslavya ile Türkiye arasındaki iyi ilişkilerden kaynaklandığının tahmin edildiğini söyledi.

Baljic, sığınağın yapıldığı dönemde Yugoslavya genelinde imar anlamında bir gelişim yaşandığını anımsatarak, “Burada çalışanlar farklı bir şey inşa ettiklerini sanıyorlardı. Konjic’te binalar, fabrikalar gibi farklı şekillerde inşa edilen başka yapılar de vardı. Bu yüzden insanlar buranın gizli bir yer olduğuyla alakalı ilk zamanlarda şüphe etmedi.” ifadelerini kullandı.

Yugoslav ordusunun sığınağı hep “çok gizli” tuttuğunu anlatan Baljic, o dönemde söz konusu yerin inşaatında çalışanlara başkalarına bilgi vermeyeceklerine dair belge imzalatıldığını belirtti.

Baljic, sığınağın içindeki her şeyin 1979 yılından kalma olduğunu ve askeri bir tarihi de temsil ettiğini dile getirerek, 2011’den bugüne kadar yaklaşık sekiz bin kişinin sığınağı ve içindeki sergiyi ziyaret ettiğini aktardı.

Sığınakta bulunan tüm sanat çalışmalarının farklı mesajlar içerdiğine işaret eden Baljic, “Sadece bir kısım insan için yapılmış bu yeri şu an herkes ziyaret edebiliyor. Çok gizli şeyleri ve dünya genelindeki sanatçıların çalışmalarını görebiliyorlar. Burası önceden nükleer savaş fikriyle bağlantılıydı, şimdi ise modern sanatla.” diye konuştu.

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ