TBB Başkanı Feyzioğlu’ndan önemli reform paketi açıklaması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Yargı Reformu Stratejisi Belgesi’ni açıklamasının ardından Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu reform paketine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

TBB Başkanı Feyzioğlu’ndan önemli reform paketi açıklaması

Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen programda yargıda reform paketinin açıklanmasının ardından, reform paketini ayakta alkışlayan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu Yörünge Dergisi’nden Aynur Bayram’ın sorularını yanıtladı.   Mahkemelerin kolayca tutuklama kararı verdiği ve bu konuda belli bir standardın sağlanıp sağlanamayacağı konusunda Feyzioğlu, “Tutuklamada kaçma veya delilleri karartma sebeplerinin varlığının var sayıldığı bir suç kataloğu mevcut. Böyle bir kataloğa kanunda yer verilmesinin yanlış olduğunu düşünüyorum.   Çünkü hakimlerimiz özellikle soruşturma evresinde isnat konusu suç, katalogda yer verilen bir suç ise tutuklama kararı vermeye çok eğilimli oluyorlar. Sonra da ‘tahliye kararını dava açılınca mahkeme versin’ diyorlar. Bu, soruşturma evresinde tutuklu sayısını gereksiz yere artırıyor.   Sorun büyük ölçüde kanunlarımızdan kaynaklanmıyor. Ancak sorunun temel nedeni yanlış uygulamalarda. Bunu ise sadece maddi ceza kanunlarını veya usul kanunlarını değiştirerek çözmek mümkün olmuyor.” ifadelerine yer verdi.   “AVUKATLIK HİZMETİ VATANDAŞ İÇİN LÜKS BİR HİZMET DEĞİLDİR”   Adalet sisteminin işleyişine ilişkin temel perspektif bölümünde, adalete erişimin kolaylaştırılması kapsamında (28) danışma masalarının kurulması öngörülmektedir. Bu masalar adalete erişimi kolaylaştırır mı? Adalete erişimde temel sorun sizce nedir?   Danışma masaları faydalı olabilir. Ancak insanlarımızda hukuki bir iş ve işlem yapmadan önce avukata danışma kültürünü yerleştirebilirsek, asıl o zaman hukuk kurallarını içselleştirebiliriz. Uyuşmazlıkları çıkmadan önleyebiliriz. Örneğin, bir Amerikalı veya Avrupalı iş insanı, avukatına danışmadan adım atmaz. Bu toplumlarda insanlar avukatlarına sormadan kira sözleşmesi bile imzalamaz.   Bizde genellikle işler içinden çıkılamayacak derecede sarpa sardıktan sonra avukata gidiliyor. Bu çerçevede, avukatlık hizmeti karşılığında alınan ücrete eklenen KDV muhakkak surette düşürülmelidir. Avukatlık hizmeti vatandaş için lüks bir hizmet değildir. Sosyal hukuk devletinde, asli bir hizmettir.   HAKİM VE SAVCILARIN NİTELİKLİ HALE GELMESİ İÇİN YAPILMASI GEREKENLER   Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde, hâkim ve savcıların mesleki açıdan güçlendirileceği belirtiliyor. Hâkim ve savcıların yaklaşık yarısının gençlerden oluştuğu gerçeğinden hareketle, bu hâkim ve savcıların nitelikli hale gelmesi için neler yapılması gerekir?   Madde madde sıralayayım:   Hukuk fakültelerinin kontenjanı azaltılmalıdır.   Fakültelere giriş barajı yükseltilmelidir.   Eğitim-öğretim kalitesi yükseltilmelidir.   Hukuk fakültesi mezunlarına, hukuk alanındaki belirli mesleklere girişte baraj sınavı uygulaması getirilmelidir. Böylece hukuk fakültelerinin eğitim-öğretim kalitesi bir ölçme-değerlendirmeye tabi tutulmalıdır.   Barajı geçerek hakimlik ve savcılık için açılan sınavlara başvuranların ölçme ve değerlendirmesi objektif bir şekilde yapılmalı ve bunu denetleme imkânı getirilmelidir.   İki yıllık staj süresinin sonunda bir bitirme sınavı yapılmalıdır. Bu sınavı başarıyla geçenler doğrudan hâkim ve savcı olmamalıdır. Meslekte, sahada tecrübe edinmelerini sağlayacak olan hâkim ve savcı yardımcılıklarına atanmalıdır.  İki yıl boyunca yardımcılık statüsünde, deyim yerindeyse mutfakta pişen hukukçular hâkim ve savcılığa geçebilmek için yeniden sınava alınmalıdır. Yine şeffaf ve denetlenebilir şekilde yapılacak bu sınavda da başarılı olurlarsa hakimliğe ve savcılığa atamaları yapılmalıdır.   Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde bu hususlara ana başlıklar halinde yer verilmiştir. Hatta şöyle söylersem yanlış olmaz: Bu reform belgesini öncekilerden ayıran en önemli husus, hukuk eğitim ve öğretimi ile ölçme ve değerlendirmeyi merkeze koymuş olmasıdır. Bu yönüyle belge, orta ve uzun vadede gerçekçi ve kalıcı hedeflere yönelmiştir.   Strateji Belgesi’nde, mevzuatın hazırlanmasında, ilgililerin sürece dahil edileceği, yasaların daha nitelikli ve toplumun beklentilerine uygun olmasının sağlanacağı belirtiliyor. Türkiye’de sivil toplum örgütleri bu sürece katkı verebilir mi?   Elbette verir. Vermelidir. Adalet Bakanlığı çatısı altında yürüyen bu süreç, benim gördüğüm kadarıyla çoğulculuğa ve katılımcılığa azami düzeyde önem verilen bir tarzda gelişmektedir. Örneğin, Türkiye Barolar Birliği olarak biz en başından bu yana sürecin içindeyiz.   Daha önceden şöyle yapılırdı: Neredeyse son halini almış bir taslak metin kurumlara gönderilirdi. Üç beş gün süre verilirdi. Kurumların görüşleri istenirdi. Gönderilen görüşleri de pek kimse okumazdı. Yargı Reformu Strateji Belgesi böyle yazılmadı. Sürecin devamı da umuyorum ki en üst düzeyde katılımcılık sağlanarak gelişecek.

KAYNAK : Star.com.tr

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ