Sürgünden kalan son Osmanoğlu’nun belgeseli çekildi

1924 Osmanlı Hanedanı sürgününü yaşayıp hayatta olan tek kişi olan Bilun Alpan’ın hayatı belgesel oldu. “Bilûn-Sürgünün Son Tanığı” belgeselinin galası, Osmanlı hanedan mensuplarının katılımıyla Sepetçiler Kasrı’nda gerçekleşti. Belgesel 19 Mart’ta TRT Belgesel ekranlarında yayına girecek.

Sürgünden kalan son Osmanoğlu’nun belgeseli çekildi

1924 Osmanlı Hanedanı sürgününü yaşayıp hayatta olan tek kişi olan Bilun Alpan’ın hayatı belgesel oldu. “Bilûn-Sürgünün Son Tanığı” belgeselinin galası, Osmanlı hanedan mensuplarının katılımıyla Sepetçiler Kasrı’nda gerçekleşti. Belgesel 19 Mart’ta TRT Belgesel ekranlarında yayına girecek.

Gala Osmanlı hanedan mensuplarından Orhan Osmanoğlu ve eşi Esra Osmanoğlu, Harun Osmanoğlu, Yavuz Alpan ve kızı Cynthia, Osman Selahattin Osmanoğlu, Nurhan Osmanoğlu, Sultan Vahdetin’in torunu Hanzade Hanım’ın katılımıyla gerçekleşti. Belgeselin yönetmeni ve yapımcısı Kerime Şenyücel ile belgeselin müziklerinden sorumlu Derya Köroğlu da gösterimde yer aldı. Birun Alpan, ilerleyen yaşı sebebiyle galada yer almadı.

Henüz 6 yaşında bir çocukken hilafet ve saltanatın kaldırılmasıyla sürgün edilen Sultan 1. Abdülmecid’in torunu 99 yaşındaki Bilûn Alpan’ın hayatını anlatan belgesel, aynı zamanda 1930’lardan sonra Beyrut’a sürgün edilen Osmanlı hanedan mensuplarının yaşamını konu alıyor.

Cumhuriyet aleyhine konuşmaları için para teklifleri gelmiş

Belgeselin yönetmeni Kerime Şenyücel, “1924 serüveninde dünyanın dört bir yanına dağılan Osmanlı sürgünlerinin ne yaptığını merak ettik. Yaklaşık 100’den fazla aile mensubuna ulaştık. Ortadoğu ve Avrupa’ya gittik. Birun Hanım Sultan’ın Beyrut’taki çekimi başladı. 2005’de sürgüne tanık olan 5 haneden mensubu varken, bunların 4’ü de vefat etti. Çok zor, sinirli, kırgın ve gergin bir insan. Onu ikna etmek çok zor oldu. 2015 sonbaharında Beyrut’a gittik ve başladık. Birun Hanım önce soğuk davrandı ve hiç istemedi. Hala kırgın bir insan ama büyük bir vatan sevgisi var, inatla Türkçe konuşuyor. Çok zor dönemler geçirmişler. O dönemde Fransız, İngiliz, Amerikan basınından 1920’li, 1930’lu yıllarda Halife Abdülmecid’e rejim aleyhine, cumhuriyet aleyhine konuşmaları için para ile röportaj teklifleri gelmiş. Hiçbirini kabul etmemişler. Vatan sevgilerini her zaman koruyan bir aile” dedi.

“Geriye değil ileriye bakmalıyız”

Belgesel kadrosunda yer alan Birun Alpan’ın kardeşi Yavuz Alpan, “Herkes bu hikayeleri bilmiyordu. Bu belgeselle doğru şeyler anlatıldı. Herkes tarihi iyi bilmeli, bu belgeseller o bakımdan çok iyi. Bundan sonra geriye değil ileriye bakmalıyız. Bu memleketi yükseltmek ve ileri götürmek için uğraşmalıyız. Tarih unutulmaz ve değişmez” diye konuştu.

“Herkes bizden korkuyordu”

Sultan 2. Abdülhamit Han’ın torunlarından Harun Osmanoğlu ise, AK Parti iktidarından önce böyle işlerin yapılmasının mümkün olmadığına dikkat çekerek, şuanda büyük mutluluk duyduğunu dile getirdi. Harun Osmanoğlu, “Biz AK Parti’ye kadar böyle şeyleri göremedik. Çok mutluyum, eskiden böyle şeyler yoktu. Bir iki ay önce Sultan Abdülhamit’in doğum gününü yaptılar, inanmadım. Eskiye oranla fark büyük. Bu yaşa geldim bunları görüyorum, seviniyorum. Herkes bizden korktu. Ne yapacaklar, neden geldiler dediler. Ben televizyonlarda çıkmıyorum, konuşmam çok ağır gelir. Biz 77’de geldik, 85’de vatandaşlık verdiler. AK Parti’ye kadar bir Osmanlı’nın konuşması cinayetti, korkuyorlardı” diye konuştu.

Sultan II. Abdülhamid’in torunu Orhan Osmanoğlu.

“10 yılda büyük değişim oldu”

Belgeselin danışmanlığını üstlenen II. Abdülhamid’in torunu Orhan Osmanoğlu, belgeselin yapım sürecini ve Türkiye’deki Osmanlı algısının değişim sürecini şu sözlerle anlattı:
“Bu belgesel tarihi bir belgedir. Beyrut’a giderek çalışmalara başladık. Belgeselde Birun Sultan’ın Türkiye’den ayrıldığı ve Beyrut’ta yaşadığı yıllardan itibaren bize neden dargın, neden sevinçli, bunları belgeselde göreceğiz. Ailenin ortak bir görüşü ve mutluluk anı Türkiye dendiği zamandır. Yüzleri güler. Ama gidelim mi dediğimiz zaman ailede bir üzüntü oluyor. Özellikle yaşlılarda. Hala içleri buruk. Bu değişti artık, çünkü onlar 20-30 sene önceki hükümetleri biliyorlar ama şuanda başımızdaki hükümetin aileye bakışı çok iyi. İtibarımız fazlasıyla iade edildi. Aileyle yakın ilgilenildi. Bu bizim için çok gurur verici. Ben 1974’den beri Türkiye’de bulunuyorum. Biz çok badireler atlattık 1990’lara kadar. Bir hanedanın basına çıkması, konuşması, bir belgesele danışman olması olmazdı. Bugün artık Osmanlı’ya sahip çıkmaya başladık. Şu son 10 yılda büyük değişiklik oldu, insanlarımız tarihi ile kucaklaşmaya ve öğrenmeye başladı.”

“Osmanlı hanedanının hayatlarına ilişkin hep yarım yamalak çalışmalar yapılıyor”

Belgeselin müziklerini yapan Yeni Türkü grubunun solisti Derya Köroğlu ise, Osmanlı hanedan üyelerinin doğru şekilde anlatılması gerektiğine dikkat çekerek, “Çok çarpıcı bir konu. Her zamanki inceliği ve titizliği ile yaptı Kerime Hanım, bende elimden geleni yaptım. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde bir kopuklukta var, tabi kritik dönem ama kültürel olarak uzaklaşamazsınız. Kültür aradan yüzyıllar geçse de kendini yaşatıyor. Osmanlı’dan gelen kültürün her türlü güzel yanını almalıyız. Doğru bilgiler vermek lazım. Mesela kahramanlık hikayeleri söylemek değil. Osmanlı hanedanının hayatlarına ilişkin hep yarım yamalak çalışmalar yapılıyor. Bir uyarlama tabi olmalı ama bu gerçeğe ters olmamalı “diye konuştu.

“Bir defa Türkiye’den, bir defa da Filistin’den sürüldüm

1924 yılındaki sürgünden sonra 1952’de Osmanlı hanedanının kadın üyeleri, 1974te de erkek üyelerinin yurda dönmelerine izin verildi. Bilun Alpan belgeselde 1989’da yerleşmek amacıyla Türkiye’ye geldiğinde, Beyrut’taki evinin iç savaşta yağmalandığını söylüyor. Türkiye’de de hayal kırıklığına uğrayınca bundan sonra asla evinden ayrılmak istemeyen Alphan, “Daha önce bir defa Türkiye’den, bir defa da Filistin’den sürüldüm. Artık evimi terk etmek, yeni bir sürgün yaşamak için çok yaşlıyım” diyor.
İstanbul’da Yıldız Sarayı ve Sirkeci Garı’nda başlanan çekimlerin ardından Beyrut’a geçen ekip, Bilun Alphan ve ailesinin hayatlarını görüntüledi. Beyrut’taki çekimlerde Osmanlı hanedanının geçmişten bugüne olan hayatını belgelerle gözler önüne serildi. İstanbul’da Bilûn Hanım’ın 1924 sürgününden önce Yıldız Sarayı’nda geçen çocukluğu ile ilgili dramatik sahneler çekildi.

Bilun Alphan kimdir?Bilun Hanım Sultan, 1. Abdülmecid’in torunu, Şehzade İbrahim Tevfik Efendi’nin kızı olan Fatma Zehra Sultan’ın kızıdır. 1918 İstanbul doğumlu olan ve Beyrut’ta yaşayan Bilun Alphan, 1940’ta Kudüs’te Hasan Jarallah ile evlenip, 1948’de ayrıldı. Nahide isimli bir kızı var.
Emine Erdoğan: 2. Abdülhamid dönemi ayna hükmündedir

Emine Erdoğan, Yıldız Sarayı Çit Kasrı’nda Yıldız Sarayı Vakfınca düzenlenen, Yıldız Sarayı Müzesi Eser Kataloğu tanıtım programında yaptığı konuşmada, tarihin bu seçkin mekanında Sultan 2. Abdülhamid Han’ın ince ruhunun sindiği sarayda, bugün geçmişe bir kapı aralandığını dile getirdi. Erdoğan, Sultan 2. Abdülhamid Han’ın yakın tarihin anahtarı hükmünde bir padişah olduğunu, imparatorluğun zor bir döneminde siyasi, mali, askeri ve idari reformlarıyla geniş bir coğrafyaya hayat verdiğini aktardı. “Tarih çalışmaları yeni nesiller için pusula niteliğindedir”Erdoğan, Türkiye’de son yıllarda tarihe merakın gittikçe arttığını vurgulayarak, tarihi dizi ve filmlerin, televizyon programlarının, kitapların geçmişi bugüne taşıdığını, bunların yeni nesiller için pusula niteliğinde olduğunu belirtti.Abdülhamid Han’ın hayatını anlayabilmenin bugün her zamankinden daha da önemli olduğuna işaret eden Erdoğan, “Onun dönemi, ülkemizin karşı karşıya kaldığı sorunları anlamak bakımından bir ayna hükmündedir. Gönül ister ki gençlerimiz bu tarihi müzeleri daha çok ziyaret etsin ve bugünü anlamak için geçmişi bilmek bilincine erişsin” diye konuştu. Erdoğan, bu vesileyle müzelerin eğitim alanında aktif şekilde kullanılması girişimleri dolayısıyla Kültür ve Turizm Bakanlığına takdirlerini sunarak, “Tarihin kalbi olan müzeler, gençler tarafından ne kadar çok ziyaret edilirse, gençler tarihin bilgeliğinden istifade ederek hayatı daha iyi anlar” değerlendirmesinde bulundu. Video: Sultan Abdülhamid Han günümüz için bir aynadır Yerli ve milli kültür vurgusuProgramda konuşan Yıldız Sarayı Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Zeynep Karahan Uslu da yerli ve milli kültür vurgusunu şiar edinen siyasal ve toplumsal aklın, nesillere sahip çıktığını, ülkenin uluslararası kültür ve sanat platformlarında da en nadide örnekleriyle gösterildiğini ifade etti. Uslu, Yıldız Sarayı Müzesi Kataloğu ile cumhuriyet tarihinde ilk kez müzede yer alan eserlerin, sergi salonlarını ziyaret edenlerle sınırlanmasının ötesine geçildiğini vurguladı.’Oscar törenine gidemediğim için üzülmedim’ 15 Temmuz Devlet Tiyatrolarında Şehit İlhan Varank Kütüphanesi Sultanbeyli’de kuruluyor

Mimarlar Abdülhamid anısına yarışacak

Yıldız Sarayı Vakfı sanat ve kültür alanındaki yeni hedeflerini açıkladı. Vakfın yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Zeynep Kaharan Uslu, bu yıl içerisinde bir mimarlık yarışması düzenleyeceklerini kaydetti. Yarışmanın II. Abdülhamid’in adına ve anısına düzenleneceğini belirten Uslu, “Kendi köklerimizden beslenerek eserler üreten mimarların sayısının artmasını planlıyoruz. Bu yarışma şehrin mimarisini de etkileyebilir. Kibrit kutularına mahkum değiliz. Sadece geçmişe takılı kalarak geçmişin replikalarını yaparak da bu iş olmaz. Doğru olan medeniyet köklerimizden beslenerek bugüne dair, tamamen Türkiyeli mimari anlayışlarını oluşturmak ve yaşatmak” dedi. OSMANLI REFERANS ALINACAKMimarlık yarışmasında Türk ve Osmanlı mimarisinin kodlarını kullanan modern tasarım modelleri değerlendirilecek. Yarışmaya üniveristelerin mimarlık bölümlerinde okuyan yüksek lisans ve doktora düzeyindeki gençler katılabilecek. Vakfın bu yılki faaliyetleri mimarlık yarışmasıyla da sınırlı değil. Uslu, bu yıl ilk kez Anadolu’ya da açılacaklarını, Osmanlı’nın ve II. Abdülhamid’in başından geçen badireleri anlatan sergiler, paneller, film gösterimleri ve seminerler düzenleyeceklerini söyledi. Proje, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın ön değerlenmesinden geçmiş durumda.Payitahtın sınırlarını aşıyoruz“Artık dünyaya da açılma zamanımız geldi. Halihazırda UNESCO gibi uluslararası kültür ağlarının bir üyesiyiz. Anadolu’da olduğu gibi yurt dışında da Türk ve Osmanlı kültür mirasının anlatılacağı paneller ve sempozyumlar düzenleyeceğiz. Payitahtın sınırlarını aşacağız” diyen Uslu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Mayıs ayında düzenleyeceği Gençlik Festivali’nde bir sergi açacaklarını şimdiden müjdeledi.

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ