Öğretmenlik alımına sıralama şartı getirildi

Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, öğretmenlik alımlarında başarı sıralaması şartı getirildiğini duyurdu. Artık 240 bin sıralamasından aşağı olanların öğretmenlik programlarına girmesi mümkün olmayacak. Bu yıldan itibaren LYS’ye girmeyen adaylar, öğretmenlik programlarını tercih edemeyecek. Ayrıca LYS’de bu sene ilk defa açık uçlu soru sorulacak.

Öğretmenlik alımına sıralama şartı getirildi

Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’na konuk olan Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, , gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Üniversite giriş sınavları ve sınavlarda açık uçlu soru sorulmasına ilişkin yapılan çalışmaları anlatan Saraç, yükseköğretime girişle ilgili dünyada ne uygulandıysa Türkiye’de de onun uygulandığını söyledi. Sınavlarda geçmiş dönemde yapılan uygulamaları hatırlatan Saraç, yükseköğretim giriş sistemiyle ilgili, adaletin tesis edildiğine dair herhangi bir endişe olmadığını vurguladı.

‘Açık uçu sorulara geçiş yavaş olacak’

Saraç, geçen yıl “Açık uçlu sorular sorulabilir” dediklerini hatırlatarak, “Soru sorulabilir” dendiğinde zihinlere, “Bu konuda bir çalışma yürüyor” düşüncesinin gelmesi gerektiğini ifade etti. Saraç, 2017’de üniversiteye girişteki ikinci aşama olan LYS’de öğrencilerin açık uçlu sorularla tanışmasını sağlayacak az sayıda soru sorulacağını ifade edebileceğini belirterek, şöyle konuştu:

“Söylediğim gibi öğrencilerin açık uçlu sorularla tanışmasını sağlayacak şekilde. Yani öğrencilerimizi hiçbir şekilde tedirginliğe sevk etmeyecek, belki belli bir tarihi veya rakamsal olarak belli bir sonucu, matematiksel işlemi orada kodlayacak şekilde, yoksa bir problemin çözüm aşamalarının kağıtta görülmesi değil. Yani sosyal bilimlerde, tarihte diyelim belli bir tarihin sorgulanmasında kodlanacak veya matematikte bir sorunun cevabının ortaya konulmasında kodlanacak şekilde, az sayıda soru sorulabilir. Bizim istediğimiz şey şu. Üniversitelerimizin giriş sistemi bütün Türkiye’yi ilgilendiriyor, anne babaları itibarıyla. Onları tedirginliğe sevk etmememiz lazım. Birden çok keskin virajlar alınmaması lazım. Açık uçlu soruya yavaş yavaş, tedrici olarak geçilecek. Bu bağlamda öğrencilerimizin bu hususla tanışmasını istiyoruz.”

Saraç, bunun, öğrencileri endişeye veya çalışma stillerini değiştirmeye sevk edecek bir değişiklik olmayacağını vurguladı.

“Danışma kurulları oluşsun istiyoruz”

Meslek liselerinden yükseköğretim programlarına sınavsız geçişin kaldırılması ve meslek lisesi öğrencilerine ek puan getirilmesine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Saraç, sınavsız geçişle ilgili uzun yıllardır eleştiriler yapıldığını hatırlattı.

Daha sonra kanuni bir düzenlemeyle sınavsız geçişin kaldırıldığını aktaran Saraç, yönlendirmenin tamamen ortadan kalkmaması için de ortaöğretim başarı puanına eklenecek 0,06 düzeyinde bir ek puan belirlendiğini söyledi.

Saraç, şöyle devam etti:

“Sınavsız geçişin kaldırılmasını meslek yüksekokullarıyla ilgili iyileştirme çabalarının bir parçası, ilk adımı olarak görüyoruz. Bundan sonra bize başkaca vazifeler de düşüyor. O da şu; meslek yüksekokulu programları için danışma heyeti oluşsun istiyoruz. Oranın sanayisi, endüstrisi, özel sektörünün de fikrini beyan edeceği danışma kurulları oluşsun istiyoruz. Bir başka şeyi daha gerçekleştireceğiz. Yükseköğretim Kurulu bünyesinde yine meslek liselerinin eğitimi, öğretimi, bütün şekillenmesinden sorumlu Milli Eğitim Bakanlığının da yer alacağı ama özel sektörün de yer alacağı bir kurul oluşsun istiyoruz. Bu, koordinasyon kurulu olsun istiyoruz.”

Türkiye’de şu an nitelikli ara eleman sıkıntısı yaşandığını vurgulayan Saraç, mühendis fazlasının olduğunu ancak sanayinin, endüstrinin istediği yetkinliğe sahip tekniker bulunamadığını aktardı.

Bu yüzden meslek yüksekokullarının üzerinde durulması gerektiğini dile getiren Saraç, şunları kaydetti:

“Sadece YÖK değil, alakadarlar, diğer paydaşlarla bu hususun halledilmesi lazım. Çünkü ülkenin kalkınması, yükseköğretim kurumlarının iyiliğiyle, kalitesiyle, niteliğiyle doğrudan orantılı ama bu da sadece üniversitelerin 4 yıllık lisans programlarıyla sınırlı değil. Burada dikkatimizi iki yıllık meslek yüksekokullarına da çevirmemiz lazım. Bu bağlamda sınavsız geçişin kaldırılmasını çok önemsiyoruz. Yüksek öğretimde 7 milyon 300 bine dayandı öğrenci sayısı. Bunun yüzde 35’e yakını meslek yüksekokulları öğrencileri ve 900’ün üzerinde de meslek yüksekokulu var.”

‘MEB haksız eleştirilere konu oluyor’

Gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Saraç, her ülkenin eğitim sistemin kendine has olduğunu belirterek, Türkiye’deki eğitim sisteminin Finlandiya ile kıyaslandığını söyledi. Saraç, “Finlandiya ile Türkiye’deki eğitim öğretim mukayese edilerek, Milli Eğitim Bakanlığı bence biraz haksız olarak eleştirilere konu oluyor” değerlendirmesinde bulundu.

Programlar üzerinde, nüfus başta olmak üzere farklı etkenlerin söz konusu olabildiğini ifade eden Saraç, şunları kaydetti:

“Milli Eğitim Bakanlığının uğraştığı, ilgilendiği, alakadar olduğu ve sorumluluğunu üstlendiği öğrencilerin sayısı kadar bile Finlandiya’nın nüfusu yok. Bir ilimizin ilçesi kadar nüfusu var. Dolayısıyla, öğretmenlikle ilgili çok farklı uygulamalar var. Biz burada Türkiye için en iyi modelin yine Türkiye’nin kendi ihtiyaçları ve yapısından neşet edilerek hazırlanabileceğini düşünüyoruz. Bu da öyle bir şey.

Başka bir hususu da ifade edeyim. Tabii ki bu girdi esaslı bir düzenleme ama biz sürece de odaklandık. Sürece odaklandığımız için de eğitim fakültelerinde bölüm ve ana bilim dallarında yeniden bir yapılanmaya da gidiyoruz. Yani, başarı sıralamasıyla yetinmiyoruz.”

“Kontenjan planlamasını da bu sene göreceğiz”

Eğitim fakültelerinde yeniden yapılandırma ve reform niteliğindeki çalışmalar hakkında bilgi veren Saraç, “Günün gereklerine göre eğitim fakültelerinin programlarının yeniden yapılandırılması çalışmasının başlatıldığını” bildirdi. YÖK olarak “yapacağız” kelimesini kullandıklarında bunun “yapmaya başlandığı” anlamı taşıdığını vurgulayan Saraç, şöyle devam etti:

“Burada da yeniden yapılandırma çalışmasını başlattık. Bu, özel eğitim öğretmenliği ile ilgili bir çalışmayı tamamladık. Orada ana bilim dalındaki yapılanmasını birleştirdik. Çok tatminkar düzeye geldi. Diğer taraftan da öğretmen yeterliliklerine göre eğitim fakültesindeki programların müfredatlarını yeniliyoruz, güncelliyoruz. Yani, Milli Eğitimin öngördüğü yetkinliklere göre, eğitim fakültelerindeki öğrenci, mezun profilini de oluşturmaya çalışıyoruz.”

Saraç, 96 eğitim fakültesinde 48 bin kontenjan bulunduğunu, bunun ihmale gelmeyecek büyüklükte bir husus olduğunu dile getirerek, “Aldığımız karar, yıllardan beri söylenilen ‘eğitim fakültelerinde öğretmen fazlası olan alanlarda kısıtlamaya gidilmesi icap ediyor’ çağrısına da aslında dolaylı olarak bir cevap teşkil edecek. Bu başarı sıralaması şartı, kendi içinde bir kontenjan planlamasını da bu sene göreceğiz. Kendiliğinden oluşturacak, yani biz kontenjan düşürmeden bu başarı sıralaması şartı, kontenjanlarda bir azalmayı kendiliğinden getirecek.” dedi.

İlahiyat ve İslami ilimler fakültelerine yeni düzenleme

İlahiyat fakülteleri ile ilgili önemli bir karar aldıklarını da bildiren Saraç, “Bu da yüz binleri ilgilendiren bir konu. Bunu da açıklamak isterim. İlahiyat fakülteleri de öğretmenliğe kaynaklık eden, çok önemli bir fakülte. Çok da fazla biliyorsunuz, oranın mezunu istihdam ediliyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Saraç, şunları kaydetti:

“Yıllardan beri ilahiyat fakülteleri ile alakalı ‘Niye ikinci aşamadan girilmiyor? Bu, niteliği yükseltici bir husustur halbuki’ diyerek bize başvurular, raporlar sunuluyordu. Yükseköğretim Kurulu olarak ilahiyat fakültelerine, İslami bilimler fakültelerine artık bu yıldan itibaren ikinci aşamadan öğrenci alınacağını burada açıklamak isterim.

Buradaki puan türüyle ilgili olarak da yine bir önceki öğretmenliklerde olduğu gibi YGS’daki puan türü testlerinin içeriğine uygun, ona paralel bir şekilde LYS’deki puan türünü belirledik. Dolayısıyla, orada bir endişeye gerek. Bu sene İlahiyat fakültelerindeki öğrenci girişindeki niteliğin artacağını ifade edebiliriz. Yıllardan beri ilahiyat fakültelerinin, ilahiyat camiasının arzuladığı bu husus da gerçekleşmiş olacak.”

Sınavsız yerleşme şu anda yok

YÖK Başkanı Saraç, “2018 yılından itibaren üniversiteye giriş sisteminde değişikliğe gidilerek, liselerde başarı puanlarına göre üniversiteye yerleştirme yapılacağına” yönelik iddiaları da değerlendirdi.

Yükseköğretime giriş usul ve esasların tespit edilmesinin, YÖK’e has bir sorumluluk olduğunu vurgulayan Saraç, “İkinci husus ise şu olacak. YÖK’ün gündeminde, yükseköğretim sistemini şu an için değiştirmeye, sınavsız üniversite koridoru açmaya veyahut TEOG, lisede alınan notlarla üniversiteye yerleşmeye yönelik, herhangi bir çalışma yürütülmemektedir. Kesinlikle böyle bir husus ve iddia doğru değildir.” diye konuştu.

Saraç, bu konuda tekzip yayımlandığını da anımsatarak, “Ama insanı üzen husus şu, her sene, sınavlar yaklaştıkça aileleri ve çocukları huzursuz eden bu tür haberler çıkarılıyor, mesnetsiz. Bizim, kamuoyundan ricamız, bu giriş sistemiyle alakalı, Yükseköğretim Kurulunca açıklanmayan hiçbir karara, söyleme ve ifadeye itibar edilmemesidir.” değerlendirmesinde bulundu.

Sınavsız geçişin, açıköğretim ile ilgili bazı programlar için bulunduğuna işaret eden Saraç, onun dışında böyle bir durumun bu yıl söz konusu olmadığını belirtti.

Saraç, “Yüz binlerce insanın sınava girdiği ve üniversiteye girmek istediği bir ortamda, ‘sınavsız geçiş’i dillendirmeniz ne kadar rasyonel? Kaldı ki biliyorsunuz, geçenlerde meslek yüksekokullarına bile sınavsız geçiş kaldırıldı. O bağlamda, felsefi bakış açışı ile bu örtüşmüyor. Bu yönde herhangi bir çalışma yok. Ailelerimiz müsterih olsun.” bilgisini aktardı.

LYS’ye girmeden öğretmen olmak yok

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, “Bazı yükseköğretim programları, birinci aşama ile öğrenci alıyorlardı. Biz önce birinci aşama ile öğrenci alan öğretmenlik programlarını artık ikinci aşamaya nakletme kararı aldık. Bu çok radikal bir karar. YGS puanları ile öğrenci alan bu programları LYS puanlarına naklederken YGS’deki test içeriklerini dikkate alacağız. Bütün bu LYS’den öğrenci kabul edecek programlar için de başarı sıralaması şartı getirdik. Bu başarı sıralaması şartı da 240 bin. 240 binden aşağısının artık bu programlara girmesi söz konusu olmayacak.” dedi.

Saraç, “FETÖ’nün darbe girişiminin ardından çıkarılan kanun hükmünde kararname (KHK) kapsamında, üniversitelerden FETÖ ve diğer terör örgütleri ile irtibatlı akademisyenlerin ihraç edildiğinin” anımsatılması ve “Bu kapsamda son verilerin” sorulması üzerine, 15 Temmuz’da kabus gibi bir gece yaşandığını, milletin azmi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üstün iradesiyle aydınlık bir sabaha kavuşulduğunu belirtti.

FETÖ yükseköğretimden temizleniyor

FETÖ’nün, devletin tüm kurumlarına nasıl sirayet ettiyse yükseköğretim kurumlarına da aynı şekilde sirayet ettiğini aktaran Saraç, bu yapıdan yükseköğretim kurumlarını temizlemeye çalıştıklarını ve önemli bir mesafe katettiklerini söyledi. YÖK’te kurulan OHAL Komisyonu vasıtasıyla soruşturmalar ile üniversitelerde haklarında işlem yürütülen hem akademik hem idari personelin itirazlarına dair süreçlerle ilgilendiklerini dile getiren Saraç, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Aynı zamanda bir koordinasyon vazifesi de görüyoruz. Son duruma gelince ihraç edilen toplam personel bugün itibarıyla 3 bin 850 akademik, 947 idari personel. Toplamda 4 bin 797 kişi üniversitelerden ihraç edildi. Bunların bir kısmının itirazı söz konusu oldu ve 16 kişi kadar yeniden ihraç edilenlerden geri dönüşü sağlandı.

Açığa alınan toplam personel ise 3 bin 25 akademik ve idari personel, FETÖ bağlamında açığa alındı. Bunların bin 79’u göreve iade edildi, bin 946’sı yani 2 bin küsuru halen açıkta bulunuyor. Bunlarla ilgili incelemeler, değerlendirmeler de sürüyor. Şundan kamuoyunun emin olmasını isteriz, üniversitelerimiz bu hususa çok ciddi bir şekilde eğiliyor, eğilmeye de devam edecek. “

Bir daha yaşanmaması için çalışılıyor

Saraç, üniversitelerde bir daha böyle bir yapının yerleşmemesi için liyakat ve ehliyete azami derecede riayet edilmesi gerektiğini vurguladı.

“YÖK’ün geçen sene üniversitede hukuk, tıp, mimarlık fakülteleri gibi alanlara girişte başarı sırası sınırlaması getirildiğinin” anımsatılması, “Bu sene de bazı fakültelere girişte aynı sınırlamanın getirilip getirilmeyeceğinin” sorulması üzerine Saraç, daha önce bir hukuk fakültesinde, bin 200’üncü sıradaki kişi ile 367 bininci sıradaki kişinin aynı sınıfta bulunduğunu, aynı hocadan, aynı müfredatla ders aldığını aktardı.

Süreç kadar girdinin de önemli olduğuna işaret eden Saraç, sınıfların, eğitim öğretimin sıhhatli bir şekilde sürdürülmesi için tıp ve hukuk için böyle bir karar aldıklarını, bu fakülteleri daha sonra da mühendislik ve mimarlık fakültelerinin takip ettiğini bildirdi. Bu kararların pek çok sivil toplum kuruluşu, akademisyen ve siyasetçiden destek aldığını vurgulayan Saraç, kararların, yükseköğretimin ayrışma değil bir mutabakat noktası olabileceği umudunu da yeşerttiğini söyledi.

Eğitim fakültesinde başarı sıralaması

Eğitim fakülteleriyle ilgili de böyle bir karar alınacağının düşünüldüğünü geçen yıl açıkladığını anlatan Saraç, şunları kaydetti:

“Eğitim fakülteleriyle ilgili iki önemli karar aldık aslında. Bir başarı sıralaması ama bir başka karar daha aldık. O da şu, eğitim fakültelerine baktığımızda öğretmen yetiştiren bu programlar bir birinci aşamadaki bir de ikinci aşamadaki sınavla öğrenci alıyor. Beden eğitimi, spor öğretmenliği, kimya öğretmenliği, okul öncesi öğretmenliği gibi bütün Avrupa’da öğretimin en iyi olduğu üniversitelerde el üstünde tutulan bir program, özel eğitim öğretmenliği gibi programlar birinci aşamayla öğrenci alıyorlar. Biz önce birinci aşama ile öğrenci alan öğretmenlik programlarını artık ikinci aşamaya nakletme kararı aldık. Bu çok önemli, radikal bir karar. YGS puanları ile öğrenci alan bu programları LYS puanlarına naklederken YGS’deki test içeriklerini dikkate alacağız. Matematik ağırlıklıysa ikinci aşmada matematik ağırlıklıya çevirdik.

Bütün bu LYS’den, ikinci aşamadan öğrenci kabul edecek programlar için de bir başarı sıralaması şartı getirdik. Bu başarı sıralaması şartı da 240 bin. 240 binden aşağısının artık bu programlara girmesi söz konusu olmayacak. “

Sadece LYS şartı yetmez

Saraç, üniversite birinci aşamada 150 puanı geçen 1 milyon 800 bin öğrenci bulunduğuna ancak okul öncesi öğretmenliğine YGS’den 1 milyon 400 bininci sıradan adayın kabul edildiğine dikkati çekti.

“LYS’ye nakletmeniz kafi gelmiyor mu” diye sorulabileceğini dile getiren Saraç, Türkçe öğretmenliğinin 506 bininci, sınıf öğretmenliğinin 607 bininci, rehberlik ve psikolojik danışmanlığın ise 627 bininci sıradan öğrenci aldığını, bunun için 240 bin gibi bir sayıyı belirlediklerini bildirdi.

Saraç, marka değerini yükseltmek isteyen vakıf üniversitelerine de “Bunun üstünde bir sıralama belirleyebileceklerini” söylediklerini aktardı.

Yekta Saraç, bu rakamın 150 bine yükselmesini istediklerini ancak kararların tahripkar olmasını arzu etmediklerini belirtti. Başarı sıralamasına ilişkin kararların daha önce yargıya taşındığını, Danıştayın da, YÖK’ün kaliteye verdiği önemi tescilleyerek lehlerine karar verdiğini anlatan Saraç, bu değişikliklerinin, meslek üreten programlara ilişkin başarıyı da aradıklarını gösterdiğini ifade etti.

Saraç, “Tabii gönül ister ki meslek üreten sınavlar için, meslek icrasına yönelik eğitim öğretimden sonra da yasamanın yasa çıkararak, bir sınav koyması. Mühendislik, hukuk için mesela ama bu aşamada bununla yetiniyoruz” dedi.

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ