Mehmet Ceyhan’dan 9 yaşındaki Melek’in kahreden ölümüyle ilgili dikkat çeken sözler

Erzurum’da 9 yaşındaki Melek Kartal, koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. Haber7 yazarı Mehmet Acet, virüsün belli yaş aralıklarını tehdit ettiği tezini çürüten bu gelişmeyi Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’a sordu. Ceyhan, Hacettepe’de şu ana kadar 6 çocuğun hayatını kaybettiğini belirterek, virüse daha çok maruz kalanların daha fazla risk altında olduğunu belirtti.

Mehmet Ceyhan’dan 9 yaşındaki Melek’in kahreden ölümüyle ilgili dikkat çeken sözler

Geçtiğimiz günlerde Erzurum’da 9 yaşında bir kız çocuğu koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. Temmuz ayında ABD’de de yine 9 yaşında bir çocuk, koronavirüsten ölmüştü. Virüsün belli yaş aralıklarını tehdit ettiği düşüncesi, bu iki ölümle birlikte sarsıldı. 

 

 

Kanal7 Ankara Temsilcisi ve Haber7 yazarı Mehmet Acet, bugünkü köşe yazısında 9 yaşındaki Melek Kartal’ın ölümü ve 90 yaşında insanların virüsü atlatmasına değindi. Acet, merak edilenleri Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’a sordu. Acet’in, “90 yaşında bir insan koronayı yenerken 9 yaşındaki bir çocuk neden ölüyor?” başlıklı yazısı şöyle:

Dünyanın baş belası haline gelen Kovid-19 salgını ile ilgili iyimser ve kötümser haberler son dönemde at başı gidiyor.

 

 

Dünya genelinde pandemi nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 1 milyon sınırına dayandı.

Yaz dönemindeki iyimser bekleyişin aksine virüs etkisini yitirecek tarzda bir mutasyona uğramadı.

Şimdi sonbahar kapımızı çalmış durumda ve salgının griple birleşip daha ağır seyredeceği yönünde korkular var.

Türkiye’deki durumda ortada.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bir yandan en baştaki günlere göre 4,5 kat yükün arttığını söyleyip mevcut tablonun vehametini ortaya koyan sözler sarf ediyor, öbür yandan da aylar içerisinde bu beladan kurtulabileceğimize dair umuttan söz ediyor.

Son günlerde kimle konuşsak, ‘çemberin daraldığını’ dile getiriyor.

Son iki ayda virüs hızlıca yayıldı ve artık herkesin konu komşusundan, çalıştığı iş yerinden, çevresinden ya da bildiği kişilerden daha fazla insanın korona hastası olduğunu öğrendiği bir dönemden geçiyoruz.

Yani evet ilk döneme göre vakalar çok daha fazla artmış durumda.

PROF. CEYHAN: VİRÜS MİKTARI YÜKSEKSE BAĞIŞIKLIĞI GÜÇLÜ OLANLAR BİLE HASTALIĞI AĞIR GEÇİREBİLİR

Benim için korona salgınıyla ilgili sorulara ‘güvenilir’ cevaplar veren isimlerin başında Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Mehmet Ceyhan geliyor.

Bu yazıya başlamadan önce Prof. Ceyhan’ı arayıp birkaç tane soru sordum.

Bunlardan biri, virüs miktarının hastalığın ağır geçmesiyle olan ilişkisi üzerineydi.

Şöyle diyeyim:

Bir bakıyorsunuz, bir yandan 90 yaşında insanlar koronayı yenip taburcu oluyor ama öbür yandan 9 yaşındaki çocuklardan hayatını kaybedenler oluyor.

Kronik hastalık, bağışıklık sistemi ya da yaş faktörü dışında başka bir faktör daha olmalı diye düşünmez misiniz?

Mehmet Ceyhan, bu soruya cevap verirken ‘virüs miktarının’ etkisine atıf yapıp şunları söylüyor:

“Virüs miktarı çok önemli. Kişinin bağışıklık sistemi güçsüzse o zaman az miktarda bir virüs de hastalık yapabilir. Ama kişinin bağışıklık sistemi çok güçlü bile olsa, bazen o kadar yoğun miktarda virüs alır ki başa çıkamaz virüsle. O yüzden bağışıklığı güçlü insan da hayatını kaybedebilir. Nitekim biz 6 çocuk kaybettik Hacettepe’de. Bunların 3’ünde altta yatan hastalık vardı ama 3’ünde hiçbir şey yoktu.”

Virüs miktarının, ya da virüs yoğunluğunun hastalar üzerindeki etkisi üzerinde düşünürken akla otomatikman sağlık çalışanları geliyor.

Prof. Ceyhan da bu noktaya şöyle dikkat çekiyor:

“Sağlık personelinin daha ağır geçirmesinin daha çok hayatını kaybetmesinin nedeni de bu. Sağlık personeli, direkt en çok virüs yaydığı dönemde kişiyle çok yakın temas ediyor dolayısıyla daha çok virüse maruz kalıyor.”

Kovid-19 virüsü gözle görülebilen bir meret değil.

Bir milimetrenin bir milyonda bir büyüklüğünde ve ancak elektron mikroskopla görülebiliyor.

Dolayısıyla virüsü seçme imkanımız olmadığı gibi, az ya da çok miktarda virüse muhatap olma konusunda da bir seçeneğimiz yok.

Ancak bu bilgi her durumda büyük önem taşıyor.

Herkes, hangi durumlarda daha fazla virüse maruz kalabileceğini kendi kendine hesap edebilir.

Bu bilginin önemli olmasının bir başka gerekçesi de, kimsenin yaşına güvenmemesi gerektiğini ortaya koyuyor olması.

9 yaşında hiçbir kronik rahatsızlığı olmayan, bağışıklık sitemi güçlü çocuklar gözümüzün önünde hayatını kaybedebiliyorsa, her yaştan insanın tehdit altında olduğunu aklımızdan çıkarmamız gerekir.

“DENENEN AŞININ ETKİLİ OLUP OLMADIĞININ ANLAŞILMASI 4,5 AY SÜREBİLİR

Şu an için herkes umutla aşıların çıkmasını, sonuç vermesini ve yaygınlaşmasını bekliyor.

Önceki gün Hacettepe Üniversitesi’nden ilk korona aşısının yapıldığı yönünde haberler ve o haberleri süsleyen fotoğraflar ortaya çıkınca, herkes içinden ‘hadi inşallah’ dedi.

Görüntüler güzeldi ancak “Aşı gelecek ve bütün dertler bitecek” demek için arzu edilenden daha fazla beklememiz gerekecek gibi görünüyor.

Görüşmemizde Prof. Mehmet Ceyhan, süreci uzun uzun anlattı ama o kadar detaya girmeden o en çok merak edilen soruya verdiği cevabı aktarayım.

Soru şu:

Koronadan koruyacak bir aşı ne zaman ulaşılabilir hale gelecek?

Daha önceki görüşmemizde yılbaşına kadar aşının yetişmesinin mümkün görünmediği görüşünü dile getiren Ceyhan’a, bu son gelişmeler üzerine “Fikriniz değişti mi” diye sordum.

“Hayır değişmedi” dedi, denemeleri başlayan aşının sonuçlarının etkili olup olmadığının anlaşılması için 4,5 ay geçmesi gerektiğini söyledi.

KAYNAK : Haber7

KAYNAK : Haber7

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ