‘Kurdukları düzen SOS veriyor’

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik… Hasan Öztürk köşesinde sadece Halkbank ve THY’nin değil Türkiye hedefte olduğunu analiz etti. Özlem Albayrak, Yusuf Kaplan, Hayrettin Karaman ve Kemal Öztürk de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

‘Kurdukları düzen SOS veriyor’

Hasan Öztürk, Özlem Albayrak, Yusuf Kaplan, Hayrettin Karaman ve Kemal Öztürk’ün yazılarının en dikkati çeken bölümleri:
İşin başka bir boyutu daha var…

Kurdukları düzen çatırdıyor. Kurdukları düzen SOS veriyor. Kurdukları düzen elbet bir gün yıkılıp gidecek. Çünkü adil değil, çünkü insani değil.

Kurdukları düzende sadece kendilerine yaşam hakkı tanıyorlar. Diğerlerinin yaşam hakkı yok, ya da teslim alınmış halleriyle sadece nefes alıp verebilirler; o kadar..!

Ötekinin asla gelişmesine, güçlenmesine izin vermemek üzerine bir düzen tutturmuşlar. Buna da “Uluslararası düzen”, “Uluslararası toplum” gibi afilli kılıflar uydurmuşlar.

1979 İran Devrimi’nden sonra o ülkeye sözüm ona ambargo ve müeyyideler koydular. İran ile ticari ilişki geliştirmek isteyen bütün ülkeleri ve firmaları cendereye aldılar. Müsaade ettikleri kadar ilişki geliştirilmesine, ticaret yapılmasına fırsat verdiler.

Hasan Öztürk’ün yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

Ama bakalım Avrupa’nın ortak paydası mıdır?

Geçtiğimiz günlerde, Avrupa Birliği liderlerinin Papa’yla birlikte verdiği poz, -hele de Türkiye’de- çok konuşuldu. Bu pozun, medeniyetler savaşını, hatta Haçlı Seferleri’nin modern versiyonunu başlatacak bir işaret fişeği olup olmadığı yönünde hatırı sayılır yoğunlukta da, komplo teorisi üretildi.

Doğrusu, Avrupa ve ABD’de yıllardır varolan ama son aylarda giderek ivmelenen yabancı düşmanlığına zemin yaratan karar ve uygulamalar, komplo teorilerine gülüp geçmeyi güçleştiriyor. Zira, bu karar ve uygulamalar, Avrupa ya da ABD’de yaşayan çoğunlukla Müslüman yabancı nüfusu az ya da çok etkiliyor.

Nitekim, ABD’de demokrat yönetimler döneminde kamusal alanda örtük ırkçılık olarak tezahür eden yabancı düşmanlığı, Trump döneminde vize kısıtlamaları, duvar örme girişimleri, Ortadoğu merkezli havayollarını sıkıntıya sokan kararlarla, neredeyse ekonomik görünümlere de bürünen bir devlet politikasına dönüştürüldü. Keza, Avrupa’da örneklerini giderek daha sık ve dozajı artan bir şekilde duymaya başladığımız İslamofobik uygulamalar, burka ve peçe yasağından sonra AB Adalet Divanı’nın işverenlere başörtülüleri işten çıkarma “hakkı” veren kararıyla resmileşti/tescillendi/legalize edildi.

Özlem Albayrak’ın yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

Hicret, bir ‘bahar’ mevsimi şarkısıdır

Önce, üç aylar’ın ruhunu özetleyen kışkırtıcı bir aforizma:

Yürek-ülkesi diye bir yer var. Yürek-ülkesininçocuklarına bu dünya çok dar. Dolaşma boşuna diyar diyar…Baksana, iyi bak ama! Sana Şah damarından daha yakın O Yâr.

Rahmet, bereket ve mağfiret mevsimi üç aylara girdik Allah’a (cc) hamd olsun.

Bahar mevsimiyle başlıyor üç aylar bu yıl: Çiçeklerin açtığı, yüzlerin güldüğü, Rahmân’ın Rahmet kanatlarını yeryüzüne bütün cömertliğiyle gerdiği bir toparlanış ve diriliş mevsimi bu.

Burada daha önce yazdığım bir üç aylar yazımı gözden geçirerek, genişleterek sizlerle paylaşıyorum yeniden.

Yusuf Kaplan’ın yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

‘ülü’l-emre de…’ denilmesi

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ