Kültür ve Turizm Bakanı Kurtulmuş soruları yanıtladı

Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesi genel bütçenin içerisinde sadece binde 5’tir. Bu bakanlığın bütçesinin de mutlaka yıllar içerisinde iyileştirilmesi gerek.

Kültür ve Turizm Bakanı Kurtulmuş soruları yanıtladı

25 Ekim 2017 Çarşamba 15:27

– “Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesi genel bütçenin içerisinde sadece binde 5’tir. Bu bakanlığın bütçesinin de mutlaka yıllar içerisinde iyileştirilmesi gerekiyor. Böyle bir hazinenin üstünde oturuyoruz. Bu hazinenin ortaya çıkarılması, bilinenlerin değerinin artırılması için güçlü bütçesi olan bir bakanlığa ihtiyaç var”
– “(Türkiye’den yurt dışına yasa dışı yollarla çıkarılan eserler) Şu an 13 farklı ülkede 56 dosyamız var. Bu dosyalar sonuçlanma aşamasına yakın. Çok sıkı takip ediyoruz”
– “Eyüp Sultan henüz fikir aşamasında. Eyüp Sultan’ın böyle ayrı, hatta trafikten arındırılarak önemli bir turistik merkez haline getirilmesi önemli bir değer katacaktır”

Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, “Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesi genel bütçenin içerisinde sadece binde 5’tir. Bu bakanlığın bütçesinin de mutlaka yıllar içerisinde iyileştirilmesi gerekiyor. Böyle bir hazinenin üstünde oturuyoruz. Bu hazinenin ortaya çıkarılması, bilinenlerin değerinin artırılması için güçlü bütçesi olan bir bakanlığa ihtiyaç var.” dedi.
Kurtulmuş, 3. Turizm Şurası Tanıtım Toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin turist sayısındaki artışa rağmen turizm gelirinde artışın görülmemesine ilişkin sorusu üzerine Kurtulmuş, bunun, 2016 yılında yaşanılan çöküntü dolayısıyla sektörün panik havasında fiyatlarını çok aşağı çekmesinden kaynaklandığını belirterek, hedeflerinin (turist) kişi başına 1000 dolar seviyesini birkaç yıl içerisinde yakalamak olduğunu kaydetti.

Bunun Türkiye için hayal olmadığını, gerçekleşebileceğini ifade eden Kurtulmuş, “Bunun için ürün çeşitlendirmesinden bahsettik. En çok turistlerin para harcadığı iki alanın sağlık ve kongre turizmi olduğunu biliyoruz. Turist sayısı arttıkça, bu ilgi arttıkça fiyatlarda önümüzdeki yıldan itibaren sektörün kendi ayarlamasını yapacağını görüyoruz.” diye konuştu.

Kurtulmuş, Türkiye’ye gelen Alman turistlere ilişkin soru üzerine, siyasetin dilinin başka turizmin ve kültürün dilinin başka bir şey olduğunu anlatarak, “Biz buradan çok hissetmedik ama Almanya’da olan arkadaşlarımız, oradaki tur operatörleri, orada turizmle ilgili olan arkadaşlar çok daha güçlü bir şekilde hissettiler ki o propagandanın sonucunda Türkiye’ye neredeyse kimsenin gelmemesi lazımdı ama öyle olmadı. 2,5 milyonu aşkın Alman’ın gelmesi turizmin kendi diliyle konuşmayı başarırsak bir takım oluşan korkuları, çekinceleri bertaraf edebileceğimizi gösteriyor.” şeklinde konuştu.

Müze ziyaretlerinin artırılması gerekliliğine ilişkin öneri üzerine Kurtulmuş, müzelerin daha iyi şekile dönüştürülmesi, Müze Kart uygulamasıyla daha fazla turistin müzelere gelmesinin sağlanması, Milli Eğitim Bakanlığı anlaşmalarıyla müzelere çocukların getirilmesi önemli bir çalışma alanlarının olacağını söyledi.

Kurtulmuş, müzelerle ilgili her geçen gün daha iyiye gidildiğini, ancak bunun da yeterli olmadığını anlatarak, çoğu müzenin konuyla ilgisi olanların dışında kimse tarafından bilinmediğini dile getirdi.

İstanbul’daki Arap turist yoğunluğuna yönelik soruya Kurtulmuş, şöyle yanıt verdi:

“İstanbul ile ilgili söylediğiniz Arap turist konusu… Evet. Bazı sakıncalar oluşturuyor ama bizim sonuç itibarıyla turist seçme gibi bir şeyimiz olmamalı. Araplar da Avrupalılar da Uzak Doğulular da buraya gelmeli. Bunların hepsinin ilgisini çekebilecek şeyler oluşturmamız lazım. Burada özellikle korumamız gereken İstanbul’un kültürü. Buna katılıyorum. Bu sadece Arap turistlerin, dar gelirlilerin artması vesaire dolayısıyla değil, maalesef birçok bakımdan İstanbul’un kültürünün korunması, zenginleştirilmesi şart. Bununla ilgili olarak önümüzdeki süreçte bir İstanbul çalıştayı gerçekleştireceğiz.”

– “Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçesi genel bütçenin içerisinde sadece binde 5’tir”

Kurtulmuş, Türkiye’nin bir açık hava müzesi olduğunu aktararak, “Burdur Kibyra’da yıllardır ben bildim bileli 30 senedir tırnaklarla kaza kaza bir şey ortaya çıkarılmaya çalışılıyor. Bizim bir model üzerinde çalışıp… Şu anda bilinen, çalışma bekleyen 18 antik kentimiz var. Bunların çok kısa süre içerisinde ortaya çıkarılması, kazılarla ilgili sponsorluk mekanizmasının devreye sokulması önemli. Ballıca Mağarası gibi dünya çapında bir mağaramız var. Biz bunu bir türlü tanıtamıyoruz. Yerel güçleri devreye sokmamız lazım. Bizim de ön açıcı çalışmalar yapmamız gerekiyor. Gittiğim her yerde günün yarısını bu tür yerlerin tanıtılması için geçiriyorum. Çünkü bakan gidince biraz daha ilgi oluyor.” diye konuştu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçedeki payına da değinen Kurtulmuş, “Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçesi genel bütçenin içerisinde sadece binde 5’tir. Bunu da bir kenara yazalım. Bu bakanlığın bütçesinin de mutlaka yıllar içerisinde iyileştirilmesi gerekiyor. Böyle bir hazinenin üstünde oturuyoruz. Bu hazinenin ortaya çıkarılması, bilinenlerin değerinin artırılması için güçlü bütçesi olan bir bakanlığa ihtiyaç var.” değerlendirmesinde bulundu.

– “FETÖ’yle mücadelemizi sürdüreceğiz”

Belediye başkanlarının çok fazla yurt dışına çıktığını kaydeden Kurtulmuş, “Yılın önemli bir kısmını yurt dışında geçiren belediye başkanları ve meclis üyeleri var. İçişleri Bakanlığı tedbiren bunu koydu. Önceden haberleşilir, gidilecek olan fuarın ya da etkinliğin önemi bir şekilde anlatılırsa bildiğim kadarıyla istisnai olarak izinler veriliyor. Eğer bizim de yapacağımız katkı olursa bakanlık olarak devreye gireriz.” diye konuştu.

Kurtulmuş, iptal edilen organizasyonlarla ilgili bir soruya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

“15 Temmuz’un hemen ertesinde, daha öncesinde yapılan kongrelerin iptal edilmesiyle ilgili FETÖ’cü çetenin uluslararası ayakları kongrelerin iptal edilmesi için devreye girdi. Bu mücadele gerektiren bir alan. Kongreyi düzenleyen hangi kurulsa o kurul da mücadeleyi yapacak. Hatta öyle güzel kongreler oldu ki, iptal edilmeye çalışılan kongrelerin Türkiye’de yapıldığına şahit olduk.

Bazı spor organizasyonları iptal ettiler, bastırarak tekrar Türkiye’de yapılmasını temin ettik. Türkiye’nin uluslararası algısının aşağıya çekilmesi için uğraşları bir müddet daha devam edecek. Özellikle kongre turizmi gibi nitelikli faaliyetlerin Türkiye’de yapılmaması için bu çete ellerindeki bütün uluslararası imkanları kullanarak Türkiye aleyhindeki faaliyetlerine devam edecek. Biz de mücadelemizi sürdüreceğiz. Buradan geri adım atmayacağız.”

– “Suriye’deki eserlerin Batı ülkelerinde sergilendiğini göreceğiz”

Numan Kurtulmuş, Türkiye’den yurt dışına yasa dışı yollarla çıkarılan eserlerle ilgili olarak, “Çok yakın, hafiye gibi takip ederek bu eserlerin her birisinin üzerine gidiyoruz. Bunların geri getirilmesi uzun süreçler alıyor. Önce eserlerin buraya ait olduğunun ispat edilmesi gerekiyor. Mahkemeler, mahkeme süreçlerinde bilir kişi raporları, ilgili ülkenin iş birliğine yatkın olması…” diye konuştu.

Gelecek hafta İngiltere’deki bir müzayedede Şeyh Hamdullah Efendi’nin oğlunun el yazması şaheser Kur’an-ı Kerim’inin müzayedeye çıkacağı bilgisinin geldiğini anımsatan Kurtulmuş, şunları ifade etti:

“Bunun üzerine bakanlıktaki ilgili arkadaşlarımız, TBMM’deki ilgili komisyondaki arkadaşlarımızla çalışarak bu meselenin üzerine gidiyoruz. İnşallah buna müdahil olacağız. Ayrıca şu an 13 farklı ülkede 56 dosyamız var. Bu dosyalar sonuçlanma aşamasına yakın. Çok sıkı takip ediyoruz.

Bazen de çok keyifli şeyler oluyor. Bir İngiliz eşiyle beraber Türkiye’ye geldi. 60’lı yıllarda Anadolu’da bir kasabada satın aldığı Yortan kabını geçen sene Londra’da bir müzayedeye götürmüş. Müzayedeci ‘sen bunu nereden aldın, bu çok değerli’ demiş. Müzayede evindeki İngiliz vatandaşın eşi de Türk hanımefendi. Biz bunları bakanlık olarak davet ettik. İngiliz hanımefendi artık ‘bu haksızlık, ben bunu Türkiye’ye iade etmek istiyorum’ demiş. Tarihi eser kaçakçılığı Batı ülkelerinde bazı grupların çok büyük bir iktisadi gelir kapısı. Türkiye’den de çok sayıda eser kaçırıldı.”

Suriye savaşıyla birlikte yaşanan tarihi eser kaçakçılığına değinen Kurtulmuş, “Birkaç sene sonra Suriye’nin tarihi yerlerindeki, Şam’ın, Bağdat’ın, Halep’in müzelerindeki eserlerin kim bilir hangi Batı ülkelerinde sergilendiğini göreceğiz. Türkiye ne kendi eserlerinin ne de özellikle bu kadar karışık Orta Doğu coğrafyasındaki tarihi eserlerin bizim üzerimizden Batı’ya, Avrupa’ya kaçırılmasına seyirci kalıyor.” yorumunu yaptı.

– “Ortak paketleri çoğaltabilirsek iş birliklerini artırma imkanımız olacak”

Kurtulmuş, önümüzdeki günlerde Ekonomi Bakanlığı’nın öncülüğünde Helal Akreditasyon Kurumu adı altında bir kurumun kuruluşunun TBMM’ye geleceğini ifade etti.

Bu kurumun kuruluş çalışmalarının aşağı yukarı bittiğini aktaran Kurtulmuş, “Yasa hazırlandı, meclise gidecek. İnanç turizmi kapsamında başka din mensuplarının da Türkiye’ye geldiklerinde konakladıkları otellerde kendi inançlarına uygun bir şekilde yeme, içme, oturma, örfü, adeti gibi şeyleri sağlayacakları imkan üzerinde de çalışmak durumundayız.” şeklinde konuştu.

Çin ile karşılıklı olarak vizelerin kolaylaştırılması gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ayrıca biz Çin’den şunu talep ediyoruz; THY’nin hem frekansının artırılması, yeni destinasyonların THY tarafından oluşturulması müzakerelerini sürdürüyoruz. Nihayetinde 2 milyon turist gelecekse bunun altyapısının hazırlanması lazım. Turizm bakımından Çin ile aramızdaki ilişkilerin geliştirilmesi yönündeki en önemli engellerden biri Çince eleman bilen insan sayısının azlığıdır. Türkiye’de hemen hemen 135 kişi Çince biliyor. Burada YÖK’le iş birliği halinde hızlı Çince öğretecek mekanizmaları kurmamız lazım.”

Kurtulmuş, Gürcistan, Yunanistan ve İran ile ortak paketler oluşturulabileceğine dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:

“Doğu Akdeniz’i içine alacak, başlangıçta Yunanistan ve Türkiye’deki destinasyonları kapsayacak özellikle Amerikalı turistlerin ilgisini çekecek bir ortak paket üretebiliriz. Bu Yunanlıların da bizim de işimize gelecektir. Türkiye-İran arasındaki bazı şehirlerin ortak paketin içine alınması söz konusu olabilir. Dünyanın en kalabalık Müslüman ülkesi Endonezya. Çok sayıda umreye ve hacca giden Endonezyalı var. Hac biraz zor olur ama umreye gelen Endonezyalı turistleri 2 gün İstanbul-Konya’da misafir edelim. 2 gün de Kudüs’e gitsinler. Bu ortak ürünleri, ortak paketleri çoğaltabilirsek iş birliklerini artırma imkanımız olacak.”

– Eyüp Sultan’ın trafikten arındırılarak turistik merkez haline getirilmesi

Bazı türbelerin ziyarete açık olmamasına ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, “Eyüp Sultan ile ilgili… Eyüp Sultan henüz fikir aşamasında. Eyüp Sultan’ın böyle ayrı, hatta trafikten arındırılarak önemli bir turistik merkez haline getirilmesi önemli bir değer katacaktır. Ama bu sadece bakanlık olarak bizim yapacağımız bir mesele değil. Eyüp Sultan Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere direkt ilgili bakanlıkların işin içerisine dahil edilmesi gereken bir durumdur.” yanıtını verdi.

Kurtulmuş, türbeler ve çeşmelerin büyük çoğunluğunun Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olduğunu ifade ederek, bunların içerisinde bilinenlerin onarılmaya gayret edildiğini söyledi.

Bunlardan su akıtılıp akıtılamayacağına ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, “Evet akıtılabilir. Çeşmeler bizim eski medeniyetimizin hayatın içine dokunan önemli bir kısmıdır. Her çeşmenin başında muhteşem sanat eserleri vardır. Çoğunda da ‘Biz her şeyi sudan yarattık’ ayeti yazılıdır. Bunun üzerinde çalışalım.” dedi.

Turizm teşviklerine yönelik soru üzerine Kurtulmuş, ilave teşvikler konusunda iki şeye dikkat ettiklerini belirterek, şunları kaydetti:

“Birincisi daha zayıf sezonları diriltmek, bir de Türkiye’nin şimdiye kadar açılmadığı pazarları diriltmek. Bununla ilgili çalışıyoruz. Bakanlık olarak aşağı yukarı son şekline getirdik. Bitirebilirsek hemen kasım ayında, Maliye Bakanlığı ile tabii uzlaşmamız lazım. Maliye Bakanı ile anlaştıktan sonra inşallah meclise getireceğiz. Bakanlar Kurulu kararı olarak getireceğiz. Bizim yaptığımız hesaplamalara göre tahminen böyle davrandığımız takdirde daha az parayla çok daha kuvvetli teşvik vermemiz mümkün olacak.

Bütün bu konuştuklarımızı da getirip teşvik konusuna kilitlemememiz lazım. Teşvik, adı üstünde teşvik edici bir şeydir. Ama hiçbir teşvik özel sektörün niyetini oluşturmaz. Bizim yapmak istediğimiz insanların ilgisini, gayretini artırmak, bürokratik engelleri kaldırmak, devletin kurumlarını özel sektörün, yatırımcının gücünü artıracak şekilde ortaya koyabilmektir. Teşvik kolaylaştırıcı bir unsurdur. Bazen biz yanlış anlıyoruz. İşin aslını teşvik olarak görüyoruz. Hayır öyle değil. Teşvik önemlidir ama her şey değildir.”

 

KAYNAK : yeniakit

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ