Körfez yüzünü Batı’dan Türkiye’ye çeviriyor

Türkiye ve Körfez ülkeleri arasındaki ilişkilerde yaşanan olumlu değişimler, ilişkinin stratejik ortaklığa dönüşmesini sağladı. Güvenliğini Batı’ya emanet eden Körfez ülkeleri yavaş yavaş yüzünü Türkiye, Pakistan ve dünyanın en büyük silah ithalatçısı Çin’e çeviriyor.

Körfez yüzünü Batı’dan Türkiye’ye çeviriyor

Körfez ülkeleri günümüzde silah harcamalarına oldukça yüksek miktarda paralar ayırıyor. Suudi Arabistan ve Katar başta olmak üzere Körfez ülkelerinin hepsinin güvenliği öncelikle Amerika olmak üzere Batı’ya emanetti. Ancak bu ülkeler kendi güvenliklerini sağlamak için yeni yollar aramaya başladı. Körfez, Batı’ya karşı en makul tercihlerini Türkiye, Pakistan ve Çin ile işbirliği yapmaktan yana kullandı.

Suudi Arabistan Yemen sınırının güvenliği için yeni birlikler konuşlandıracağını açıkladı. Emekli Pakistanlı bir askeri üst düzey komutan Türkiye-Riyad merkezli ittifakın komutasını üstlenmeye hazır olduklarını belirtti. Bir diğer destekçinin dünyanın en büyük silah ithalatçısı Çin’in de daha uygun maliyetli bir tedarikçi olarak değerlendirilebileceğini söyledi.

Pakistan’ın Körfez ile askeri ilişkisi, terörle mücadele için kurulan Suudi liderliğindeki 41 uluslu bir askeri ittifaka dahil olmanın ötesinde bir öneme sahip. Pakistan, Körfez’deki bölgesel rakipler Suudi Arabistan ve İran’la olan karmaşık ilişkileri dengelemek ve hükümetinin farklı kolları tarafından farklı yaklaşımlarla mücadele etmek için Körfez’de önemli bir askeri oyuncu olarak ortaya çıkıyor.

Katar ayrıca, Pakistan kuvvetlerinin 2022 Dünya Kupası sırasında güvenliğin sağlanması görevinin verilmesini tartışıyor.

Suudi Arabistan ve Türkiye’nin bölgedeki etkisi

Suriye, Irak ve Yemen’de yaşanan çatışmalar ve “Arap Baharı” olarak adlandırılan devrimlerin, bölgenin jeopolitik haritasında meydana getirdiği köklü değişimlerin ardından, bölgesel dengelerin yeniden formüle edildiği Ortadoğu’da, Türkiye ile Suudi Arabistan önemli etkin iki güç olma özelliği taşıyor.

Bölgede tehlikeli yansımaları olan Suriye krizi konusunda birbirine mutabık tutumlar sergileyen Türkiye ile Suudi Arabistan, Beşşar Esed rejimine karşı muhalefeti desteklemek adına Suriye Halkının Dostları Grubu’nun kurulmasında da etkin rol oynayan ülkeler arasında yer aldı.

Türkiye’nin, Suriye’de izlediği tutum, “İç savaşa son verme hedefiyle siyasi bir geçiş sürecinin başlatılması, kuşatma altındaki bölgelere insani yardım sevkıyatı ve ateşkesi öngören Cenevre-1 anlaşmasını referans alarak Suriye halkının taleplerinin gerçekleştirilmesini garantilemek suretiyle ülkenin toprak bütünlüğü, güvenliği ve istikrarının korunması” merkezli oldu. Keza Körfez ülkelerinin çoğu da Suriye krizinde benzer bir tavır sergiledi.

Birleşik Krallık Karma Komuta ve Personel Koleji Savunma Akademisi öğretim üyesi Andreas Krieg, The National’e verdiği demeçte, “Suudi Arabistan, Batılı şirketler ve üreticilerle çok pahalı sözleşmeler yapmaktan vazgeçiyor. Körfez ülkeleri daha ucuz maliyetle güvenliği sağlayabilmek için Türkiye’ye Çin’e ve Pakistan’a doğru yöneliyor. ” ifadelerini kullandı.

Katar’daki Türkiye üssü ittifakın temeli

Katar, Türkiye ve Pakistan’la birlikte, Türkiye’nin T-129 saldırısı ve keşif helikopteri de dahil olmak üzere yeni savunma sistemlerinin ortak üretilmesini tartışıyor. Katar, Pakistan’ın Çin ile geliştirdiği beşinci nesil JF-17 savaş uçağına da ilgi gösterdi. Geçen yıl JF-17’nin Pakistan pilotları, Katar’daki bir fuarda becerilerini sergiledi. Ayrıca, Pakistan Ordnance Fabrikası yakın zamanda Dubai’de bir pazarlama ve satış ofisi açtı.

Benzer şekilde, Türkiye’nin geçen yıl Katar’da yeni inşa edilen üssü büyük önem taşıyor. Üssün kapasitesi 3 bine yakın askerin birarada olmasına imkan tanıyor. Üsle birlikte iki ülke arasındaki askeri ilişkilerin geliştirilmesi savunma sanayi ve ortak askeri tatbikat yapmayı da içeriyor. Ayrıca üssün varlığı, askeri lojistik alanında işbirliği, askeri kurumlarda danışman personel görevlendirilmesi, personel mübadelesi ile askeri ekipman değişimi yapılma imkanı da tanıyor.

Türk üssü, Türkiye-Katar-Suudi Arabistan arasındaki Sünni ittifakının güvenlik alanındaki yansıması olarak da değerlendiriliyor.

Güvenlik alanındaki işbirliğinin önemi

Türkiye ile Katar arasındaki askeri ve güvenlik alanındaki ilişkilerinin geliştirilmesi, Körfez ülkelerinin tamamının güvenliği ile askeri ve güvenlik işbirliği ufkunun genişletilmesine hizmet eden kapsayıcı bir çerçevede bütünleşiyor.

Bu ilişkilerin geliştirilmesiyle, Suudi Arabistan ve Türk birliklerinin, Türkiye’de defalarca gerçekleştirdiği ortak askeri tatbikatlarla önemli ölçüde büyüme kaydeden askeri alanlara, tüm Körfez ülkelerinin dahil edilmesi hedefleniyor.

Bu bağlamda, Türk birliklerinin, Suudi Arabistan’ın Ra’du’ş Şimal (Kuzeyin Gök Gürültüsü) ismiyle düzenlediği askeri tatbikata katılması, Suudi Arabistan ve Katar sermayesinin Türkiye’de askeri sanayi alanında yatırıma dönüşmesi ve Suudi Arabistan’da kablosuz iletişim cihazları üreten bir Türk fabrikasının kurulması, Körfez ülkeleri ile Türkiye arasında gelecekte yapılabilecek benzer projelerin başlangıcı olarak ifade edilebilir.

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ