Kokunuz ruh halinizi anlatıyor

Koku Kültürü Derneği Başkanı Bihter Türkan Ergül, güzel kokunun, ruhun gıdası olduğunu, dimağa, kalbe ve diğer iç organlara yarar sağladığını, kalbi ferahlattığını, nefsi sevindirdiğini belirterek “İnsanın ten kokusundan, nasıl bir ruh hali içinde olduğu anlaşılabilir” dedi. Güzel kokunun güzel bir ruhla ilgisi olduğunu söyleyen Ergül, Türk tıp tarihinde İbn-i Sina ve Biruni gibi tıp alimlerinin, bitki kokularının şifasından yararlandığını anlattı.

Kokunuz ruh halinizi anlatıyor

Hollywood starları, dünya liderleri, sanat ve siyaset camiasının en çok bilinen yüzleri için kişiye özel tasarladığı parfümleri ile tanınan Koku Kültürü Derneği Başkanı Bihter Türkan Ergül, kokunun, tüm canlıların bir nevi haberleşme sistemi olduğunu ve bunun hayvanlarda çok net gözlemlendiğini söyledi.

Kokuların, insanların yaşam kalitesini yükselttiğini, zihnin kapılarını açtığını ve sessizce içeri girdiğini ifade eden Ergül, “Çiçeklerin titreşimlerini doğru ve farkındalıklı kullanmak, dengeli bir yaşam modeline yani doğaya, özümüze döndürecektir bizleri. Ruh, zihin ve beden bütünlüğü ile çalışmanın yolunu, kokular ile destekleyebiliriz. Güzel koku aldığımız mekanda saatlerce oturabilir ve keyif alabiliriz. Ama bir yanık ya da çürümüş et kokusunun olduğu bir mekandan olabildiğince uzaklaşmak isteriz. Koku nefes alma ile doğru orantılı olduğu için kapanmayan tek algımızdır. Burnunuzu kapatıp soğan ile elmayı ısırdığımızda ya da dilimize değdirdiğimizde, tadının aynı olduğunu sanırız. Ama burnunuzu bir anda açarsanız aromasından dolayı ayırt edersiniz.” diye konuştu.

Bitki kokuları enerji içeriyor

iğini aktaran Ergül, şöyle devam etti:

“Bitkiler güneş ışınlarından ve yağmurdan aldıkları yaşam enerjisi ile büyürler. Bu nedenle bitkilerin özünden elde edilen esans ve kokular, yaşam enerjisi içerirler, olumlu titreşimler yaratırlar. Enerji, konsantrasyon, çalışmak için zindelik, dinginlik, uyku, hayal kurmak için doğru ambiyansı yaratarak ruh halimizi etkilerler. Küçük moleküler yapıları sayesinde, hücresel ve en ince düzeydeki dokuların dahi içine nüfuz ederek tedavi edebilme özelliğine sahiptirler. Doğal kokular beynimizin sağ lobuyla alınır. Duygusal zekanın bulunduğu bölümdür.”

Koku almayan kişilere kötü haber

Menopoza giren kadınların koku alma fonksiyonlarında ciddi düşüşler olduğunu söyleyen Doç. Dr. Aytuğ Altundağ, “Yapılan bilimsel çalışamalar koku alma duyusunu kaybeden insanların ortalama yaşam süresinde diğer insanlara göre 5 yıl daha kısalma saptanmıştır” dedi. İstanbul Cerrahi Hastanesi Kulak Burun Boğaz, Baş Boyun Cerrahisi Kliniği’nden Aytuğ Altundağ, özellikle yaşlanma ile birlikte gençlik dönemlerinde erkeklerden daha iyi koku alan kadınların koku alma fonksiyonlarında azalma olduğunu ve menopoz sonrası dönemdeki hormon tedavileri ile bu fonksiyonlarda da düzelme saptandığını belirtti.Doç. Dr. Altundağ, koku alma bozukluğunun nedenlerini şöyle sıraladı:”Koku alma bozukluğunun en sık üç nedeni sırasıyla; üst solunum yolu viral enfeksiyonları sonrasında gerçekleşen koku duyusu kaybı, burun eti büyümesi, burun eğriliği, sinüzit ve tümör gibi burun içi hastalıklar ve kafa travmalarıdır. Bu üç durum koku alma bozukluğunun yüzde 70’ini oluşturur. Bunun dışında diğer nedenler genetik hastalıklar, nörolojik hastalıklar, toksik-kimyasal maddelere maruz kalmak, guatr ve diabet gibi hormonal hastalıklar, bazı psikolojik hastalıklar sayılabilir”.Burun kanamasını hafife almayın Koku testi yapılıyorDoç. Dr. Altundağ, koku alma bozukluğunun en iyi koku alma testiyle değerlendirildiğini belirterek, “Bunun için yapılması gereken testin bir koku laboratuvarında yapılmasıdır. Bu testte Türk toplumuna uygun kokular hastaya koklatılır ve koku laboratuvarında ölçüm yaılır. Bunlar hastanın cevabına göre şekillenen koku testleridir. Birde hastanın cevabında bağımsız olarak koklama aktivasyonuyla yaptığı anda oluşan elektirksel sinyalleriyle yapılan testler vardır” dedi.”Koku alma bozukluğu nelere yol açtığını baktığımızda koku duyusu ile neleri kazandığımıza bakalım. Örneğin grip olduğunuz zaman burnunuz tıkalı olduğunda yediğiniz çorba yada içecekte bu tatları algılayamazsınız. Lezzet algınızda azalma iştahınızda azalmaya ve sonrasında kilo kaybına yol açabilir. Bununla beraber depresyonbulguları ortaya çıkabilir. Yani yaşam kalitenizde azalmaya bağlı depresyon bulguları artar. Bunun dışında besin zehirlenmesine daha sık maruz kalırsınız. Çünkü bozulmuş yiyecekleri fark edemezsiniz. Ev kazalarına daha çok maruz kalınır. Tencere tava yakmak, temizlik malzemelerine bağlı olarak zehirlenmek gibi. Kişisel hijyeninizi ayarlayamazsınız. Yapılan bilimsel çalışamalar koku alma duyusunu kaybeden insanların ortalama yaşam süresi diğer insanlara göre 5 yıl daha kısalmaktadır”.Uzun süren koku alma bozukluğunu ciddiye alınDoç. Dr. Altundağ, koku alma bozukluğunun tedavisiyle ilgili “Koku alma bozukluğu tedavisinde her geçen gün yeni tedaviler ortaya çıkmaktadır. Bizler de Türkiye’den bu tedavi yöntemlerine yakın zamanda bir katkıda bulunduk ve daha önce kullanılan tedavi yöntemlerini geliştirerek diğer ülkelerde de kullanılmasını sağladık. Koku duyusunun kaybında en önemli yaklaşım nedene yönelik tedavidir. Hastalık burunla mı alakalı, burun eti büyümesi mi var, kemik ve kıkırdak problemi mi, sinüzit mi yoksa burun dışı bir neden mi var, bu ortaya konulmalıdır. Özellikle alerjik zeminde oluşan rahatsızlıklar uzun süre tedavi edilmezse ameliyat yapılsa bile ve içerideki hava yolu açılsa bile koku alma bozukluğu geri gelmeyebilir. Alerjik hastalar bu yüzden doktor takibini sıklıkla yaptırılmalı. Grip olan bir hastanın da “nasılsa geçer” diye koku alma bozukluğunun 1 haftadan fazla sürmesi durumunda beklememesi ve doktora gitmesi gerekir. Çünkü koku eğitimi ve koku antremanları dediğimiz belli kokuların hastaya hastalık sürecinde verilip koku alıştırmaları yapması hastalığın iyileşme sürecini kısaltmaktadır” dedi.Yaşlanmayla başlayan koku alma bozukluğuna dikkatDoç. Dr. Altundağ, kadınlar ile erkekler arasında koku alma farkını, şöyle yorumladı:”Özellikle kadınlarda yapılan çok sayıda araştırma var. Menopozla-koku alma bozukluğu arasında ciddi ilişkiler bulunmuştur. Hastalar menopoz dönemine girdiklerinde koku alma fonksiyonlarında çok büyük azalma var. Menopoz öncesi kadınlar erkeklerden çok daha iyi koku alır. Menopoz sonrası ise koku keskinliğinde erkeklere yaklaşırlar. Bu hastaların hormon tedavisiyle hormon dengeleri düzeldiğinde koku alma fonksiyonlarında düzelmeler görülmüştür”.Doç. Dr. Altundağ yaşlılıkla ilgili süreçler için önemli bir uyarıda bulundu “Özellikle 60-65 yaşlarında koku eşiklerinde ciddi değişimler olur. Yaşlanmayla ilgili koku alma bozukluğunun mutlaka doktorlar tarafından araştırılması gerekmektedir. Bu durum alzheimer, parkinson, depresyon gibi bir durumun ön bulgusu olabilir. Bu nedenle kişilerin görme ve işitme muayenesi gibi mutlaka koku muayenesi de yaptırması özellikle ileri yaş döneminde gereklidir.”Burun kanamalarında doğru bilinen yanlışlar

Ruhun şifası

Türk tıp tarihinde İbn-i Sina ve Biruni gibi tıp alimlerinin, birçok bitki, bitki aroması ve kokusunun tedavi edici yöntemlerinden faydalandığına dikkati çeken Ergül, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Güzel koku ruhun gıdasıdır. Koku dimağa, kalbe ve diğer iç organlara yarar sağlar, kalbi ferahlatır, nefsi sevindirir, ruhu genişletir. Güzel koku, ruh için en uygun şeydir. Güzel koku ile güzel ruh arasında yakın bir ilişki vardır. Güzel ruhlar, güzel kokuyu sever. Kötü ruhlar, kötü kokuyu sever. Her ruh kendisine uygun düşeni sever. İnsanın kokusundan, nasıl bir ruh hali içinde olduğu anlaşılabilir.İnsanın kendi ten kokusu, kimliğini oluşturur. Sağlıklı ya da hastalıklı bir DNA olup olmadığımızı, karşı tarafın kriterlerine uyup uymadığımızı yine kokumuz verir, bunu da hormonlarımız belirler.”

Ergül, insanların kendilerini korumak amacıyla korkunun kokusunu alabilecek şekilde geliştiğini, korkuyu ayırt edebildiğini hatta kokuyu duyarak insanların kendinden bile korkabildiğini kaydetti.

Burun kanamasını hafife almayın

Burun kanalarının sık karşılaşılan ve genellikle “gençlerde ve çocuklarda sık tekrarlayan ve az miktarda olan kanamalar” ve “ileri yaştaki hastalarda görülen kanamalar” adı altında iki şekilde görülen bir sağlık problemi olduğunu ifade eden Dr. Yusuf Şentürk, “Gençlerde ve çocuklarda sık tekrarlayan ve az miktarda olan kanamalar, çoğunlukla burnun 1 cm. gerisinde oluşmaktadır. Bu bölge kan damarlarının çok yoğun olduğu bir bölgedir. Çocuklarda burun kanamalarının en sık sebebi burun karıştırmadır. Çocuklar burunlarını karıştırarak bu kılcal damarlardan çok yoğun olan bölgeyi zedelemekte ve tekrarlayan burun kanamalarına neden olmaktadır. Kuru havalarda ve üst solunum yolu enfeksiyonu geçirenlerde de burun kanamaları sık görülmektedir. İleri yaştaki hastalarda görülen kanamalar ise şiddetli, kendiliğinden durmayan, çoğunlukla da burnun arka bölgelerinden kaynaklanan ve sıklıkla hastaneye yatırma zorunluluğu duyulan ciddi kanamalardır. Bu kanamalar daha çok tansiyon hastalarında ve kan sulandırıcı ilaç kullanımlarında ortaya çıkmakta, ciddi seyirli olmaktadır. Burna darbe alınması, burun kırıkları, yüz ve kafatası kırıkları, burun karıştırma, burna sıkılan kortizonlu ilaçlar, kokain kullanımı burun kanamasına neden olabilir. Ayrıca burundaki kıkırdak ve kemik eğriliklerinden dolayı da dar alandan hava hızlı akarak burnu kurutur, kabuklanmalar olur ve burun kanaması izlenebilir. Üst solunum yolu enfeksiyonları, nezle, grip, sinüzit gibi enfeksiyonlarla da sıklıkla burun kanamaları olabilmektedir. Burun, burun boşlukları ve genzin iyi ve kötü huylu tümörleri de yoğun burun kanamalarına neden olmaktadır. Ergenlik çağında erkek çocuklarda görülen damar tümörleri de şiddetli kanama yapabilmektedir” dedi.Aspirin kullanımı ve yüksek tansiyonOpr. Dr. Yusuf Şentürk şöyle devam etti: “Pıhtılaşma sorunları, hemofili, von willebrand gibi pıhtılaşma hastalıkları, K vitamini eksikliği, ilaç veya hastalıklara bağlı kanda pıhtılaşmayı sağlayan hücrelerin (trombositler) azalmasına neden olan durumlar, karaciğer hastalıkları ve alkol alımı burun kanamalarına yol açmaktadır. Toplumumuzda yanlış öğretiler sonucu birçok kişi gelişigüzel aspirin kullanmaktadır. Aspirin ve benzeri kan sulandırıcı ilaçların doktor tavsiyesi olmadan kullanılması sonucu sadece burunda değil birçok alanda durdurulamayan kanamalar olmakta ve hastalarımız bundan zarar görmektedir. Aspirin kanama zamanını 1 hafta uzatmakta ve bu sürede tedavide pıhtılaşma problemleri yaşanmaktadır. Önerimiz kan sulandırıcı ilaçların bir teşhise dayanması, tedavi süresinin ilgili hekim tarafından belirlenmesi ve kanama-pıhtılaşma parametrelerinin düzenli kontrol edilmesidir. İleri yaşlarda yine sıklıkla kanamaya neden olarak tansiyon yüksekliği (hipertansiyon) ve damar sertliği olarak kaydedilmektedir. Bu arada bir anekdot olarak tansiyonu yüksek hastanın burun kanaması olmasının iyi bir durum olduğu böylece beyin kanaması olmadığı doğru olmayan bir inanıştır. Burun kanaması olmadan da hipertansif hastalarda beyin kanaması izlenmektedir. Hastalarımızı çok korkutan kanamalarda bile miktarlar bir su bardağından daha azdır. Vücudumuzda toplam 5 litre dolaşan kanın varlığı hatırlandığında durum daha iyi kavranacaktır.”Burun kanamalarında doğru bilinen yanlışlar İlk müdahale nasıl olmalıHastaların hastaneye gitmeden karşılaştıkları burun kanamasında ne yapması gerektiği konusunda bilgi veren Dr. Yusuf Şentürk, “İlk olarak yapılmaması gerekenler sıralanacak olursa; baş geriye atılmamalı ve buruna pamuk, bez gibi evde ilk akla gelen ne varsa sokuşturulmamalıdır. Bu hareket, sadece burun kanamasının önden değil genizden gelmesini sağlar, kanamayı durdurmaz. Kafayı ıslatmak, boyuna buz koymak pek de işe yarayacak önlemlerden değildir. Doğrusu ise önce soğuk bir suyla burunu fazla sümkürmeden temizlemek ve bir elin 2 parmağı ile burun kanatlarından şiddetlice bastırmaktır. 5 dakika bastırdıktan sonra eğer hala kanıyorsa tekrar burun içini soğuk suyla temizlemek, pıhtıları uzaklaştırmak ve tekrar 2 parmakla burun kanatlarını bastırarak kanamayı durdurmak gerekir. Bu işlem birkaç kez tekrarlanabilir. Bu yolla burun kanamalarının yüzde 90’ı durmaktadır. Durmayan kanamalar içinse KBB uzmanına başvurulmalıdır. Burnun arka kısmında kanaması olan, kan sulandırıcı ilaç kullanan, hipertansiyonu olan, burnunda nefes almayı engelleyici balon, tampon vs. gibi materyal bulunan yaşlı kalp, akciğer ve solunum problemli hastalarla, kanamaları tekrarlayanlar mutlaka hastaneye yatırılarak yakın izlemde tutulmalı ve gerekli testler yapılarak uygun ilaçlar verilmelidir. Tabi bu anlatılanlara rağmen kanaması devam eden hastalar da olmaktadır. Bu çok küçük yüzdeyi oluşturan hastalarımızda ameliyathanede gerekli müdahaleler yapılarak kanayan damar bağlanmakta veya o damarı tıkayıcı işlemlere gereksinim duyulmaktadır. Hastanın kanaması burun eğriliğinden kaynaklanıyorsa bu eğrilik ameliyatla mutlaka düzeltilmelidir. Sonuç olarak, burun kanamaları önemsenmesi gereken bir hastalıktır. Bu olayın nedeni mutlaka araştırılmalı ve varsa altta yatabilecek daha ciddi hastalıklar ortaya çıkartılarak tedavi edilmelidir” şeklinde konuştu.Yaz aylarında burun kanamalarına dikkat – Sağlık haberleri

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ