Kemal Kılıçdaroğlu’ndan ABD’nin vize kararına yönelik ilk yorum

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD’nin Türkiye vatandaşlarına yönelik vizeleri askıya alma kararını değerlendirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu’ndan ABD’nin vize kararına yönelik ilk yorum

10 Ekim 2017 Salı 15:09

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, ABD ile vize krizi için, “ABD’nin vize kararı yanlıştır, 80 milyon cezalandırılıyor” dedi. Kılıçdaroğlu, “Amerika’nın yaptığı uygulama yanlıştır, asla doğru değildir, asla desteklemiyoruz” diye konuştu. 

Enis Berberoğlu’nun yeniden yargılanmasına yönelik karar için Kılıçdaroğlu, “Bu ülkede namuslu savcı ve hakimler de var. Enis Berberoğlu davası bir üst mahkemede bozuldu” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları:

(Ankara Garı saldırısı) Tarihimizin en kanlı terör olaylarından birisidir. Dönemin Başbakanı terör eylemini IŞİD militanları gerçekleştirdi deyimini kullanamadı. Kokteyl terör dediler. Her terör örgütünün destek verdiği bir terör eylemi dediler. Hayatını kaybedenlerin yakınları bugün eylem yapmak istedi. Buna izin verilmedi. 

FETÖ’yü şiddetle kınıyoruz ama haksızlığa uğrayan herkesin yanında olmak insan olmanın doğal sonucudur. Geçen hafta Enis Berberoğlu’nun duruşması vardı. Berberoğlu müebbetle yargılandı, 25 yıl hapse mahkum edildi alt mahkeme tarafından. Toplu iğne ucu kadar suçu yoktur. Berberoğlu üzerinden CHP’ye nasıl kumpas kurarızın hesabı vardı. Ne olursanız olun CHP’ye kumpas kuramayacaksınız. 

Bu ülkede namuslu savcı ve hakimler de var. Enis Berberoğlu davası bir üst mahkemede bozuldu. İki ilginç konuya değinmek isterim. Bunlardan birisi; alt mahkeme, “sen hükümeti iktidardan etmek için çaba harcıyorsun” diyor. Muhalefetin görevi ne arkadaşlar? Enis Berberoğlu’na “sen neden iktidar aleyhine çalıştın?” diyorlar? Eleştirmeyelim mi? 

“ENİS BERBEROĞLU’NUN SERBEST BIRAKILMASINI İSTİYORUZ”

Bir başka konu, bunlar yazılıyor, Enis Berberoğlu serbest bırakılmıyor. Enis Berberoğlu kaçar mı? Suçsuz adam niye kaçsın? Kaçtığı zaman “ben bu suçu işledim” anlamına gelir. Hiçbir davayı boş bırakmadı, niye kaçsın? Biz bir an önce sayın Enis Berberoğlu’nun serbest bırakılmasını istiyoruz. 

Herkesin bildiği bir olay gizli olabilir mi? Fatura Enis Berberoğlu’na çıkıyor. Biz elimizde belge olmadan konuşmayız. Enis Berberoğlu aylardır boşu boşuna hapishanelerde. Bir an önce dönmesini ve parlamentoda görevinin başında olmasını istiyoruz. 

“TÜTÜN ÜRÜNLERİ İMALATININ YÜZDE 89.3’ÜNÜ YABANCILAR YAPIYOR”

Az önce önüme bir tütün demeti bırakıldı. Arkadaşlarım Adıyaman’a gitti. Hepsi dertli. Bu topraklarda tütün 400 yıldır ekiliyor. Bizim tütünümüz dünyada bilinen bir tütündür. Binlerce aile tütünden geçinir. 

2002’de bir yasa çıktı. Tütün üreticilerinin bir anlamda idam fermanı onaylandı. TEKEL özelleştirildi. 2002’de 405 bin 882 aile tütünden geçiniyordu. 2015’te 7 kat küçükdü, 56 bine düştü. Yabancı sigara üreticileri Türkiye’ye tütün ithal etmeye başladılar. 2012’den başlayarak Türkiye net tütün ithalatçısı haline geldi. 2013 verilerine göre tütün alanında faaliyet gösteren bütün imalatçıların yüzde 89.3’ünü yabancılar oluşturuyor. Geriye zaten yüzde 10 kalıyor. Şimdi ona da göz diktiler. Parlamentoya bir kanun getirdiler. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülüyor. CHP milletvekilleri orada her türlü muhalefeti, tütün üreticileri lehine yapıyorlar. 

Kaçak tütün doğru değil. Bu yerli tütün. Bu topraklarda ekiliyor. İnsanlar para kazanıyorlar. Neresi kaçak? Bu tütün, üreticinin alın teridir. Düğün parasıdır, askere gönderdiği çocuğunun harçlık parasıdır. Bugüne kadar tütün ürettiği için zenginleşen bir tek adam yok. Ektiği tütünle ancak geçinebiliyor. 

CHP olarak Adıyamanlılara sesleniyoruz. Bize milletvekili vermediniz ama biz sonuna kadar sizin yanınızdayız.  Zaten ekonomi batmış. Herkes borç içinde. Sen gidiyorsun Adıyaman’daki Malatya’daki tütün üreticisi ile uğraşıyorsun. 

Toplanan vergiler nereye gidiyor? İsraf, israf, israf. Altlarında uçaklar, arabalar. Ciddi sorunumuz var. Kime verdin sen bu paraları? 

Sayın Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı makamında AK Parti’nin genel başkan yardımcılarını, belediye başkanlarını, belediye meclis üyelerini ağılıyor. Afyonkarahisar’da konuşurken arkasında Cumhurbaşkanlığı forsu var. Çık şu milletin önüne senin için namus ve şeref ne anlama geliyor bir anlat bakalım? Milletin derdine bak, onun derdine bak. AK Parti’nin genel merkezi var. Orada görüşürsün. Neden Cumhurbaşkanlığı sarayında görüşüyorsun. Tarafsızlığı üzerine yemin edecek sonra bunları unutacak. 

Bu topluma hakarettir. Bizim Ampute Milli Takımımız Avrupa Şampiyonu oldu. “Beşiktaş takımına teşekkür edelim” diyor bakan. “Ne teşekkürü parasını biz verdik” diyor. Ne demek parasını biz verdik ya. O vergiyi sen çarçur et diye ödemiyorlar. Tek adam rejiminin Türkiye’yi getirdiği nokta budur işte. Sanki babasının parası. Kimsin sen ya? Kimsin sen?

“DIŞ POLİTİKANIN AYRI BİR ÖNEMİ VARDIR”

Dış politikanın ayrı bir önemi vardır. Ayrı bir dili vardır. Bu dili kullanan adamlara da diplomat denir. Dış politikada konuşurken herkes dikkatli olmak zorundadır. Boğazda 9 boğum olduğunu kimsenin unutmaması lazım. Dış politikada iktidar-muhalefet olmaz. İktidar olanlar dış politikadaki bütün gelişmeleri muhalefet aktarmak zorundadırlar. 

Bugün geldiğimiz noktada dış politikada ortak bir dilimiz yok. Ciddi sorunlarımız var. Eğer dış politikada yanlış yaparsanız bunun sonuçları ağırdır ve uzun sürede telafi edilmez. Arka kapı diplomasisini sürekli açık tutmak gerekir. Zaman zaman ciddi kırılmalar olabilir. Kıbrıs çıkarmasında Türkiye ne yapacağını bilinçli olarak saptamış ve gereğini yapmıştır. Hatay’ın Türk topraklarına katılması bir diplomasi zaferidir. 

Irak’ta Türk askerlerinin başına çuval geçirilmesi ve hükümetin buna sessiz kalması bir diplomasi hezimetidir. 

ABD İLE VİZE KRİZİ

Dış politikadaki atışmaları basın üzerinden yapmak, arka kapı diplomasisini tamamen kapatmak kimseye yarar getirmez. Amerika’da Zarraf davası var, Halk Bankası Genel Mümdür Yardımcısı orada tutuklu. Şimdi rehin alma politikası ile sorun çözülmeye çalışılıyor. Erdoğan o kadar habersiz ki, önemini o kadar az kavramış ki, emin olun okuduğum zaman kulaklarıma inanamadım. Vize krizi dolayısıyla şöyle diyor; “Karar üzüntü verici. Büyükelçinin kararı üzüntücü verici.” Bir büyükelçi böyle bir karar alabilir mi? Alınan bir karar var ve çok ağır üzüntü verici ve topu sadece büyükelçinin omuzlarına yıkıyorsunuz. Başka bir şey yok. Erdoğan Amerika’ya gittiği zaman havuz medyasında bayram havası vardı, manşetlerde “Hiç olmadığı kadar yakınız” cümleleri vardı. 

“CEZALANDIRILAN 80 MİLYON”

Amerika’nın yaptığı uygulama yanlıştır, asla doğru değildir, asla desteklemiyoruz. Binlerce öğrenci gidecek Amerika’ya. Bütün bunların tamamı kesiliyor. Cezalandırılan hükümet değil, 80 milyon oluyor. 

İDLİB OPERASYONU

TSK, İdlib’e gidiyor. Türkiye kendi sınırlarını güvence altına almak zorundadır. Biz askerin İdlib’e gidişine destek veriyoruz. TSK oraya gitmeli, bir çatışmasızlık bölgesi yaratmalı. Bazılarının Akdeniz’e ulaşmak için ileride Türkiye’yi zarar sokacak amaçlarına engel olacak davranışları anlıyoruz. 

Astana’dan sonra Esed, oldu tekrar Esad. Rusya ve İran kimden yana tavır almıştı? Esad. Şimdi Türkiye kimden yana tavır alıyor? Esad’dan yana. Bu nasıl oldu da 180 derece döndü. Adamın burnunu böyle sürterler. İdlib’e gidilecek. İdlib’de kim var? “Rusya İdlib’in dışında, Türkiye içinde güvenliği koruyacak” diyor. Cehennemde biz olacağız. Kime karşı güvenliği sağlayacağız. Heyet Tahrir el Şam’la çatışacağız. Çekirdeğini El Nusra oluşturuyor. El Nusra’yı Erdoğan terör örgütü olarak görüyor mu? Hayır görmüyor. 

Oluşan strateji şu: Burayı sen pislettin, gel temizle. Sen gideceksin terör örgütü ile çarpışacaksın ve İdlib’i temizleyeceksin. Onların stratejisinin bir gereği olarak Türkiye İdlib’e girdi. Bedeli kim ödeyecek? Türk askeri girdi oraya.

İdlib’le ilgili 6 madde sıralayacağım:

1- Türkiye halkı AK Parti’nin yanlış Suriye politikasının bedelini ödemeye devam etmektedir. Her şehidin sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan’dır.

2- Cihatçıların karadan temizliği Türkiye’ye havale edilmiştir. Esad için gidiyoruz oraya. 

3- Temizliğin maliyeti çok büyük olacaktır. TSK ve cihatçılar arasında yoğun çatışma kaçınılmaz olacaktır.

4- Erdoğan’ın göz yumduğu cihatçı örgütlerle şimdi TSK çatışacaktır. 

5- İdlib’deki yüz binlerce sivil Türkiye’ye yönelebilir.

6- İdlib’de varlık gösteren terörist örgütlerin Türkiye’ye sızmaları endişe vericidir. 

NURİYE GÜLMEN VE SEMİH ÖZAKÇA ÇAĞRISI

Nuriye ve Semih sadece işlerini istediler. Kimsenin burnunu kanatmadılar. Onlara şükran borçluyuz. Bir KHK ile görevlerine son verildi. Birisi şu anda hastanede birisi hapishanede. Bir baba olarak, bir baba olan Binali Yıldırım’a seslenmek isterim; Dünyanın en haklı talebi işini istemek. Dünyanın en haklı talebini yerine getirmek için size düşen görevler vardır. 

KAYNAK : yeniakit

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ