Katar Osmanlı Devleti’nin bir ilçesiydi

Dünya gündeminin ilk sırasını işgal eden Katar geçmişte Osmanlı Devleti’nin bir ilçesi idi, İstanbul’dan gönderilen kaymakamlar tarafından idare edilirdi ama İstanbul, 19. yüzyılın ilk senelerinden itibaren Katar üzerindeki hâkimiyetini kaybetmişti. İşte, dünyanın en zengin memleketi olan ama son günlerde hedef tahtasına konan Katar’ın son iki asırlık geçmişi…

Katar Osmanlı Devleti’nin bir ilçesiydi

Dünya gündeminin ilk sırasını işgal eden Katar geçmişte Osmanlı Devleti’nin bir ilçesi idi, İstanbul’dan gönderilen kaymakamlar tarafından idare edilirdi ama İstanbul, 19. yüzyılın ilk senelerinden itibaren Katar üzerindeki hâkimiyetini kaybetmişti. Bölgedeki mücadeleler geçmişte kabileler arasındaki çekişmeler kaynaklanırdı, kabilelerin Katar’ı ele geçirme çabaları sadece İngiltere’nin işine yaramıştı ve İngiltere’nin yerinde de bugün Birleşik Amerika var!

Habertürk yazarı Murat Bardakçı Katar konusunu tarihi ile ele aldı. İşte, dünyanın en zengin memleketi olan ama son günlerde hedef tahtasına konan Katar’ın son iki asırlık geçmişi…

Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nde 482 numarada kayıtlı olan Basra Körfezi haritasının Katar’ı gösteren kısmı.

Bin adet gemi

1918’e kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun bir ilçesi olan ve İstanbul’dan gönderilen kaymakamlar tarafından idare edilen ama devlet otoritesinin tam olarak bir türlü kurulamadığı Katar’ın kısa öyküsü:

Osmanlı Arşivleri’nde Katar ile ilgili en eski belge 1550’li senelerden kalmadır ve bölgenin ticarî önemi ile halkın sahip olduğu bin kadar gemiden bahsedilir.

Katar, devletin gözünde Portekizliler’in 16. asrın ortalarında Basra Körfezi’nde cirit atmaya başlamaları üzerine önem kazandı. Arap Yarımadası’nın bugün Suudi Arabistan’a ait olan Dahran ve Dammam gibi şehirlerinin bulunduğu batı sahili o tarihlerde “Lahsa” ismi ile “beylerbeyilik”, Katar da “sancak” hâline getirildi, buralara idareciler gönderildi ve küçük bir askerî birlik de sevkedildi.

Bölgedeki asıl hadiseler 1770’li senelerde çıktı. Bahreyn’de şimdi iktidarda bulunan “Halife” hanedanının büyüklerinden olan ve o yıllarda Kuveyt’te yaşayan el-Halife,Katar’ın bazı limanlarını işgal etti. Katarlı kabile liderleri ile İranlılar işgale müdahale edince el-Halife ele geçirdiği limanları terkederek Katar’ın kuzeyindeki Bahreyn Adası’na yerleşti ve adada iktidarı bugüne kadar elinde bulunduran “Halife”hanedanının temelleri de bu şekilde atılmış oldu.

Ama, el-Halife’nin Katar üzerindeki emelleri son bulmadı, Bahreyn ile Katar şeyhleri arasında senelerce devam eden çekişmeler yaşandı ve 19. yüzyılın başlarında bugünkü Suudi Arabistan’ın isim babası olan İbn Suud’un da Körfez bölgesinde hâkimiyet kurmaya çalışması üzerine mesele daha da karmaşık hal aldı.

Katar, o günlerde Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı bir kaza merkezi, yani ilçe idi ve Bâbıâlî yerli halkın sözü geçen liderlerini ilçeye kaymakam olarak tayin ediyordu.. İşte o günlerde, Arabistan’ın ortasındaki bölgelerde yaşayan Beni Temîm Kabilesi, Katar taraflarına göç etti ve bu kabileye mensup Sânî ailesi zamanla bölgede güç kazandı.

Katar Kasabası ile limanının Osmanlı Arşivleri’ndeki haritası.

Hanedanın kuruluşu

Katar’da şimdi iktidarda bulunan el-Sânî Hanedanı bu şekilde doğdu ve aile 1860’lardan itibaren Osmanlı kasabasında, yani Katar’da söz sahibi olmaya başladı…

Bölgedeki güç yarışı ve çekişmeler bitmek bilmiyordu… 19. yüzyılda işin içine bir de İngiltere girdi, Bahreyn’i nüfuz alanlarına dahil edip Katar’a da baskı yapmaya başladılar ve 1868’de Katar’ın güçlü adamı Muhammed bin Sânî’yi Bahreyn’e vergi vermeye mecbur bıraktılar.

Bu gelişmeler o günlerde Bağdat Valisi olan sonraki senelerin sadrazamı ve ilk anayasanın mimarı Midhat Paşa’nın dikkatini çekti. Yaşananların tehlikeli bir hal almaya başladığını farkeden Paşa önce uzun zamandır İngiltere ile yakınlaşıp devlete başkaldıran Kuveyt’i kontrol altına aldı ve İngilizler’in karşı çıkmalarına rağmen Lahsa’ya, yani Arap Yarımadası’nın Katar’a yakın olan batı sahillerine askerî birlikler sevkederek devlet hâkimiyetini bölgede yeniden kurdu.

Katar’da hüküm süren ama Bahreyn’in tehdidi altında bulunan Şeyh Câsim bin Sânî de o günlerde Katar’a Osmanlı askerlerini davet etti ve Bâbıâlî 1871’de Katar’da tekrar söz sahibi oldu. Katar bir müddet sonra Necd Sancağı’na bağlı bir ilçe olarak yeniden teşkilâtlandırıldı ve Şeyh Câsim bin Sânî de fahrî kaymakam yapıldı.

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ