Kaşıkçı elmasları ve linç kültürü

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreni Müzik Üniversitesi müjdesine sahne olurken, ne yazık ki bu ülkeye ‘umut etmeyi’ bile çok görenlerin de var olduğunu gösterdi.

Kaşıkçı elmasları ve linç kültürü

Geçen yıl bu ay, Ara Güler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ailesiyle birlikte fotoğraflayınca birilerinin çok ağrına gitti. ‘Ustayı ara ki bulasın’ diye manşet attılar utanmadan. Dünya çapındaki usta fotoğrafçı da ‘Umurumda bile değilsiniz’ deyince sert kayaya çarptıklarını anlayıp özür yayınlamışlardı. 

Lakin ‘Öfke baldan tatlıdır ve intikam soğuk yenen bir yemektir’ diye düşünenler, sonrasında, Ara Güler’in gözünden İstanbul’u anlatan ödüllü bir belgeseli İstanbul Film Festivali’ne sokmamışlardı. O festival ki terör örgütü PKK propagandası yapan bir belgesele dahi kucak açmıştı.

YENİ HEDEF ŞENER ŞEN

Önceki gün de Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri’nde sinema dalında ödüle layık görülen Şener Şen Cumhurbaşkanı ile yan yana oturunca aynı çevreler harekete geçti. Bitmek bilmeyen bir saldırı şehvetiyle çullandılar ‘barışa adanmış’ ödülün ve ödül sahibinin üstüne. Ne diyordu Şener Şen; ‘Toplumsal barışa hizmet etmesi umuduyla…’

Bu ülkeye umudu bile çok görüp baltalamaya çalışanların olması ne acıklı.

Lakin güneş balçıkla sıvanmıyor. O gün ödül töreninde bu memleketin yetiştirdiği en güzide kültür ve sanat insanları ödüllendirildi. 

Ahmet Güner Sayar, hocası merhum Süheyl Ünver’e verilen vefa ödülünü alırken ‘Süheyl Ünver, Topkapı Sarayı’ndaki Kaşıkçı elması gibi içinde sıfır ozon bulunan nadide bir Türk insanıdır’ dedi. Gerçekten de iki bini aşan makale, kültür varlıklarımızın çetelesini tuttuğu binlerce defterler ile, adeta iğneyle kuyu kazan ve bunu sadece vatan aşkıyla yapan bir kültür kumandanıdır Süheyl Ünver. Şükür ki Ahmet Güner Sayar gibi bir talebesi var ve Sayar, baba-oğul gibi bağlı olduğu Süheyl Ünver ile yaptığı sohbetleri yayınlayacağı müjdesini verdi.

Bir müjde de müzik dalında ödül alan Erol Parlak’ın talebi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geldi. YÖK Başkanı’na seslenerek Müzik Üniversitesi’nin kurulmasına işaret etti. 

Gerçekten de ülkemiz muhteşem bir müzik hazinesine sahip. Anadolu’nun bir köyünden diğerine giderken bile bambaşka müzikal ve folklorik zenginliklerle karşılaşmak mümkün. İşte biz bütün bu zenginliklerimizin üstünü kapatmak istedik geçmişte. Öyle ki Türkiye’de Türk müziğinin radyolarda yasaklandığı yılları gördü Türkiye. Bugünkü kısır sanat ortamına bakarak, geçmişteki kültürel kırımın, travmaların acısının aheste aheste çıktığını kim inkar edebilir. Kendi klasiklerimiz yerine Batı klasiklerini yayınlamadı mı Milli Eğitim, yıllar yılı… 

Yine teşhisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan koyuyor: İki şeyde başarılı olamadığımız düşünüyorum: Eğitim ve kültür. Milletine tepeden bakan, onu hor gören saplantılı aydınlara değil; gerçekten hür düşünceli ama aynı zamanda kendi tarihi ve milletiyle barışık münevverlere ihtiyacımız var. Yaşadığımız diğer krizler gibi kültür, sanat, ilim üretimi krizinden de ancak bu şekilde kurtulabiliriz.

TÜRKİYE PANORAMASI

İşte o aydınlardan biri olan Mustafa Kutlu, yerli bir damarla bu ülkenin hikayesini yazıyor son elli yıldır. Onu yazdıkları, aynı zamanda bir sosyoloji notlarıdır. Çünkü Kutlu’nun eserleri, Türkiye’nin siyasi, iktisadi, kültürel panoramasıdır. Kutlu’yu yeniden ve daima okumak vaktidir.

 Ogün orada ödül alanlar Türkiye’ye umut olan insanlar Kolay yetişmediler. Onlar kültürümüzün kaşıkçı elmasları. Bu parıltıyı taçlandıranlara sanat adına şükranla… 

KAYNAK : STAR Gazetesi

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ