Kapadokya’nın gizemli yer altı şehirleri

Türkiye’nin önemli turizm merkezlerinden Kapadokya bölgesindeki tarihi yer altı şehirleri, her yıl yüz binlerce turisti gizemli bir yolculuğa çıkarıyor. Bazen insan boyunda, bazen daha yüksek, kimi yerde de daha daralan tünellerden aşağılara inildikçe karşılaşılan yaşam odaları, yer altı şehirlerini ziyaret eden turistleri büyülüyor.

Kapadokya’nın gizemli yer altı şehirleri

Türkiye’nin önemli turizm merkezlerinden Kapadokya’da yer alan çok sayıdaki yer altı şehrinden ziyarete açık tutulan Derinkuyu, Kaymaklı ve Tatlarin’de binlerce yıllık medeniyetlerin izleri görülebiliyor.

Bazen insan boyunda, bazen daha yüksek, kimi yerde de daha daralan tünellerden aşağılara inildikçe karşılaşılan yaşam odaları, yer altı şehirlerini ziyaret eden turistleri büyülüyor.

Yer altı şehirlerinden görüntüler.

Kullanıldığı dönemlerde barınma, yeme-içme ve saklanma ihtiyaçlarını karşılayan, bölgedekilerin en büyükleri Derinkuyu ve Kaymaklı yer altı şehirleri sekizer kattan oluşuyor.

Dışarıdan gelecek tehditlere karşı bölgede yaşayan insanların belirli bir süre sığınmak ve yaşamlarını sürdürmek amacıyla hayvanlarıyla da kalabildikleri Derinkuyu yer altı şehrinde aynı anda yaklaşık 30 bin kişi barınabiliyor.

Şehirler, 10 bin yıl öncesine dayanıyor.

Nevşehir Müze Müdürü Murat Gülyaz, yaptığı açıklamada, “Kapadokya’daki yer altı şehirleri güvenlik amacıyla yapılmış, gelen tehlikelere karşı insanlar yer altını tercih etmişler. 10 bin yıl öncesinden itibaren yer altı yerleşimlerinin kullanıldığını söyleyebiliriz” diye konuştu.

Türkiye’deki 135 ören yeri arasında Derinkuyu ve Kaymaklı yer altı şehirlerinin ilk 10’da yer aldığını aktaran Gülyaz, yılda ortalama 500 bin yerli ve yabancı turistin yerin altına oyulmuş bu gizemli yerleşim alanını ziyaret ettiğini söyledi.

Yer altında sanal gerçeklik

Yer altı şehirlerine Dünyanın her yerinden turist geliyor.

Yer altı şehirlerini gezen turistlerin tarihte bu alanda yaşananları daha net anlamaları için özel yöntem ve çekim teknikleriyle hazırlanacak görsellerin 3 boyutlu gözlüklerle izlenebileceğini dile getiren Gülyaz, “Sanal gerçeklik uygulaması planlıyoruz. Gelen ziyaretçiye gözlük vererek, yer altı şehrinin bazı mekanlarını yaşandığı dönemdeki gibi gösterebilmeyi amaçlıyoruz. Çalışmalarımız planlandı, 2018 yılında turistleri ilginç bir sürprizle karşılaştırmış olacağız” dedi.

İzmit Körfezi kuş cenneti haline geliyor

Kocaeli’de yapılan devasal arıtma tesisleriyle her geçen gün daha da temiz hale gelen Körfez, göç eden binlerce su kuşunun uğrak yeri haline geldi. Sıcak bölgelere göç eden su kuşları dinlenmek ve beslenmek için İzmit Körfezi’nin doğu sahilini tercih etmeye başladı. Binlerce su kuşu, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından inşa edilen arıtma tesisleri sayesinde temizlenen sahillerde hem dinleniyor hem de beslenme imkanı buluyor. Renkleri ve görünümleriyle dikkat çeken flamingoların uğrak yeri haline gelen İzmit Körfezi, renkli görüntülere sahne oluyor.Belediye ekiplerince sık sık temizlenen ve avlanma yapılmaması için ilgili müdürlüklerce koruma altına alınan sulak alan, şehir merkezinde çeşitli kuş türlerinin bir arada gözlemlenmesine imkan sağlıyor. Flamingoların yanında sahil bölgesinde yeşilbaş ördek, turna, sakarmeke, elmabaş patka, boz ördek, kaşıkgaga, suna gibi kuş türleri görülüyor. Abant’ta hafta sonu yoğunluğu ‘İnsanın kurttan daha kötü olduğuna eminim’

Abant’ta hafta sonu yoğunluğu

Doğal güzellikleri ile ünlü Abant Tabiat Parkı, hafta sonunda tatilcilerin gözde mekanı oldu.Havaların ısınmasını fırsat bilen yerli ve yabancı tatilciler, doğal güzellikleri ile ünü tabiat parkına akın etti. Çok sayıda kişinin ziyaret ettiği tabiat parkında tatilciler, zaman zaman araç park edecek yer bulmakta zor anlar yaşadı. Günü birlik ve konaklamak için Abant’ı tercih eden ziyaretçiler, tatillerinin keyfini, göl çevresinde yürüyüş ve piknik yaparak, ata ve faytona binerek, hatıra fotoğrafı çektirerek, şambrel ve çöp poşetleri ile kayarak çıkarttı. Bu arada Doğa Koruma ve Milli Parklar yetkilileri ile Abant’ta görev yapan jandarmalar, tatilcileri buz tutan gölün zerine çıkmamaları konusunda uyardı.Yetkililer, havaların ısınmasıyla göl yüzeyindeki buz tabakasının erimeye başladığını ve göl üzerine çıkmanın tehlikeli olduğunu belirtti. Baharın müjdecisi ilk cemre için son 2 gün ‘İnsanın kurttan daha kötü olduğuna eminim’

2. Türkiye Arapça Kitap ve Kültür Günleri

Gencer, Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi, İstanbul Sultanahmet Vakfı ve Haşimi Yayınevi tarafından düzenlenen “2. Türkiye Arapça Kitap ve Kültür Günleri”ni değerlendirdi.Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bedri Gencer, “Yakın bir dönemde Türkiye’de Arapça kitap getirmek korkulan bir şeydi. Şimdi ise Arapça kitap fuarları yapılıyor” dedi.”Dünyada yabancı dil krizini en derin yaşayan ülke Türkiye’dir”Osmanlı döneminde yazışmaların çoğunun Arapça yapıldığını belirten Gencer, “Abdülhamid Han zamanında Arapçanın resmi dil olması gündeme gelmişti. Yakın bir dönemde Türkiye’ye Arapça kitap getirmek korkulan bir şeydi. Şimdi ise Arapça kitap fuarları yapılıyor. Eskiden kitap bulunamıyordu şimdi Arapça kitap okuyabilecek insan bulunamıyor. Dünyada yabancı dil krizini en derin yaşayan ülke Türkiye’dir” şeklinde konuştu.Türkiye’de, Türkçeden İngilizceye çeviri yapabilecek insan sayısının az olduğunu savunan Gencer, şunları söyledi: “Dünyada en yaygın dil İngilizce olmasına rağmen Türkçe klasikleri İngilizce’ye çevirebilecek insan bulmak zor. Yabancı dil krizi, bizim milli sorunumuz. Türkiye özüne dönecekse Arapça ile dönmeli. Bizim geleneğimizde Batı dilleri küçümsenmiştir ama Arapça kutsal dil olarak görülmüştür. Suriye’den Türkiye’ye gelen göçmenlerin en büyük sıkıntısı da bu. Türk halkıyla İngilizce bile anlaşamıyorlar.””Osmanlı, İslam dünyasının hem ilim hem kültür hem de siyasi lideriydi”Arap Baharı sonrası gelişen olayların Türkiye’deki yetersizlikleri ortaya çıkarttığını iddia eden Gecer, “Osmanlı, İslam dünyasının hem ilim hem kültür hem de siyasi lideriydi. Bugün Türkiye, İslam dünyasının bir nevi siyasi lideri konumunda ama kültürel liderlikten çok uzakta. Bu uçurumun giderilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.Afganistan’dan Celalabad Üniversitesi Öğretim Üyesi Seyyid Ahmed Haşimi ise Osmanlı’nın bir dönem ilmin ve bilimin merkezi konumunda olduğunu, İslam dünyasına her şeyin buradan yayıldığını anlattı.Arapçanın bugün 55 ülkede konuşulduğunu belirten Haşimi, “Yani Arapça bir dünya dili. Bu dilin sadece ilim alanında değil, kültür ve ticaret alanında da önemli olduğunu gösteriyor.” vurgusunu yaptı.Türk halkının ve yöneticilerinin İslam dünyasıyla bağlarının kopmadığını dile getiren Haşimi, fuarda karşılaştığı gençlerin Arapçayı öğrenerek İslam dünyasıyla daha güçlü ilişki kuracağına ve Türkiye’yi daha ileriye taşıyacağına inandığını aktardı. Sarıkamış Müzesi eksi 20 derecede gezilecek Amak-ı Hayal’e sanal yorum

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ