Kafası karışanlar için mini rehber

Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Gülener, 16 Nisan’da oylanacak anayasa değişiklik paketindeki en çok tartışılan maddeleri Yeni Şafak için okurları için yazdı. Meclisin denetim ve bilgi edinme yollarını kapsayan 6. madde, Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini belirleyen 9.madde ve Cumhurbaşkanı’nın cezai sorumluluğunu düzenleyen 10.maddeyle ilgili kafa karışıklarını giderecek net bilgiler verdi.

Kafası karışanlar için mini rehber

Madde 6:

SADECE 2 HÜKÜMET GENSORU İLE DÜŞTÜ

Referanduma sunulan anayasa önerisinde Parlamento ile Cumhurbaşkanı arasındaki ilişkiyi belirleyen önemli bir unsur parlamentonun bilgi edinme ve denetim yollarıdır. Öneride dört temel araç ile meclisin cumhurbaşkanını denetlemesi söz konusudur. Anayasa’nın 98. ve 105. maddedeki değişiklikle düzenlenen bu araçlar “meclis araştırması”, “genel görüşme”, “yazılı soru”, “meclis soruşturması” dır. Meclis araştırması, belli bir konuda bilgi edinmek için yapılan incelemeyi; genel görüşme, toplumu ve devlet faaliyetlerini ilgilendiren belli bir konunun TBMM’de görüşülmesini; Meclis soruşturması, cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkında yapılan soruşturmayı; yazılı soru ise yazılı olarak en geç on beş gün içinde cevaplanmak üzere milletvekillerinin, cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlara yazılı olarak soru sormalarını ifade etmektedir. Mevcut sistemde var olan “gensoru” aracı cumhurbaşkanlığı sisteminde olmayacaktır. Parlamenter sistemlerde Meclisin Bakanlar Kuruluna olan güvenini ölçen gensoru maalesef Türkiye’de daha ziyade hükümetlere karşı kullanılan bir silaha dönüşmüştür. Bugüne kadar sayısız defa hükümetler hakkında gensoru verilmesine rağmen parlamenter sistemimizde yalnızca iki hükümet ve iki bakan gensoru yoluyla düşürülmüştür. Bu nedenle gensorunun parlamenter sistemler açısından meclisin sahip olduğu etkin bir silah olduğunu söylemek mümkün gözükmüyor. Cumhurbaşkanlığı sisteminde ise yürütme doğrudan halka karşı sorumlu olacağından gensoru gibi bir araca da ihtiyaç yok. Güveni sadece millet verecek gerektiğinde de geri alacak. Gensoru dışında mevcut sistemde varolan diğer denetim ve bilgi edinme yollarının cumhurbaşkanlığı sisteminde korunduğu söylenmelidir. Meclis araştırması, meclis soruşturması, (yazılı) soru araçları ile meclis soruşturması yolu meclisin hükümeti yani cumhurbaşkanını ve bakanları denetlemek için cumhurbaşkanlığı sisteminde de kullanılabilecektir. Bu nedenle öneriye muhalefet edenlerin meclisin denetim yetkisinin cumhurbaşkanlığı sistemi ile ortadan kalkacağı iddiası gerçekçi gözükmüyor.

Madde 9:

İNSAN HAKKINI İHLAL EDEN KARARNAME ÇIKARAMAYACAK

1982 Anayasası, parlamenter bir hükümet sistemini benimsemesine rağmen dünyadaki diğer parlamenter sistemlerden farklı olarak cumhurbaşkanlığı kurumuna oldukça geniş bir yetki ve görev alanı vermişti. Buna karşılık kullandığı yetkilerden dolayı onu sorumlu kılacak bir mekanizmayı da geliştirmedi. Ancak 2007’de yapılan anayasa değişikliği ile doğrudan halk tarafından seçilen ve ona karşı hesap verebilen bir model ortaya çıktı. Bu sefer de hem Bakanlar Kurulu’nun hem de cumhurbaşkanının seçimle belirlenmesi çift başlı bir yönetimin doğmasına sebep oldu. Referanduma sunulacak anayasa değişikliği önerisinin cumhurbaşkanının sistemdeki yerini olması gerektiği şekle soktuğu söylenebilir. Artık hem yetkili/görevli hem de sorumlu bir cumhurbaşkanlığı modeli söz konusu olur. Baştan şunu söylemek gerekir ki öneri ile cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinde çeşitli kesimlerce iddia edildiği üzere tek adamlığa yol açacak bir artış söz konusu değil. Aksine mevcut sistemden farklı olarak artık kullandığı yetkilerin sorumluluğunu üstlenecek. Cumhurbaşkannın sahip olacağı yetki ve görevlerin büyük bir çoğunluğu halihazırda cumhurbaşkanı tarafından kullanılıyor. Öneri ile getirilen önemli bir husus cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkartma yetkisinin tanınması. Kimi çevreler cumhurbaşkanına tanınan bu yetkinin meclisin işlevini etkisizleştireceği iddiasında bulunmaktadır. Ancak bu da gerçeklikten uzak bir iddiadır. Anayasa’nın 104. maddesinde yapılması planlanan değişiklik çerçevesinde cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin olarak kararname çıkarabilir. Ancak bunun sınırları da çizilmiştir. Cumhurbaşkanı, meclisin yetki alanına girmeyecektir. TBMM ise aynı konuda kanun çıkarırsa kanun uygulanacak. Meclis eğer cumhurbaşkanının kararname çıkarmasını istemezse o konuda kanun çıkararak bunu engelleyebilecek. Örneğin cumhurbaşkanı, özel hayatın gizliliği hakkını, ifade özgürlüğünü, din-vicdan özgürlüğünü, seçme-seçilme hakkını düzenleyen bir kararname çıkaramayacak.

Madde 10:

CUMHURBAŞKANI ARTIK YARGILANABİLECEK

Anayasa’nın 105. maddesinde yapılacak değişiklikle Cumhurbaşkanı hakkında, bir suç işlediği iddiasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilecek. Meclis, önergeyi en geç bir ay içinde görüşecek ve üye tamsayısının beşte üçünün gizli oyuyla soruşturma açılmasına karar verebilecek. Soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde, meclisteki siyasî partilerin, güçleri oranında komisyona verecekleri onbeş kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yapılacak. Komisyon, soruşturma sonucunu belirten raporu iki ay içinde Meclis Başkanlığına sunacak. Daha sonra Genel Kurul’da görüşülecek, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının üçte ikisinin gizli oyuyla Yüce Divana (yani Anayasa Mahkemesine) sevk kararı alınabilecek. Değişiklikle Yüce Divan yargılamasının üç ay içerisinde tamamlanması öngörülüyor. Hakkında soruşturma açılmasına karar verilen cumhurbaşkanı seçim kararı alamayacak ve eğer Yüce Divanda seçilmeye engel bir suçtan mahkûm edilirse görevi sona erecek. Cumhurbaşkanının görevde bulunduğu sürede işlediği iddia edilen suçlar için görevi bittikten sonra da bu madde hükmü uygulanacak. Bugün ise 1982 Anayasası yetkili ancak sorumsuz cumhurbaşkanlığı modelini benimsiyor. Cumhurbaşkanlarının cezai sorumluluğu yalnızca vatana ihanet ile sınırlandırılmış. Yeni sistemde ise cumhurbaşkanı siyasi olarak doğrudan halka karşı sorumluyken aynı zamanda ceza sorumluluğu açısından meclisin denetimi ile karşı karşıya kalacak. Üstelik bu denetimin kapsamı oldukça geniş tutuldu.

Madde 116:

FESİH YETKİSİ VERİLMİYOR

Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu ile seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu halde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır. Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır. Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir. Seçimlerinin birlikte yenilenmesine karar verilen Meclisin ve Cumhurbaşkanının yetki ve görevleri, yeni Meclisin ve Cumhurbaşkanının göreve başlamasına kadar devam eder. Bu şekilde seçilen Meclis ve Cumhurbaşkanının görev süreleri de beş yıldır.”

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ