İltihabın en sevdiği mevsim

Başhekim Op. Dr. Sönmez, göz iltihaplarına virüs ya da bakteri kaynaklı enfeksiyonlar nedeniyle kış aylarında sıklıkla rastlandığını söyledi. Karlı havaların gözler için zararlı olabileceğini söyleyen Dr. Sönmez, kış aylarında da güneş gözlüğü kullanılmasını tavsiye etti. Dr. Sönmez, yoğun rüzgara maruz kalmanın göz kuruluğuna neden olacağını kaydetti.

İltihabın en sevdiği mevsim

Başhekim Op. Dr. Nail Sönmez, kış mevsiminde göz sağlığını korumak için dikkat edilmesi gerekenlere ilişkin bilgi verdi. Kış aylarında dönem dönem herkesin grip, soğuk algınlığı gibi hastalıklarla mücadele ettiğini, ateş, yutkunma zorluğu, öksürük, hapşırık, boğaz ve kulak ağrısı gibi şikayetlerin temelinde virüs ve zararlı bakterilerin bulunduğunu aktaran Sönmez, bunların solunum yollarını tehdit ettiği gibi göz sağlığı için de risk oluşturduğunu kaydetti.

Gribal enfeksiyon gözü etkiliyor

Dr. Sönmez, “Tıbben konjonktivit olarak adlandırılan göz iltihaplarına virüs ya da bakteri kaynaklı enfeksiyonlar nedeniyle kış aylarında sıklıkla rastlıyoruz. Soğuk algınlığı, grip, bademcik iltihabı gibi hastalıklarda solunum yollarını etkileyen zararlı mikroplar gözlere de kolaylıkla bulaşarak konjonktivite neden olabiliyor. Bu anlamda kış, göz iltihaplarının en sevdiği mevsimdir diyebiliriz” ifadelerini kullandı.
Yoğun rüzgar göz kuruluğuna yol açarGöz iltihaplarının, alerjik ve kimyasal nedenlerle de oluşabileceğine işaret eden Dr. Sönmez, şunları kaydetti:”Kış aylarında artan hava kirliliği, ev tozu akarları, küf mantarlarına karşı alerjisi olanların soğuk nedeniyle kapalı ortamlarda daha sık vakit geçirmesi alerjik konjonktiviti tetikleyebilir. Göz iltihaplarının oluşmasının bir diğer nedeni de göz kuruluğudur. Rüzgara yoğun bir şekilde maruz kalmak, kapalı ortamlardaki ısıtma sistemlerinden kaynaklı nem kaybı ve kuru hava gözlere zarar verir. Halk arasında göz nezlesi olarak da bilinen konjonktivit gözlerde sulanma, akıntı, çapaklanma, kızarıklık, kaşıntı, batma, şişlik gibi belirtilerle ortaya çıkıyor. Bu belirtilerden herhangi biri görüldüğünde en kısa zamanda mutlaka göz hastalıkları uzmanına başvurmak gerekir.”
Göz kızarıklığına dikkat

Çocuklarda ya da yetişkinlerde en sık rastlanan göz hastalığının kırmızı göz olduğunu belirten Op. Dr. Şeyda Atabay, “Gözdeki kırmızılığın sebebi konjonktiva tabakasındaki kan damarlarının aşırı derecede genişleyerek belirgin olmasındandır. Konjonktiva tabakası gözün beyaz kısmının üzerinde olan ince zarımsı tabakadır. Normalde çok sayıda kan damarı taşısa da damarların çok ince olmasından dolayı damarlar belli değildir ve tabaka beyazımsı gözükür. Ancak herhangi bir nedenle damarlar daha belirgin hale geldiğinde kırmızı renge bürünmektedir” diye konuştu.Hastada çapaklanma olmaktaKırmızı göz hastalığının en sık sebebinin enfeksiyonlar olduğunu dile getiren Dr. Atabay, “Bakterilere bağlı oluşan enfeksiyonlarda ek olarak sekresyon oluşarak hastada çapaklanma olmaktadır. Hastalığın en masum olanıdır. Viral etkenlere bağlı oluşan enfeksiyonlar en kırmızı, hatta kanama odakları oluşturan hastalıktır. Çok bulaşıcıdır. Uzun süreli olabilir, kornea tutulumlarına neden olabilmektedir” ifadelerini kullandı.Göz kızarıklıklarını hafife almayın Gözde lekeler oluşturarak görmede azalmalara neden olurOp. Dr. Atabay, “Göz kornea tabakası hastalıklarından biri olan kornea ülseri ise oldukça önemli olan ve gözde lekeler oluşturarak görmede azalmalara neden olan bir hastalıktır. Allerik konjonktivitler ile özellikle göze kaşıma sonrasında belirgin kanlanma odakları olmaktadır. Göz travmaları diğer bir kırmızı göz nedenidir. Göz konjonkivasında travmaya bağlı kanama, yırtılma nedeniyle olabilmektedir. Ameliyat ile tedavi gerektirebilir.” diye konuştu.Genelde hipertansiyon sebebiyle olmaktadırKendiliğinden olan ve genelde hastanın farkında olmadığına dikkat çeken Atabay, ” Çevresindekilerin uyardığı kırmızı göz nedeni subkonjonktival hemoraji olarak adlandırılır. Genelde hipertansiyon sebebiyle olmaktadır. Hastalar için uyarıcıdır. Vücutta zorlanma sebebi ile olmaktadır” dedi.Diğer bir önemli kırmızı göz sebebinin ise üveit hastalığı olduğunu söyleyen Op. Dr. Atabay, “Üveit hastalığı gözde belirgin görme kayıplarına neden olabilen immun sistem hastalığıdır. Silyer enjeksiyon dediğimiz farklı bir kırmızı göz hastalığına neden olur ve görme azlığı ile birliktedir. Bunlardan daha başka olarak glokom yani göz tansiyonu gibi, göz kuruluğu gibi pek çok farklı hastalıklar kırmızı göz sebebi olabilmektedir.” açıklamasında bulundu. Her hastalığın tedavisi farklıdır, bir hastalık için verilecek tedavinin diğer hastalık için sakıncalı olabildiğini vurgulayan Dr. Atabay sözlerini şöyle tamamladı:”Hastalarımızdan telefon veya mail ile kırmızı göz bulgularını bahsetmeleri ile muayene olmadan tanı koymak hatalı veya eksik olabilir. Bu şekilde muayene etmeden tedavi vermek ise doğru değildir. Tüm bu sebepler için kırmızı göz hastalığımız var ise mutlaka en kısa zamanda göz hastalıkları uzmanı muayenesi olmalarını önermekteyiz” şeklinde konuştu.Göz tümörünün belirtilerine dikkat!

Çocuklarda göz sağlığına dikkat!

Anne karnındaki yaşam sırasında en son gelişen duyu sisteminin görme olduğunu ifade eden Op. Dr. Şeyda Atabay, “Gebeliğin 25. haftasından itibaren ise giderek artan bir şekilde ışık gibi görsel uyaranlara bebeğin güçlü yanıtlar verdiği gözlenmiştir. Göz kapağı hareketleri de yine bu dönemde başlar. Bebeğin göz kapakları 26. haftaya kadar kapalıdır. Gerçekte rahim içi mutlak karanlık değildir. Tıpkı sesleri geçirdiği gibi ışığı da geçirmektedir. Bu nedenle bebek gündüz ile geceyi rahatlıkla ayırt edebilir. Doğmamış bebeğe dışarıdaki ışığın sadece yüzde biri ulaşır. Ancak bu miktar doğmamış bebeğin renkleri algılaması ve belleğine kaydetmesi için yeterlidir. Özellikle kırmızı tonlar daha iyi algılanır. Eskiden sanıldığı gibi anne karnındaki bebek duyuları az gelişmiş bir canlı değildir. Aksine çok erken dönemlerden itibaren duyuları gelişmeye başlar ve çevresini tanıyarak hafızasında bilgileri depolar. Bu nedenle gerek ses, gerek ışık, gerekse dokunma gibi uyaranların bebeğe ölçülü olarak uygulanmasında fayda vardır” diye konuştu.Bu hastalıklar çocuklarda da görülüyorÇocuklarda pek çok göz hastalığının oluşabileceğini belirten Op. Dr. Şeyda Atabay, şu bilgileri verdi:”Bunlar katarakt, glokom (göz tansiyonu), göz tembelliği, göz kapağı düşüklükleri, Prematüre Retinopatisi (ROP), Göz Tümörleri gibi çok ciddi olabildiği gibi enfeksiyon gibi basit hastalıklar da olabilir. Genelde göz kontrollerinde sıklıkla görülen miyopi, astigmatizma, hipermetropi gibi göz bozuklukları çocuk ve bebeklerde de sık olarak karşımıza çıkar. Peki bu hastalıklar için risk faktörleri mevcut mudur? Sorusuna ise tabi ki evet olarak cevaplayabiliriz. Bunlar ailede kalıtsal göz hastalığı hikayesi, hamilelikte ilaç kullanımı, hamilelikte geçirilen ateşli bulaşıcı hastalıklar, prematüre doğum öyküsü, küvez oksijen tedavisi hikayesi, doğum şekli, doğumdan sonra travma, kaza, düşme, ateşli hastalık ve havale öyküsü gibi durumlardır.’Ne zaman doktora başvurmalı?’ bizim sık rastladığımız sorulardandır. Maalesef çocuklar ve bebekler az gördüklerini ifade edemezler çünkü farkında değildirler. Gözlerinde bir sorun olup olmadığı bir göz uzmanı tarafından muayene edilmeden farkedilemez ve geç tanı konulması tedavilerde gecikmeye ve göz tembelliğinden gözün kaybına kadar geniş bir alanda problemler oluşturabilmektedir. Erken tanı ve tedavi önemli çok önemlidir. İlk muayene doğumdan hemen sonra ilk 6 ay içinde yapılmalıdır. Bu dönemde olası bir konjenital katarakt, glokom, tümörler veya gelişimsel bozukluklar, gözyaşı kanal tıkanıklığı, şaşılık tanınabilir. Gelişen teknoloji sayesinde artık 1 aylık bir bebekte dahi astigmat varlığı, gizli şaşılık (mikrotropya), yüksek hipermetropiler ve göz tembelliği yaratabilecek pek çok sorun kolay bir şekilde tanınabiliyor.”Çocukları her sene göz kontrolünden geçirmek gerekirGelişmiş cihazlar sayesinde bebek ve küçük çocukları korkutmadan belli uzaklıktan ölçümlerin yapılabilediğini dile getiren Op. Dr. Şeyda Atabay, “Böylece çocuğu muayeneden korkutmadan, muayene olduğunu bile anlamadan tedavilerini gerçekleştirebiliyoruz. Genellikle önerimiz bebek ve çocuklarda yıllık göz kontrolünden geçmektir. Ancak hastalık tanısı konmamış ve yıllık kontrole getirilmeyen çocuklarda ilk kontrolü 1 yaşına kadar yaptırdıktan sonra ikinci kontrol için uygun yaş 3 yaştır. Bu yaşta çocuğumuz artık bizimle iletişim kurmaya başlar, gösterdiğimiz hayvan resimlerine tepkiler verir ve görme yüzdesi belirlenebilir. Bu dönem bizim sıklıkla göz tembelliği rastladığımız ve tedavisini en iyi uygulayabildiğimiz bir dönemdir. Ağaç yaşken eğilir sözünün göz hastalıklarına çok güzel oturduğu bir dönemdir. Çünkü daha geç yaşlarda karşılaştığımız göz tembelliklerinin tedavileri daha zordur, tedavi yaşı ne kadar geç ise başarı o kadar düşüktür. 3. muayene zamanı ise hemen okul öncesi dönemdir. Bu dönemde karşılaşılan göz rahatsızlıkları çocukların görmelerini oldukça çok etkiler. Okul çağı çocuklarında ders başarısında düşüklük, çabuk sıkılma, derslere ilgisizlik, dikkat dağınıklığı, tik oluşturma gibi durumlar sıklıkla göz bozukluğu ile alakalıdır. Sonuç olarak bir problem olduğunu düşünmesek bile çocuklarımızı yılda bir kere göz hastalıkları uzmanı tarafından muayene ettirmeliyiz. En uygun zaman okul döneminin başladığı aylardır. Çocuklar az gördüklerinin farkında değildirler ve doğru zamanda yapılmayan tedaviler göz kayıplarına neden olabilmektedir” dedi.

Kışın da güneş gözlüğü kullanın

Dr. Sönmez, kışın güneş gözlüğü kullanımının önemine de değinerek, “Kışın, yaz aylarındaki gibi güneş gözlüğü kullanmak gerekir. Hava sıcaklığının azalması güneşin zararlı ışınlarının etkisini yitirdiği anlamına gelmez. Özellikle karlı havalar gözlerimiz için risk oluşturur. Kar, güneşten kaynaklı zararlı ultraviyole ışınlarının yansımasına neden olur.” değerlendirmesini yaptı. Açık alanda çalışanların, saatlerce dışarıda vakit geçirenlerin, kar sporlarıyla uğraşanları dikkatli olması gerektiğine dikkati çeken Dr. Sönmez, şöyle devam etti:

“Kayak yapanlar mutlaka koruyucu gözlükler kullanmalıdır. Kardan göze yansıyan ışınlar kornea yanığı dediğimiz, bu tabakada ağır hasarlara sebep olabilir. Kış aylarında vücut direncinin düşük olması, kapalı, karanlık havalarda serotonin yani mutluluk hormonunun azalması ve stresin artması da gözlerimiz için hastalık risklerini arttırıyor.”

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ