‘İkinci el taşıt alım satımında düzenleme getiriyoruz’

Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, ikinci el taşıt alım satımına yönelik düzenleme getirileceğini belirterek, “Ne yapıyoruz burada? Bir kere her önüne gelen galericilik veya araç alım satımı yapmasın. Belge verelim, niteliklerini belirleyelim, esnaf belgelerini verelim ve bu ticareti biz düzenleyelim” dedi.

‘İkinci el taşıt alım satımında düzenleme getiriyoruz’

Malatya Galericiler Sites’ni ziyaret eden Bakan Tüfenkci, esnafı gezerek sorun ve taleplerini dinledi, birlikte öğle yemeği yedi. Bakan Tüfenkci, burada yaptığı konuşmada, esnafla ilgili çok sayıda çalışma yaptıklarını, teşvik programları hazırladıklarını kaydetti. Türkiye’nin halk oylamasına gideceğine değinen Tüfenkci, bunun ülke için çok önemli olduğunu aktardı.

Mevcut sistemden razı olanların ve nemalananların “hayır”da birleştiklerini belirten Tüfenkci, “Türkiye kalkınsın diyenler, işini, aşını büyütmek isteyenler, esnafı büyültüp tüccar, tüccarı büyültüp sanayici, onu büyültüp ihracatçı ve dünya devleri arasına aldıralım diyenler, yeni bir Türkiye için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi istiyorlar” diye konuştu.

İkinci el araçta düzenleme

Referandumdan sonra ikinci el araç alım satım için Türkiye’de bir düzenleme yapacaklarını bildiren Tüfenkci, “Bu nedir, özellikle ikinci el taşıt alım satımında bir düzenleme getiriyoruz. Ne yapıyoruz burada? Bir kere her önüne gelen galericilik veya araç alım satımı yapmasın. Eğer yapacaksa bunu gelsin belgesin. Belge verelim, niteliklerini belirleyelim, esnaf belgelerini verelim ve bu ticareti biz düzenleyelim” ifadesini kullandı.
Bu sayede hem satıcıya hem alıcıya güven getireceklerini vurgulayan Bakan Tüfenkci, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Aradaki sözleşmelerin çerçevesini belirleyelim ve o çerçeveler neticesinde bu sözleşmeler oluşsun. En önemlisi de sattığınız araçların niteliklerini de sizler beyan edin. Arızalı, hurda, kaza yapmış araç satıyorsanız, bunları belirterek satın. Ama ben ‘Sağlam araç satıyorum’ diyorsan da ‘En azından 10 bin kilometre garanti ver’ diyerek satış işlemi gerçekleştirilecek bir sistem düzenliyoruz. İnşallah bunu kamuoyunun da görüşlerine açtık. Sizlerin, bu işlerle iştigal edenlerin görüşlerini aldık ve Allah nasip ederse referandumdan sonra bu yönetmeliği yayınlayıp hayata geçiriyoruz.Biz istiyoruz ki sokak aralarında, apartman altlarında değil böyle güzel sitelerde esnafımız gelsin ticaretini yapsın. Bu her şehirde olsun.”

İşçi çocuğu olarak geldiği Almanya’da fabrika kurdu

Almanya ile Türkiye arasında 30 Ekim 1961’de imzalanan İşgücü Anlaşması’ndan sonra Türklerin ellerinde tahta bavullarla Almanya’ya göçünün üzerinden 56 yıl geçti. Yola çıkarken bir miktar para biriktirerek ülkelerine geri dönme arzusu taşıyan Türklere, aradan geçen zaman içinde Almanya, “ikinci memleket” oldu. Gelenlerin büyük çoğunluğu Almanya’ya yerleşirken, Türkler bugün ülkede 4’üncü nesile ulaştı.”Misafir işçi” olarak geldikleri Almanya’ya, iş gücü ve ekonomi anlamında bugüne kadar önemli katkılar sunan Türkler, ülkede birçok alanda önemli noktalara gelmiş durumda. Türkler, geçen zaman içinde Alman iş dünyasında da yerini aldı.Memleketi Diyarbakır’ın Çermik ilçesinden babasının işçi olarak çalıştığı Almanya’ya 1975’te gelen ve Frankfurt yakınlarındaki Wetzlar kentinde yaşamını sürdüren Recep Yıldız da Alman iş ve sanayi dünyasındaki aktif Türklerden biri.. Recep Yıldız’ın, 2 yıl önce hayatını kaybeden eşi Fatime Yıldız ile 27 yıl önce Wetzlar kentinde kurduğu Yıldız CNC Teknik fabrikası, Almanya’da otomotiv, savunma, sağlık ve optik sanayileri başta olmak üzere birçok alanda faaliyet gösteren firmalar için imalat yapıyor. Fabrika, Bosch, Siemens, Mercedes, Audi, BMW ve Leica gibi firmaların da aralarında bulunduğu önemli Alman firmalarına parça imal ediyor. “Bir traktör ve traktörle sürülebilecek birkaç dönüm arazi alıp dönecektik”Bugün 56 yaşında olan Yıldız yaptığı açıklamada, babasının birkaç yıl çalışıp para kazandıktan sonra memlekete dönmek üzere Almanya’ya geldiğini belirterek, “En fazla 4-5 yıl burada çalışma amacıyla geldik. Bir traktör ve traktörle sürülebilecek birkaç dönüm arazi alabilmek için Almanya’ya geldik” dedi. Almanya’ya ilk geldikleri dönemde babasıyla zorlu koşullar altında çalıştıklarını, babasının karşı çıkmasına karşın Almanca öğrenerek iş hayatına atıldığını anlatan Yıldız, şöyle devam etti: “16 yaşındaydım ve Almanca öğrenmek için 70 kilometre mesafedeki Frankfurt’ta kursa kaydoldum. Pahalı bir Almanca kursuna verecek para da yoktu. Hiç unutmuyorum, 50 mark ev kiramı ödeyemedim. Gelirim yoktu. Babamdan istemek için Frankfurt’tan geldim, hatta yol param olmadığı için yolun 9 saatini yürüdüm. Yani cebimde otobüs param bile yoktu. Tüm bunlara okumak için katlandım.” “Alman, Rus ve diğer milletlerden de çalışanımız var”Recep Yıldız, mesleğine 1985 yılında bir Alman firmasında yardımcı işçi olarak başladığını ve deneme süreciyle işe alındığını ancak kısa sürede bunun uzun süreli işe dönüştüğünü ve mesleğinde ustalaştığını söyledi. Söz konusu firmada 15 yıldan fazla çalıştığını ve büyük tecrübe kazandığını ifade eden Yıldız, “İşveren benim kabiliyetimi görünce ‘bizim firmada çok iş var, biz sana iş verelim. Senin eşin bunu mutfakta bile yapabilir, sen yerinde yap’ dedi. ‘Tamam’ dedik. 1990’lı yıllarda evim vardı. Bodrum katını düzenledik küçücük bir makineyle eşim orada başladı. Alman firmasında çıkan ürünlerin ikinci veya üçüncü işlemini yapıyorduk. Kısa bir zaman içinde çok fazla iş yapmaya başladık” şeklinde konuştu.Daha sonra eşinin tavsiyesiyle Alman firmasından ayrıldığını ve işlerini büyüttüklerini anlatan Yıldız, “2002 yılında eşimle kendi işime devam ettim. 2006 yılında şu anda üretim yaptığımız yeni fabrika alanımıza taşındık. Bu fabrikada 20 kişi çalışıyor. Çalışanların çoğu aile bireylerimiz ancak Alman, Rus ve diğer milletlerden de çalışanımız da var” dedi.”Daha güzel günler bizi bekliyor”Türk iş adamı Yıldız, son dönemde Türkiye ile Almanya arasında yaşanan gerginliklere karşın işlerine devam edeceklerini vurguladı. Yıldız, “Buradaki Türk iş adamları olarak bu gerginliklerden sonra kafamızı kuma sokacak değiliz. İş yapmaya, başarıya devam edeceğiz. Elbette ki bu gerginlikler böyle devam edecek değil. Daha güzel günler bizi bekliyor. Bu gerginliklerin er ya da geç biteceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Bu olayların hiç yaşanmamasını arzu ettiklerini dile getiren Yıldız, şunları kaydetti:”Bizim müşterilerimizin yüzde 100’ü Alman. Siyasi gerginliklere rağmen Türkiye ile Almanya arasındaki ekonomik ilişkilerin güçlü bir şekilde sürmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu gibi ilişkilerin devam etmesi için toplantılar yapılması lazım. Alman iş adamlarına, yatırımcılarına Türkiye’deki yatırım fırsatlarının tanıtılması, teşvik edilmesi lazım.”Yıldız, ilişkilerin devamı için birilerinin fedakarlık yapması gerektiğini de vurguladı.”Hem Türkiye hem de Diyarbakır’ın tanıtımına katkı yapmaya çalışıyoruz”Recep Yıldız, Türkiye’de de yatırımları bulunduğunu, Çermik’te 20 milyon lirayı aşkın yatırımla yaptıkları 5 yıldızlı termal tesisin geçen yıl faaliyete geçtiğini ifade ederek, “Bu Güney Doğu’da olmayan bir proje… Sanayici kimliğimizin yanı sıra hem Türkiye hem de Diyarbakır’ın tanıtımına katkı yapmaya çalışıyoruz.” diye konuştu.Türkiye’ye de yatırıma devam edeceklerini vurgulayan Yıldız, geleceğe yönelik olarak, Almanya’daki fabrikanın daha büyüğünü Türkiye’de kurmayı planladıklarını da bildirdi. Fabrika gibi lise Körfez’in pazar yıldızı Renault’un dizel araçlarına soruşturma Boeing’den Çin’e uçak fabrikası

‘Türkiye’nin büyümemesi için hiç bir sebep yok’

Grand Yazıcı Otel’de 2 gün sürecek Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde, global ve yerel ekonomik konular tartışılacak. Zirveye, aralarında ABD, Avustralya, İngiltere, Finlandiya, Estonya, Yunanistan, Hindistan, Afganistan, Suudi Arabistan ve Malezya’nın en önemli şirketlerinin yönetim kurulu başkanları ve üst düzey yöneticilerinin de bulunduğu 92 iş insanı katılıyor. Zirvede Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ilk gün, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan ikinci gün konuklara seslenirken, zirvenin kapanış konuşmasını ise Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya yapacak. Türk iş dünyasından Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begümhan Doğan Faralyalı, BluTV Kurucusu Aydın Doğan Yalçındağ, Borusan CEO’su Ağah Uğur, LC Waikki Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük, TAV Havalimanları Holding İcra Kurulu Başkanı Sani Şener, Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Zeynep Bodur Okyay, Koç Holding Enerji Grubu Başkanı Yağız Eyüboğlu, Densa Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Hacı Sabancı, TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik gibi isimler de zirvede yer alacak. Zirvenin önemli konuklarından biri de Almanya eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff olacak.Bursa Valisi İzzettin Küçük ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin de yeraldığı zirvenin açılışında konuşan Capital ve Ekonomist Yayın Direktörü Rauf Ateş, bu yıl 6’ncısı düzenlenen programa her yıl katılımın artarak devam etmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bu yıl da güzel bir etkinliğin olacağını söyleyen Ateş, programa katılması öngörülen ancak annesi vefat ettiği için gelemeyen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’na başsağlığı diledi.”Müşteri beklentilerine göre sistem yenileniyor”Çelik Motor Genel Müdürü Özgür Maraş ise ilk günden itibaren bu etkinliğe ana sponsorluk desteği vermekten duyduğu mutluluğu dile getirdi. Otomotiv sektöründe mobilite, otonom araçlar ve elektrikli araçlar olmak üzere burada yeniliğin oluştuğunu belirten Maraş, 2030’da her 10 araçtan birisinin paylaşım ekonomisinin içinde olacağının öngörüldüğünü söyledi. Buna bağlı olarak iş modelleri geliştirdiklerini belirten Maraş, müşteri beklentilerine göre sistemlerini yenilediklerini açıkladı. İkinci el ile ilgili yeni çalışmalarının bulunduğunu söyleyen Maraş, kiralama pazarının da yıllık 350 bin adet büyüklüğe ulaşacağını öngörüsüne sahip olduklarını kaydetti. Samsung’da 70 bin çalışan Ar-Ge’de Samsung Türkiye Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen, geçen yıl 202 milyar dolar ciro ile 89 ülkede 20 farklı endüstride çalışmalarının devam ettiğini belirterek, 325 bin çalışanın 70 binin Ar-Ge’de çalıştığını, cironun yüzde 7’sinin Ar-Ge’ye ait olduğunu açıkladı. Televizyon cep telefonu, bellek gibi birçok pazarda dünya birinciliğine sahip olduklarını söyleyen Yeğen, inovasyonu şirket merkezine koyduklarını kaydetti. Teknolojik ürünlerde ilerde yeni gelişimler olacağını söyleyen Yeğen, bunları nesneler arası iletişim, yapay zeka ve artırılmış gerçeklik olarak sıraladı. Nesneler arası iletişim ile ürünlerin webe bağlı olacağını belirten Yeğen, yazılım ve üreticilerin yoğun şekilde birbiri ile konuşan ürün geliştirdiğini vurguladı. Yeğen, 2030’da öğrencilerin yapay zeka üzerinden eğitim alacağını, öğretmenden 10 katı fazla öğrenebileceğini söyledi. S8 GELİYOR Duyguların da buna çözüm getireceğini ifade eden Yeğen, “Bu Çarşamba S8 çıkaracağız. Bununla birlikte yepyeni çağ başlıyor. Dokunmatik özellikleri ortadan kaldırdığımız, bilmediğimiz özellikler hayata geçecek. Örneğin Aşık Veysel’in şarkıları, toplantıları ayarla gibi tuş ile teknolojinin yoğun kullanılacağı ürün olarak hayata geçecek. Arttırılmış gerçeklik alanında hayata geçirdiğimiz gözlüklerde böyle bir şey talep beklemiyorduk. İnşaat, eğitim, basın sektörlerinin adaptasyonu bizim için önemli” dedi. Yapılan araştırmalarda teknolojilerin gelişimine bağlı olarak çocukların yüzde 65’inin gelecekte ne iş yapacağını bilmediğini ifade eden Yeğen, iş tanımlarının da teknolojinin odağı ile değiştiğini vurguladı. ‘OHAL’i kalıcı bir çözüm olarak görmüyoruz’Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde konuştu. Dünyada yaşanan ekonomik sıkıntılara ve terör olaylarına değinen Şimşek, başarısız darbe girişimi sonrasında ilan edilen olağanüstü hal ile ilgili, “Olağanüstü hali isteyerek getirmedik. Türkiye bütün terör örgütlerinin hedefine girdi. Yüzlerce kısmı terör eylemi ile karşı karşıya kaldık. Ondan dolayı olağanüstü hal geldi. Ama bunu kalıcı bir çözüm olarak görmüyoruz” dedi.Türkiye hukuk devletinden uzaklaştığı eleştirilerine yanıt veren Şimşek, “Türkiye’nin başına bir sürü felaket geldi. Türkiye çok ciddi travmalar yaşadı. Olağanüstü hali isteyerek getirmedik. Türkiye bütün terör örgütlerinin hedefine girdi. Yüzlerce kısmı terör eylemi ile karşı karşıya kaldık. Ondan dolayı olağanüstü hal geldi. Ama bunu kalıcı bir çözüm olarak görmüyoruz. Dolayısıyla Türkiye hukuk devletinden uzaklaşıyor diye bir algı var ve bu doğru değil” ifadelerini kullandı.”Trump Başkan olacaksa diye sorulsa herhalde kimse inanmazdı” Türkiye ve dünyanın karışık bir dönemden geçtiğini belirten Mehmet Şimşek, “Amerika’da Trump başkan olacaksa diye sorulsa herhalde kimse inanmazdı. Ama oldu. Türkiye’de darbe girişimi olacak dense herkes gülerdi. Mümkün değil derdiniz. Liste uzun ama şu bir gerçek; dünya sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Küresel kriz sonrasında bir sürü artçı şok yaşandı” dedi. Bu yıl ilk defa küresel ekonomi toparlanmaya başladığını kaydeden Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:”Geçen hafta Almanya’da G20 zirvesine katıldım. Nispeten daha olumlu bir perspektif var. Ama yine de 2016 zor bir yıldı. 2017’ye iyimser başlamak isteriz. Ne olacak bu Türkiye’nin hali diye sorarsanız, aslında Türkiye’nin ekonomisi sağlam. Küresel kriz herkesi etkiledi. Avrupa’daki borç krizi bizi de önemli bir ölçüde etkiledi. Çünkü Avrupa Birliği bizim önemli ticaret ortağımız. Arap baharı büyük umutlarla başlamıştı. Neredeyse buzul çağına girdik o bölgede. Büyük bir kaos, ciddi jeopolitik gerginlikler var Ortadoğu’da. Bu kaoslar Türkiye’yi aşağıya çekti. Bu jeopolitik gerginlikler ve yanı başımızda devlet niteliğini kaybeden ülkeler, teröre zemin hazırladı. Ülkemizi ciddi bir şekilde etkiledi. Bunların hepsi aslında dış şoklar. Rusya ile yaşanan sıkıntı, darbe girişimi, Ortadoğu’daki ülkelerin haline rağmen Türkiye ekonomisi ayakta durmayı başardı.””Türkiye’nin büyümemesi için hiç bir sebep yok”Türkiye’nin büyümemesi için hiç bir sebebi olmadığını dile getiren Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:”Belirsizlikler azalır azalmaz Türkiye yeni bir reform hamlesiyle büyüme politikasına girebilir. Büyümemesi için hiçbir sebep yok. 2017 ve sonrası için umut var olmak lazım. Dışarıdan bakıldığı zaman Türkiye’nin algısı oldukça kötü. Ama gerçeklik o kadar değil. Gerçeklik aslında bizim arzuladığımız kadar da iyi değil. O nedenle çok kapsamlı reform programımız var. Türkiye’nin hikayesi orta ve uzun vadede güçlü olmaya devam edecek. Dünyada nüfusu 80 milyona ulaşmış kişi başına milli geliri orta üst grubunda olan kaç tane gelişmiş olan ülke gösterirsiniz? Muhtemelen 7’yi geçmez. En büyük reform, yönetimde istikrarı sağlamaktır. İleride yaşayabileceğimiz krizleri engelleyebilecek bir anayasa reformudur.” Cumhuriyetin yüzüncü yılını doldurmadan yaşanan çok sayıda hükümet değişikliğine değinen Mehmet Şimşek, “Amerika 240 yıldan fazla başkanlık sistemiyle yönetiliyor. 45’inci devlet başkanı yeni göreve başladı. Bizdeki parlamenter sistem yönetimde istikrarı sağlayamamış. 1923’den bu yana 65 tane hükümet gelmiş. Ortalama ömürleri 18 ay civarında. Bu sistemde bir sorunumuz var. Bu anayasa değişikliğinin en önemli faydası yönetimde istikrarı sağlamak” dedi.”Mecliste iki parti bir araya gelip nitelikli çoğunluğu elde edemiyor” Türkiye’de en çok tartışılan konunun yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı olduğunu belirten Mehmet Şimşek şunları söyledi:”Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yeni bir yapıya giriyor. 13 üyesi olacak. 7 üyesini meclis nitelikli çoğunlukla seçecek. Şu anda hiçbir partinin mecliste nitelikli çoğunluğu yok. Hatta iki parti bir araya gelerek nitelikli çoğunluk elde edemiyor. Üç Partinin bir araya gelmesi lazım. Nitelikli çoğunluk aslında bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlamak açısından çok kritiktir. Dolayısıyla iddia edildiği gibi Türkiye’de güçler ayrımı ve yargının bağımsızlığının tehlikeye gireceği argümanı doğru bir argüman değil. Bugün herkes parlamenter sistemde yürütme ve yasamanın birbirinden tamamen ayrı olduğunu sanıyor ama öyle değil. Bugünkü sistemde mecliste çoğunluğu sağlayan parti iktidarı oluşturuyor. O iktidar meclisteki komisyonların tamamında kontrole sahip. Yürütme ve yasama iç içe geçmiş durumda. Dolayısıyla, ‘bu sistem mükemmel yeni sistemde güçler ayrılığı tehlikeye giriyor’ varsayımı yanlıştır.”1982 anayasasının Cumhurbaşkanına çok büyük yetkiler verdiğini hatırlatan Şimşek, “1982 anayasasına göre Cumhurbaşkanı inanılmaz yetkilere sahip. Örneğin Nobel ödüllü bir finansçıyı genel müdür olarak atamak istesem, Cumhurbaşkanı onaylamadığı sürece atayamam. Bu tür atamaların hepsini Cumhurbaşkanını onayına tabi. Bütün kararnameler Cumhurbaşkanını onayına tabi. İnanılmaz yetkilerle donatılmış Cumhurbaşkanı. Peki, hesap veriyor mu, yargılanabilir mi? Vatana ihanet hariç hayır. Şu anda Cumhurbaşkanı ile meclisteki hükümet ayrı siyasi eylemlerden geldiğini varsayarsak, bizdeki uzlaşma kültürünün de göz önüne alırsak, bu sistem krizlere gebedir. Dolayısıyla bu anayasa değişikliği Türkiye’nin önünü açacaktır” diye konuştu. “Türkçe bilmeyen Kürt bir ailenin çocuğuyum” Dünyanın süper gücü gibi geçinen ülkelerin futbol takımı tutar gibi etnik ve mezhepleri tutmamaları gerektiğini söyleyen Şimşek, “Etnik ve mezhep ayrımı üzerinden oluşturulan Ortadoğu siyaseti yıkım getirir. Biz farklılıkları zenginlik olarak görüyoruz. Ben 6 yaşına kadar Türkçe bir kelime bilmeyen Kürt bir ailede doğmuş, anne babası okuma yazma bilmeyen bir ailenin çocuğuyum. Benim hanımım da Ankaralı. Bizim 3 tane çocuğumuz var. Biz sabah kalktığımızda bunlar Türk mü Kürt mü demiyoruz. İstanbul dünyanın nüfus açısından en büyük Kürt şehri. Siz bunu nasıl ayırırsınız. Onun için bütün sorunlarımızın çözümü kardeşlik hukukudur” diye konuştu.Dünyada liberal demokrasilerin can çekiştiğini belirten Şimşek sözlerini şöyle tamamladı:”Sadece Türkiye’de değil, dünyada liberal demokrasiler can çekişiyor. Çünkü korku, terör, göç ve korumacılık var. Dünya aslında ciddi bir tehlikeye girmiş durumda. Avrupa şu anda anlayış olarak Birinci Dünya Savaşı ve Ortaçağa dönmüş durumda. İslamofobi konusunda bizim birlikte yaşamamız lazım. Farklılıklara saygı göstermek lazım. Bunun için liberal demokrasinin yaşatılması lazım. Ama liberal demokrasi terör tehdidi altında. Terörün olduğu yerde bir parti onu destekliyor, hendek kazmasına müsaade ediyorsa sizin yerel demokrasi maalesef sonlanıyordur.” ‘Türkiye ekonomisi iyi iş çıkardı’ 500’den fazla yatırımcı İstanbul’da

Otomotiv sektörünün 2017 ihracat hedefi 27 milyar dolar

Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Kudret Önen, “Türk otomotiv sanayisi olarak 2017 hedefimiz, 1 milyon 350 bin adet ihracat yaparak 27 milyar dolar ihracat geliri elde etmektir.” dedi.Önen, 43’üncüsü gerçekleştirilen Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Olağan Genel Kurulundaki konuşmasında, “Sanayimiz, son yıllarda kapasite ve yeni ürün yatırımlarına hızla devam etmesi sonucunda, 2016 yılında da üretimdeki büyümesini sürdürdü ve gururla söyleyebiliriz ki; 2015 yılında kaydettiği tarihi rekorun üzerinde bir performans gösterdi. Geçtiğimiz yıl üretilen her 100 aracın 77’si yurt dışına gönderildi ve sanayimiz ilk kez ihracatta 1 milyon adet eşiğini aştı. AB pazarlarındaki istikrarlı büyümenin devam etmesinin yanı sıra otomobil sınıfında üretimine başladığımız yeni ürünlerin etkisiyle sanayimiz hem üretim hem de ihracatta rekorlara koştu. Rakamlarla ifade etmek gerekirse, ihracatımız adet bazında yüzde 15, dolar bazında da yüzde 12 arttı. Otomotiv sanayimiz, tek başına Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 16,8’ini oluşturarak sektör sıralamasında 11’inci yılında da ilk sıradaki yerini korudu.” diye konuştu.2017 yılına tüm zamanların en yüksek ihracat hedefiyle yıla başladıklarını belirten Önen, yılın ilk aylarında başlayan iç pazardaki daralmanın bu şekilde devam etmesi halinde üretimin negatif etkilenebileceğini ifade etti.Geçtiğimiz yıl birçok yeni otomobil projesinin hayata geçirildiğini hatırlatan Önen, konuşmasını şöyle sürdürdü:”Uzun bir süre Avrupa’nın önde gelen ticari araç üretim üssü olarak anıldığımız konumumuzu aşarak, yeni binek otomobil projeleriyle birlikte toplam otomotiv üretiminde önde gelen bir üretim merkezine dönüştük. 2016 yılında kapasitemiz 1,7 milyon adetten 1,9 milyon seviyesine, ana sanayi istihdamımız 48 bin 700 çalışandan 53 bin 400 çalışan seviyesine yükseldi. Ülkemizin dış ticaret dengesine ve vergi gelirlerine sağladığımız olumlu katkı, sanayimizin stratejik önemini ön plana çıkarıyor. Teşvikler ile desteklenen yeni projelerin etkisi ile 2017 yılında ihracat bazlı üretim artışına devam edeceğimize inanıyoruz. Bu noktada hep ifade ettiğimiz gibi, sanayimizin rekabetçiliğini sürdürülebilir kılmak için istikrarlı bir iç pazarın yanı sıra ekonomide yatırım ve satın alma kararlarının olumsuz etkilenmeyeceği bir seyrin büyük önem taşıdığını hatırlatmakta yarar var.””Yaşlı araçların hurda teşvikiyle yenilenmesi önemli”OSD Yönetim Kurulu Başkanı Önen, 2016 yılında ihracat ve üretimde ulaşılan rekorlara karşın yurt içinde meydana gelen gelişmelerin iç pazarı doğrudan etkilediğini belirterek, “2016 yılındaki üretim rakamlarına bakıldığında ticari araç grubunda üretimin bir önceki yıla göre yüzde 6 daraldığı ve hafif ticari araç grubundaki daralmanın da yüzde 2 seviyesinde olduğu görülüyor. Diğer taraftan ağır ticari araç grubunda bu oran yüzde 44 seviyesinde. Pazar rakamlarına bakıldığında aynı dönemde ticari araçlarda yüzde 12 daralma olduğu görülüyor. Hafif ticari araç grubunda bu oran yüzde 6, ağır ticari araç grubunda ise yüzde 44 seviyelerinde.” şeklinde konuştu.Sanayinin sürdürülebilir geleceği için tedbirlere yönelik hükümete öneriler sunduklarını kaydeden Önen, bu önerilerin Türk Otomotiv Sanayisinin güçlü konumunu hem içeride hem de dünyada koruyabilmesi için kısa, orta ve uzun vadeli olduğunu söyledi.Önen, “Kısa vadede iç pazarın istikrarlı büyümesini sürdürmesinin önemli olduğunu biliyoruz. Bu konuda özellikle ticari araç pazarında yaşanan ciddi daralma dikkate alınmalı. Ticari araç pazarının canlanmasıyla sağlanabilecek üretim artışı için kiralama sisteminin açılmasına yönelik düzenleme yapılması son derece önemli. Otomotiv pazarının canlandırılması için yaşlı araçların bir hurda teşvikiyle yenilenmesi de çok önemli bir fırsat olacaktır. Sektörümüzün uzun vadedeki sürdürülebilirliği için özellikle otomotiv sanayisindeki küresel teknolojik dönüşüme dikkat etmemiz gerekiyor.” dedi.Küresel otomotiv sanayisinin dijital dönüşüm sürecinde çok hızlı ilerlediğini vurgulayan Önen, yeni yatırım çekebilmek için Türkiye’de de Dijital Dönüşüm Platformu gibi oluşumlarla bu konuda atılan önemli adımlar olduğunu ancak bunların verimli çalışması için birlikte daha fazla çaba sarf edilmesi gerektiğini vurguladı. “Otomotiv sanayisi Türkiye’nin en büyük ailesi”Kudret Önen, 11 yılı aşkın süredir otomotiv sanayisinin Türkiye ihracatının lideri olduğunu belirterek, otomotiv sanayisinin artık Türkiye’nin en büyük ailesi olduğunu belirterek, sektörün direkt ve dolaylı istihdam olarak bakıldığında 450 bin kişiye gelir sağladığını söyledi.Sektörün yeni ürün ve fabrika yatırımlarıyla büyümeye devam ettiğini dile getiren Önen, şunları kaydetti:”2016 yılında yaşanan toplumsal ve siyasi gelişmelere rağmen hedefleri çerçevesinde çalışmalarını sürdüren sanayimiz, ülkemiz insanına ve geleceğine yatırım yapmayı sürdürüyor. 2016 yılında bir önceki yıla göre, toplam otomotiv ihracatı adet bazında yüzde 15 artarken otomobil ihracatı yüzde 23 artış gösterdi. Bu dönemde toplam ihracat 1 milyon 141 bin adet, otomobil ihracatı ise 746 bin düzeyinde gerçekleşti. 2016 yılında bir önceki yıla göre toplam otomotiv ihracatı dolar bazında yüzde 12, avro bazında da yüzde 13 arttı. Bu dönemde toplam otomotiv ihracatı 24,2 milyar dolar olarak gerçekleşirken otomobil ihracatı yılı yüzde 21 artışla 8,3 milyar dolar seviyesinde kapattı. 2017 yılında 1 milyon 650 bin araç üretmeyi hedefliyoruz. Türk otomotiv sanayisi olarak 2017 ihracat hedefimiz ise 1 milyon 350 bin adet ihracat yaparak 27 milyar dolar ihracat geliri elde etmektir.””Sektöre yönelik her türlü sıkıntıyı çözmeye hazırız”Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Ali Çelik de sektörün Türkiye için çok değerli bir noktada olduğunu belirterek, “Dünyayla da bir yarış içerisindeyiz. Sektöre yönelik iletilen her türlü sıkıntıyı çözmeye hazırız. Ar-Ge yasası kapsamında verilen teşvik ve muafiyetleri daha da artırmayı düşünüyoruz. Sektör temsilcilerinden gelecek her türlü teklife de açığız. Yapılan her ihracat ülkenin faydasınadır. Karşılıklı yararı öngörerek teşvikler yapacağız. Zamana ve şartlara ayak uydurmamız gerekiyor. Ar-Ge ve inovasyonu destekleyerek yüksek teknolojik ürün ihracatında kilogram başına ürün ihracatını artırmamız gerekiyor.” diye konuştu.Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi ise otomotiv sektörünün önümüzdeki yıllarda da ihracatın yüz akı olmaya devam edeceğini vurgulayarak, “2023 yılı için ihracatçılar olarak dünya ticaretinden yüzde 1,5 pay almayı hedefliyoruz. Otomotiv sektörümüzün 2023 ihracat hedefi ise tam 75 milyar dolar. Dolayısıyla, sektörümüz, ülkemiz ve ekonomimizin geleceği açısından son derece önemli bir konumda.” değerlendirmesinde bulundu.İhracat, Teknoloji ve Yan Sanayii Başarı Ödülleri sahiplerini bulduGenel Kurul konuşmalarının ardından 2016 yılında ihracat yapan OSD üyelerine İhracat Başarı Ödülleri verildi. Verilen İhracat Başarı Ödülleri Platin Plaket, Altın Plaket, Altın Madalya ve Gümüş Madalya şeklinde 4 ana kategoride sınıflandırıldı. 1 milyar doların üzerinde ihracat yapan firmalar Platin Plaket, 500 ve 1 milyar dolar arasında ihracat yapan firmalar Altın Plaket, 100 ila 500 milyon dolar arasında ihracat yapan firmalar Altın Madalya, 30 ila 100 milyon dolar ihracat yapan firmalar ise Gümüş Madalya ile ödüllendirildi.Ayrıca kalite ve teslimat güvenilirliği, teknoloji geliştirmedeki iş birliği ve rekabetçilik gibi kriterleri esas alınarak OSD üyeleri tarafından yapılan değerlendirme ile Yan Sanayi Başarı Ödülleri de sahiplerine teslim edildi.Bu yıl ikincisi düzenlenen Teknoloji Başarı Ödülleri kapsamında ise Türk Patent Enstitüsü verilerine göre 2016 yılında patent tescilleri bulunan OSD üyesi firmalar ödül almaya hak kazandı.

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ