İçişleri Bakanı Soylu: Terör örgütü ‘Bizi yukarıdan nasıl görüyorlar’ diye çıldırıyor

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ‘Terör örgütünün kimyası altüst oldu. Teröristlerin strateji ve taktikleri çöktü. 15-20 kişilik gruplarla dolaşırlarken, 2-5 kişilik gruplara düşmeye başladılar. İnsansız Hava Araçları, bizim aldığımız istihbaratlar, değerlendirmelerimiz, izlemelerimiz sonucunda bunların hareket etme kabiliyetlerini büyük ölçekte ortadan kaldırdık.’ dedi. Bakan Soylu ayrıca ‘Bizi yukarıdan nasıl görüyorlar’ diye terör örgütü çıldırıyor. Travmadan kurtulabilmek mümkün değil.’ değerlendirmesinde bulundu.

İçişleri Bakanı Soylu: Terör örgütü ‘Bizi yukarıdan nasıl görüyorlar’ diye çıldırıyor

Soylu, konuk olduğu Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

“Terör operasyonlarıda kullanılan silahlı ve silahsız İHA’lar terörle mücadeleye nasıl bir katkı sağladı? PKK’ya yönelik 2015’ten bu yana kentlerde ve arazide yapılan operasyonlar terör örgütüne katılımları nasıl etkiledi? Terör örgütünün Türkiye içindeki hareket kabiliyeti ne durumda?” sorusu üzerine Soylu, “Nisandan itibaren terör örgütüne ciddi şekilde zaiyat verdireceğiz.” dediklerini hatırlattı.

O zaman diliminde, terörle mücadele kabiliyetini, kapasitesini yükseltecek birtakım enstrümanlarla uğraştıklarını belirten Soylu, bunların silahlı ve silahsız İnsansız Hava Araçları (İHA) olduğunu anlattı.

Hava araçlarıyla izleme süresini 2 bin 600 saate çıkardıklarını, bunun büyük bir rakam olduğunu dile getiren Soylu, Hakkari’den, Şırnak’tan Kars’a kadar olan hattın tamamında, birçok yerde, gerek gelen istihbaratlar, gerek keşif, gerekse takiple ilgili yeni bir modelleme oluşturduklarını söyledi. Bakan Soylu, şöyle devam etti: “Bir avantajımız var. O da şu: Bunu çok iyi kullanabilen ve buna çok iyi akredite olan bir beşer unsuru oluşturduk. Şu anda dünyada bunu bu kadar iyi kullanabilen ülke sayısı çok az. Peki bu bize ne getiriyor? Bu bir kere tam anlamıyla söylemek gerekirse, terör örgütünün kimyası altüst oldu. Bu nasıl oldu? Teröristlerin strateji ve taktikleri çöktü. 15-20 kişilik gruplarla dolaşırlarken, 2-5 kişilik gruplara düşmeye başladılar. Gerek üstlenmeleri, gerek lojistik destek sağlamaları, gerekse özellikle bu konuda terörü gerçekleştirme kabiliyetlerini ortaya koyabilecekleri eylemleriyle ilgili olarak İnsansız Hava Araçları, bizim aldığımız istihbaratlar, değerlendirmelerimiz, izlemelerimiz sonucunda bunların hareket etme kabiliyetlerini büyük ölçekte ortadan kaldırdık.”

Soylu, şu anda sahanın her tarafında tüm teknik kabiliyetleri en üst seviyede kullandıklarını dile getirerek, özellikle plaka tanıma sisteminin bütün Türkiye’de kullanıldığını bildirdi.

Yeni teknolojileri iyi şekilde yaydıklarını, özellikle jandarmanın, polisin ve güvenlik kuvvetlerinin bu teknolojileri anında görmesini sağladıklarına işaret eden Soylu, terörü ortaya koyabilecek tüm etkenleri kotrol altına almaya çalıştıklarını söyledi. Soylu, “Biz, tüp bayilerinden gübre bayilerine kadar, bunların satılmasına kadar, bu konuda tüm süreçleri izleyen, takip eden, teknik birtakım kabiliyetlerden yararlanan bir anlayış ortaya koyduk.” diye konuştu.

– “Bu özgüven modeli”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında, yol kontrol noktalarından üstlenme bölgelerindeki karakollara ve korucularla ilgili alınan kararlara kadar bunların her birinin Türkiye’nin terörle mücadele konusundaki kabiliyetlerini en üst seviyeye getirdiğini vurgulayan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şehirde, özellikle terörü finanse eden unsurların tamamına yönelik sürekli bir operasyonumuz var. Buna belediyeler, sözde sivil toplum örgütleri, birtakım kendilerini siyasi niteliğe büründürmüş ve bunun üzerinden teröre destek sağlayan unsurlar diyebilirsiniz. Terörün baskısını azaltabilmek, bunu ortadan kaldırabilmek ve vatandaşın orada huzur ve refah içerisinde yaşayabilmesini temin etmek için bütün adımlar peyderpey gelişerek atılmaktadır. İHA ve SİHA’da esas itibariyle bunun hava denetimi olarak gelmiştir. Özellikle İHA ve SİHA’larla ilgili şunu söylemem gerekir ki belki de Türkiye’nin son yıllarda övünebileceği en önemli icraatlarından birisi oluşmuştur. Hem yapılması, bizim milli İHA’mız olması, hem de bunun kullanımındaki beceriler… Bunların kullanımı da havaya kaldırdınız, teröristi gördükten sonra imha ettiniz, böyle bir şey söz konusu değil. En az 8-10 ayrı aşamadan geçiyor, aynı zamanda da birkaç karar vericinin mekanizmasıyla ortaya konuyor. Bir koordinasyon, iki uyum, üç otorite ilişkisi.”

Soylu, bunun Türkiye’nin teknolojiyle beraber karşı karşıya kaldığı problemi çözmeye yönelik adım atma kabiliyetinin gelişmesinin en önemli örneklerinden bir tanesi ve bir özgüven modeli olduğunu ifade etti.

PKK ve FETÖ mensuplarının mevcut gerçekliği görmeme eğiliminde olduklarını belirten Soylu, şöyle devam etti: “Mesela FETÖ’de cezaevinde başka bir hal var, dışarıda başka bir Türkiye var. FETÖ’nün Türkiye içerisinde hareket etme kabiliyetini bitirdik. Ama gerek kendilerine yönelik buraya hala bağlılıklarını iddia edeneler, cezaevindekiler farklı bir dünya içerisindeler. Onlara her 15 günde bir, bir ayda bir, her bir buçuk ayda bir eski günlerinin gelebilecek ümidini vermeye çalışıyorlar. Yani gerçeklikten kopuklar. Aynı zamanda PKK’lı teröristler de gerçeklikten kopuklar. Terör örgütleri, mensuplarını tamamen yanlış ve eksik bilgilerle sahaya sürüyorlar. Hem kahraman evlatlarımız, hem teknolojik kabiliyetlerimiz bunun gereğini yerine getiriyor. Burada elde edilen bu tecrübe gösteriyor ki bizim şu anda elde ettiğimiz kabiliyetlerden terör örgütünün tepesindekilerin haberi var ama detay bilmiyorlar.”

– “Lider kadroları sorgulanır hale geldi”

Soylu, Türkiye’nin terörle mücadelede İnsansız Hava Aracı’nın (İHA) yanında, Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA), helikopterler ve F16 uçaklarının da kullandığını belirterek, “Türkiye bütün kabiliyetini burada en üst şekilde kullanabilme fırsatını ortaya koyuyor. Buradaki en önemli meselelerden bir tanesi, biz İHA ve SİHA ile yaptığımız operasyonlarda ne bir tek şehit, ne bir tek yaralı verdik.” bilgisini verdi.

İHA ve SİHA’ların operasyonların maliyetini de düşürdüğüne dikkati çeken Soylu, “Bu Türkiye’ye çok ciddi avantaj kazandıran bir süreç. İHA ve SİHA’larla terör örgütüne atak yaptığınızda yaralı teröristlerin tedavi imkanları da azalıyor. Erzak temininde ciddi bir şekilde sıkıntıya düşüyorlar. Bütün bunlarla birlikte yine kendi içlerinde şöyle bir problem yaşıyorlar. Lider kadroları sorgulanır hale geldi. Telsiz konuşmalarında terörist, sözde lider kadrosuna ‘kolaysa gel sen mücadele et’ diyor. Bizim bu konuda attığımız adımların ve bugüne kadar edinilen tecrübelerin ne noktaya geldiğini gösteriyor.” ifadesini kullandı.

– “DEAŞ ile ilgili tedbirlerin en önemlisi Fırat Kalkanı”

Bakan Soylu, Yapılan operasyonlar ve alınan tedbirler neticesinde terör örgütüne katılımların düştüğünü bildirdi.

Soylu, “2016’nın 9 ayında 598, bu yılın aynı döneminde 90. Yüzde 85’in üzerinde azalış söz konusu. Nereden söz konusu? Bu dağa gidişlerde, terör örgütüne katılışlarda söz konusu. Katılımda son 30 yılın en düşük seviyesindeyiz. Bu terör örgütünü ciddi bir şekilde demoralize ediyor.” dedi.

Türkiye’nin terörle mücadelede ortaya koymuş olduğu yeni stratejinin en önemli parçasının tehdidin bulunduğu yerde etkisiz hale getirebilmek olduğunu vurgulayan Soylu, şu görüşlere yer verdi: “DEAŞ, dünyanın bütün ülkelerinde tehdit oluşturuyor. Kendilerine ait, tanımlayamadığımız ve anlayamadığımız motivasyonları söz konusu. Burada Türkiye, DEAŞ ile ilgili çok önemli tedbirler aldı ama bunların en önemlisi Fırat Kalkanı’dır. Yani o bölgeye sağlam basmasıdır. Geçen gün İngiltere İçişleri Bakanı geldi, ona da anlattım. Hangi ülke var ki Azez’e gideceksiniz, El-Bab’a gideceksiniz, Cerablus’a gideceksiniz, sanki orada bin yıldır kalıyormuş gibi karşılanacaksınız ve bütün unsurlarınızla beraber de onların danışmanlığını gerçekleştireceksiniz ve orada stabilizasyonu sağlayacaksınız. Dünyada böyle bir ülke yok. Böyle bir kültür ve medeniyet de yok. Sadece terörizme karşı yürüttüğünüz sıcak operasyonlar değil. Aslında ‘soft-power’ dediğimiz yumuşak operasyonlar da Türkiye’yi çok üst bir noktaya taşıyor. Terör örgütlerine alan daraltılmasını sağladığınız andan itibaren onların etkilemeye çalıştığı ve bir şekilde etki altına almaya çalıştığı insan kabiliyetine yönelik bir yumuşak gidiş söz konusu. Bütün kültürümüzde, medeniyetimizde, benliğimizde, anlayışımızda bu terör kaynağını sadece terörist olarak kurutmuyor, mantal olarak da terörün kaynağını kurutuyor.”

– “DEAŞ, Türkiye’de taban bulmakta zorlanan bir örgüt”

Son bir yılda 68 bin 464 operasyon yaptıklarını, bunun 40 bini PKK, 25 bini FETÖ, 2 bin 109’u da DEAŞ’a yönelik operasyon olduğu bilgisini paylaşan Soylu, DEAŞ’ın Türkiye’de taban bulmakta zorlanan bir örgüt olduğuna işaret etti.

Soylu, şunları kaydetti: “DEAŞ, Türkiye’de taban bulmakta zorlanan bir örgüttür. Türkiye’ye aslında ithal gelen bir örgüttür. Dünyanın başka yerlerde elde etmiş olduğu fikir ve eylem yaygınlığı Türkiye’de rahat bir şekilde bulabilme kabiliyetine sahip değiller. Yani bizim inancımız ve İslam anlayışımız buna müsaade etmiyor. Bunu nereden mi biliyoruz? Cezaevlerine düşen DEAŞ mensupları ve sempatizanlarıyla birebir mülakatlar yaptık. Mülakatlarda aslında Adalet Bakanlığıyla birlikte nasıl bir terör örgütüyle, nasıl bir mekanizmadan, dinamikten hareket eden bir terör örgütüyle karşı karşıya kaldığımızı çözmeye çalıştık. Profil oluşturduk. Orada enteresan sonuçlar aldık. Bu enteresan sonuçları terörle mücadelemizde arkadaşlarımızla beraber kullanıyoruz.”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sağlık Bakanlığına ataması yapılan ancak güvenlik soruşturmasını bekleyen personelin güvenlik soruşturmalarının bugün Sağlık Bakanlığına iletileceğini, yarından itibaren de gerekli prosedürlerin başlayabileceğini bildirdi.

Sağlık Bakanlığına ataması yapılan personelin bir süredir beklediği güvenlik soruşturmalarının ne zaman tamamlanacağına ilişkin soru üzerine Soylu, “Bugün arkadaşlarımız güvenlik soruşturmalarını Sağlık Bakanlığına iletiyorlar. İşin istihbarat boyutu var. Çok zor bir dönemden geçtik. Biraz anlamalarını rica ediyoruz. Yeniden devletin içerisine fesat tohumları ekmelerine müsaade etmemeliyiz. Ben sorumluluğu alamam, kimse kusura bakmasın. Geleceğe ait bir sorumluluk üzerime alamam. Arkadaşlarımıza bu konuda çok ciddi ve dikkatli olun diyorum.” dedi.

Soylu, güvenlik soruşturmaları yapılırken 1, 1,5 ve 2 aylık süreçlerin oluştuğunu, bazen daha kısa sürede tamamlandığını ancak 12 bin 500 gibi çok sayıda personel olduğu için bu sürecin yaşandığını söyledi.

Güvenlik soruşturmaları konusunda dikkatli olmak zorunda olduklarını vurgulayan Soylu, “Temmuz’un 20’si gibi bize iletildi. Biz de 2 aylık süreç içerisinde 12 bin 500’ü tamamladık.” bilgisini paylaştı.

Sağlık Bakanı Ahmet Demircan’ın da kendisini dün arayarak, güvenlik soruşturmasının ne zaman tamamlanacağını sorduğunu aktaran Soylu, “Onların da çok doğal olarak çalışan personele ihtiyacı var. Hizmetlerin de aksamaması lazım. Biz de haklıyız. En kısa zaman dilimi içerisinde bunu halletmeye çalışacağız. Yarından itibaren gerekli prosedürler başlar düşüncesindeyiz.” ifadelerini kullandı.

– “11 milyon 238 bin yeni kimlik kartı verildi”

Bakan Soylu, yeni nüfus kağıdı, ehliyet ve pasaportla ilgili de “Şu ana kadar 11 milyon 238 bin yeni kimlik kartı verildi. Yaklaşık 20 tanesinde hata çıktı, o da bireysel hata. Girişten kaynaklanan hatalar söz konusu. Bunlar da olabilir 11 milyonda 20, bir hata sayılmayabilir. Keşke hiç olmasa tabii.” değerlendirmesini yaptı.

Yeni kimlikler için günde 70-75 bin müracaat olduğunu anlatan Soylu, bu müracaatların okul, hac ve yaz öncesi dönemlerde biraz daha arttığını belirtti.

Süleyman Soylu, pasaport, ehliyet ve nüfus kağıtlarının nüfus idarelerinden alınacağını, böylece parmak izi alınması gibi konularda kolaylıkların sağlanacağını ifade etti.

– “Bir maliyet yükselmesi söz konusu olmayacak”

Yeni pasaportların yıpranmaya karşı polikarbonlu olacağı için daha kullanışlı olacağına dikkati çeken Soylu, şöyle devam etti:

“Yeni kimlik kartları ilk başta 2-2,5 ayda gidiyordu. Şimdi artık 5 artı 2 güne indirdik. 5 gün şehir içleri, merkezde 2 günde, kırsal ve köylerde toplam 6-7 gün içinde müracaat ettikten sonra verilebiliyor. Ehliyetlerde, pasaportlarda da inşallah aynı anlayış gelecek. Ne zaman başlar? Biz 2018’in Martı gibi diyoruz. Bu arada trafik tescilleri de noterlere vereceğiz. Yapabilirsek daha önce yapacağız ama bütün hazırlıklarımızı 2018’in Martı için yapmıştık ama öne çekebilirsek bir şekilde çekmeye çalışıyoruz. Trafik tescilleri de noterler yapacak bundan sonra yani hem devlet içerisinde bu konuları bir yerde standardize etmeye çalışıyoruz hem de devletin bir takım üzerindeki taşımaması gereken yükleri de başka türlü kurumlara aktarmaya çalışıyoruz, noterler gibi. Orada da bir maliyet yükselmesi söz konusu olmayacak.”

Trabzon Milletvekili olması dolayısıyla Trabzonspor’un mevcut durumuna ilişkin değerlendirmeleri de sorulan Soylu, Trabzonspor’un çok iyi oyuncuları olduğunun altını çizerek, “Özellikle altyapıdan gelen Abdülkadir, Yusuf ve diğer oyuncular bana göre çok kabiliyetliler, çok başarılılar.” dedi.

İçişleri Bakanı Soylu, bu oyunculara “çabuk havaya girmemeleri” tavsiyesinde bulunarak, sürdürülebilir başarıya sahip olmanın önemine dikkati çekti.

Özellikle son yapılan transferlerin bu futbolculara çok iyi örnek olacağını kaydeden Soylu, “Ben iyi futbol ortaya koyacaklarını düşünüyorum, sonuç da gelir zaten.” değerlendirmesinde bulundu.

KAYNAK : STAR GAZETESİ

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ