Her yer Kerbela olmasın

Santuri Sedat Anar Türk İslam geleneğinin önde gelen isimlerden şiirler besteleyerek müzikal bir birikim oluşturuyor. Son albümünü Ehl- Beyt’e adayan Anar, İslam dünyasının parçalı haline bakarak, ‘Geçmişte yaşanan acılar yetmedi mi’ diye soruyor.

Her yer Kerbela olmasın

Sedat Anar  yaşadığı toprakların zengin müzik kültürünü, geleneksel metinlerden devşirdiği bestelerle günümüze taşıyan bir besteci ve icracı. Santur deyince de Türkiye’de ilk akla gelen isimlerden. Sokaklarda başladığı müzik yaşamını şimdilerde büyük salon konserleri ve albüm çalışmalarıyla devam ettiriyor. Bugüne kadar Balagat, Amak-ı Hayal, Aşık Ölmez-Yunus’un İzinden ve Çağırıram Dost adlı albümlere imza attı. Şimdi ise yeni çalışması Ehl-i Beyt albümüyle gündemde. Albüm, yılbaşında açıklanan Türkiye Yazarlar Birliği ödülüne layık görüldü.

Albümde Kerbela ile ilgili mersiyeler ve besteler var. ‘Bana göre her yer şu an Kerbela olmuş durumda. Bu olmamalı. Bu şeyi iyileştirebilmek için sanatın olması gerekli’ diyen Anar ile yeni albümünü konuştuk.

‘Ehl-i Beyt’ albümün ‘her yerin Kerbelâ’ olduğu şu günlere manidar bir şekilde denk geldi…

Gaybî Hazretleri’nin, “Her ne varsa âlemde örneği var âdemde” diye bir mısraı vardır. Ben bu mısraın şöyle de bir mana içerdiğini düşünüyorum: “Her ne varsa âdemde, örneği var âlemde.” Kadim zamanlardan beri toprak kan görmüş ve görmeye devam ediyor. Yanıbaşımızda savaş halen devam ediyor ve biz ne yapıyoruz insan olarak? Belki yaptığımız sanat ile insanlara bir nebze de olsa iyi gelmek, teselli vermek ya da bu acıyı daha derinden hissettirmek ümidiyle yaşıyorum. Suriye’de bir duvar yazısı görmüştüm, şöyleydi: “Bir gün savaş bitecek ve ben şiir yazmaya devam edeceğim.” Sence bu her şeyi anlatamıyor mu? İbret almıyor âdemoğlu. İnsan kemalâtın kan ile yazılmış kaidelerinin en saltanatlı hali Kerbela vakıasından birçok şey öğrenilebilir, öğrenmelidir.

Fasih Ahmet Dede’den Neyzen Tevfik’e geniş bir ruh coğrafyasında dolaşıyor, şiirler besteliyorsun. Nedir murâdın?

Başlangıçta insanlara garip geliyor. Yirmi sekiz yaşını bile doldurmamış bir gencin böyle eski şairlere beste yapmasını anlamıyor insanlar. Beni tanımadan dinleyenler ellili yaşlarda birisi olduğumu zannediyorlar. Aslında çok da büyük hedeflerim yok. Zaten popülerlik gibi bir derdim de yok. Az sayıda ama nitelikli, güzel bir dinleyici kitlem var.

Neden iki albüm? Biri Hasan biri Hüseyin olsun diye mi?

Ne güzel dedin. Aslında soruyu sorarken cevabı da verdin. Albümün birinci CD sinde pirlerin ehl-i beyt ile ilgili yazdıkları şiirlerin besteleri mevcut. İkinci CD’de ise ehl-i beyt’in her bir zâtına ve Kerbelâ vakıasına enstrümantal olarak yaptığım besteler mevcuttur. Her şey ehl-i beyte duyduğum muhabbettendir. Onlar insanlığın canı ve cananıdır. Hüseyin’lerin başına gelenler, kendi manasına doğru yolculuk eden herkesin canını yakar. 

İnsanlığın ortak bir vakıası olan Kerbelâ faciası için yılın belirli zamanlarında merasim yapıp ağlamak alışkanlığını da bırakmak gerek. Bu zulme tüm insanlık âlemi ağlamalıdır. Hâlâ ibret almadı âdemoğlu bu yaşananlardan. Kerbelâ olayını her an yaşamak, içimizde diri tutmak zaten neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterecektir bize. İslam dünyası bugün kendine gelmeli, her yerin Kerbela olmasına izin vermemeli.

Sedat Anar albümleri içinde nerede duruyor bu albüm?

En kalabalık ekiple yaptığım albümüm bu oldu. Albümde klasik Türk müziği tınıları daha ağırlıklı. Zaman zaman deyiş, türkü ve ağıt formatında da besteler var. Albümün konusu gereği Resulullah Efendimiz’e yazılan şiirlere daha çok yer verdim. 

 

 

 

KAYNAK : STAR Gazetesi

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ