Hemingway usulü kuyudan çıkış yöntemleri

Yazıların tadı olduğu kadar kokuları da vardır. Ernest Hemingway’in Türkiye’de ilk kez yayınlanan ‘Tüm Öyküleri’ yazarın düştüğü kuyudan çıkamayıp, hayatına bir tüfekle son vereceğini anlatan barut gibi kokuyor…

Hemingway  usulü kuyudan çıkış yöntemleri

Bu öyle bir koku ki, içine çektiğinde yazarın o güne değin geçtiği yolları bilirsin. Dahası azıcık koklamayı öğrenirsen, o metnin yazarının varacağı yolun kehaneti de sana söylenir. Ernest Hemingway’in Bilgi Yayınevi tarafından yayımlanan Tüm Öyküleri adlı yapıtı, yazarın romanlarında özenle gizlediği kendine dair kokuyla boğulmuş… Ve öyküleri okuyan, bu iç sıkıntılarıyla boğulmuş adamın hayatına kendi eliyle av tüfeğiyle son vereceğini kokusundan anlıyor… Hemingway, 1. ve 2. Dünya Savaşları sırasında cephede kimi zaman ambulans şoförü, kimi zaman gazeteci olarak bulunmuş, yolu İspanya’dan İstanbul’a kadar uzanmış bir Amerikalı yazar. Aynı zamanda da diyaloglar konusunda dünyanın en önde gelen üç yazarından biri. Ve bu özellik Hemingway’in bir yüz yıl önce yaşamış Dostoyevski’den edindiği lakin hiçbir metninde tek bir ifadeyle dahi bunu sezdirmediği bir çabanın eseri. Diyaloglarıyla olay örgüsünü kuran ve edebiyatta betimlemenin yerini sözlerin derinliğine bırakarak, kendi çağının en büyük devrimcisi olan Hemingway’in edebiyatı Çanlar Kimin İçin Çalıyor ve Silahlara Veda romanlarıyla bilinir. Ama edebiyatının zirvesine çıkışı, son romanı İhtiyar Adam ve Deniz ile mümkün oldu. ŞANS VERİLMESİ DE ÖNEMLİDİR Yoksul Kübalı balıkçı Santiago’nun açlıktan ölmemek için çıktığı son seferinde, dünyanın en büyük kılıçbalığını yakalayıp, onu karaya getirinceye değin köpekbalıklarının avını parçalamasının izlemenin hikayesi Nobel Edebiyat Ödül ile taçlandırıldı. Halbuki o romanda Santiago kutsal kitaplardaki Eyüp, Yusuf ve Yunus peygamberlerin acılarından damıtılan hikayeleri yaşarken, Allah’ın verdiği şansın mutlaka kurtuluşa erdirmeyeceği, şans vermiş olmasının da ayrıca kutsanması gerektiğinin altını karamsarlıkla çizer Hemingway… Yeni yayınlanan Tüm Öyküleri yapıtında da aynı karamsarlığın ilk ve belirgin işaretleri de apaçık kokuyor…  Aslında hikayeler, insanın ancak kendi kuyusuna düştüğünü… Kuyunun derinliğinin de insanın karşısındaki insana, yani bir erkeğin bir kadına verdiği değer kadar derin olduğunu anlatıyor. Francis Macombert’in Kısa Mutlu Hayatı ve Kılimanjaro’nun Karları öyküleri birbirleriyle olmaktan sıkılmış çiftleri anlatıyor. Yine Hemingway’in Afrika’yı anlattığı hikayeleri içindeki aslan imgesiyle, rüyasında Afrika kıyılarında beyaz aslan rüyası gören Santiago’nun öncü öyküleri olarak da edebiyat tarihindeki yerini almış. Öte yandan başta İspanya iç savaşındaki öyküler de yine Hemingway’in aynı konuyu işleyen Çanlar Kimin İçin Çalıyor’unun eskizleri gibi… ÖYKÜLERİ BİR DERS NİTELİĞİNDE Fakat Hemingway edebiyatını derin yapan, anlatıcının tüm karakterlere aynı mesafedeki duruşu kendini Amerika’da geçen hikayelerde daha baskın göstermiş. Ve bu hikayeler İspanya’daki kadar yalnızlığın, Afrika’daki kadar çaresizliğin izlerini değil de Hemingway’in yaşamının sonuna doğru kapıldığı alkol ve hayata boşvermişliğin  sert imdat frenleriyle yanık kokusu veriyor. Bir taraftan da öykülerde Hemingway’in yolunun düştüğü İstanbul ve İzmir’i de açıkça görmek ve o dönemi yazarın gözünden yaşamak da değişik bir tecrübe… Altını çizmek gerekiyor ki Hemingway’in öykülerini okumadan önce onun romanlarını okuyarak edebiyatını biliyorum demekle hata etmişim. Öyküler, insani duyarlılığı tüyler ürperten ve yazar adaylarına edebiyat öğreten birer ders niteliğindeki yapıtlar olarak, bu büyük yazarın bendeki boşluğunu doldurmak için çok faydalı oldu. Ya da Yusuf değilken kuyuya atılan, Eyüp değilken yaraları kurtlanan ben, tarihten benzer bir dostu görerek kuyudan çıkış yöntemleri öğrendim…  

KAYNAK : STAR GAZETESİ

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ