Firmandex

Hazır giyim ihracatında İran yükselen pazar oldu

Hazır giyim ihracatçısı 2016’yı 17 milyar dolar ile kapatmaya hazırlanıyor. AB pazarındaki kayıplara rağmen hazır giyim ihracatında yüzde 225 artış oranı ile İran yükselen pazar konumuna geldi.

Hazır giyim ihracatında İran yükselen pazar oldu

Rusya’yla düzelen ilişkilerin henüz etki göstermediği, AB’ye yapılan ihracatta kayıpların yaşandığı 2016 yılında hazır giyim ihracatçısı için yüzde 225 ihracat artış oranıyla İran yükselen pazar konumuna geldi. Bulgaristan, Endonezya, Azerbaycan- Nahçivan, Hırvatistan, Güney Kore de olumlu gelişmelerin yaşandığı pazarlar arasında. Dünya gazetesinde yer alan habere göre hazır giyim ve konfeksiyon ihracatçısı, içeride ve dışarıda yaşanan sıkıntılara rağmen bu yılı, kayıpsız biçimde, 17 milyar dolar ihracatla kapatmaya hazırlanıyor.

Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) Ocak-Kasım 2016 dönemi ülkelere göre sektörel ihracat rakamlarına bakıldığında, İran bu yıl yüzde 225 ihracat artış oranıyla yükselen pazar konumuna geldi. Bulgaristan yüzde 284, Endonezya yüzde 174, Azerbaycan-Nahçivan yüzde 52; Hırvatistan yüzde 46.7; Güney Kore yüzde 23.5; İsrail yüzde 21.6 ve Suudi Arabistan yüzde 11 ihracat artış oranıyla olumlu gelişmeler kaydedilen pazarlar olarak öne çıktı.
“Yılın ikinci yarısında durum tersine döndü”

İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, hazır giyim sektörünün 2016’nın ilk yarısında yüzde 7’lik ihracat artışıyla olumlu performans gösterdiğini, ikinci yarısında ise durumun tersine döndüğünü söyledi. “Bu dönem gerek Türkiye ekonomisi, gerekse dünya ekonomisi için zor bir süreçti. 15 Temmuz darbe girişimi yatırımları ve ekonomiye güveni olumsuz etkiledi. Yabancı müşterilerin Türkiye’ye ziyaretlerinin azalmasına paralel olarak siparişlerde de yavaşlama meydana geldi” diyen Tanrıverdi, “Sektörümüz 11 aylık dönemde yüzde 0.5 artışla 15.6 milyar dolarlık ihracat performansına ulaştı. Bu sonuçlar ışığında 2016’yı geçen yıl ile aynı düzeyde, 17 milyar dolarlık ihracatla tamamlayacağımızı söyleyebiliriz. Pazarlar anlamında sektörün ihracat performansını önceki yıllarda olduğu gibi yine AB ülkeleri belirledi. Başta en büyük pazarlarımız Almanya ve İngiltere olmak üzere birçok AB ülkesine ihracatımızda düşüş oldu. Polonya ve İspanya gibi ihracatta artış kaydedilen ülkelerde de son aylarda ibre tersine döndü. Bu gelişmelerin bir yansıması olarak AB’ye yapılan hazır giyim ihracatı, yüzde 1.7 kayıpla, 11 milyar dolar düzeyinde kaldı. İran, ABD, Suudi Arabistan, İsrail ve Bulgaristan 2016’da olumlu gelişmeler kaydedilen pazarlar olarak öne çıkıyor” şeklinde konuştu.

2017’de ihracatlarını, yüzde 10 artışla, 19 milyar dolar seviyesine çıkarmayı öngördüklerini söyleyen Tanrıverdi, sektörün 2023 ihracat hedefinin 60 milyar dolar seviyesinde olduğunu anımsattı. Tanrıverdi, “Yeni projeler arasında yer alan Türk Ticaret Merkezleri’ni (TTM) Tahran, New York, Londra ve Düseldorf’ta kuruyoruz. Başka metropollerde ve merkezlerde de açılacak bu merkezler yardımıyla ihracatçılarımızın ticaretlerini artırmalarını sağlayacağız” dedi.
UHKİB ihracatı 11 ayda 469 milyon doları buldu

Uludağ Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB) Başkanı Şenol Şankaya da, UHKİB ihracatının, Ocak-Kasım 2016 döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, yüzde 2 oranında artışla, 469 milyon dolar civarında gerçekleştiğini söyledi. Toplam ihracattaki payı bakımından en fazla ihracatın İspanya, Almanya, Birleşik Krallık, Belçika ve Fransa’ya yapıldığını belirten Şankaya, “Almanya, Birleşik Krallık, Irak, Polonya, İtalya ve Birleşik Devletler’e yönelik ihracatta yüzde 5 ile yüzde 50 arasında düşüş yaşanırken, İran’a yönelik ihracatta yüzde 151, Endonezya, Hırvatistan, Azerbaycan-Nahçivan, Katar, Güney Kore ve İran’a ihracatta yüzde 100’ün üzerinde artış oldu” diye konuştu.

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Şeref Fayat yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Üretim-sanayi cirosunda 2015 yılında 64.5 milyar TL’ye ulaştık. 2016 sonunda bu rakamın 72-73 milyar TL’ye çıkacağını öngörüyoruz. Hazır giyim sektörü 2016’yı ihracatta geçen yılki seviyesinin bir miktar üzerinde kapatacak. İç pazarda ise yüzde 8 büyüme ile 60 milyar TL üzerinde hazır giyim harcaması yapılmış olacak. 2017’de ise içeride ve dışarıda yine önemli riskler görünüyor. İçeride siyasi beklentiler çerçevesinde iç pazar yüzde 8-10 arasında büyüyecek, dışarıda ise AB, ABD ve yakın-komşu ülkelerde gelişmeler etkili olacak. Küresel çaptaki rekabetçi konumumuzu bugünden daha ileriye taşıyabilmemiz için hazır giyim üretiminden moda endüstrisine geçmemiz gerekiyor.”

“Markaların yüzünü yurt dışı büyümeye dönmesini bekliyoruz”

Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel de Türkiye’de büyümenin durağanlaşması nedeniyle markaların yüzlerini yurt dışı büyümeye dönmelerini ve yurt dışı açılımına odaklanmalarını beklediklerini belirterek, “Kasım 2016 itibarıyla 97 BMD markasının 112 ülkede toplamda 14 bin 606 mağazası ve satış noktası bulunuyor. Bunun 2 bin 494’ü mağaza, 12 bin 112 ise diğer satış noktası. 2017 yılında yurt dışı operasyonlarının artacağını tahmin ediyoruz” dedi.

Türkiye fuarcılığın merkez üssü olacak

Ersözlü, fuarcılık sektörünün 2016 performansını değerlendirdi.Dünya genelindeki ekonomik gelişmeler, Avrupa’daki durgunluk ve Ortadoğu’daki sürecin fuarcılığı etkilediğini belirten Ersözlü, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz’daki darbe girişimi ve sonrasında yaşananların da sektör üzerinde olumsuz tesirleri olduğunu söyledi.Ersözlü, “İlk başlardaki, yaz aylarındaki o panik havası bitmiş durumda. Yavaş yavaş dengeler oluşmaya ve taşlar yerine oturmaya başladı. Yurt dışı ziyaretçi sayısındaki düşüş sona erdi. Yabancı misafir sayısı da Türkiye’de şu dönemde açılan fuarlarda normale döndü.” diye konuştu. “Dövizle satışımız kalmadı”Bu yılın zor bir yıl olduğunu, 2017’nin daha sakin ve dengeli geçmesini temenni ettiklerini belirten Ersözlü, şöyle devam etti:”Her açıdan TÜYAP olarak yılı, hedeflerimiz doğrultusunda kapattık. Az da olsa bir büyümeyle kapatıyoruz. 2017 yılından da umutluyuz. Ülkemize ve geleceğine güveniyoruz. Elimizden geldiği kadarıyla ihracata, üretime katkı sağlayacak fuarlarla her şeyi yapacağız. TÜYAP olarak dövizle sattığımız fuarlar vardı, Türk lirasına çevirdik. Ülkemize ve hükümetimize katkı sağlamak amacıyla Türk lirasıyla satış yapıyoruz. Artık dövizle satışımız kalmadı.”Ersözlü, KOSGEB ve Ekonomi Bakanlığı’nın fuarcılık sektörüne ilişkin önemli destekleri olduğuna işaret ederek, “KOSGEB’in fuar destekleri yükseltildi. Bu da katılımcıları cesaretlendiriyor. 2017 yılında çok önemli bir problem olmazsa fuarcılık sektörünün büyümesini öngörüyoruz.” diye konuştu.Yılda 430 fuar organizasyonu yapılıyor Türkiye’de 200 civarında fuar şirketi bulunduğunu ve yılda 430 fuar organizasyonu yapıldığını anlatan Ersözlü, ülkenin dünya fuar pastasından aldığı payın her yıl arttığını bildirdi. Türkiye’nin fuarcılık sektöründe stratejik açıdan önemli bir noktada yer aldığını dile getiren Ersözlü, şunları kaydetti:”Türkiye, 2017’de dünya pastasından aldığı payı artıracak. Bölgemiz açısından Türkiye’nin fuarcılık merkez üssü olacağına inanıyorum. Çalışmalarımız bu yönde. Alman, İngiliz, İtalyan, Fransız fuar şirketleri Türkiye’de konuşlanmış durumda. Üzerimizden Ortadoğu, Avrasya, Kafkaslar ve bölge pazarından pay almaya çalışıyorlar. Türkiye’de üretim arttıkça, sanayi büyüdükçe dünyanın en önemli fuarları Türkiye’de olmaya devam edecek. Ülkemiz, makine, tarım, plastik, mermer, ev tekstili gibi sektörlerde Avrupa’nın en büyük fuarlarını yapıyor. Türkiye, önümüzdeki on yıl içinde fuarcılıkta en önemli merkez üssü olacak. Önemli bir noktadayız, bir geçiş süreci yaşıyoruz. Bunu da Allah’ın izniyle iyi atlatacağız.”

Yerli helikopter simülatörü Katar yolunda

HAVELSAN’ın, Katar Hava Kuvvetleri için ürettiği helikopter eğitim merkezinin en büyük parçasını oluşturan Agusta Westland Helikopter Tam Görev Simülatörü (AW139 Simülatörü) yolculuğuna başladı. Dünyadaki en büyük ilk 5 simülatör üreticisinden biri olan ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin her türlü simülatör ihtiyacını karşılayan HAVELSAN, aynı zamanda simülatör ihracatıyla ülke ekonomisine ve savunma sanayisine katkıda bulunuyor. Bu kapsamda, şirket tarafından Katar Emirliği Hava Kuvvetleri için tesis edilen anahtar teslim KATAR AW139 Helikopter Simülatörü Entegre Eğitim Merkezi Projesi kapsamında üretilen AW139 Simülatörü, Katar’a ihraç edilmek üzere yola çıktı.AW 139 Simülatörü geçen hafta, kendisini Katar’a götürecek M/V IDAHO gemi güvertesine, HAVELSAN mühendislerinin gözetiminde yüklendi. Proje Müdürü Mehmet Bilgi Yeşil yaptığı açıklamada, bu kapsamdaki bir projenin parçası olmaktan son derece mutlu olduklarını ve gurur duyduklarını söyledi.Ekip olarak yıllardır özveriyle çalıştıklarını ifade eden Yeşil, “Böylesi ileri teknolojiye sahip bir ürünün başarıyla gemiye yüklendiğini görmek bizim için mükafatların en büyüğü. HAVELSAN olarak artık silahlı kuvvetlerimizin yanı sıra dost ve müttefik ülkelerin eğitim ve simülasyon sistemleri ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Bunu yaparken iş ekosistemimizdeki yerli firmalara iş vererek ekonomiye katkı sağlıyor ve aynı zamanda savunma sanayimizin ihracat hamlesini desteklemiş oluyoruz.” diye konuştu.Katarlı komutan bizzat kullandıBir süre önce gerçekleştirdiği Ankara temasları kapsamında HAVELSAN’ı da ziyaret eden Katar Genelkurmay Başkanı Ghanim bin Shaheen el-Ghanim’i, Simülatörler Sistemlerini ve Siber Savunma Teknolojileri Merkezini incelemişti. Simülatör intibak eğitimi alan eğitici ve pilotlarla bir araya gelen El-Ghanim, AW139 Simülatörü ile uzun bir süre uçuş yapmıştı.Tam görev simülatörü henüz HAVELSAN tesislerindeyken 50 Katar Hava Kuvvetleri mensubu da Türkiye’ye gelerek 600 saatlik uçuş eğitimi aldı.Katar’daki merkezin açılışının üst düzey katılımla Nisan 2017’de gerçekleştirilmesi öngörülüyor. Eğitim merkezini 3 yıl boyunca Doha’da yerleşik HAVELSAN personeli işletecek.Ocak ayı sonunda Katar’a varacakHAVELSAN, söz konusu projeye Mayıs 2013’te başladı. Proje kapsamında, Katar Hava Kuvvetleri için Tam Görev Simülatörü, Uçuş ve Navigasyon Prosedürleri Eğiticisi, Kabin Ekibi Eğitim Simülatörü, Debrifing Sistemi ve Taktik Kontrol Merkezi üretimi gerçekleştirildi. Eğitim merkezi kapsamındaki HAVELSAN ürünlerinin tamamı Katar’a gönderildi.Geçen yıl kabul testleri tamamlanan projenin en büyük parçası tam görev simülatörü de son parça olarak yola çıktı. Ağırlığı 47 ton olan ve 7 tır ile taşınan ileri teknoloji ürünü simülatör, seyahatine Akdeniz sularında deniz yoluyla devam ediyor.Simülatör, ocak ayı sonunda Katar’a varacak. Katarlı pilotların, 1,5 aylık kurulum sürecinden sonra nisan ayında HAVELSAN ürünlerinde eğitimlerini almaya başlaması planlanıyor.”En iyi yerlileştirme” ödülü getirdiKATAR AW 139 Helikopter Simülatörü Entegre Eğitim Merkezi Projesi, bu yıl HAVELSAN’a ödül getirdi.Şirket, altıncısı düzenlenen “Güçlü Türkiye İçin Yerli Yerinde Satınalma” temalı, Türkiye Satınalma ve Tedarik Yönetimi Zirvesi’nde söz konusu eğitim merkeziyle “En İyi Yerlileştirme Projesi” ödülüne değer bulundu. Deniz savunması yerli silaha emanet Türkiye’nin müthiş silahı

Kuru meyvede hedef 1,5 milyar dolar

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep yaptığı açıklamada, kuru meyve ihracatında geride kalan sezonu değerlendirdi, ağustos ve eylül aylarında başlayan yeni sezona ilişkin beklentilerini aktardı. Celep, rekolte ve fiyat anlamında bereketli bir sezon yaşayan sektörün, başta kuru üzüm, kuru incir ve kuru kayısı ihracatında son yılların en yüksek ihracat değerine ulaşması beklendiğini ifade etti. İncirde bir önceki sezona göre yüzde 4 rekolte eksikliği olduğunu dile getiren Celep, “Sezonun da getirdiği hava şartlarının etkisiyle biraz azalan bir rekolte eksikliği ve kalite problemleri yaşandı, bu doğal bir şey. Şu anda kuru incirde ton başına fiyatlar ortalama 4 bin 100 dolar, geçen sene ise 3 bin 900 dolar seviyelerindeydi ancak doğru kalitedeki incirin kilogramı 5 doların üzerinde satılıyor. Şu saatten sonra kontratların çoğu yapılmış durumda, 60 bin ton ihracatı yakalarız. Daha iyi işler gelecek, kaliteli ürünü olan müstahsil ve ihracatçı malını daha iyi değerlendirecek. Bu sezon üretici ve ihracatçı incirden memnun” dedi. Celep, üzüm rekoltesinin ise bir önceki seneye göre yüzde 60 arttığına dikkati çekerek, “Bizim ürünlerimizin görselliğinin dışında damak tadı önemli, coğrafyanın verdiği bu zenginliği her yerde kullanabiliyoruz. Üzümde ton başına geçen sene 2 bin 200 dolar olan fiyatları, bu yıl rekolte artışları nedeniyle bin 500-600 dolar seviyelerine indi. Zaten fiyatlar dip yaptı. İran, bizimle rekabet edecek düzeyde değil. Güney Yarımküre’de de Brezilya ve Arjantin’e de ciddi satışlar yapmaya başladık. 270 bin ton civarında ihracatı gerçekleştirebileceğimizi tahmin ediyoruz.” diye konuştu.Kuru kayısıda ise 105 bin ton rekolte öngördüklerini aktaran Celep, “Sezon sonunda kuru kayısı ihracatımızın 85-90 bin tonu aşması beklenmektedir. Talep artışları, fiyat yükselmesiyle kendi rengini belli eder. Bu sezon üzümde bizim beklediğimiz rakamlar 500 milyon dolar, kayısı da 300 milyon dolar, incirde de 250 milyon dolar civarında olur. Diğer kuru meyve ürünleriyle beraber 1,5 milyar dolar ihracat seviyelerini yakalarız.” ifadelerini kullandı.Katma değer vurgusuTürkiye’de kuru meyve ihracatının halen geleneksel yöntemlerle yapıldığını, dökme mal ihracatı mantığından kurtulunması gerektiğini vurgulayan Birol Celep, şunları kaydetti: “Biz ürüne moda olarak bakmak zorundayız, her işin bir moda tarafı var. Bu modayı taze tutup, şekillendirmemiz lazım. Bizim gibi ihracatçı firmaların Ar-Ge birimleri kurarak, inovatif projeler oluşturmaları lazım. Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçılar Birliği olarak her sene tekrarlanan Gıda Ar-Ge Proje Pazarı etkinliği ile firmalarımızı bilinçlendiriyoruz. Bir tek Avrupa’ya değil, tüm dünyaya yönlenmemiz lazım. Ben Asya-Pasifik ülkeleri, Japonya, Tayvan, Güney Kore, Çin ve Hindistan büyüyen birer ekonomi, buralara da öncelik vermemiz lazım.” “Hamallığını biz yapıyoruz, kaymağı onlar yiyor”Celep, Türkiye’nin kuru meyvede belli bir kalite standardını tutturduğunu, bunu katma değerli ürünlere yansıtması gerektiğini dile getirerek, “Biz dünyanın en kaliteli kuru meyvelerine sahibiz fakat temelde miktarsal bazda, dökme ürün olarak ihraç ediyoruz. Ancak ürünlerimizi işleyip katma değer ilave eden ülkeler nihai ürün satışlarından bizlerden daha üst noktalarda yer alıyorlar. ‘Kaymağını onlar yiyor. Biz burada yükün ağırını taşıyoruz. Bir anlamda hamallığının yapıyoruz.” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin kuru meyve ihracatıEge İhracatçı Birlikleri verilerine göre, Türkiye üretiminde ve ihracatında lider olduğu kuru incirde dünyada ihracatın yüzde 60’ını, kayısı da ise yüzde 80’ini tek başına yapıyor. Kuru üzüm, kayısı ve incir, Türkiye’nin toplam kuru meyve ihracatının yüzde 80’ini oluşturuyor. 50 bin kişiye iş Ticarette yeni sayfa açılacak İhracatta önemli adım

3 yabancı banka Türkiye için kapıda

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, Bank of China’nın Türkiye’de faaliyete başlamasının ardından Uzak Doğu’dan başka bankaların da Türkiye’ye gelebileceğini, daha önce Türkiye’de temsilcilik açan Bank of Bahrain and Kuwait’in ise (BBK) bankacılık lisansıyla ilgilendiğini bildirdi.Mehmet Ali Akben yaptığı açıklamada, bankacılık sektöründe kredilerin takibe dönüşüm oranının yüzde 3,2 olduğunu, diğer ülkelerde bu oranın yüzde 15’e kadar çıktığını ifade ederek, Türkiye açısından bakıldığında yüzde 3,2’lik oranın sürdürülebilir olduğunu, söz konusu oranın kredi kartları, bireysel taraf ve KOBİ tarafındaki kredilerde biraz daha yüksek olmasına karşın şu anda sistemi etkileyecek boyutta bulunmadığını söyledi. Söz konusu oranın yönetilebilir durumda olduğunu vurgulayan Akben, şöyle devam etti: “Eğer bizim kredi hacmimiz geçen yıllardaki gibi artsaydı, bu oran belki yüzde 2,7 olacaktı. Bu arada bazı artış gibi görünen şeyler, kredi hacmi küçüldüğü için oran artıyor gibi görünüyor. Öte yandan, Kredi Garanti Fonu üzerinden 250 milyar liralık bir kredi hacmi oluşturuldu. Burada hem ihracatçılar hem KOBİ’ler, bilhassa üretime destek verenler bu krediden yararlanacaklar. Bunların birtakım işleri tekrar rayına girecek. Burada esas üzerinde durulması gereken, piyasa küçülmelerinde şirketlerin işlerindeki gerileme… Tahsili gecikmiş alacağın artmış olması şu anda sektörü rahatsız edecek bir boyutta değil.” “Sektörün kaldıraç oranı yüzde 8” Mehmet Ali Akben, bankacılık sektöründeki sermaye yeterliliği standart rasyosunun halihazırda yüzde 16 olduğunu belirterek, “Ekim sonu itibarıyla sektörde mevduatın krediye dönüşüm oranı yüzde 124,5, aktif karlılığı yüzde 1,6, öz kaynak karlılığı yüzde 14,8, net faiz marjı yüzde 3,6, bankacılık sektörü toplam aktifleri/GSYH oranı yüzde 104,7, serbest sermaye/toplam aktif oranı yüzde 7,9, kaldıraç oranı da yüzde 8 olarak gerçekleşti.” dedi.Akben, bankacılık sektöründeki toplam kredilerin 9 Aralık 2016 itibarıyla 1 trilyon 763 milyar 644 milyon 756 bin lira olduğunu, söz konusu rakamın kur ve parite etkisinden arındırılmış haliyle önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 14,2 arttığını, bu alanda önceki yıllara göre “aşırı” bir büyüme olmadığını, bunun da dünya ekonomisindeki yavaşlamanın Türkiye’ye etkilerinden kaynaklandığını ifade etti.Avrupa Komisyonu’nun kararıyla Türk bankacılık sektörü düzenleyici ve denetleyici çerçevesinin AB mevzuatı ile eş değer hale gelmesine ilişkin Akben, şu görüşleri dile getirdi: “Türk bankacılık sistemi, bütün denetimiyle, uygulamalarıyla Avrupa bankalarıyla eş değer statüye kabul edildi. Bu, hem Türkiye’deki bankaların borçlanma maliyetlerini azaltacak hem de sermayeleri yabancı olan BBVA ve ING gibi bankaların kendi ülkelerinde, Türkiye risk ağırlığı yüksek olan ülkeler arasında görülürken, şimdi artık kendilerinin risk ağırlığına tabi hale gelecek. Bunlar da bankaların sermaye yeterlilik rasyolarına olumlu yansıyacak, Türkiye’ye sermaye getirmekte artık sıkıntı çekmeyecekler. Türk bankacılığı görüldüğü gibi sağlam temeller üzerine kurulu ve bu kırılgan ortamda dahi bu özelliğini devam ettiriyor.” Bank of China yılbaşından önce Türkiye’de faaliyete başlayacak”Amerika’dan bir finans grubunun Türkiye’de banka kurma planları var” BDDK Başkanı Akben, Körfez bölgesinden Türkiye ile ilgilenen bankalar olduğunu ifade ederek, Dubai’den bir bankanın Türkiye’ye yönelik bankacılık alanında çalışması bulunduğunu, daha önce Türkiye’de temsilcilik açan BBK’nın ise bankacılık lisansıyla ilgilendiğini bildirdi.Akben, Amerika’dan bir finans grubunun da Türkiye’de banka kurma planları olduğunu belirterek, “Şu anda Türkiye’de bankacılık yapmaya ilgi duyan 3 banka var. Bu elbette bir süreç. Ama bunların 2017’de Türkiye’de olacağını düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.Çin’in Türkiye ile ciddi bir ticaret hacmi olduğuna işaret eden Akben, Türkiye’de Çinli bankaların bulunmasının Çin için de önemli olduğunu vurguladı. Akben, Bank of China’nın Türkiye’de faaliyete başlamasının ardından Uzak Doğu’dan başka bankaların da Türkiye’ye gelebileceğini duyurdu. BDDK olarak son dönemde başta Hindistan olmak üzere birçok ülkenin muadil kurumlarıyla anlaşmalar yaptıklarını bildiren Akben, “Bu anlaşmalar, kafalarında Türkiye ile ilgili bir şeyler olduğunu gösteriyor. Bunlar ilk adımlar…” dedi. Akben, bölgedeki problemler çözüldükten sonra Türkiye’ye olan ilginin daha da artacağını düşündüğünü kaydetti. “Bankalara 2016 yılında 7 milyon 851 bin 777 liralık idari para cezası kestik” Mehmet Ali Akben, bankalara bu yıl 7 milyon 851 bin 777 liralık idari para cezası kestiklerini bildirdi. Müşteri şikayeti üzerine alınan idari para cezası karar sayısının 120 olduğunu belirten Akben, kurum olarak yılbaşından bu yana 54 toplantı düzenlediklerini ve 508 karar aldıklarını söyledi. Akben, şunları kaydetti: “Alınan kararların 74’ü düzenleme işlemlerine, 88’i izin işlemlerine, 253’ü idari para cezalarına, 9’u kuruluş ve faaliyet izni iptali ile yetki iptaline, 24’ü suç duyurusunda bulunulması, bulunulmaması-imza yetkisinin kaldırılması ve iade edilmesine, 52’si kurumla ilgili, 8’i de diğer konulara yönelik. Bu dönemde ayrıca, bir bankaya temsilcilik açma izni, bir banka, 3 varlık yönetim şirketi, bir finansal kiralama şirketi ve bir faktoring şirketine kuruluş izni, bir katılım bankası, 4 varlık yönetim şirketi, 2 finansman şirketi, 2 elektronik para şirketi ve 16 ödeme kuruluşuna faaliyet izni, 5 değerleme şirketi ve bir derecelendirme şirketine de yetkilendirme izni verildi.” Akben, EFT ücretlerine ilişkin, nerelerden ne kadar komisyon alınacağının daha önce tespit edildiğini, yeni bir masraf kapısı olmadığı sürece bu konuya ilişkin şimdilik bir düzenlemelerinin olmadığını bildirdi. Bankalar yeni bir ürün çıkardığında, bunun için yeni bir komisyon almaya başladığında, bunları dikkate aldıklarını belirten Akben, şu anda anormal bir durum olmadığını söyledi. Akben, sözlerini şöyle sürdürdü: “Fakat şunu da bilmek lazım; bankalar hizmet veriyor ve bu hizmet karşılığında da bir masraf almaları gerekiyor. Yer kiralamış, şubeyi açmış, sistemi kurmuş ve çalışanlarına maaş veriyor. Avrupa’yı bir göz önüne alın. Faizler eksi, para yatırıyorsunuz ve paranızdan da para kesiliyor. Tüketicilerimiz bir hizmet alıyorlarsa, o hizmetin bedelini verme bilincinde de olmaları gerekiyor. Ama bankalarımızın yüksek hizmet bedeli alması da doğru değil. Bu konularda anormal bir durum olduğu zaman bizlere şikayet geliyor. Biz de orada ilgili düzenlemeler kapsamında gereken tedbirleri alıyoruz.” “Faizsiz finans sektörüne yönelik düzenlemeleri içeren kapsamlı bir kanun taslağı hazır”BDDK Başkanı Akben, faizsiz finans sektörüne yönelik düzenlemeleri içeren kapsamlı bir kanun taslağının hazır olduğunu, üzerinde son rötuşları yaptıklarını belirterek, tüm faizsiz finans ürünlerini kapsayacak şekilde hazırlanan kanun taslağının bütün konuları ele alacak bir çalışma olduğunu, diğer yoğunluklar bittikten sonra söz konusu kanun taslağının yasalaşma aşamasına kısa süre içerisinde geçebileceğini ümit ettiğini söyledi. Akben, konvansiyonel bankaların şu anda Türkiye’de katılım bankası kurma yönünde bir talepleri olmadığını da bildirdi. Proje sizden para bizden”Kırtasiye, arşivleme ve teknoloji tarafında avantaj sağlayacak birtakım düzenlemeler yapacağız”Avrupa’da kooperatif bankacılığının çok yaygın olduğunu ifade eden Akben, şöyle devam etti: “Buralarda bir açılım sağlayabiliriz. Eskiden tarım ya da turizm tarafını destekleyen, Anadolu’da bir bölge ile ilgilenen bankalar vardı. Buralarda güçlü kooperatif gruplara ihtiyaç var. Bu alanlara girebiliriz. Benim kanaatim, devletin de içinde bulunduğu, hem katılım bankacılığı tarafında halkın ortaklığıyla hem de kooperatif bankacılığı tarafında küçük-büyük şirket ortaklığı tarafıyla bankacılık alanında 2017 için yeni bir açılım düşünülebilir. Hatta belki önümüzdeki dönemde bizim yurt dışındaki bankalarımızın, belki Avrupa’da genişlemesi, yayılması olabilir ki bu konuda onlarla görüşmelerimiz de oldu. Onların yurt dışında açılım sağlıyor olmaları belki bir avantaj getirebilir.”Bankacılıkta teknolojinin çok önemli olduğunu vurgulayan Akben, şubesiz bankacılığa yönelik mecraların çok geliştiğini anlattı. Akben, “Bilhassa mevzuat tarafında, bankacılığın bazı kurallarında; evrak, hesap cüzdanı, sözleşme ve ıslak imza gibi almak zorunda oldukları şeylerde bir çalışma başlattık. İnşallah 2017 yılında bankaların kırtasiye, arşivleme ve teknoloji tarafında avantaj sağlayacak bir takım düzenlemeler yapacağız. Teknoloji tarafında, düzenlemelere yönelik ciddi çalışmalarımız olacak.” şeklinde konuştu.” (Kredi kartlarında) Yerli bir kuruluş üzerinden işlem yapma çalışmalarında son aşamaya gelindi” Mehmet Ali Akben, Kalkınma Bankası olsun, Eximbank olsun devlet tarafındaki birtakım bankalarla ilgili Hazine’nin çalışmaları bulunduğunu, BDDK’nın da buna katkı sağladığını ifade etti. Söz konusu bankaların daha işlevsel hale gelmesi gerektiğini belirten Akben, “Bu alanı teşvik etmek istiyoruz. Yatırım bankaları, yurt dışından daha ucuz kredi sağlamada uzmanlaşan bankalar… Projelere özel kredi bulabiliyorlar. İnşallah bu konuda da bir hareketlilik olacak. Yatırım bankalarının bu tarafta açılım getirmeleri gerekiyor.” diye konuştu. Kredi kartlarının şu anda uluslararası kuruluşlar üzerinden işlem gördüğüne işaret eden Akben, yerli bir kuruluş üzerinden de işlem yapma konusu çalışmalarında son aşamaya gelindiğini bildirdi. Kredi kartı harcamalarının büyük bölümünün yurt içinde olduğu düşünüldüğünde, rekabetin artmasının bankalara avantaj sağlayacağını ifade eden Akben, “2017 yılında da bu konuda önemli bir mesafe alınmasını bekliyoruz. Halihazırda bazı bankaların bu konuyla ilgilendiklerini gözlemliyoruz.” dedi.

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ