Halepliler güvenli bölgeye geçmek istiyor

Rejim kuşatmasındaki Halep’in doğusundan tahliye edilen siviller, yaşadıkları vahşeti arkalarında bırakmaya çalışıyor. İdlib’e getirilen Halepliler, Türkiye’nin başlattığı Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında terörden arındırdığı güvenli bölgelere gitmek istiyor.

Halepliler güvenli bölgeye geçmek istiyor

Suriye’nin kuzeyinde rejim ve destekçisi terörist grupların kuşatması altındaki Halep’in doğusundan tahliye edilen siviller, getirildikleri İdlib’de yaşadıkları vahşeti unutmaya çalışıyor.

Ağır saldırılar sonrası doğdukları, büyüdükleri Halep’ten çıkmak zorunda kalan Halepliler, İdlib kırsalındaki geçici barınma merkezinde, savaşın, rejim ile ortaklarının vahşetini ve bir gün Halep’e yeniden dönme umutlarını AA muhabirine anlattı.

Soğuk havada yardım kuruluşlarının dağıttığı yemekle ve battaniyelerle ısınmaya çalışan kadın ve çocuklar, Halep’ten zorla çıkartıldıklarını belirtti.

Halepli anne Ümmü Muhammed, son zamanlarda Halep’te durumun iyice kötüleştiğini, herkesin yoğun bombardıman yüzünden evlerini terk ederek kaçtığını söyledi.

“Bizi evlerimizde bırakmadılar. Her şeye dayandık, yemeğe, susuzluğa dayandık. Ama yağmur gibi başımıza yağan bombalara dayanamadık.” diyen 36 yaşındaki Ümmü Muhammed, bombardıman nedeniyle bir binadan diğerine bile geçemediklerini kaydetti.

“Halep’ten üzerlerimizdeki elbiselerle çıkmak zorunda kaldık” ifadesini kullanan Ümmü Muhammed, Beşşar Esed rejiminin Şear semtine attığı bombaların deprem etkisi yarattığını, yeni silahları Haleplilerin üzerinde denediğini belirtti.

Sivil yerleşim yerlerinin sürekli bombalandığını dile getiren Ümmü Muhammed, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Evim bombalandı. bebeğimi enkaz altından çıkarttım. Bombalanan binanın enkazından çıkartıldık. Allah’a şükür bombardımandan kurtularak buraya geldik. Roketlerden kurtulduk. Halep’in kuzeyindeki güvenli bölgeye gitmek istiyoruz. En azında orada bombardıman yok. Halep’in kuzeyinde bulunan, 6 yıldır görmediğim ailemi görmüş olurum. Buradan Halep’in kuzeyine geçmek için insani koridor açılmasını talep ediyoruz. Her şey için Erdoğan’a teşekkür ediyorum.”

Tahliye edilenler arasında bulunan 12 yaşındaki Sevsen Abuş da Doğu Halep’te durumlarının çok kötü olduğunu söyledi. “Yiyecek hiçbir şeyimiz, bulgurumuz, pirincimiz kalmamıştı. Hiçbir gıda malzemesi yoktu Halep’te. Beşşar bizi her şeyden mahrum etti.” diye konuştu.

“Halep’e evlerimize topraklarımıza yine döneceğiz”
Mesud Ebu Salih de “Vallahi Halep’ten varil bombalarından, klor gazından, nüfuz edici bombalardan ve roketlerden kaçtık. Halep’ten zorla çıkartıldık. Temennimiz Halep’e tekrar dönmektir. Halep’e, evlerimize, topraklarımıza yine döneceğiz.” diyerek tahliye edilen bir kafilenin rejim ve ortakları kuşatma bölgesinden çıkarken durdurularak soyulduğunu ve işkenceye maruz kaldığını aktardı.

“Halep’in kuzeyindeki güvenli bölgeye gitmek istiyoruz”

Bir diğer Halep sakini Ebu Muhammed de yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

“Doğu Halep’te çok eziyet çektik. Yoğun bombardımanlara maruz kaldık. Buraya geldik. Halep’ten çıkmak istemiyorduk. 6 yıldır Halep’in doğusundaydım. Halep’ten çıkmaya zorlandık. Temennimiz Halep’in kuzeyindeki güvenli bölgeye gitmek için Türkiye’nin insani koridorunun açılmasıdır. Halep’ten çıkmamak için 6 yıldır bombardımanlara sabrettim. Yaralı ve hastalar için Türkiye’den yardım talep ediyoruz. Burada geçici barınma merkezlerinde kalmak istemiyoruz. Sağ olsunlar burada istediğimiz her şeyi veriyorlar. Çocukların geleceği ve okullar için Halep’in kuzeyindeki güvenli bölgeye gitmek istiyoruz. Çocuklar yoruldu.”

Halepli Rami Maruf da doğup büyüdüğü kentten zorla çıkarıldığını anlattı. Maruz, “Biz Rus ve Safevilerin (İran) tehciriyle buraya geldik. Halep’ten göçe zorlandık. Türkiye’den Halep’in kuzeyindeki güvenli bölgeye geçiş için insani koridor açmasını istiyoruz. Çocukların geleceği için bombalanmayan güvenli bölgeye gitmek istiyoruz.” dedi.

‘Halep’te tüm korkular bir arada yaşanıyor’

Suriye’de Beşşar Esed rejimi ve rejim yanlısı yabancı terörist grupların kuşatmasındaki doğu Halep’ten üç çocuğu ve eşiyle yaralı olarak çıkan 4 aylık hamile Fatma Abdullah Ahmet, açlık, çatışma, soğuk, korku ve ölümün bulunduğu kentten kurtulmanın buruk mutluluğunu yaşıyor.Doğu Halep’ten tahliye edilenler arasındaki 4 aylık hamile Ahmet, ailesiyle getirildiği Hatay’da, Mustafa Kemal Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesinde tedavi görüyor.Yaşadığı acı dolu günleri anlatan Ahmet, 5 çocuğundan ikisini, 2 yıl önce Adana’ya sığınan annesinin yanına gönderdiğini, kendisinin de eşi, 2,5 yaşındaki ikizleri ve 1,5 yaşındaki diğer çocuğuyla Halep’te kaldığını söyledi.Halep’i terk etmek istemediğini, bu nedenle orada kaldıklarını ifade eden Ahmet, ancak son zamanlarda yaşadıklarını anlatmanın bile çok zor olduğunu dile getirdi.”Yağmur gibi üzerimize bombalar yağıyordu”Ahmet, evlerinde oturdukları sırada yakına varil bombası düştüğünü, o anda çocuklarını alarak kaçtığını, eşinin ise birkaç parça eşya almak için eve girdiği esnada ayağından yaralandığını belirtti.Sığındıkları ve güvenli olarak gördükleri bir binaya da saldırının yapıldığını, yanlarındaki akrabalarından bombardımanda hayatını kaybedenlerin bulunduğunu bildiren Ahmet, “Hemen her gün hava aydınlandığında daha güvenli yerlere kaçmaya çalışıyorduk ama buna rağmen yağmur gibi üzerimize bombalar yağıyordu. Kaldığımız yerde atılan varil bombası dibimizde patlıyordu ama çaremiz yoktu artık kaçacak yer kalmadı. Kimyasal kullandıkları için kokusundan mendili ıslatıp, onu saatlerce ağzımıza, burnumuza kapatıyorduk. Kaçış sırasında görümcem, onun çocuğu ve eşi hayatını kaybetti.” diye konuştu.”Kurtlu su içiyorduk”Halep’te su sıkıntısının olduğunu, mecbur kaldıkları için kurtlu su bile tükettiklerini belirten Fatma Ahmet, ülkesinde açlığı, susuzluğu, korkuyu, ölümü bir arada yaşadığını söyledi. Ahmet, şu ifadeleri kullandı:”Bombardımanda göz gözü görmedi, herkes bir yerlere kaçtı. O anda çocuklarımı kaybettim. Onların Halep’te bir hastanede olduklarını öğrendik ve çok şükür hafif yaralı şekilde orada bulduk. Hastanenin bulunduğu yerde bir gece kaldık. Ertesi gün koridor açıldığını duyunca hareket ettik ama geçiş olmadı. Çöplük gibi bir yerde tek odalı bir eve üç gün sığındık. Beklediğimiz yer soğuktu, yemek, elektrik yoktu, fenerlerle duruyorduk. Bizim grupta 13 kişi vardı ve 9’u yaralıydı. Kaldığımız küçük bir odaydı, bir anda bir ses geldi ve bombalama oldu. O anda cesetlerin kanlarının üzerimde olduğunu gördüm. Bu bombardımanda da arkadaşım ve çocuğunun öldüğünü gördüm. Bu saldırıda ben de ayağımdan yaralandım. O halimle, ‘Koridor açıldı’ denince, yine harekete geçtik. Ama keskin nişancılar bu sefer ateş açmaya başladı. Görümcemin kocası yüzünden vuruldu. İnsanlar ‘Halep’te öyle şeyler olmuyor, sivil halk vurulmuyordu’ diyordu. Biz çok sabrettik.””İnşallah tekrar Halep’e döneceğiz”Ahmet, “İnşallah tekrar Halep’e döneceğiz. Recep Tayyip Erdoğan’dan Allah razı olsun, ona çok şey borçluyuz. Türk halkı bizi buraya geçirdi, buraya girerken kimliğimiz bile yoktu, yaralı halimizle bizi aldılar. Öldük açlıktan, susuzluktan. Su bulamadık, iki ay ekmek görmedim.” dedi.

BMGK’da Halep’in tahliyesi oylanacak

BM Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) Halep’ten tahliyelerin, uluslararası gözlemcilerin denetiminde güvenli bir şekilde yapılması ve sivillerin korunmasını öngören karar tasarısı oylanacak. BMGK, yerel saatle 10.00’da (TSİ 18.00) Fransa tarafından hazırlanan karar tasarısını görüşmek üzere toplanacak. Halep’ten tahliyelerin, BM’nin bölgedeki insani yardım çalışanlarının denetiminde güvenli bir şekilde yapılması ve sivillerin korunmasını içeren karar tasarısı BMGK’da oylanacak. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Samantha Power, Fransa’nın karar tasarısını Güvenlik Konseyi’ne sunmasının ardından, bu tasarıya destek vereceklerini açıklamış, Rusya’nın, BMGK’da oylanacak bu karar tasarısını da veto etmesi durumunda BM Genel Kurulunda özel bir oturum düzenlenmesi için çalışacaklarını belirtmişti. İngiltere’nin BM Daimi Temsilcisi Matthew Rycroft da sahada gözlemcilerin bulunmasının, yaşanan vahşeti engellemeye yardımcı olacağı değerlendirmesinde bulunmuştu. Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vitaly Churkin ise Halep’te gözlemcilerin görevlendirilmesinin haftalar süreceğini söylemişti.

Babam Halep’te haber alamıyoruz

Savaş nedeniyle ülkerinden kaçan Suriyeliler başta olmak üzere mültecilerin eğitimlerine devam edememesi büyük bir problem. Suriyelilerin başlattığı, ilerleyen süreçte derneklerin ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının devam ettirdiği eğitim öğretimi artık Milli Eğitim Bakanlığı devraldı. Türkiye’nin dört bir yanında açılan geçici eğitim merkezilerinde binlerce Suriyeli çocuğa eğitim hakkı tanındı. Her geçici eğitim merkezi bir devlet okuluyla ilişkilendirilerek Suriyeli öğrencilerin Türk eğitim sistemine entegre edilmesi amaçlanıyor. Bu eğitimleri yerinde görmek için ziyaret ettiğimiz Sultangazi’deki Sabri Ülker İmam Hatip Lisesi, bu merkezlerinden sadece biri. Suriyeli öğrenciler hep bir ağızdan sureler okuyarak derse başlıyor. Kimi öğretmen kimi doktor olmak isteyen öğrenciler yarım kalan hayallerinin peşinden gidiyor.SAVAŞ PSİKOLOJİSİNİ YENECEKLERSabri Ülker İmam Hatip Lisesi’nin geçici eğitim merkezi eğitim koordinatörü Ahmet Çam, bize okulu gezdirip Arap öğretmen ve öğrencilerle tanıştırıyor. Her ilde özellikle Suriyelilerin yoğun olduğu Kilis, Antep, Hatay, Urfa ve İstanbul başta olmak üzere geçici eğitim merkezleri açıldığını bahseden Çam, “Sultangazi ilçesinde 7 tane geçici eğitim merkezi var. Toplamda 8 bin 500 tane Suriyeli öğrenci eğitim görürken 146 tane Suriyeli öğretmen de istihdam ediliyor” diyor. İki sene içerisinde geçici eğitim merkezlerinin kapatılıp Türk okullarıyla birleşeceğine değinen Çam, yürüttükleri çalışmaları şu şekilde anlatıyor: “ Türkçe de öğretiyoruz. Savaş psikolojisini çocukların üzerinden atmaları için öğretmenlere de formasyon eğitimleri veriyoruz. Çalışan çocukların okula çekilmesi için ev ziyaretleri yapıyoruz. Türk ve Arap aileleri kaynaştırmaya çalışıyoruz. Ortak sınıflarda öğrencileri buluşturuyoruz.”Bu okuldaki her çocuğun kaderi ortak. Savaş dolayısıyla evlerini, okullarını geride bırakmak zorunda kalan çocukların içinde 12 yaşındaki Amer Hamavi gibi evlerini geçindirenler var. HAYAT ÇOK KISAHamavi, 7 kişilik ailesiyle beraber Sultangazi’de yaşıyor ve terzilik yapıyor. Babası Halep’teki Özgür Ordu’da mücahit. “Babam Halep’te bir aydır haber alamıyoruz” diyor. 13 yaşındaki Muhammet Nebil Said de, annesi ve kızkardeşiyle Şam’dan gelmiş. Babasının daha rahat bir yaşam için Almanya’ya gittiğinden bahseden Said, “Babam geri dönmeye çalışıyor. Ne olacağımı henüz düşünmedim, çünkü hayat çok kısa” şeklinde konuşuyor.Devlet eğitim görevini üstlendiMülteci çocukların eğitim öğrenimi için hareket eden bir diğer dernek Suriye Nur Derneği. Doktor Mehdi Davud ve arkadaşları tarafında kurulan dernekte hem Suriye hem de Türkiye’deki Suriyeli çocukların sağlık, eğitim ve insani yardım çalışmaları yürütülüyor. Davud, “Devlet geçen seneden beri mülteci çocukların eğitim işine dahil olunca biz artık okulda çalışamıyoruz. Eğitim konusunda şu an sadece şöyle bir çalışmamız var: Derneğimiz bünyesinde 290 çocuğa Türkçe eğitim vererek Türk okullarına yazdırıyoruz. Böylece Türk eğitim sistemine dahil oluyorlar” diyor. Köklerimiz Türkiye’deİstanbul Üniversitesi’nde doktora yapan öğretmen Muhammed Hammudeh, Beşer güçleri tarafında tutuklanıp hapis yatmış. İki çocuğu için üç sene önce Türkiye’ye gelen Hammudeh, “Dil farklı olduğu için başlangıçta zorlandık ama burada yaşamaya alıştık. Türkiye bizim vatanımız. Köklerimiz burada. O yüzden buradan başka bir yere gidemezdik” ifadelerini kullanıyor. Türkiye’ye savaştan önce 2011 yılında burs kazandığı için gelen öğretmen Mariam Dali, Ankara’da yüksek lisans yapmış. Türkiye’ye gelişinden 3 ay sonra savaş çıktığı için ailesinin de yanına geldiğini söyleyen Dali, “Aileleri çalışan ve kimsenin ilgilenemediği Suriyeli çocukların savaş psikolojisini üzerlerinden atmaları bizlere düşüyor” diyor. Onun işi okumakSuriyeli çocukların eğitim görme sorunluluğunu misyon edinen Yeryüzü Çocukları Derneği de sırf bu yüzden kuruldu. Dernek başkanı Hayruddin Yıldız yürüttükleri çalışmalarla ile ilgili şunları söylüyor: “Biz başlangıçta eğitim verdiğimiz öğrencilerimizi geçici eğitim merkezlerine yazdırıyorduk ama oradan çok verim alamayınca, Milli Eğitim Bakanlığı’yla üst düzey görüşmeler yaparak göçmenlerle ilgili eğitim politikasında aktif olmaya başladık. Artık çocuklara Türkçe öğreterek bölgelerindeki en yakın devlet okullarına yönlendiriyoruz. ‘Onun işi okumak’ olan projemizle küçük yaşta ailesine yardım etmek için çalışmak zorunda olan çocukları iş yerlerinden alıyoruz. Ailelerine her ay çocukların çalıştığı zaman kazandığı parayı ödüyoruz. Derneğimiz kurulduktan sonraki en büyük çalışması ise kimliği ya da yabancı tanıtım kartviziti olmayan yaklaşık 80 bin Suriyeli çocuğun devlet okullarından kimlikleri olmasa da faydalanabilmesi. Biz yüzlerce çocuğu yardımcı olmaya çalışıyoruz ama proje olarak destek verdiğimiz 200 tane öğrencimiz var.”

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ