Güvenli bölge çıkmazı

Haber 7 Yazarı Mehmet Acet, Türkiye ve ABD arasında görüşmelerin sürdüğü ‘Güvenli bölge’ çıkmazındaki iki önemli soruya dikkat çekti.

Güvenli bölge çıkmazı

Mehmet Acet/Haber 7

Hatırlayalım, 12 Aralık’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fırat’ın doğusu için “Operasyona bir, iki güne başlayacağız” açıklaması yapmıştı. 

Bu kadar bağlayıcı bir ifadenin üzerine operasyon kararının uygulamasını tehir etmek, ancak 14 Aralık akşamı olduğu gibi bir gelişme halinde mümkün olabilirdi.

Erdoğan ile Trump arasında yapılan telefon görüşmesi ve Trump’ın Suriye’den çekilme kararını o görüşme sırasında alması. 

Sözünü ettiğim konu bu.

Kum saati, işliyor…

Operasyon kararını ertelemenin gerekçesi ABD askerlerinin çekilmesini beklemek olduğuna göre, bunun için de belli bir süre tahdidinin olması gerekir.

Bir süre önce Ankara’ya gelen ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve yanındakilerle yapılan görüşmede, ABD tarafının çekilme takvimi bağlamında 120 günlük bir süreden bahsettiği kulislere yansımıştı.

Bu 120 günün iki haftası şimdiden geride kaldı.

Yani, süre ilerliyor.

Tabi, Ankara da bu durumun farkında.

Önceki akşam Trump ile yeni bir telefon görüşmesi yapan, dün de bu konularda yeni açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, üstü örtülü bir şekilde bu çekilme takvimine vurgu yaptı.

İlaniheye bekleyemeyiz diyerek:

“İlanihaye bekleyecek, hazırlıkların neticelenmesini seyredeceğiz. İşte sınırlardayız, bütün gücümüzle oralardayız. En yakından gelişmeleri takip ediyoruz, şayet bize verilen sözler tutulur süreç işlerse ne ala. Aksi takdirde hazırlıklarımızı zaten büyük ölçüde tamamladık, gereken adımları atmaya başlayacağız. Güvenli bölge teklifimiz terör örgütlerini Türkiye’nin kontrolünde bir şekilde sınırlarımızdan uzak tutma amacı taşıyor. Biz Türkiye’ye karşı bir güvenli bölgeden değil, teröristlere karşı güvenli bölgeden bahsediyoruz.”

Erdoğan Trump görüşmesinin sonuncusu ile ilgili Beyaz Saray’dan da yazılı bir açıklama geldi.

O açıklamada ise, ‘Müzakereler bitmeden’ çekilme olmayacağını ima eden vurgular vardı:

Açıklamanın ilgili bölümü şu şekilde:

“İki lider, Suriye’nin kuzeydoğusu için karşılıklı olarak güvenlik endişelerini giderecek ve müzakere edilmiş bir çözümün aranmaya devam edilmesi konusunda mutabık kaldı.”

Trump’ın önerisi olarak gündeme gelen 30,32 kilometre derinliğinde, 450 kilometre uzunluğunda ‘Güvenli Bölge’ meselesinde Türk ve Amerikan tarafları arasında görüşmelerin, daha doğrusu pazarlıkların devam etmekte olduğunu biliyoruz.

Bu aralar sıklaşan Erdoğan-Trump görüşmesinin içeriğinde de bu konuların olduğu ortada.  

Beyaz Saray’da yapılan açıklama, güvenli bölge konusunda henüz bir anlaşmaya varılmadığını ima ediyor.

Bu durumda şu iki soru akıllara geliyor:

Bir anlaşma mümkün olacaksa bu, nasıl olacak?

Hayata geçmesi halinde, güvenli bölge kimin kontrolünde olacak?

Ankara’nın bu konudaki tek şartının ne olduğunu da biliyoruz:

“Bu fikre ancak Türkiye’nin kontrolünde bir alan olması halinde sıcak bakabiliriz.”

Tabi, bunu tersinden, eğer böyle olmayacaksa biz bu işte yokuz ve başka bir senaryoya da izin vermeyiz biçiminde anlamak da mümkün.

Bu durumda, önümüzdeki birkaç ay içerisinde müzakere edilerek elde edilme ihtimali olan bir anlaşmayı beklemekten başka bir seçenek kalmıyor.

Sınıra sevk edilen askeri birliklerin, çekilme takvimi netleşene ve güvenli bölge anlaşması yapılana dek orada tutulacağı anlaşılıyor.

Zaten Ankara’nın elindeki en önemli kozun, askeri seçeneği devreye sokmak olduğunu da en iyi Amerikalılar biliyor.

KAYNAK : Haber7

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ