Genelkurmay Başkanlığı’ndan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na ‘darbe’ raporu

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü, 15 Temmuz gecesi Genelkurmay Karargâhı’nda yaşananlara ilişkin soruşturmaya önemli bir rapor girdi. Genelkurmay’ın gönderdiği bilirkişi raporu, Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki (TSK) tatbikatların hangi usul ve esaslara göre gerçekleştirildiğine açıklık getiriyor. Fethullahçı Terör Örgütü’nün ( FETÖ) darbe girişiminin ardından tutuklanan darbeciler, 15 Temmuz gecesi yaşananları tatbikat kapsamında icra ettiklerini iddia etmişti. 81 il başsavcılığına gönderilen ve darbe soruşturmalarına ile davalarına delil oluşturacak söz konusu bilirkişi raporu şöyle:

15 HAZİRAN’DA BİTER:

Tatbikatlar önceden belirlenmiş ‘eğitim faaliyet takvimi’ne dayalı olarak planlanır. TSK’daki bütün tatbikatlar eğitim yılı başında planlanır ve en geç 15 Haziran tarihi itibarıyla tamamlanmış olur. 15 Temmuz döneminde kendisine alarm veya tatbikat olduğu emri verilen profesyonel bir TSK mensubunun böyle bir emri hayatın olağan akışına aykırı bularak sorgulaması gerekir.

TATBİKAT ALANLARI ŞEHİRDEN UZAKTA OLUR:

TSK’da hangi seviyede olursa olsun alarm veya tatbikatlar esnasında gerçek mermi sadece özel olarak belirlenmiş atış sahalarında ve son derece detaylı emniyet tedbirleri alınarak kullanılır. Bu atış alanları meskûn mahallerden özellikle şehir merkezlerinden kilometrelerce uzakta yerlerdir. Buna rağmen atış alanına yakın köylerdeki halka ve muhtarlara imza karşılığı tebligatla bilgi verilir.

PERSONELE HABER TELEFONLA VERİLMEZ:

Alarm eğitimleri TSK’da aniden gerçekleşen bir durumda birliğin reaksiyon süresinin ölçülmesi maksadıyla icra edilir. Alarm eğitimi mesai saatleri dışında icra edilecekse personel ikametgâhına motorlu haberci gönderilerek kapalı zarf içindeki alarm emri tebliğ edilir ve birliğe derhal katılması istenir. Personele alarm haberinin verilmesi için sivil telefon hattı, cep telefonu ve e-mail kullanılmaz.

SÖZ KONUSU DEĞİL:

Birlik personelinin mesai saatleri dışında birlik bütünlüğü sağlanmadan araçlara bindirilmek suretiyle kışla dışına çıkarılması gibi bir faaliyet normal şartlarda TSK’da mümkün değildir. Eğitim maksatlı dahi olsa herhangi bir kontrol tedbiri almadan tekerlekli, zırhlı araçların meskûn mahaller içerisinde trafiğe açık yolları kullanarak, geceleyin intikal etmesi söz konusu değildir. Ayrıca geceleyin habersiz olarak aniden alarm verilerek, personelin toplanmasına yönelik eğitimler Ankara ve İstanbul gibi büyük şehirlerde tatbiki çok zor olduğundan uygulanmaz.

DARBE İLE İZAH EDİLİR:

Bütün bunlara rağmen 15 Temmuz gibi planlı tatbikatlarla alakasız bir tarihte kışlasına çağrılan şahısların alarm ve tatbikatlarla icra edilen rutin faaliyetlerin aksine olacak şekilde, yoklama alınmadan, birlik bütünlüğü oluşturulmadan rastgele toplanarak, gerçek mühimmat alarak birliğin planlı görevleri ile uyuşmayan sivil veya askeri yerlere intikal etmesi ve o mahallerde silahsız insanlara ateş açacak şekilde davranması ancak örgüt saiki ile hareket ederek, darbe yapmak düşüncesiyle izah edilebilir. Bunun alarm veya tatbikat kavramlarıyla ilişkilendirilmesi asla mümkün değildir. 15 Temmuz günü yaşanan olaylarla ilgili dikkat edilmesi gereken konulardan birisi de darbeye katılan şahısların yaptığı her türlü eylemin ancak bilinçli olarak darbe maksadıyla ve önceden haberli ve hazırlıklı olmak suretiyle yapılabileceğidir.

HARP SİLAHLARI HALKA KARŞI KULLANILAMAZ:

Sonuç olarak 15 Temmuz gecesi yaşanan olayları TSK’da icra edilen alarm, eğitim ve tatbikat faaliyetleri ile izah edebilmek hiçbir şartta mümkün değildir. Hangi faaliyet olursa olsun ve ne maksatla icra edilirse edilsin TSK’ya ait harp silah ve araçları ile sivil halka zarar verebilecek bir faaliyet icra edilemez. Aniden birliğine çağrılan bir personelin zırhlı araca, helikoptere veya uçağa binerek başka bir birliğe baskın düzenlemesi Meclis ve kamuya ait binaları ateş altına alması ve işgal etmesi, halka ateş etmesi ancak darbeye iştirak etmek maksadıyla açıklanabilir. Bu faaliyetler içerisinde yer almak alarm veya tatbikat gibi kavramlarla açıklanamaz.

Fevzi ÇAKIR / GAZETE HABERTÜRK

KAYNAK : Habertürk