‘FETÖ zihniyeti nasıl işliyor?’

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik… Yusuf Kaplan köşesinde FETÖ’yle mücadele sürecine işaret etti. Hasan Öztürk, Hatice Karahan, Özlem Albayrak ve Ahmet Ulusoy da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

‘FETÖ zihniyeti nasıl işliyor?’

Yusuf Kaplan, Hasan Öztürk, Hatice Karahan, Özlem Albayrak ve Ahmet Ulusoy’un yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

Kolaylıkla karaktersizleşebiliyorlar

FETÖ kadar tehlikeli, başka bir olgu zuhur etmeye başladı: FETÖ zihniyeti bu.FETÖ’yle etkin bir şekilde mücadele edebilmenin önündeki en büyük engel, işte bu FETÖ zihniyeti.FETÖ zihniyeti, her yere sirayet ediyor… Sirayet ettiği her yeri çölleştiriyor, kurutuyor, ruhsuzlaştırıyor…FETÖ zihniyeti, FETÖyle mücadelenin önünü tıkıyor.Artık şunu görelim: FETÖ’yle mücadele etmenin en etkili yolu, FETÖ zihniyetiyle mücadele etmekten geçiyor.

FETÖ zihniyeti ne, peki?Özlü bir şekilde, tek bir kelimeyle tarif etmek gerekirse, FETÖ zihniyeti, Makyavelizmdir. Makyavelizmin tek kutsalı vardır: Çıkar.

Yusuf Kaplan’ın yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

Oyunu kuramıyorsak, bozarız!

Maksat Erdoğan’ın Trump ile görüşmesinin önüne geçmek mi? Zira, neredeyse FETÖ’cülerle bire bir cümle kurma yeteneğine sahip Neocon Michael Rubin’den, Amerika Dışişleri Konseyi Başkanı’na kadar farklı çevreler tehdit dolu mesajlarla Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın Amerika seyahatinin önüne geçmeye çalışıyor. Öte yandan, Trump’a nüfuz edenler PKK/PYD’ye ağır silahların verilmesi konusunda onu ikna ederek, sinir uçlarımızı harekete geçiriyor.

Washington yönetimi yekpare değil bunu biliyoruz. Pentagon ile Trump arasındaki… Trump ile FBI arasındaki örtülü/örtüsüz savaş devam ediyor. Trump’ı istemeyen Amerikan müesses nizamı ise uzun vadeli projelerinin devamı yönünde her gün bir taktik hamleyi daha gerçekleştiriyor.Diyebilirsiniz ki “bize ne!”Ama hiç de öyle değil…

Hasan Öztürk’ün yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

Farklı gururlar yaşadığını gözlemledik

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Salı günü bahsetmiş olduğum günübirlik Kuveyt ziyareti, iftihar duyulan anlarla doluydu. Çöl rengi diyara iniş yapar yapmaz hızla yöneldiğimiz ilk program, Kuveyt’in yeni havalimanının temel atma töreni oldu. Türk ve Kuveyt bayraklarıyla uzunca bezenmiş yolları aştıktan sonra vardığımız alanda, bir Türk firmasının güçlü varlığına şahit olmak hakikaten güzeldi. Zira Limak tarafından kazanılan ve müteahhitlik sektörümüzün yurt dışından tek pakette kazandığı en büyük ihale olan Kuveyt Uluslararası Havalimanı yeni terminalinin temelleri Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Kuveyt Emiri El-Sabah tarafından atılırken, iki tarafın da farklı farklı gururlar yaşadığını gözlemledik.Türkiye açısından yaşadığımız, kabiliyetini ispatlamış sektörümüzün ve hassaten bunu yurtdışına sıkı bir rekabetle taşıyabilen güçlü bir firmamızın başarısı oldu. En modern teknolojilerle inşa edeceği havalimanının işletmesine de talip olan Limak’ın, ayrıca takdire şayan “Türkiye’nin Mühendis Kızları Projesi”ni Kuveyt Üniversitesi’ne taşıyarak da arada sağlam köprüler kurduğunu gördük. İş dünyamızın sadece işiyle değil, vizyonuyla da dışa açılmasına şahit olmak, açıkçası gurur verdi.

Hatice Karahan’ın yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

Peki ABD ne yapmaya çalışıyor?

Haberi biliyorsunuz, 3 gündür hem ekranlarda, hem gazete sütunlarında: ABD Başkanı Donald Trump, Pentagon’a PKK’nın Suriye kolu PYD’ye silah verilmesi talimatı verdi. Üstelik bu karar, Türk Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Cumhur-başkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın Trump’la yaptığı görüşmeden birkaç saat sonra açıklandı. Kararın alınmasındaki gerekçe bir yana, bu zamanlamayla neyin murad edildiğini anlamak sahiden zor.Amerikan yönetimi Obama döneminden bu yana, PKK-PYD’ye destek veriyordu. ABD tarafından bu örgütlere, bugüne dek her türlü silah, teçhizat, mühimmat, üniforma, eğitim, hatta maaş desteği veriliyordu. ABD, Türkiye’nin tepkisinin önüne geçmek için de iki yol kullanıyordu; birincisi bu yardımların DAEŞ terör örgütüyle mücadele edildiği için verildiği, ikincisi bu desteklerin PKK-PYD’ye değil, Suriye Demokratik Güçleri’ne verildiği, ki herkesin pekala bildiği gibi ikisi de eleştirilerin önüne geçmek için uydurulmuş kılıflardı.

Özlem Albayrak’ın yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

İhracatında yaşanan toparlanma

Enflasyon rakamları çift haneli olarak açıklanmaya devam ediyor.Son yıllarda yüzde 7-9 aralığında seyreden enflasyonu yüzde 5’lere indirmeye çalışırken, birden karşımıza çift haneli rakamlara ulaşan enflasyon çıkması tekrar konuyu ekonomi gündeminin ön sıralarına taşıdı.Nisan 2017 itibariyle yıllık enflasyon (TÜFE) yüzde 11.87gerçekleşti. En önemli neden olarak yine gıda fiyatlarındaki artış(yüzde 15.63) gösterildi.Gıda fiyatları enflasyon hesabının (TÜFE sepetinin) içinde yüzde 21.77’lik pay aldığından, gıda fiyatlarındaki artış enflasyonun en önemli belirleyicisi olmaktadır. Taze meyve ve sebzede fiyatlarındaki yıllık artış yüzde 43,38 ve kırmızı-beyaz et ve pirinç grubundaki yıllık artış yüzde 14,5 gerçekleşmiş.Her ay açıklanan enflasyon rakamından sonra birinci belirleyen olarak gıda fiyatlarının açıklanması ilginç. Demek ki para ve maliye politikalarıyla enflasyonu kontrol altına almanın da bir sınırı var. Yıllardır yüzde 5’in altına enflasyonun inmeyişini de bu noktada aramak gerekir.

Ahmet Ulusoy’un yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

KAYNAK : Yenişafak

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ