Erdoğan dönüş yolunda açıkladı: Mutabık kaldık

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Soçi’de düzenlenen zirvede Suriye için siyasi çözümde mutabık kalındığını söyledi.

Erdoğan dönüş yolunda açıkladı: Mutabık kaldık

24 Kasım 2017 Cuma 07:45document.write(”);//]]>

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile Soçi’de gerçekleştirdikleri Suriye Zirvesi’nden dönüşte Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği konusunda tam mutabakat olduğunu vurguladı. Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne kimlerin davet edileceğine üç ülkenin beraber karar vereceğini kaydeden Erdoğan, bu konuyla ilgili dışişleri bakanları, genelkurmay başkanları ve istihbarat başkanlarının da katılacağı alt komisyonlar kurulacağını söyledi. 

İKİ ANA HEDEF 

Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nin iki ana hedef olduğunu kaydeden Erdoğan şu bilgileri verdi: “Birincisi, yeni bir Anayasa yazılması. İkinci hedef ise, BM gözetimde adil ve şeffaf olarak seçime gidilmesi. Bu süreçte, tutukluların serbest bırakılması, mayınların temizlenmesi ve insani yardımların ulaştırması gibi güven artırıcı adımların atılmasını da öngörüyoruz. Soçi’deki üçlü zirvenin ihtiyaç halinde tekrarlanabileceğini belirten Erdoğan “Bir sonraki yine Soçi’de olsa bile, ondan sonrakileri İstanbul ya da Ankara, daha sonra Tahran şeklinde dönüşümlü olarak devam ettirmek de hedeflerimizin arasındadır” ifadesini kullandı. Erdoğan soruları şöyle cevapladı: 

ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL

Suriye’de 6 yıl, 8 ay, 10 gündür devam iç savaşta silahların sustuğunun açıklanması size göre daha ne kadar zaman alır?

Böyle bir süreçte, tarih belirlemek, ‘Bu iş şu kadar zamanda olur’ demek mümkün değil. Meseleye bir çözüm bulunması gerektiğini herkes kabul ediyor. Önemli olan bunu sağlayacak somut adımlar atılması. Astana Süreci’yle belirli bir mesafe katettik. Çözüm için herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Bu süreçte ABD ve koalisyon ortaklarının ne yaptıklarına, ne yapacaklarına da bakmak gerekiyor. Bir yanda çözüme yönelik belirli adımlar atılırken, diğer yanda ise ABD’nin Suriye’ye neredeyse dört bin tır zırhlı, tank, top, ağır silahlar soktuğunu görüyoruz. Bunlar PYD-YPG’ye parayla getirilen silahlar da değil. ABD ve koalisyon güçleri, silahlarla birlikte bunlara eleman da veriyor. En son, PYD-YPG’ye 120 kadar zırhlı Hummer cip vermişler. Bunların Afrin taraflarına gönderildiğinden bahsediliyor. Bu yapılanları anlamak mümkün değil. Bu arada, ABD Başkanı Trump ile belki bir telefon görüşmesi yapabilirim. Gerçi geçenlerde Putin, Trump ile bu konuları ele aldıkları bir telefon görüşmesi yaptı. Ama bizim de ayrıca görüşmemiz iyi olabilir. Kanaatleri nedir? Ne yapmak istiyorlar? Kendilerinden dinleyelim. Bu silahları hala nereye, niçin getiriyorlar? DEAŞ diyorlardı, ama artık DEAŞ diye bir şey kaldı mı? Bölgenin DEAŞ’tan temizlediği söyleniyor. Madem öyle bu silahlar niye geliyor? Hamburg’da bize ‘DEAŞ’ı biz oradan söküp attıktan sonra, elimizde bunların seri numaraları var, biz bütün bu bütün silahları toplayacağız’ demişlerdi, topladılar mı? Şimdi Rakka’da yeni bir üs meselesi var biliyorsunuz. Bu ABD’nin bölgedeki 14’üncü üssü. Tüm bunları bir konuşup, kendileriyle paylaşalım istiyorum. Diğer konuları da bu vesileyle kendileriyle görüşelim istiyoruz.

Türkiye’ye rağmen PYD sürece bir şekilde katılacak olursa tavrımız ne olacak?  

Bizim B planımız, üzerinde durduğumuz konu, terör örgütünün masada olmamasıdır. Soçi’de de açıkça söyledik: Türkiye, olarak biz terör örgütünün olduğu bir masada olmayız. Tavrımız nettir. Ayrıca ülkemizi tehdit edecek herhangi bir oluşuma da asla sıcak bakmayız.

‘Oluşuma sıcak bakmayız’ ifadenizi açabilir misiniz?

Şimdi bunlar PYD-YPG ne yapacak? Niyetleri ne?

Kuzey Suriye’de bir oluşum…

Değil mi? Bizim, o tür bir oluşuma teşebbüs karşısında, ‘Buyurun, hayırlı olsun’ diyecek halimiz yok. Görüldüğü kadarıyla Suriye’nin kuzeyinde o tür bir oluşum ihtimaline, Esad da muhalif. Onlar da muhalifler o tür bir ihtimale. 

Afrin konusunda bir gelişme var mı?

Afrin konusunda, Soçi’deki toplantı bizim için çok çok önemliydi. Gerek Rusya, gerek İran’ın tavrını görmemiz açısından. Şimdi, tavırlarını görmemizin ardından, İdlib’teki kontrol ve gözetleme noktalarının Afrin’de de oluşturulması için arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürecekler.  Afrin’in asli sakinlerinin yerlerine dönmeye başlamasıyla beraber şehrin demografik yapısı da normale dönüyor. Bu, İdlib için de geçerli.   

TERS DURUŞ YOK 

Bir garantör ülke olarak ABD’nin de sürece katılma durumu var mı? 

Öyle bir talep olursa, bunun kararını bu üçlü verecek. Biz isim zikretmedik ama, buraya dahil etmemiz gereken bir ülke ya da kuruluş olursa, bunun kararını bu üçlü verecek. Bunda mutabıkız. 

Putin’in, bizim YPG konusundaki hassasiyetimizi paylaştığını söyleyebilir miyiz? Bölgede 60 bin civarında YPG teröristi var. Bu sürecin sonunda bunlar nasıl evrilecek? 

Putin, bizim PYD-YPG konusundaki hassasiyetlerimizi paylaşıyor. Orada bir sıkıntı yok. Paylaşmayan, ABD ve koalisyon güçleri. Ha, PYD-YPG’ye karşı açıkça tavır almaları söz konusu olabilir mi? Orada bizim çizgimiz şu: Türkiye olarak biz, ülkemize yönelik herhangi bir tehdit unsuruna karşı, gerek İran’ın gerekse Rusya’nın bizim yanımızda yer almasını istiyoruz. Diplomasi olarak o noktada bize karşı çıkmamaları yeterlidir. Nitekim, şu anda görünen, herhangi bir ters duruş da söz konusu değil.

Zirve öncesi Putin, Esad ile görüştü. Bu görüşmenin içeriğiyle ilgili size bir bilgi verildi mi?  

Bazı şeyleri elbette paylaştı, ama tabii ki paylaşmadığı şeyler de vardır. Örneğin PYD-YPG’ye karşı Esad’ın da olumsuz baktığından söz etti. Masada, PYD-YPG’nin yer almasını onun da istemediğine değindi. 

 

SİYASETİN KAPISI HER ZAMAN AÇIKTIR

Suriye de Türkiye gibi PYD-YPG’ye karşı olduğuna göre, bu süreç içerisinde, bu konuda Ankara-Şam arasında daha yakın bir temas düşünülebilir mi?

Dediğim gibi tam aynı şey değil; Türkiye olarak bizim meselemiz Kürtlerle değil, terör örgütleriyledir. Yarın neler olabileceği, o anki şartlarla alakalıdır. Bu konuda bir şey olmaz türünden peşinen kestirip atma türünden bir anlayışın, bir yaklaşımın içinde olmamız çok da doğru olmaz. Siyasetin kapıları, malumunuz, son ana kadar her zaman açıktır. 

Suriye’yi yeniden inşa sürecinde bu üç ülke birlikte hareket edebilirler mi? Bir de Çin var. Çin oraya ciddi biçimde bir yatırım yapmaya hazır mı?

Çin keşke oraya öyle ciddi bir yatırım yapsa. Zaten burada, mali durum itibariyle biz öyle şu ana kadar sınırlarımızdaki kamplarda yaptığımız harcamayla yapmamız gerekeni zaten fazlasıyla yaptık. 

Yeniden inşa sürecinde Türk firmaları da yer alacak mı anlamında sordum.

O zamanı geldiğinde değerlendirilecek bir konu. Türkiye olarak biz Suriye halkının sadece istikrarını, huzurunu isteriz.

Suriye dışında yaşayan Suriyelilerin yurtlarına dönmeleri için bir takvim belirlediniz mi?

Hayır. Bunlar işte önümüzdeki sürecin işleri. Gerekli çalışmalar yapıldığında, bu çalışmalar muvacehesinde bu ve benzeri konularda neler yapılabileceği hepsi orada belirlenecektir.

Suriye’deki yapılacak seçimler, Esad’ın geleceği gibi konularla ilgili olarak gelinen nokta nedir?

Temel hedef, Suriye halkının tüm kesimleri nezdinde kabul görecek kalıcı ve muteber bir siyasi çözüm. Suriye’de artık kan akmasın, ülkenin toprak bütünlüğü korunsun istiyoruz. Yeni bir Anayasa’yla, BM gözetiminde yapılacak demokratik, adil ve şeffaf seçimler, Suriye halkının kendi geleceklerini kendi hür iradeleriyle belirlemelerine imkan sağlayacaktır. 

Türkiye’de de sandık kurulabilir mi bu seçim için?

Bunları konuşmak için erken. Bunlar teferruat, işin detay kısmı. Kurulabilir elbet. Ama bu, kimlik tespitlerinin yapılması ve benzeri teferruatların halledilmesinin ardından gündeme gelebilecek bir şeydir.

Türkiye’nin dolaylı aracılarla da olsa, Esad ile iletişim kurmaya başladığını söyleyebilir miyiz?

An itibarıyla o tür bir durum yok ortada.

KAYNAK : yeniakit

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ